Giriş

Orijinalini görmek için tıklayınız : Türkiye'de Taşıt Tasarımı



dragonflydesing
24-06-2010, 19:44
Bu yazı Türk tasarımcımız tarkan ustael tarafından yazılmıştır,gerçekten çok güzel bir yazı okumanızı tavsiye ederim ;) Alıntıdır

Sevgili arkadaşlar tüm dünyada bizdeki gibi milli düşünmenin bir ayıp ve geri kafalılık olduğu fikrini savunan bir millet var mıdır gerçekten? 3 Mayıs 1938 ilk Türk savaş uçağımız Eskişehir – Kayseri arasındaki deneme uçuşunu başarıyla tamamlamıştır...
TDS Ayın Tartışma Konusu (Temmuz 2009): "Türkiye'de üniversitelerde otomotiv tasarımı bölümleri açılmalı mı? Açılırsa ne gibi kazancımız olur, açılması bir fayda sağlar mı? (Açılmasa da olur mu?)" ve "Endüstriyel tasarım bölümlerinin ÖSS sayısal puanı ile öğrenci alması ve yetenek sınavı ile öğrenci alması.(Hiç çizim yapamayan,yeteneği olmayan ama iyi puanı olan öğrenci tasarımcı olabilir mi?) "

Bu konuya tek taraflı bakmak çok yanlış olur bence, yani sadece açılmalı ya da açılmamalı... Sadece açılsın dersek oda yanlış olur. Yani ne düşünürsek düşünelim, altını ya da içini doldurmadığımız müddetçe çok sağlıklı bir sonuç elde edemeyiz. Diğer bir taraftan bu sayfalarda birbirimize yağ çekmeyi bir tarafa bırakmalı gerçekleri söylemeliyiz. Bu iş için bir deli aranıyorsa evet, o deli olmayı ben üstleniyorum ve bu konudaki tüm eleştirilere de hazırlıklı olduğumu memnuniyetle söylemek istiyorum.
Hani hep deriz ya biz adam olmayız. Yok, valla gerçekten de adam olmayız mı, yoksa adam olmak işimize mi gelmez? Benim kanım adam olmak işimize gelmez. Gelir diye serzenişleri duyuyorum ama yine de ben ikna olmadım. Sevgili arkadaşlar tüm dünyada bizdeki gibi milli düşünmenin bir ayıp ve geri kafalılık olduğu fikrini savunan bir millet var mıdır gerçekten?
3 Mayıs 1938 ilk Türk savaş uçağımız Eskişehir – Kayseri arasındaki deneme uçuşunu başarıyla tamamlamıştır. 2. Dünya Savaşı’nda bugün gıpta ile baktığımız AB ülkeleri bizden almış oldukları 140 adet savaş uçağı ile birbirlerine savaşta üstünlük sağlamaya çalışmışlar. Yıl 1938 ve Ulu Önder Atatürk’ümüz ölmüş ve bir milat, ne yazık ki bir devir kapanmış ve uçak üretiminden vazgeçmişiz.
1960 ihtilal döneminde ilk otomobilimizi yapmışız. Ertesi gün manşetlerde “Devrim yolda kaldı.” Sonuç: Vazgeçmişiz. 1970 yılından itibaren de hadi diyelim otomotiv sektörünün içindeyiz. Sonuç: Geldiğimiz noktada, başkalarının yapmış olduğu otomobillerle birbirimize hava atar duruma gelmişiz. Bu gün geldiğimiz noktadan geriye bakarsak hata kimde deriz ya da kimlerde demeliyiz. Yahu bu memlekette hiçbir akıllı adam kalmadı mı, hiç mi otomotive gönül veren insanımız çıkmadı. Ya da 1970 yılından sonra 39 sene geçmiş, hiç mi meraklısı çıkmadı? O tarihlerde Tofaş’ta işe başlayanların neredeyse çocukları emekli olacak ama meraklı çıkmadı. Hadi ustası çıkmadı! Mühendisi de mi çıkmadı? Hadi onu da geçtim, iş adamı da mı çıkmadı? Tüm bunların hepsini de geçiyorum ama üniversitelerimizden de mi çıkmadı? O zaman geriye koskoca yazıklar olsun demek kalıyor.
Daha yazarken itirazları duyuyorum da; itiraz edenlere birkaç örnek vermek istiyorum. İşte 1938’deki uçağımız, 1960 yılındaki Devrim arabamız, Güney Kore ve Japonya örneği, şimdilerde Hindistan ve Çin örneği. Bu ülkelerin hepsi, yarıdan çoğu da 1980’lerin sonunda sektöre girerek bir dünya markasını yaratmayı başarmışlardır. “Hadi ordan!” diyesim geliyor. Geçen sayıda Ototrend dergisinde Tofaş’ın 3 milyonuncu arabası banttan inmiş tören yapıyoruz. Geçen yıl Japonlar 10 milyondan fazla araç satarak GM’yi geçmeyi başarmışlardır.
Şimdi sorarım size biz neyle övüneceğiz? Milli gelirimizle mi, sanayimizle mi, sağlık politikamızla mı; ya da övünmek için bir sebep gösteren var mı bilemiyorum. Ya da şöyle sorayım bana hiç düşünmeden övüneceğimiz bir sebep; ne olursa olsun söyleyecek olanınız var mı?
“E ne yapacağız şimdi; suya mı atalım kendimizi” dediğinizi duyar gibiyim.
Hayır!
Suya atmayalım ama artık bir yerlerden başlayalım arkadaşlar. Herkes küçük büyük demeden bir tuğla koyarsa bir zaman sonra bakarız ki kocaman duvar olmuş ya da bir şeylerin temeli olmuş.
Şimdi tüm bunlardan bahsetmeden üniversitelerde tasarım eğitiminden bahsetmek yanlış olur. Yine bir yanlış da bu sorumluluğu yalnızca üniversitelerimize yıkmak olur. Gerçek olan da şudur ki, bu işin sadece bir ayağı üniversitelerdir. Diğer iki ayak olmadan istesek de ayakta tutamayız. İki ayak da sürekli yalpalar durur.
1.ayak: Firmalarımız
2.ayak: Üniversitelerimiz
3.ayak da halkımızın bilinçleşmesine medyanın yardımcı olması.
Baştan ele alacak olursak sektörümüzün öncü firmalarının tasarım anlamında bir ön ayak olalım diye bir derdi yok zaten. Üniversitelerimiz de zaten parayı firmalar kazanacak onlar yatırımını yapsın diyor. Halkımızda zaten dizilerle boğulmuş vaziyette.
Diyelim ki tüm yazdıklarım benim uydurmam. O zaman soruyorum niye bir aracımız yok, niye bir markamız yok, ne yani tüm suç bende mi, ya da benim gibi tasarıma gönül veren genç arkadaşlarımda mı? .Buradan haykırıyorum, bizim yazarak dile getirmekten başka bir suçumuz yok.
Bugün üniversitelerimizin ilgili birimleri yalnızca onay veren bir kurum haline gelmişler. Araştırma yok, geliştirme yok sadece onaylasınlar. Hadi onlarda yapsınlar bir otomobil, neden yapmıyorlar? Yapamıyorlar mı acaba? Eğer bir otomobil yapacak düzeyde değillerse nasıl onaylayacak konumda oluyorlar? Nasıl yapıldığını bilmeden neyi onaylıyorlar! Değil mi?
Ha şimdi bir şeyler yapılmıyor değil, eskisine göre iyiyiz. En azından tasarımın ürünün geliştirilmesi aşamasında faydalı bir şey olduğunun kanısına varabildik. Başlamaksa başlayalım tamam.
Ford Mustang’ın ( 1964 ) yapılış öyküsünü ülkemizdeki otomotiv sektöründe beyaz yakalı tüm mühendislerimizin okumasını tavsiye ederim. Mesai bitiminden sonra otel odasına gidip sabahlara kadar proje hazırlatan duyguları neymiş. Biz ne yapıyoruz mesaiden sonra, valla bugün çok yorulduk deyip, eve giderek yatmanın peşindeyiz. Valla sen yat, ben yatayım, herkes yatsın bakalım bu memleket ne olacak. Tüm sektörlerimiz ne yazık ki aynı. Tembel bir millet olmuşuz ve sürekli yorgunluğumuzu dile getirip yatmanın peşine düşüyoruz.
Yukarıda yazdıklarım, başlığın girişi olsun. Ne gibi faydaları olacağını da detayları ile dile getirmeye ve sizlerle paylaşmaya çalışacağım.

Tarkan USTAEL

TaGo
24-06-2010, 19:49
Çok anlamlı bir yazı. Birçoğumuzun bildiği şeyler aslında.

MBuğra
24-06-2010, 20:34
Abi isteseler koç-zorlu gibi firmalar birleşse üretemez mi en kralını üretirler. Ama neden üretsinler ki Ford, Fiat vs. gibi Türkiye'deki distiribütor oldukları markalar yok satarken?

TaGo
24-06-2010, 20:39
Bu ülkede birçok; Otobüs, kamyon, minübüs üreten firma var. Koç-Zorlu-Sabancı olmaya gerek yokki. Tabiki ucuz bir yatırım değil ancak yapılamıyacak birşey hiç değil.

bilalMW
24-06-2010, 21:04
Aslında sıfırdan firma açmayada gerek yoktu zamanında volvo-ssab satılırken nerdeydiler?
Yazıya tamamiyle katılıyorum destek verirler büyük firmalar sembolik düzeyde.

dragonflydesing
25-06-2010, 01:00
Abi isteseler koç-zorlu gibi firmalar birleşse üretemez mi en kralını üretirler. Ama neden üretsinler ki Ford, Fiat vs. gibi Türkiye'deki distiribütor oldukları markalar yok satarken?

Ülkenin genelinde bu mantık var zaten eskiden bi bunlar zengindi şimdi holdinglerin sayısı arttı ama kafa değişmedi,adamların mantık aynı belli bir düzen oturtmuşlar buda onlara para getiriyor risk almaya gerek varmı ? tamamen ticari düşünüyorlar,yazıyı yazan tasarımıcımızın dediği gibi ''milliyetçilik'' kavramı tamamen yanlış ve farklı algılanıyor.

fangio
25-06-2010, 09:27
Migros, Tansaş, Teknosa gibi perakende sektöründe paranın dibine vurmak varken, ne gerek var öyle binlerce komponenti bir araya getirecek otomasyon ağları kurup binlerce tedarikçi oluşturmaya değil mi? Bu ülkede çok paranız varsa para kazanmak zaten kolayken neden global rekabete girsinler ki... Tarkan Ustael'in de dediği gibi yazıklar olsun...

DoguErdogan
25-06-2010, 09:30
Valla ben endüstri ürünleri tasarımı okuyorum ve gördüğüm kadarıyla tamamen firmalaraın bu işe el atması gerektiğini anladım kişisel olarak türkiyede ne kadar yetenekli olursan ol yapabilceğin şey kısıtlı anca yurtdışına gidip oarada kanıtlıycaksın kendini

powERS
25-06-2010, 10:01
distribitör olmak fabrika acıp satmaktan dahamı fazla kazandırıyodur ?

su anda türkiyenin kendi aracı olsa. en kotu en kotu gene palio albea tarzı bısey olucaktır heralde ? varmı daha kotu olur dıyen ? zannetmıyorum.

tasarım konusuna gelınce turkiyeden cıkan ve mercedeste orda burda calısan turk tasarımcılar var. yanı yapılablır.

keske olsa.

dragonflydesing
25-06-2010, 13:57
Valla ben endüstri ürünleri tasarımı okuyorum ve gördüğüm kadarıyla tamamen firmalaraın bu işe el atması gerektiğini anladım kişisel olarak türkiyede ne kadar yetenekli olursan ol yapabilceğin şey kısıtlı anca yurtdışına gidip oarada kanıtlıycaksın kendini

Benimde hedefim olan bölüm :rolleyes: dediğin gibi Türkiye'de tasarımcıya iş imkanı çok yok olsada hakkını veremiyor firmalar malesef,bu yüzden bütün mühendislerimiz yurtdışında ya okuyor yada iş için yurtdışını tercih ediyor,bu arada sormamda sakınca yoksa hangi üniversite ?