Yaklaşık 2.5 yıldan beri sahip olduğum aracım için "bu arabaya jant lastik alana kadar foruma konusunu açmayacağım" demiştim.
Ve o gün geldi... Aracım yani nam-ı diğer "Köpük"
Konu biraz uzun olacak şimdiden kusura bakmayın
Bundan önce Renault r9 spring aracımla kendi halimde takılıyordum. Her şey bir gün İstanbul'dan abimin arayıp "Fiat bravo alınır mı?" demesiyle başladı. Abim kendisine almak istiyor diye zannederken meğer benim için soruyormuşAlınır tabi niye alınmasın dedim ve 2 gün içinde ilana koymadan springi satıp koyulduk yola.
Kısaca araçtan bahsetmek gerekirse, 2001 model, 1.6 motor, 67.xxx kmde, ilk sahibinden, lpg görmemiş, kazası belası olmayan bir araçtı. Aracı abimin işyerindeki müdürü, yurtdışına taşındığı için satıyordu. Araçta bir arıza var dendi, çekiş düşüktü. Dedim ben hallederim ve göze alıp gittik. Arabayı anca notere giderken gördüm ekspertiz falan hak getireAldık tabi arabayı ön iki amortisör sizlere ömür. Hemen İstanbul'da ümraniye sanayisinde değiştirdik. Geldik memlekete sağını solunu temizle derken arızası için buji ve buji kabloları değişti düzelmedi, katalizör mü tıkalı dedik iptal ettik düzelmedi, map sensörünü temizledim düzelmedi, araştırdık oksijen sensörü yapar diye birkaç yazı okudum oksijen sensörünü değiştirdim düzelmedi. Sanayide bilgisayara bağladık vuruntu sensörü arızası çıktı. Daha vuruntu sensörünün ne işe yaradığını bilmeyen usta o yapmaz falan derken, yapar yapmaz diye tartıştıktan sonra koyulduk Denizli Fiat yetkili servise bağlandı pcye sorun vuruntu sensörü tabiki. Ellerinde olmadığı için servisten ayrıldık. Parçayı kendim tedarik edip montajını yaptım ve sorun düzelmişti
Dönüş yolunda ağır abilerin arasındayız
Map sensörü temizliği.
Üzerinden çıkan polen filtresi evlere şenlik
Fabrikadan çıktığı günden beri temizlik görmemiş motorumuz.
Akvaryum gibi araba mı olur dedim Köpük'e film çekildi.
Arabayı orijinal diye aldık fazla orijinal çıktı. Krem renk diye aldığım araba meğer beyazmışYıllarca boya bakımı görmemiş arabayı pasta cilayla kendine getirdik ve ön ızgarayı siyaha boyadık.
Sıra geldi farlara. Farların ne kadar kötü olduğunu şöyle anlatayım. Gece giderken önümüzü görelim diye telefonların flaşını tutuyoduk yola
not: mercekli farlar eski ampuller takılıyken çekilmiştir. NB değildir.
İç aydınlatmayı led ampulle değiştirdim.
Yıllara ve güneşe meydan okumaktan profesör olmuş bagaj kapağı logomuzu değiştirdik.
Baktık frenler sızlıyor diskler, ön arka balatalar ve fren hidroloğini değiştirdik.
Bu sefer de kendi çapımda elimle pasta cila uyguladım.
Triger setimizi içimin rahat etmesi için değiştirmek istiyordum. Derken Denizli Fiat yetkili servisinden kampanya bilgisi geldi. Parça ve işçilikte güzel bir indirim varmış. Tüm kayışlar, rulmanlar, triger seti değişim fiyatı hemen hemen sanayi fiyatıyla aynıya gelince garanti olsun diye tüm bunları yetkili serviste değiştirdim. Fiatın bu motorlarının sentesi sıkıntılı derler, bu yüzden servisi tercih ettim kafam rahat. Bu kısmın fotosu malesef ki yok.
Hava filtesinin değişim zamanı gelmişti. Elimde eski vectra b aracımızdan söktüğüm açık hava filtresi vardı. Pimaşla montajını gerçekleştirdim. Motor kısmının görseli mi işlevi mi kısmında işlevi dedim hiç boyayla alüminyum bantla uğraşmadan olduğu gibi taktım
Tamponun altı çok pis ve boş duruyordu hemen bir astra lip taktım ve görüntüyü biraz kurtardım.
Bu süre içerisinde sürekli jant kovalıyorum tabi. Fiorino jantı mı linea jantı mı, 15 mi 16 mı, 4x100 taksam mı takmasam mı derken bir gün fiat 500 gucci edition jantı buldum. Hemen iletişime geçip jantları İstanbul'dan getirttik. 14den 16ya geçerken jant başına 650gr bir artış gayet makul geldi.
Orjinal teneke jant ve 16inç 500 gucci jantın ağırlığı.
2.5 yıllık bir süreç olduğu için kronolojik sıralama farklı olabilir, hatırladığım kadarıyla sıralamasını yapmaya çalıştım.
Sırada ön tampon boya ve ayarı gibi şeyler var imkan ve zaman oldukça yapılacak.
Alıntı
mhmtyyl Nickli Üyeden Alıntı
