Yazıya başlamadan önce eskiyi yad edelim.
http://www.techturkey.com/forum/otom...af-icerir.html
2 senedir kullandığım aracımı gerek polislerin baskısı, gerek aile büyüklerinin 'Bırak şu eski arabaların yakasını.' baskıları, gerekse artık yapacak bir şey bulamayışımdan kaynaklı rahat batması sonucu çok sevdiğim aracımı satılığa çıkarmıştım. Kısa süre sonra da şimdiki sahibi ile irtibata geçip alışverişi gerçekleştirdim. Aracı satmak ayrı dert, yeni bir araç bulmak bambaşka bir dert. Bütçemin kısıtlı olmasından ötürü çok da seçeneklerim yoktu. İşin kötüsü hiçbir kriterim de yoktu. Normal insanlar sedan/hatcback olsun, tek kapı olsun/olmasın, dizel/benzin olsun vs gibi kriterler belirler kendine ama bende o da yoktu. Tek isteğim otomatik olmasın, 3 pedal olsun. Gönlümden geçen tek şey Honda veya başka bir japon olmasıydı. Aklımda hiçbir araç yokken her şey dedemin aracını bakıma götürmemiz ile başladı. Accord'lar eskiden beri beğendiğim araçlardı fakat bütçemin üzerinde kaldığı için cesaret edemiyordum. Almışken tam olsun içimize sinsin deyip rotamı bu araçlara yönelttim.
Diğer aracı neden sattık? Polisler yüzünden rahat gezemiyoruz. Demek ki bize dizel lazım. Sahibinden olsun galeriler olsun tüm araçlar teker teker yoklanmaya başladı. Kimsenin Accord'un dizelinin varlığından haberi yokken biz fellik fellik dizel Accord arıyışına geçtik. En sonunda kısmetimizi bulduk ve büyük bir hevesle aldık.
Ve aracı ilk görüşümüz.
Aracı aldık hemen bakımlarını yaptık, tüm sensörlerini temizlettik. Artık deli gibi gezeceğim, içime dert olmuş. Ama bir problem var. İnsan ön arka coilover'lı, 40 yanak lastikli, ön arka kamberli bir araçtan bu yükseklikteki 55 yanaklı lastikle gidince insanların 'Konfor' dedikleri o yaylanma beni korkutur haldeydi. Araba dediğin rayda gidiyor gibi olacak, sımsıkı sımsıkı taş gibi olacak.
Bu halimiz çok şükür ki kısa sürdü. Bir gün ansızın kendimi jant almaya giderken buldum. Sonunda artık olması gereken jantlarına kavuşmuştu. Artık sımsıkı taş gibi halinin bi' tık altındaydı.
İlk jantlarımız 18'' bronz te37;
İlk jantlarımız diyorum çünkü bu jantları alırken 'Daha ne olsun te37 bu işin sonu, artık başka jant bakmaya gerek yok daha iyisini bulamam.' diyordum. Büyük konuşmamak gerektiğini ilerleyen bölümlerde göreceğiz.
Bir süre bu hali ile gezmek zorunda kaldım. Civic ile kıyaslandığında aksesuar olarak da parçaları arasında dağlar var, o yüzden bu zaman aralıkları doğal olarak uzamak zorunda kaldı. Normal Accord'dan jip Accord'a geçiş evremiz;
Diğer aracımı sattım ama ilk göz ağrı, çıkmıyor hayatımızdan. Önceki aracım bir gün olsun beni yüz üstü bırakmadı, son giderken de bana güzel bir arkadaşlık kazandırdı. Araç sahibi ile hala görüşüyoruz fikir alışverişleri havada uçuyor.
Yumurta gibi oval olan tamponda Mugen ekimiz de yerini aldı. Artık daha agresif bir görüntüye sahibiz.
Her şey çok güzel ama gün geçtikçe bu yükseklik rahatsız etmeye başladı, kaşıntı durmuyor. Ama coil yaptırmak istemiyorum, yay arıyorum bulunmuyor, bulunanlar da çok pahalı. Zar zor bir şekilde Voglant marka spor yay bulduk, ilk fırsatta ailemizin pressçisi Low Garage yollarına düştük.
Araç şimdi istediğim kıvama gelmişti. İstediğim yol tutuşuna ve görüntüye sahip olmuştum. Her seferinde olduğu gibi bundan daha fazla artık bir şey yapmam yeter bu kadar diyerek devam ettim.
Bu arada ufak tefek can sıkıntıları da geçirmiyor değiliz, aracın havuzlu bagaj paspasına odamdaki yolluk parası istediklerini görünce hem farklı bir şeyler olsun hem de işime yarasın diye farklı şeyler yaptık.
Oldum olası nikelajdan nefret etmişimdir, gereksiz bir gösteriş malzemesi gibi geliyor bana. Araçta da bu nikelajlı parçalardan kurtulmak adına ön panjuru ve kapı kollarını boyattım. Her geçen gün daha da sevmeye başlıyordum bu sayede aracımı.
Detay olarak kırmızı şeritler olmazsa olmazımız.
Jant işini kapattık demiştik. Ama kaşıntı durmuyor, jantların boyaya ihtiyacı var diye jantçının yolunu tuttuk bu sefer. Amacımız jantları boyatıp kullanmaya devam etmekti. Aslında ne kadar da masum bir düşünceydi. Ta ki bu jantları görünceye kadar;
Jantları boyatmaya gittim, jant aldım çıktım. Jantları aldığımı da eve geldiğimde anladım, bir anda oldu her şey. Jantlara resmen vurulmuştum, hem görüntüsü çok hoşuma gitmişti, hem ön arka farklı ofsett değerine sahipti, hem de daha önce kimsede görmemiştim. Jant konusunda anlaşıp eve geldik ve şu görüntü her şeyi başka boyuta taşımıştı. Ve böylece 'Başka jant almam ya.' lafımı da afiyetle yemiştim. Hem maddi olarak biraz toparlanmak için hem bu halinin keyfini sürmek için bir süre bu şekilde kullanmaya devam ettim.
Yaz gelmişti güzel fotoğraflarımız olmaya başladı.
Biz bu arabayı neden dizel aldık, o zaman hakkını verelim dedik vurduk kendimizi yollara. Ve ortaya ne zamandır hayalini kurduğum fotoğraflar çıktı. İstanbul'dan Trabzon'a kadar sahil yolu üzerinden tüm şehirleri gezerek güzel bir tatil yaptık, 4 kişi, ağzına kadar bagaj ve 18'' jant ile yaktığı değerlerini görünce aracı tekrardan sevdik.
Aracın ön tamponundaki ovalliği tampon eki ile kurtardık ama bagaj kapağının çizgisi hoş değildi, boş geliyordu bana ilk zamandan beri. Mugen spoiler bulunmuyordu, standart spoiler da kullanmak pek istemiyordum. İş başa düştü dedik başladık araştırmalara ve sonuç olarak böyle bir şey çıkardık ortaya. Tam istediğim çizgiyi zor da olsa yakalamış olduk.
Amacımız Bmw e46 m3 CSL spoilerını Accord'a göre uyarlamak. Hem abartı bir görüntü olmayacak, hem de araca şık bir görüntü kazandırma peşindeydik.
İstediğimiz çizgiyi yakaladık ve boyaya verdik.
Yazı bu şekilde geçirmiş olduk. Kış geliyordu, kışlık lastik ihtiyacı doğmuştu. 18 jantlardan vazgeçmek istemiyordum, bütçem de çok fazla yoktu. Kara kara düşünürken bir tanıdık vasıtası ile 18'' 40 yanak kış lastiği buldum ve bu sorunu da çözdüm. İlk zamanlarda jant olmasa da olur diyordum ama kullandıkça sevmeye başladım. Artık kışlıklarımızla kışa hazırdık.
Aracımı ilk aldığımdan beri ön arka cam filmi var, çoğu güncel araçta olduğu gibi benim aracımda da tek tarafta geri vites lambası vardı. Ve bu durum geceleri park etmekte ciddi zorlu yaşatıyordu. Buna çözüm olarak da yurtdışından temin ettiğim sol taraf için geri vites lambası oldu. Artık iki tarafta da geri vites lambası ile daha rahat bir görüş açısı sağlanıyor, hem de aracın arkasından bakıldığında sağ taraf sol taraf farkını ortadan kaldırmış oldum.
Düzenli aralıklarla eski aracımı da görmezsem içim rahat etmiyor. Bu arada yeni sahibi de boş durmadı araca orijinal Air Walker tampon getirtti, o da çok güzel oldu. İnsanın emek verdiği bir şeye başkasının da emek vermesi ve onu koruması çok güzel bir duygu gerçekten.
Daha ne olsun ki bundan fazlası yok artık dış görünüş bitti diyordum. Gerçekten de tüm samimiyetimle söylüyordum. Daha sonra her şey Accord grubundan insanların birbirini gazlaması ile başladı. Ve soluğu ustamda aldım. Uzun süren kafa yormalar ve uğraştırıcı günlerin sonunda aracıma Bmw e92 m3 tamponunu sorunsuz bir şekilde montajını gerçekleştirdik.
Amacımız panjur genişliği ile tamponun orta kısmında kalan ızgara bölmesini denk getirmek ve düzgün bir görüntü kazanmaktı. Bununla birlikte de tampon yapılırken lip çıkarıldığı için aracın ön tarafının yükselmemesi yada alçalmaması gerekiyordu. Ona göre ayarlamalar yapıldı.
Artık boyaya hazırız, yavaş yavaş da şeklimiz meydana çıkıyor.
Tampon bu şekilde bitmiş oldu fakat aracın renginden dolayı kendini fazla belli etmiyordu. Kırmızı şerit işlemini gerçekleştirdik, bu da işin son noktası oldu.
Ortaya çıkan görüntüyü ben bile tahmin etmiyordum. Gelen yorumlar da bu işi başardığımı gösteriyordu. Şuan aracımı bu güncel hali ile kullanmaktayım.
Yaklaşık 700 fotoğraf arasından ancak bu kadar eleyebildim. Olumlu olumsuz tüm yorumlara ve fikirlere açığım. Şimdiye kadar yaptığım tüm işlemleri tamamiyle kendi zevkim ve beğenim doğrultusunda yaptım. Böyle anlatması kolay paylaşması güzel ama bunların altında yatan maddi problemleri, manevi olarak yorulmaları, usta suratlarını çekmeleri işin bir diğer yüzü. Ama istediklerini yaptıktan sonra karşısına geçip baktığında hepsini unutuyor insan.
Bu da bonus olsun;
Maşallah'ınızı eksik etmezseniz sevinirim.
Sevenyedi.