Öncelikle merhaba adım Levent, uzun zamandır üyeyim fakat kendi aracımı alıp toparlayana kadar anca fırsat oldu. Biraz uzun bir hikaye şeklinde anlatacağım özet geçmeyeceğim, zira araçla olan 7 8 aylık bir hikayemiz var.
Aylardır forum köşelerinde orda burda dti konularında bolca görmüşsünüzdür beni. Ailevi sebeplerden ötürü severek bindiğim cordobamı satmak zorunda kaldıktan sonra daha ucuz yollu ama bu sefer üzerinde çalışabileceğim bir araç almak istedim. ***** üni devam ettiğinden ve uzun zamandır dizel araç kullandığımdan ötürü biriktirdiğim dizel bilgilerinden dolayı hızlı bir dizel alıp yükleme fikrim vardı. Bunda lise yıllarımdan beri kanıma giren pd serisi motorların da payı büyük. Ama ***** şu an temiz bir pd130-160 bulmak neredeyse imkansız, olanların da sıfırından pahalı olduğunu varsayarsak en iyi alternatif corsa diye düşündüm. Bunda kankamın daha önce c kasa 1.4 kullanması da vardı. Bende cordy olduğu zamanlar çokça takılmıştım, biliyordum ve sevdiğim bir kasaydı. Gerek donanım olarak f/p aracı oluşu gerek Alman oluşundan dolayı. Böylece çıktık temiz bir 1.7 arama yoluna...
Ancak kolay olmadı, şansımıza tam benim araç baktığım sezon, kimsenin bilmediği tınlamadığı 1.7 lerin fiyatı tavan yapmıştı. 12 13 e satılmayan araçlardan 17 18 istiyorlardı ve dünyayı dolaşmış araçlardı... Okul da devam ettiğinden araçsız yapamayız dedik ve el mahkum bi tanıdıktan geçici bir süreliğine de olsa uno aldık... Hayatımda lpgli araca binmemiş ve bundan korkan biri olarak her kontağı çevirişimde tırsıyordum zaten. Velhasıl araç saçma sapan rölantilerde geziyordu. Kendi kendine gaz vermeler stop etmeler vs. bayağı tırsıyordum keza lpg'ye karşı hep bi antipatim olmuştur. Keza bir gece arkadaşla Adana kurttepe taraflarında benzin almak için shell'e girince korktuğum başıma geldi... 20 liralık benzin koyduk ve marşa bastık yine tırsa tırsa. Çünkü arkadaşım uyarmıştı benim de öküzlüğüm vardı, "uzun süre benzin koyulmamışsa bakım yaptırmadan benzin koyma arabaya" demişti. Aklımdan çıktı ve koymuş bulunduk. Artık sızdırma mı varmış herneyse, marşı vurduğumuz an araba alev almış ama biz farketmedik... 150m ileride ışıklarda durunca kankamın "lan araba mı sapıttı naptın sen" demesiyle birlikte akü gitti rölanti düştü ardından güm Piston aşa indii! Motor alev aldı kemeri bile çözmeden "gürkan in in" dediğimi hatırlıyorum. Şansımıza araç 1 haftalık bile değildi daha, cordobadan kalan takım çantasını tüpü unoya taşımamıştım bile... Gece de olduğu kimse geçmediği için gürkanla oturup sigara yakıp aracın yanışını izledik mehtaba karşı Hiç unutmam gürkanın ağzında sigara, elinde ayfon araba yanarken videoya çekişini Ha bir de range roverların bmw lerin aman patlarsa üzerimize gelir diye hiç durmadan yardım etmeden uzaktan uzaktan vın turizm geçip gidişini de asla unutmam! Allah razı olsun hep şahin doğancı doblocu tayfa indi geldi ellerinde ne varsa söndürdük aracı... Hatta bi abla arabadan kovayla indi suyu üstüme döktü kovayı nerden buldu da su koyup üstüme döktü hala anlamış değilim. O gün bana her açıdan (!) iyi bir ders oldu... Velhasıl aracı haftasına yaptırıp sattım...
Başımıza gelen kötü olaylardan sonra, biraz da kabahatin bende olmasına rağmen, yine de lpg ye asla!, deyip corsa arayışımı daha erkene çektim... Gürkanla sabah akşam telefonlar elde o corsa senin bu corsa benim aradık Allah aradık... Özellikle bu forumdan istedim tanıdık bilindik olsun diye ama kısmet olmadı... Velhasıl en son Alanya'dan bizim gibi mühendis bi abimizden düşük km'de bi memur corsası bulduk... Telefonda anlaştık ettik ve deli cesareti kalktık Alanya'ya gittik... Cepte tam 100 lira o da otobüse gitti...
Kankim Gürkan'la Alanya'ya geldik cepte meteliğe atacak kurşun yok. Hani aracı alsam mazotu kartla çekecem o da limite kadar. Velhasılkelam araç geldi ama bizim suratlar önce bi düştü... Çünkü araç dıştan çok yorgun ve bitkin duruyordu. Gürkan da "ulan Leo 50 tane corsa baktık bunun için mi getirdin onca yolu bize" dedi... Dur dedim kanka belki içinde bir cevher yatıyordur wheeler dealercılığım tuttu ve kaputu kaldırdım beyine motora vs baktık tertemizz... Ohh be dedim. Turboda üfleme yok beyne mazot çekme yok kronik sorunları yok yine de daha önce buradan referans aldığım bi ustayla anlaştık götürdüm o da aracı onayladı... Daha sonra sıfırken galeri satış belgesinden tut tüm bakım belgelerine, mmo dan hususi projesine kadar bütün evrakları kayıtları cartı curtu tutulmuş dışı yorgun ama içi potansiyelli oricin 132binde memur spec bi corsa bulmuş olduk ve aldık geldik...
Alındığı günden kareler... Emekli ve yorgun...
çamurluktaki japon çok can sıkıcı...
Geldik ama araç yorgun duruyor. Ayna kapakları kırık, farlar edison öncesi ispirto lambası gibi olmuş yan sinyaller japonla tutturulurken çamurluğa japon akmış, lip kırılmış vs vs... Dedim aracı bu halde pedere gösterirsem buna mı para yatırdın der mirastan reddeder bizi Hemen eski 1.4 corsası olan Murat ammomu aradım ve elindeki parçaları ve ufak tefek fardı sinyaldi körüklerdi ben Alanyadan gelmeden hazırlamasını istedim sağolsun kardeşim işi gücü bıraktı herşeyi ben gelene kadar hazırladı... Akşam 9 Adana dedik hemen Muratın yanına uğrayıp parçaları aldık kendimiz montaja giriştik ve pedere göstermeden çeki düzen vermeye başladık ufak tefek... Tamponun boyası bitik yerleri bandajlandı körükler değişti kapaklar değişti yıkama ciladan geçti vs vs derken araç gece 11 de ilk dokunuşlarına maruz kaldı... Bi nebze kendine geldi...
Cebimizdeki son kuruşa kadar araca plaka ruhsat işlemlerine harcayınca bir süre belimizi doğrultamadık Yorgun spec binmeye devam ettik... Sonunda 34 i çıkarttık 01 lendik!
Ve gün sonu cepler boş...
Tabii alır almaz yağı suyu filtreleri komple alt takımı değişip tam bi bakıma soktuk. Uno olayı gibi olsun istemedik. Kafamız rahat oldu bakımımızı yaptırdık. Bu sırada Murat kankamın aldığı yan ayna kapaklarını takalım dedim ama beyaz olmayacaktı hemen zımpara vs gümüş gri sprey çaktık ve kırık, japon yapıştırıcısı ile dünür olmuş kapaklarımızdan kurtulduk... Ardından filmsiz araçta daha önce trafikte çok kavga ettiğimden hemen ön cam dahil zindan filmlerimizi çektirdik app lerimizi taktık... Film gerçekten janttan sonra aracı en çok değiştiren şey...
Aradan birkaç hafta geçtiii dolar tavan yaptııı enflasyon yükseldiii bilal oğlan gemicik aldı vs derken ben de üç beş kuruş biriktirdim ve aracın tamponlarındaki ve kapı eşiği çamurluk kenarı gibi ıvız zıvır en çok vurulan çarpılan ve boya atan yerlerini boyatma kararı aldım. Zira bantla nereye kadardı... En tiksindiğim şey... Benim gibi simetri ve temizlik takıntısı olan birine çok bile durdu ama maddiyat işte... Aracı hemen gözüme batan yerler boyanacak şekilde atölyeye bırakıp, eski farları da cebe atıp Yunus ustanın "loo farları needecenn" çığırması eşliğinde tükandan çıktım... Zira içlerini boyayacaktım... Bu sırada aklımda olan ön sis farlarının panjurun ve astra lipin servisten siparişini geçip eve geçtim...
Far işini ise ilk kez yapacağım için çok eleştiri aldım. Açma takamazsın bozacan edecen toplayamayacan hiç uğraşma lafları altında -ki biri bana bir şeyi yapamayacağımı söylediğinde illa ki yaparım- iyice takıntı ederek farları fön makinesi ve düz tornavida yardımı ile sökmeye giriştim... 2 saatlik uğraşla başarılı bir açma çalışması oldu Boyayıp kapatması daha kolay olur diye sevinerek zımpara ve boyaya koyuldum...
Farlar boyandıktan sonra sıra kapamaya geldi ama düşündüğümün tam tersi çıktı. Farın içini yerine oturtup silikonu taşırmadan kapamak, açmaktan daha büyük bir işkence çıktı... Söküp boyarken hiç yardım almazken takma ve silikonlama işinde babamdan yardım aldım... Eyvallah baba burdan tekrar!
Ve sonuç...
Atölyeye gittim ve farları görünce bi geri adım atmalar ben yapamassın dememiştimler falan... Neyse dedik boya bitti sıra far tampon montaja geldi...
İsa'nın ters bakışları...
Bu arada yan sinyalde, klasik her kırılan şeyi japonla tutturma fantezisi ile yerine takarken japonu çamurluktan aşşaa keşkül gibi komple sızdırmışlardı. Boyat boyatmicam boyat boyatmicam ısrarları altında yine bir iddiaya tutuştuk ve bi japon izi için komple çamurluk boyatmam dedim ve özellikle orayı boyatmayarak internetten japonu sökecek bi çare arayışları içine girdim... Derken kimya mühendisi kankim saolsun bi solisyon önerdi ve aldık denedik... Sonuç pörfekt!!! Bilimi seviyorum arkadaş... Yine bir savaştan galip çıkmanın sevinciyle aracımızı şöyle üstün körü silip uykuya bıraktık Ve gün sonu...
Ertesi sabah havanın güzel olmasından faydalanıp detaylı demizlik yapalım dedik ve dip bucak arabayı sanayinin tozu toprağından arındırdık... Bu sırada sürekli ele geldiği için rengi atan küllük kapağını ve bozuk para sokma şeysini söküp boyama kararı kaldım. Zira ellendiği için çizik çizik olmuştu... Bütün bakalitler havalandırma petekleri temizlendi. Bu arada koltuk altı ısıtmaların yerleri de hazırmış... Tek eksiğimiz koltuk altı ısıtma
Fotoğraflara bakarken dikkatinizi çekmiştir ön panjurun nikelajının bir kısmı nasıl olmuş da becermiş bilmiyorum ama kalkmıştı aldığımda ve inanılmaz göze batıyordu. Orjinal olarak kalsın istediğim ve siyaha boyanmışları beğenmediğim için çıkma panjur aradım ama bulamadım. Keza o parça tampona mühürlüymüş ve sanırım tamponla bir geliyormuş. Öyle olunca internetten bir rulo krom kaplama sipariş ettim ve gelişi güzel boydan boya giriştim ve sonuç... Hiç de fena olmadı! (Silmediğim için üzeri iz olmuş ama orjinalden farksız oldu)
Günler geçerken araç ara ara geç marş almaya başlar oldu ve aküden kıllandım... Hala üzerinde duran Alaman Opel logolu 12 yıllık aküye daha fazla güvenmeyip emekliye ayırma kararı aldık. Ve ses sistemi de olduğu için Varta 72 lik akü aldık. Ancak marş sorunu devam edince bu sefer marş motorunu söktük ve evet... Kömürü bitmiş kara trenin Hemen verdik odunu ve artık dokunmatik bir marşımız var.
Böyle hızlı hızlı geçtiğime bakmayın, aradan aylar geçerken ben de üç beş kenara koya koya aracı aldığım ilk gün çıkarttığım parça listesine sadık kalarak bir bir parçalarımı yurtdışından sipariş geçiyordum... Gün geçmiyordu ki elime yeni cicilerim gelmesin seviyorum seni ebay oğlan Aklımda dumanlı bir dti yapmak vardı ve yavaş yavaş ama temiz bir şekilde olsun istiyordum. Zira internette zilyon tane corsa var ve hiçbiri benim aklımdan geçen gibi değildi. Öyle kıçıyla başıyla oynanmış eğreti duran araçları sevmiyorum. O yüzden yapılan her şey orijinal görünsün istiyordum... Parçalar gelmeye başladıkça ben de araç içinde yerlerini hazırlamaya koyuldum...