Bu da @semavi abimizin başlığı gibi, sınırın öteki tarafından 5 senedir yaşadıklarımı aktarmak istedim. 2 hafta önce buradaki Türk grubumuzla futbol maçı esnasında yaşadığım sakatlıktan ötürü sağ diz menisküsü elime aldım, ameliyatı bekleyen koyun misali evde otururken can sıkıntısından bir şeyler karalamak istedim. Umarım hoşunuza gider.
Önceden belirteyim, V8 ya da uçan kaçan arabalar yok. Bunun esas sebebi özellikle yeni gelenlerin burada sigorta primlerinin ABD'ye göre çok daha pahalı olması ve oturum iznini 1 ay önce almış olmam. Öğrenci ve çalışma vizesi ile büyük yatırımlar yapmak istemedim. Kısmetse bundan sonra hacimli şeylere bakacağım. Bir de, aşağıda göreceğiniz rakamların hepsi KANADA doları.
Türkiye'den başlayalım. Sene 2013. Type-r'ı turbolamış bitirmişim. Hikayesi de burada.
http://www.techturkey.com/forum/proj...o_project.html
Onun öncesinde ıvırı zıvırı 6 ay - 1 sene arabayı tamamlamaya uğraştım. Arabam şubat sonu en nihayetinde bittiğinde okumaya Kanada'ya gitmeye karar verdim. Ne kadar mantıklı değil mi? Neden geldim bende bilmiyorum. Sanırım kayınpederimin etkisi büyük. Belki de doğru yapmışım, şimdi düşünüyorum da.
2013 Ağustos'ta Toronto'ya geldiğimde, tüm maddi ve manevi kredimi EP3 ile yemiş bitirmiş, okuyup işinde gücünde bir adam olacaktım. Öyle olmalıydım yani. Fakat bir problem vardı.
Düşük bütçeyle, bildiğim bir aracı almam lazımdı. Biraz eğlenceli olursa da fena olmaz. Geriye çok bir alternatif kalmıyordu.
Buradaki ilk aracımdan başlayayım o zaman. 2008 Honda Civic SI. K20Z3 motorlu, aslında FN2 ile aynı jenerasyon olmasına rağmen belirli avantajları vardı. En başta orjinalinden gelen kilit diff, RBC emme, agresif profilli egzantrikler vs. 4 kapı olması, arka bağımsız süspansiyon. Sanırım düşük bütçeyle alınabilecek, ve yürür aksamını iyi tanıdığım en yeni, en eğlenceli araba buydu. Hepsini geçtim, ailevi kullanım için uygun ve eğlenceli bir araçtı.
Aslında hiç kafamda yokken aldım. Tövbe etmiştim buraya gelirken, gidip otomatik Toyota Camry alacaktım. Bakmaya gittim bile. Fakat şans eseri aynı bayide bunu görünce dayanamadım. Ben aldığımda 5 yaşında 87 bin kilometrede ve şansa orjinal kullanılmıştı. Türkiye'de olduğu gibi burada da oynanmamış bulmak inanılmaz güç. O zaman $13.500 Kanada dolarına Honda bayinden aldım.
Bu aracı yaklaşık 70.000 kilometre kullandım. 35 saatlik pist tecrübem oldu. EP3'den aldığım dersle, arabanın karakterini değiştirmeden, ufak tefek geri dönüşü olan modifiyelerle hem yol hem pist kullanımına uygun hale getirmeye çalıştım.
Aracı aldıktan sonra üzerine sırasıyla
Hondata Flashpro
3.5 inç CAI
Berk Test Pipe
Progress 22 mm arka viraj demiri (orjinali 17 mm) ve eibach bağlantı aparatları
TSX ön kaliper disk ve aftermarket balatalar
-----
Koni STR.T amortisör ve Tein S-tech yaylar + SPC kamber kolları ****** bunu takamadım, ama aldım, hikayesini ayrı yazacağım.
Bunları taktım, güzel de oldu. Pist süremde ciddi gelişme kaydettim. Özellikle lastiklerin ciddi etkisi oldu. Pistteki gelişmelerden ziyade, ECU ayarından subap ayarına herşeyi kendim yaptım. Türkiye'de iken tornavida tutamayan adamın bu seviyelere gelmesi en ilginç olanı.
Gel zaman git zaman, artık süreyi iyileştirmem gerektiğinden ötürü amortisör ve yay takımı almaya karar verdim. Günlük kullanımı etkilememesi için coilover almadım. Tein'in yay oranları aradığım ölçüde olduğu için tercih ettim. Orjinal süspansiyonlar 150+ bin km ye geliyordu. Kış ayları geldiğinden alıp kenara koymaya, baharda boş vakit bulunca takmaya karar verdim.
Dipnot: Deniyorum ama bir türlü düzeltemiyorum bu resmi, boyun fıtığı olan arkadaşlar kusurabakmasın.
Bu sırada, eşimin işyerinden arkadaşı, aracını hurdaya vermeye karar verdi. Amcasından başka bir araç miras kaldığı için bunu tutmak istemedi. Neden bireysel olarak satmadığını sorduğunda masrafının olduğunu, 12 yıldır araca bindiğini ve parasını çıkardığını, satmakla uğraşmak istemediğini söyledi. Hurdacının 200 dolar teklif ettiğini öğrenince, biz de aynı paraya alabileceğimizi, en azından kendisinin evrak işleriyle uğraşmayacağını söyledik. Kabul etti.
Gelen mal bu.
Kendisi 2003 model Pontiac Vibe. Bilmeyenler için baştan diyeyim. Pontiac üretildiği 2011 yılına kadar öncesindeki 20 senedir o bildiğiniz eski Pontiac değil. General Motors'un parası neyse verip satın alıp eline yüzüne bulaştırdığı mahvettiği onlarca markadan biri. GM'in sonradan elinin değipte adam ettiği marka yok zaten. Saab bunlardan biri mesela. Neyse ki bu aracın tasarımında ve üretiminde Toyota ile beraber çalıştıkları için oldukça dayanıklı bir araç, kaporta hariç.
Konuya dönelim. Aracı aldığımda 294.500 km de idi. Toyota Matrix ile aynı platformda, 1.8L Toyota motor ve şanzımanına sahip. Bir de üzerine kış jant lastik takımı hediye etti. Ben de elde zaten 1 takım olduğu için bunu $120 ye sattım (esnaf spec). Araç bana $80'e gelmiş oldu. Eşime kullanabileceği bir araba almış oldum, kendisi düz vites kullanmaz.
Şimdi soracaksınız, adam gerizekalı mı? Neden $3000 piyasa değeri olan arabayı $200 e versin sana? Cimecikli Kadir miyim ben? Cimecikli demişken, bilmeyenler için paylaşayım.
Hayır. Aracın masrafı yürüründe değil, bakımsız kaldığı için tavanında pas oluşmuş. Boyatmak için ön camın sökülmesi gerekiyor. $700 masrafı var. Kim takar? Tavandan su damlayana kadar devam ederiz. Kısaca araba eski, satmakla uğraşmak istemiyor kadıncağız.
Aslında olayın diğer sebeplerinden biri, yıllardır gittiği tamircisi bunu dürtmeye kalkmış. Eğer dışarıya satmak isterse kırık kapı kolunun ve arka silecek motorunun değişmesi gerektiğini ve muayeneden geçmeyeceğini söylemiş. $1000 masraf çıkarmış, isterse kendinin alacağını söylemiş. Motor hakikaten pahalı. Sıfırı 500 dolar. Tamirci bunun gözünü korkutup arabayı ucuza kapatmaya çalışmış, bize kısmet oldu. İşin garip tarafı, ben sadece kapı kolunu kendim onarıp, muayeneden geçirdim. Arka silecek motoru çalışmasada muayeneden çakmıyormuş, öğrenmiş olduk. Toplam masraf 26 dolar. Tamircinin neden almaya çalıştığı belli oldu.
Bunun dışında tabi ufak tefek eksikleri vardı. Yeni 4 mevsim lastikler, disk balata takım, pcv valf, bujiler, külbültör contası, emme manifoldu contası (kaçak yapıyordu kronik problem), soğutma sıvısı, termostat, şanzıman yağı, O2 sensörleri vs.. hepsini kendim değiştirip adam ettim. En kötü noktası, arabanın iç dış bakımsız olmasıydı. Koltuklarda kola kahve lekeleri, kum, toprak, bilimum pislik 10+ yıllık madeni paralar. En son dip köşe temizlerken arka koltuğun altından bahçe makası, inşaat kumu ve kullanılmış çorap çıktı. Hayatımda ilk defa bu kadar pis bir arabaya biniyodum. Kısaca kaporta işini beceremesemde, mekanik olarak sağını solunu topladım. Parçalara toplam $400 harcamışımdır, işçilik bende.
Elimden gelmeyen tek şey vardı. Onu da denedim, ama aksilik oldu. Arka kampana setini değiştirdim. Afedersiniz kıçımdan ter aktı. Bir daha kampanalı araç varsa hayatta almam. Yine de kendim yaptım. Fakat arka kampana silindirini değiştirmeye çalışırken pastan ucu kırıldı. Artık gücüm kalmadığı için tamirciye çektim. Bazı şeyleri lift olmadan yapmak çok zor. Oradan bir $100 haneye yazıldı mecburen, burada işçilik pahalı demiş miydim?.
Hesapta olmayan bir kaç durum oldu. Benim evimde tek park yeri var. Parasıyla bile ikinci park yeri alamıyoruz. Tabi ki Türk kafası "ne gerek var para vermeye" diyerek Pontiac'ı dışarıya park etmeye başladım. Hatta kendi kendime "bu gerizekalılar niye park yerine para veriyor dışarı koysalar ya? Yollar ne güzel bomboş" diyorum. Sebebini ikinci gün camımda ceza makbuzunu görünce anladım. Dışarıya gece 2 ile 6 arası park etmek yasak yıl boyunca. Ondan park yeri bulmak büyük nimet. İşte o an terse sindirim yaşama hissini gerçekten anladım. Benim parayla alabilecek bir park yerim yoktu, ama elimde iki araba vardı. Birini satmak durumunda kaldım. Acilen satmam gerekiyordu, fakat belli etmemem gerekiyordu. Dışarıya park ettiğim her gün $50 demekti.
Tabi eşim düz vites kullanamadığı, ve otomatiğin konforuna alıştığı için, mecburen benim arabayı satmak durumunda kaldım. Olaya bak, arabayı ucuza aldık ne güzel derken, eldeki kız gibi arabadan olduk. 15 yaşında 300+ bin km arabaya kaldık.
Pazar günü ilanını verdiğim aracı Salı günü aniden sattım. Hemde kafamdaki alt limit rakamın $600 üzerine. Toplamda $8600'e sattım. Fakat aniden olduğu için gözlerim dolu dolu arabayı boşalttım.
Son fotoğraf. Yeni sahibinin tipine (sağdaki) bakarsanız, araca neler yapacağını tahmin edebilirsiniz. Benim güldüğüme bakmayın, içim kan ağlıyor. Hem aracı aniden sattım, hem de pist sezonunu kaçıracaktım.
Bu dönemden sonra Pontiac'ı 15.000 kilometre ve 4 ay daha kullandım. Toplam 15 bin olduğunu tahmin ediyorum, çünkü kadran 299.999 dan sonrasını göstermedi.
Şimdi buraya kadar herşey güzel giderken, içimi yiyen bir durum vardı. Piste çıkarım diye aldığım, revizyon amaçlı modifiye mottosuyla bekleyen tonla parça vardı. Araç 2 günde gitti ama parçalar 4 aydır hala duruyordu. Flashpro hemen satıldı o ayrı, diğer ıvır zıvırlarda zamanla gitti. Fakat amortisör yay kamber kiti aynen duruyordu. Odanın ortasında durduğu her gün canımı sıkıyordu, küçük evde oturmanın dezavantajları.
Bende şöyle bir fikir oluştu, madem satılmıyor, bende hala oturma iznini almamışım pahalı araba alamam, bari aynı jenerasyon aracın otomatik olanını alalım. Aktif olarak araç bakmıyordum fakat gün geçtikçe eldeki aracın her an yolda kalabileceği korkusu vardı.
Ta ki bu arabayı bulana kadar. Eşimle alışverişe giderken yol üstünde bu araca bakalım dedik. Temizliğine hayran kalıp aldık. Yaşlı bir çift Acura bayiye gelip 2 arabayı takasa verip (biri bu biri Mercedes E serisi), Acura MDX aldılar. Pontiac'ı da ekstradan $1500'e saydırdım takasta, ciddi kar etmesemde zarar etmedim diyelim. Bayi normalde 2009 model aracı çok eski diye ellerinde tutmadıklarını 3. parti galerilere verdiklerini, fakat bunun temizliğinden ötürü tuttuklarını söyledi. Bize kısmetmiş. $14.000 istedikleri arabayı düz $10.000'e aldım.
2009 Acura CSX. Sadece Kanada pazarı için üretilmiş bir araç. Genel olarak Avrupa versiyon Civic'e daha çok benziyor buradakilere göre. Yürüyeni eski aracımla aynı, ve diğer standart Civic'lerden farklı olarak R18 motor yerine bu K20Z2 motorla geliyor. Baz versiyon RSX'lerin motorlara çok benzer. Aslında birebir Japonya'da ki Civicle aynı. Acura amblemli olduğu için içerisinde ekstra bir kaç donanımı var Civiclerden farklı olarak. İlginç bir şekilde fabrikadan EP3 Type-R jantıyla geliyor.
Tabi ilk işim, odamdaki süspansiyon setinden kurtulmaktı! Bu da ertesi günkü hali.
Bunun dışında OEM modifiyeye meraklı birisi olarak bu sefer aftermarket viraj demiri yerine 2015 Civic SI arka demiri aldım. Aracın üzerinde gelen 11 mm. Aftermarket 22 mm 300 dolar, orjinal SI viraj demiri 20 mm 50 dolar Günlük kullanılan araçta 2 mm nin hesabı olmaz, ama gerçekten aracın karakterini ciddi derecede değiştiriyor. 11 den 20 mm'ye fark ciddi derecede fazla. FWD tecrübeniz yoksa alışmak için vakit gerekiyor.
Şimdilik en azından ikimiz de kullanabiliyoruz arabayı. Kalıcı oturum iznini de geçen ay aldım sonunda. Fakat ikinci araç yerimiz olmadığı için taşınana kadar bununla idare edeceğiz. Yeri geliyor, o alışverişe, ben işe gidip gelmeye kullanıyorum. Araba konusunda orta yolu bulduk sonunda diyelim İkinci aracı alsam da bunu yine tutarım günlük binmeye.
Okuduğunuz, vakit ayırdığınız için teşekkür ederim. Farkındayım 5 senede 3 araç çok değil. Çok sık araç değiştiren biri değilim, ama bu sefer biraz maceralı oldu benim için. Arabalar yeterince sıkıcı ama umarım yazı dilim o kadar sıkıcı değildir. Zaman zaman güncellerim elbette, kısmetse ikinci arabayı aldığımda eklerim.
Sormak istediğiniz soru varsa buradan cevap verebilirim bu arada.