Merhabalar, konu belki amacının dışında olacak. Bunun sebebi; araçlarıma bir şeyler yaptırmaktansa, gezmeyi, yeni yerleri keşfetmeyi sevmemdir.
İlk aracım 2005 model freelander çok keyifli ve isminin hakkını veren bir araçtı. 2.0td4 112bg yürümeye yürümez, yakmaya yakardı. Hatta sahip olduğum süre boyunca performans ve tüketim konusunda hep şikayet etmişimdir fakat elimden gidince tüm düşüncelerim değişti. Sahip olduğum süre boyunca ilişkimiz çok iyi değildi. Uzun zamandır ailemizde olmasına rağmen, daha 130bin km’de olmasına rağmen elime geçtikten sonra trip atar gibi ayda bir sanayiye götürüyor, sürekli gıldır gıcık ufak tefek şeylerden dolayı yolda bırakıyordu. Fakat tüm bunlara rağmen seviyordum. Freelander ile Samsundan Antalyaya kadar(İstanbul hariç) tüm kıyı kesimini gezdim. Keza tüm karadeniz yaylalarını, iç anadolunun irili ufaklı dağlarını. Dağda bayırda hiç yolda bırakmadı fakat şehirde bir haller oluyordu arabaya.
Arada ufak tefek dokunmalarda olmadı değil. Tüm olanlara rağmen her şey çok güzeldi. Ta ki bir sabah yine yolda kalıncaya kadar. Çekiciye bindik, sanayiye gittik oda ne? Krank mili çubuk kraker gibi kırılmış. O günden sonra yaptırıp bir süre binmeyi deneyip, bir süre de satmaya çalışıp sattık.
Freelander’dan sonra; edindiğim tecrübelere göre uzun yola uyacak bir asfalt aracı olmalıydı, frenleri daha iyi olan, daha konforlu olan, freelander kadar yakmayan vs. ve en önemlisi yeni olmalıydı çünkü Freelander’dan çok bunalmıştım. Aradık baktık inceledik ve aşağıda resimlerini gördüğünüz 2013 model hatasız tdi dsg highline golf’ü Konya’da bulduk, aldık. Her ne kadar yol yapacağım vs. diye almış olsam da Golf’le kendimi hiç bağdaştıramadım, çok güzel ve kaliteli bir arabaydı ama nedense aradığım tadı vermiyordu. Dağa bayıra giderken trim sesi olmayan arabadan ses gelince canım sıkılıyordu, gittiğim yerlerden keyif alamıyordum, araba ile yaptığım tek aktivite Sonax’a gidip sağa sola park etmek falan olmuştu hatta son dönemlerde ve bu hiç hoşuma gitmiyordu Bu sebepten ötürü Golf ile de çok uzun sürmedi birlikteliğimiz.
Golften sonra anlamıştım ki, golf - freelander arası içinde kamp yapılabilecek büyüklükte bir araç olmalıydı. Bu noktada da Xtrail tam benlikti, 1.6 dizel az yakıyor, yerden yüksek iç hacmi geniş. İşin özü benim beklentilerimi karşılayacak bir araçtı, sahip olduğum en donanımlı araba idi vs. Bir sürü kamp yaptık, araba her isteğime cevap veriyordu. Tabi ki eksikleri vardı, hatta forumda da yazmıştım ama yine de sevdiğim bir arabaydı. Dağın başında karlar arasında üşümeden içinde uyanmak, arka koltukları yatırdığınızda tam boy içine yatabiliyor olmak. Bir seferinde Hemşin üzerinden Palovit’e geçerken rakımdan dolayı yolda bırakmasına rağmen kendisini güzel anıyoruz.
Ve güncel aracım, Corsa D Van sonradan hususiye çevrilmiş 2008 model, dizel, tek kapı. Alırken pek beğenmemiştim, ucuz ve temiz bulduğum için kız arkadaşımda çok beğendiğini söyleyince durumlar düzelince satarım diye almıştım fakat tek kapı araç olayını çok sevdim. Aracın dış görünüşünü kendime çok yakıştırıyorum. Aracı alalı 1 sene oldu, benim için çok maceralı bir araba oldu. Aldığım gün kaza yaptım cam filmi dolayısıyla 2 kere trafikten men edildim. Samsun’dan Ankara’ya gelirken lastiğim yarıldı kendimi zorla sağa attım, stepneyi çıkardım birde ne göreyim araba 4 bijon, stepne 5 bijon Diğer araçlarımda başıma gelmeyen pek çok olay geldi. İlk defa bu araba ile yurtdışına çıktım buda benim için değişik bir deneyimdi. 9 ayda 40bin km yol yaptık beraber, ara sıra satasım gelse de şimdilik çok seviyorum kendisini ve bir süre daha bu sıklıkta yol yapacağımı düşündüğüm için biraz daha binmeye devam. İlk işim üzerindeki saçma lastiklerden kurtulmak oldu, Michelin ve Continental’den yazlık kışlık 2 takım lastik aldım. Sonrasında kaza yapınca araba kaportacıya girmişken aynaları da siyaha boyattım. Aldıktan sonra Almanya’dan tuşlu direksiyon aldım, mevcut direksiyonda hem simit kötü durumdaydı, hemde tuş yoktu. Hoparlörlerini teybini kendim değiştirdim. Normalde araçlarımda bişeyler denemeye korkardım başına bir şey gelir düşüncesi ile bu arabanın herseyini kendim yapıyorum. Haziran civarı daha hızlı, bucket seatlı bir araca geçmeye ekonomim yetmezse farlarını değiştirmeyi düşünüyorum aldığımdan beri sağ tarafta çatlak var ve her yıkamadan sonra buhar yapıyor, can sıkıyor. Araçla ilgili tavsiye öneri varsa alabilirim sadece uzun yolda kullandığım için alçaltmayı düşünmüyorum, jantları bende pek beğenmiyorum ama lastikleri alırken acele ettiğim için jantlarla bir süre daha devam edeceğim gibi duruyor. Buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim.