PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Alper Çağlar'dan Göktürk Üçlemesi



MetalliHead
20-04-2018, 18:18
https://www.youtube.com/watch?v=IeRJYzSH9tk&feature=youtu.be

İlk Göktürk 2019
Kırk Göktürk 2022
Son Göktürk 2025

Ahmet Taşağıl ve Arif Çağlar hocalar danışmanlık yapacakmış.Kim bu Alper Çağlar derseniz Panzehir,Dağ serisi ve Börü'nün senarist ve yönetmeni.

fthdrn
20-04-2018, 18:31
Ruhumuzu kandırdık Orhun'un kaynağından..

.::EmrE::.
20-04-2018, 21:22
Güzel bir seri olacakmış gibi duruyor. Umarım öyle de olur.

Han
20-04-2018, 22:07
Simdiye kadar yaptigi isler cok basarili. Bekleyip gorucez

KARALOM
21-04-2018, 10:20
uzun yıllardır yapılan taht,saray dizilerimizden sonra iyi gelecegini düşünyorum bu trilojinin

fthdrn
21-04-2018, 12:25
İnandığı değerler uğruna ticari kaygı gözetmeksizin çalışan, çabalayan biri. Kapitalist olmasın sakın ??

lethaldoze
21-04-2018, 17:59
Bu aralar eski türk tarihine gktürklere merak salmış olmamla bu güzel haberler şaşırtıcı bir tesadüf oldu benim için :) Kalitesinden ödün vermeyeceği kesin.

bkaraca
21-04-2018, 18:34
Kesin bir kaç kez gidip izler, izlettiririm sinemada. Destek olmak lazım.

Seyfettin777
25-04-2018, 00:06
Göktürkler benim için çok nitelikli bir düşünceyi temsil ediyor. Liyakat esaslı bir toplum. Binbeşyüz yıl geçmesine rağmen hala ne batının ne doğunun uygulayamadığı büyük düğüm, meritokrasi denilen olgudur. Demokrasi iyi hoş, var olsun, ama demokraside “işini iyi yapan” göreve gelmiyor. Aksine “çoğunluğun getirttiği artık kim olursa” o görevi yapıyor. Elbette her vatandaşın fikri önemli. Ancak kimse yanılmasın, 22. ve 23. yüzyılda insanoğlu liyakat esaslı demokratik yönetimlerle idare edilecek. Göktürkler bunu çağlar önce denemişti, ve yüzyıllara yayılmış bir dönemde bazen uygulayabilmişti. O yüzden hep beni büyülemiştir.

Kadın erkek eşitliğini, her arenada uygulayan bir toplum olması da ilgimi çekmiştir. En temelinde bile Mete Han, yani Göktürk asillerinin soyunun dayandığı Hun imparatoru, rivayete göre kendisinden yüzyıllar önce yaşayan Saka Türkü Tomris Hatun’dan aldığı ilhamla efsanevi başarılarını elde etti. Göktürklerde insanların aklı fikri uçkurda olmadan, kadın ve erkekler beraber çatışır, beraber ölürdü. Ata sporu dediğimiz güreş, Göktürklere dayanıyor, ve o güreşlerde kadınlar da yarışırdı. Okçulukta yay geren kadın simgesini dünyaya biz verdik, ama ne hikmetse başka kültürler faydalanıyor.

Babam günümüz Moğol bilim adamlarıyla bu konuları çok konuştu, inceledi. Türkiye Cumhuriyeti’nin desteğiyle korunan yazıtlara bakmakla görevli Moğol dostlarımızın Göktürk birikimi en az bizimki kadar iyi. Onlar da Göktürk çağına hayran. Danışmanımız olacak olan akademik kişiler de bu çağa hayran.

Peki neden hem batı hem biz bunca zamandır vurdumduymaz biçimde Göktürkleri es geçtik? Çünkü işlerine gelmiyor. İroni yapmıyorum. Karanlık çağlarda Avrupa bokuyla gülle oynarken, iz bırakan üç süper güç vardı. Bizans (yani Doğu Romalılar), Çin İmparatorluğu ve cüretkar ve öz savaşçılar Göktürkler. Bizans’ın en büyük hükümdarı sayılan Justinian ile Göktürk Kağanlarının iletişim halinde olması, Sasanilere karşı ittifak kurulduğu dönem, daha Türkler Bizansı fethetmeden beraber mücadeleler vermiş olmaları, onların politikalarına ters.

Batının yazdığı tarihte işlerine gelen algı, Türklerin Osmanlı’ya kadar göçebe, militarist ve agresif barbarlar olmalı. O yüzden Wikipedia denen güvenilmez kaynakta Göktürklere “Turkic Khaganate” derler Oğuz kökenleri yazılmaz. O yüzden Hunların eski Türkçe konuştuğunu yazmazlar. O yüzden Tomris Hatun’a “Sakaydı ama Türk müydü?” “Göktürkler gerçekten Türk müydü acaba” gibi boş tezler yazdırırlar. Böl ve yönetin ufak kardeşi olan bu “bilgi kirliliği yaratıp ayrı tut” sistemi, bize karşı olan büyük ve yüzyıllara yayılmış bir davranış. Onların sistemine göre kimsenin işine 200 milyonluk bir kültür birliği gelmez. Daha beni çıldırtan ne hilebaz ne çakal örnekler var, sonra bir gün konuşuruz.
Bu arada belirteyim, hem Osmanlı, hem Selçuklu hem Oğuz Yabgu, her biri gözümün bebeği. Bir gün Varna ve Ankara savaşlarını, hatta tarihin gerçek “John Snow”u Selçuk Han’ın 700 adamla acemleri fethetmesini de ya çekeceğim ya çektireceğim. Türk tarihinde es geçilmiş dönüm noktalarına olan merakımı ve sevgimi o gerçek öykülere de akıtacağım. Ama Göktürklerin yeri gönlümde ayrı.

İsimleri bile bana mutluluk veriyor. Türkiye Cumhuriyeti gibi, kültürümüzün adını gururla tarihe yazmış, çürümeyecek taş yazıtlara kazımış bir devlet. Az ama cesur bir grubun yarattığı, devletleştiği, devleştiği ve Asya’nın, Cengiz Han’a dek gördüğü en büyük İmparatorluğu kurmuş bir mucizedir bana göre Göktürkler.

Birinci film olacak olan İlk Göktürk ile ilgili sırları kesinlikle paylaşamam. Fikirlerimi ve öykülerimi gökyüzünde çember çember dolaşan kuzgunlardan korumak zorunda olduğum bir noktadayım artık. Ama bilin ki, sahnelerin detayları, kilit replikler, ana karakterler, bu geçtiğimiz 6 ayda bir bir tarafımdan yazıldı. DAĞ II’deki gibi beni heyecanlandıran, size patlamış mısır döktürecek yerler var. Keşke bahsedebilsek, ama bu detayları vizyona saklamak zorundayım.

Yüzüklerin Efendisi’nden bahseden arkadaşlar olmuş. Ben de büyük bir sevgi beslerim o seriye. Zaten Göktürk Üçlemesi için amacım, Jackson’un Yüzüklerin Efendisi, Gibson’un Cesuryürek’i ve Ang Lee’nin Kaplan ve Ejderha’sı gibi işinin ehli ve evrensel olarak takdir edilen bir eser olması.

Bu üçleme Türkiye Türkleri için değil yalnızca. Yaprak gibi savrulmuş iki yüz milyon soydaşımıza moral ve bilinç vermeli, dünyanın geri kalanındaki Çinli, Amerikalı, İngiliz, Fransız ve Alman seyircisine ise bize karşı saygı ve hayranlık yaratmalı.

DAĞ II sonrası mantar gibi biten, iyisiyle kötüsüyle bütün askeri yapımlar, gözbebeğimiz silahlı kuvvetlerimize moral ve destek verdirtti. Bu açıdan faydalı bir kültürel uyanış yaşadık.

Sıra en büyük eksiğimiz olan tarihimizin beyaz perdeye yansımasına geldi.

Not düşelim, tarih siyasal bir olgu değildir. Göktürkler tüm Türklere ait bir geçmiş olmak zorundadır. Milliyetçisine de, dindarına da, solcusuna da, çocuğuna da, yaşlısına da. Bölüştürücü değil, birleştirici bir film olacağız;

Toplumun tümüne, “vay be, bir zamanlar onlar da varmış, içim gururla doldu, köklerimde ne öyküler varmış meğer, unutamam artık” dedirteceğiz. Joseph Campbell adlı efsanevi mitoloğun bir lafı vardır; “sanatçının görevi evrenin şarkısını halka tercüme etmektir” diye.

Biz de atalarımızı ve mücadelelerini Gagauz’tan, Yakutsk’a uzanan bütün günümüz Türklerine tercüme edeceğiz. Hatırlama vakti.

--Alper Çağlar, 23 Nisan 2018


Çok güzel tespitler de yapmış.Bu ülkeye böyle insanlar gerek...

fthdrn
25-04-2018, 12:05
At Türk'ün kanadıdır. Alper uzun yıllardır bu ülküye baş koymuş ticari kaygı gütmeden mücadele eden bir sanatçı. Tanrı onu ülküsünü daim kılsın.
Ne mutlu ki gençlik gerçek özüne dönmeye, araştırmaya başladı.

MetalliHead
23-05-2019, 04:18
https://www.youtube.com/watch?v=bcoWHAP_JlE


Yeni video var.

fthdrn
23-05-2019, 06:30
Geçen sene atmışım son mesajı :)
Başarılar diliyorum kendisine büyük emek harcıyor bu kutlu yolda.

MetalliHead
23-05-2019, 08:47
Geçen sene atmışım son mesajı :)
Başarılar diliyorum kendisine büyük emek harcıyor bu kutlu yolda.

Çok güzel olacak.2019 yılında ilk film çıkacak diyorlardı ama ertelendi sanırım. Pre-production yeni başlamış.

SinanAdalı
25-05-2019, 08:18
Bu adamın yaptığı bütün işler çok güzel tespitleri yerinde ve harika.. Hayal ürünü kahramanların yerine, yere göğe sığmayacak kadar çok geniş bi tarihimizin olması ve bunun şimdiye kadar hiç değerlendirilmemesi çok üzücü.. Anca harem, katakulli, saray... Gerçek Türk tarihini kimse böylesine işlemedi. Harika olacak ve eminim sonrasında devamı gelecektir.