PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Mutlaka Okuyun



Eriador
12-05-2009, 03:16
ne kadar gerçek bilmiyorum email arşivimi kurcalarken buldum 2006 da gönderilmiş bana ...

halen istanbul/moda da yaşamakta olan 86 yaşındaki dr.ömer musaoğlu nun bir anısı;

"amerika 'ya gittiğim ilk yıllar... new york'ta medical center hospital'da görev almıştım. fakat vazifem kan almak, kan vermek, serum takmak, elektrokardiyografi çekmek gibi işler..
hastaya o kadar önem veriyorlar ki yeni doktorlar hemen direkt olarak hasta muayenesine,
tedavisine verilmiyor. diğer zamanlarda da laboratuarda çalışıyorum. bir hastaya gittim. yaşlıca bir adam, tahminen yetmiş beş yaşlarında..
-kan vereceğim kolunuzu açar mısınız? dedim.
adamcağız kanserdi ve aynı zamanda kansızdı... kolunu açtım, baktım pazusunda bir türk bayrağı dövmesi var. çok ilgimi çekti, kendisine sormadan edemedim:
-siz türk müsünüz?
kaşlarını yukarıya kaldırarak "hayır" manasında bir işaret yaptı.
ama ben hala merak ediyorum.
-peki bu kolunuzdaki türk bayrağı nedir?
-aldırma öylesine bir şey işte, dedi.
ben yine ısrarla:
-fakat benim için bu çok önemli, çünkü bu benim milletimin bayrağı, benim bayrağım...
bu söz üzerine gözlerini açtı. derin derin yüzüme baktı ve mırıltı halinde sordu:
-siz türk müsünüz?
-evet, türküm...
ihtiyar gözlerime tanıdık bir göz arıyor gibi baktı.
anlatmaya başladı:
-yıl 1915. çanakkale diye bir yer var türkiye'de... orada savaşmak üzere bütün hıristiyan devletlerden asker topluyorlardı.
ben, avustralya anzaklarındanım. ingilizler bizi toplayıp dediler ki:
-barbar türkler hıristiyan dünyasını yakıp yıkacaklar. bütün dünya o barbarlara karşı cephe açmış durumda... birlik olup üzerine gideceğiz. bu savaş çok önemlidir. biz de inandık sözlerine ve savaşmak isteyenler arasına katıldık...
beynimizi yıkayan ingilizler türklere karşı topladığı askerlerin tamamını çanakkale'ye sevk ediyormuş. bizi gemilere doldurup mısır'a getirdiler. orada birkaç ay talim gördük, sonra da bizi alıp çanakkale'ye getirdiler.
savaşın şiddetini ben ilk orada gördüm. öyle ki denize düşen gülleler suları metrelerce yukarı fışkırtıyor, gökyüzünde havai fişekler gibi geceyi gündüze çeviriyordu. her taarruzda bizden de türklerden de yüzlerce insan hayatının baharında can veriyordu. fakat biz hepimiz türklerdeki gayret ve cesareti gördükçe şaşırıyorduk. teknolojik yönden çok çok üstün olduğumuz gibi sayı bakımından da fazlaydık.
peki onlara bu cesaret ve kuvveti veren şey neydi? ilk başlarda zannediyordum ki ingilizlerin bize anlattığı gibi türkler barbarlıktan böyle saldırıyorlar. meğer bu barbarlıktan değil, kalplerindeki vatan sevgisinden kaynaklanıyormuş.
biz karaya çıktık. taarruz edeceğiz, bizi püskürtüyorlar...
tekrar taarruz ediyoruz, bizi gene püskürtüyorlar. tekrar taarruz ediyoruz..
derken böyle bir taarruzda başımdan yediğim bir dipçik darbesiyle kendimden geçmişim. gözlerimi açtığımda kendimi yabancı insanların arasında buldum. nasıl korktuğumu anlatamam. ingilizler bize türkleri barbar, vahşi kimseler olarak tanıttı ya...
ama dikkat ettim, bana hiç de öfkeli bakmıyorlar, yaralarımı sarmışlar.
iyice kendime gelince bu defa çantalarında bulunan yiyeceklerden ikram ettiler bana. iyi biliyorum ki onların yiyecekleri çok çok azdı. bu haldeyken bile kendileri yemeyip bana ikram ediyorlardı. şok olmuştum doğrusu...
dedim ki kendi kendime:
-bu adamlar isteseler şu anda beni öldürürler ama öldürmüyorlar... veyahut isteseler önceden öldürebilirlerdi.. halbuki beni cephenin gerisine götürdüler...
biz esirlere misafir gibi davranıyorlardı.
bu duygularla 'yazıklar olsun bana' dedim. 'böyle asil insanlarla ben niye savaşıyorum, niye savaşmaya gelmişim? bu ingiliz milleti ne yalancıymış, ne kadar türk düşmanıymış' diyerek pişman oldum...
ama bu pişmanlığım fayda etmiyor ki... bu iyiliğe karşı ne yapsam diye düşündüm durdum günlerce...
nihayet bizi serbest bıraktılar. memleketime döndüm.
işte memlekette türk milletini ömür boyu unutmamak için koluma bu türk bayrağı dövmesini yaptırdım. bu bayrağın esrarı bu işte...
benim gözlerim dolu dolu ihtiyara bakarken o devam etti:
-talihin cilvesine bakın ki, o zaman ölmek üzere iken yaralarımı iyileştirerek, sıhhate kavuşmama çaba sarf eden türkler idi.
şimdi de amerika gibi bir yerde yıllar sonra yine iyileştirmeye çaba sarf eden yine bir türk... ne garip değil mi? avustralya'dan amerika'ya gelirken bir türk ile karşılaşacağımı hiç tahmin etmezdim. siz türkler gerçekten çok merhametli insanlarsınız. bizi hep kandırmışlar, buna bütün kalbimle inanıyorum.
peşinden nemli gözlerle:
-bana adınızı söyler misiniz? dedi.
-ömer, cevabını verdim.
merakla tekrar sordu:
-peki niçin ömer ismini vermişler sana?
-babam müslümanların ikinci halifesinin isminden ilham alarak bana ömer adını vermiş.
-senin adın müslüman adı mı?
ben:
-evet, müslüman adı, deyince yüzüme baktı, doğrulmak istedi.
onun yatakta oturmasına yardım ettim. gözleri dolu doluydu. yüzüme bakarak dedi ki:
-senin adın güzelmiş. benim adım şimdiye kadar josef miller idi, şimdiden sonra "anzaklı ömer" olsun.
-olsun, dedim.
-peki doktor beni müslüman eder misin? müslüman olmak zor mu ?
şaşırdım, nasıl da birdenbire müslüman olmaya karar vermişti.
meğer o bunu hep düşünüyormuş da kimseyle konuşup soramadığı için gerçekleştirememiş...
-tabii, dedim.. müslüman olmak çok kolay.
sonra kendisine imanın ve islam'ın şartlarını anlattım, kabul etti. hem kelime-i şehadet getiriyor, hem de ağlıyordu...
mırıldandı:
-siz müslümanlar tespih çekersiniz, bana da bir tespih bulsan da ben de yattığım yerden tespih çekerek allah'ımı ansam olur mu?
bu sözden de anladım ki dedelerimiz savaş esnasında hakk'ı zikretmeyi ihmal etmiyormuş.
hemen bir tespih bulup kendisine getirdim. hasta yatağında tespih çekiyor,
biz de tedavisiyle ilgileniyorduk.
bir gün yanına gittiğimde samimi bir şekilde rica etti:
-beni yalnız bırakma olur mu?
-ne gibi ömer amca?
-ara sıra gel de bana islamiyet'i anlat!.. sen çok güzel şeylerden bahsediyorsun.
o sözleri duydukça kalbim ferahlıyor.
o günden sonra her gün yanına gittim, bildiğim kadarıyla dinimizi anlattım. fakat günden güne eriyip tükeniyordu. kaç gün geçti tam hatırlamıyorum, hastanenin genel hoparloründen bir anons duydum:
-doktor ömer, lütfen 217 numaralı odaya gidin!
hemen yukarı çıktım. ömer amcanın odasına vardığımda gördüğüm manzara aynen şöyleydi: sağ elinde tespih, açık duran sol kolunun pazusunda dövme türk bayrağı, göğsünde imanı ile koskoca anzaklı ömer son anlarını yaşıyordu.
hemen başucuna oturdum, kendisine kelime-i sehadet söylettirdim, o şekilde kucağımda ruhunu teslim etti... "

"Madem ki; Düşünceyi zindana koymayan, hakikat sevgisini zincire vurmayan bir millet, o cesur ve adil türkler var; Üzerinde hakikatin, adaletin ve hürriyetin hüküm sürdüğü bir güneş ülke neden vücut bulmasın..."

"Ne Mutlu Türk'üm Diyene"

Mr.K
12-05-2009, 03:18
Olum alkollusun ok biliyorumda,neyini duzeltmeye calistin:S bise anlasilmio ki:D

Eriador
12-05-2009, 03:23
düzeltiyorum la 1 sn :)

Dragger
12-05-2009, 03:24
Cok güzel bir paylasım, tesekkürler ;)

Bu arada imza nokta olmus :D

BlackEmperor
12-05-2009, 03:33
güzel bi paylaşım.

orhan_guney
12-05-2009, 03:42
güzel paylaşımda kafam acıldı ya ne güzel kafam vardı :)

miniks
12-05-2009, 08:25
Çok güsel paylaşım

Herkesin İSTİKLAL MARŞ ını çok çok iyi okuyup anlamını idrak etmesi lazım

B.Aktepe
12-05-2009, 08:54
Hakikaten, Ne Mutlu Türküm Diyene...

SOMEONESPECIAL
12-05-2009, 09:09
Tüylerim diken diken oldu, gözlerim doldu yeminle...

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE !

BKaya35i
12-05-2009, 09:12
Çok etkilendim, gözlerim doldu desem yeridir.
Bu arada Çanakkale her Türk gencinin ziyaret etmesi gereken bir yer.Bunu şimdiye kadar gerçekleştirmemiş arkadaşlara önemle hatırlatmak isterim.Ben 2 sefer gittim, iki gidişimdede farklı duygular hissettim.Oradaki dedelerimize, atalarımıza çok şey borçluyuz.

Çanakkale ziyareti organizasyonu süper olurdu aslında, keşke site böyle bir org. düzenlese..

Erk@n
12-05-2009, 09:13
güzel bir paylaşımmış,bu zamanı görünce Türk'lerin gün geçtikçe ruhlarını kaybettiğini görmek çok kötü.

serhat306
12-05-2009, 09:23
mukemmel bır hıkaye sagol paylastıgın ıcın...

civicsi_r
12-05-2009, 09:35
öyle bi zaman da yaşıyoruzki her şey bize türklüğümüzü osmanlıdan geldiğimizi unutturuyor........bizler hiçbi zaman damarlarımızdaki asil kanı unutmayalım.dedelerimizin çanakkale gösterdiği fedakarlığı unutmayalım.. her zaman o bilinçle davranırsak bize kimsenin gücü yetmez....

BAHADIR24
12-05-2009, 10:20
Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur!!!
paylaşım için teşekkürler...

Onuralp
12-05-2009, 11:18
Müthiş vallahi... Ne mutlu Türk'üm diyene...

focus musty35
12-05-2009, 11:32
okunması gereken bı yazı olmus paylasım için teşekkürler sonlara dogru tuylerım diken diken oldu :)

levent
12-05-2009, 11:40
Ürperdim, çok güzelmiş Kaan ellerine sağlık.

en alta geldim Efeyle Onuru görüncede bi kahkaha patlattım harbide bomba olmuş imza.

yagizs
12-05-2009, 11:42
gerçekten harika bir hikaye

BAK
12-05-2009, 11:50
Güzel bir yazı.Paylasım ıcın tesekkurler :)

BaSKaN
12-05-2009, 11:56
Çok güsel paylaşım

Herkesin İSTİKLAL MARŞ ını çok çok iyi okuyup anlamını idrak etmesi lazım

Kesinlikle katiliyorum sozlerine cok gizli mesajlar var marsimizda...

cenk
12-05-2009, 14:31
gene tüylerim diken diken oldu , gözlerim doldu valla..

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE

douu
12-05-2009, 14:39
gerçekten gözlerim doldu.. muhteşem bir anı ..

onursumer
12-05-2009, 16:35
mail ile gelmiştı ozaman okuma fırsatı bulmuştum

okunması gereken bir hikaye ;)

VTEC®
12-05-2009, 18:05
Miniklerin mesajına gerçekten katılıyorum İSTİKLAL MARŞIMIZ zaten bize herşeyi fazlasıyla söylüyor

nitrosystem
12-05-2009, 20:24
çok iyimiş bea.eline sağlık

dragstar
12-05-2009, 20:47
okurken gözlerim doldu diyebilirim gerçekten böyle bir milletiz ve bizi bozmaya çalışıyorlar dikkatli davranmalayız

oGuZ555
12-05-2009, 20:47
Çok güzel bir hikaye gerçekten paylaşım için teşekkürler

Schumi
12-05-2009, 22:48
Türk ve müslüman olmaktan gurur duyuyorum. İkiside benim için vazgeçilmez.

Berkan
13-05-2009, 01:46
harika yazı kötü oldum okurken..

dn:yazarken biraz dikkat etsek Türk Allah gibi kelimeleri büyük harfle başlasak...

Tuner
13-05-2009, 01:55
Amerikada yaşarken benim yaşlarımda bir çocukla tanıştım çocuk Türk olduğumu öğrenince beni eve götürmek ve babası ile tanıştırmak istedi gittik tanıştık yıllarca Adana üssünde görev almış tam bir Türk delisiydi. Birde ablamın hocası SultanAhmeti bende daha iyi biliyordu karış karış gezmiş.

var böyle insanlar.