Öncelikle Merhabalar,
Foruma üyeliğim daha yeni kabul edildiğinden ve ilk konum olduğundan biraz heyecanım mevcut, bundan dolayı hatam olursa affola
Nasıl başlasam bilemiyorum açıkçası, yazmayı da sevdiğimden dolayı biraz uzun bir konu olması muhtemel. Bol resimli bir konu olucak, resimlerin boyutunu olabildiğince ufak tutmaya çalıştım.
Daha önceden yapmaya çalıştığım ve ya yaptığım araçlar için konu açmak istiyordum ama şimdiye nasipmiş.
Şu anda bu konuyu güncel aracım olan BMW E36 3.16i Aracım için yazıyorum ama oraya gelmeden önce sevgili babamın desteği ile alıp biraz binip sattığım araçlardan hızlıca bahsetmek istiyorum;
İlk aracım diyebileceğim olan, ehliyetimi ilk aldığımda aile aracı olacak alınan Tofaş Doğan Slx 1996
Evet doğru duydunuz bu araç şahin değil Çok sinir olurdum açıkçası şahin denilince. Modifiye olarak ilk araç olduğu ve ehliyetimin yeni olmasının verdiği heyecan ile sadece jant değişiklikleri ve karlık güncellemesi yapabilmiştim. Aracı ilk aldığımda 15'' Karpuz Jant - amblem ve aynaları kırmızıya çevirme - ikili egsoz ucu montajı yapmıştım.
Daha sonradan bu jantları çok heves ederek rolex ile değiştirmiştim ama piyasaya! yeni girdiğimden dolayı kandırıldım ve tertemiz jant lastiği verip, boyası kötü jantlar ve ortalama lastikler ile kafa kafaya takas edip kazıklandıktan sonra iyi bir fırça yedim ardından
Hemen araca oem+ görünüm verebilmek için altıkol jantı koyup ön yaylardan 1.5 bakla çat diye kestirdim, en sevdiğim hali bu olmuştu açıkçası. Aracın çamurluk ağızlarını rutin olarak 2-3 ayda bir yaptırıyordum ve arabayı kullanmaya alıştıktan sonra elden çıkardık model yükseltmek adına.
Daha sonradan sözde tanıdık bir galeri aracılığı ile tek değişenli tavana kimyasal dökülmüş olan !!! bu Peugeot 307 1.6 benzinli aracı aldık, sürüşü ve yola oturması güzeldi ama görüş açısından ve galeriden almış olmamızdan dolayı pek ısınamadan satalım dedik. Tahmin edeceğiniz üzere (herkesi aynı kefeye koymuyorum ama durum malesef böyle) aracı satarken experde 4 değişenli olduğunu duyunca ufak bir krizden sonra alıcınında anlayışla karşılaması üzerine elden çıkardık.
Ne yapsak diye düşünürken ne varsa eskide var dedikten sonra evdekileri ikna edip 1998 Model Bordo Doğan Slx hanemize hayırlı olsun dedik, Araba dışardan çok diri ve boyası güzeldi, ilk görüşüm gece olmuştu içine dışına geç saatte bakıp pazarlık etmiştik, sonradan biraz pişmanlık geldi çünkü sabah boyadaki ufak kusurlar ve iç aksamdaki eksikler göze batmıştı ama halledilir diyerek sorun etmedim. İlk aldığımda susturucu iptali ve headers vardı ayrıca araç dip basıktı. Tavana yarım açılan minibüs sunrofflarından yapmışlardı ama zevkliydi. Biraz elini ayağını toparlayıp, basıklıktan kurtulduktan sonra bu araçla Malatyadan, Mardine - Bursaya - İstanbula gibi farklı yolcuklar yaptık. Yorucuydu ama nasıl olsa kendimizindi.
Bir gün araca tekrardan güzel bir görünüm vereyim diyerek çıtırdan basayım dedim ama demez olaydım, meğer arabanın kriko yerlerinde ve tabanda yoğun çürükler varmış, krikoyu vurduğumuz yer patır patır gidiyor Arabanın muayenesi yeni olduğundan o konuda sorun olmazdı ama kafamıza bir kere takıldı çünkü bu araçla uzun yol yapyoruz dedik ve yollarımızı bununla da ayırdık. En çok zevk alarak kullandığım araçlardan birisiydi. Üvey kuzeni ile çektiğim bir resmini koyayım buraya da.
Artık biraz daha oturaklı bir araç almanın zamanı geldi diye düşünürken. Karşıma temiz diyebileceğimiz bir Focus MK1 Sedan çıktı. Çift Airbaglı Ambiante paketti, yola oturması - kullanımı güzeldi ama vites geçişleri bambaşkaydı, sanki orjinalden short shift var gibi kemikliydi. Buna güzel bir warex yapmıştım ses olarak ies tadında olmuştu.
Daha sonradan Astra H lip takıp, jant kapaklarını söküp teneke jantlarını siyah yapmıştım tatlı bir duruşu vardı.
O arada bunlar olurken beni yine bir kaşıntı tuttu. Annemin hayali olan bir araç vardı : Fiat BİS 126
Bende ona bir süpriz yaparak o zamanın nerdeyse 2 cumhuriyet altını parasına almaya karar verdim.
Belki hatırlarsınız bir zamanlar türk telekom reklamında mavi bir tane oynamıştı, kenan imirzalıoğlu sürüyordu. İşte o araç denk geldi.
Tabi ki reklamlar ile alakası yoktu araç yıpranmıştı ama sonuçta 1992 model, ne bekliyordum ki ?
Biraz bindikten sonra dedik ki buna kendimiz güzel bir döşeme yapalım. Koltukları komple eve taşıdım süngerlerine kadar ayırdım,
kalıp çıkardıktan sonra kendimiz bir güzel dikim yapmıştık.
Ama baktık ki bizim aldığımız git gide masraf açıyor (ucuz etin yahnisi hesabı), benimde bir dükkan işim olduğundan dolayı satışını verdik. Alan kişi izmirden gelmişti, daha noterden çıktığımız gibi sert kullanmaya başladı, vitesleri bir atışı var şanzıman arabadan çıkıcak sandım, bir kaç kez uyardım ama dinlemedi ve tabi ki daha şehir dışına çıktıktan sonra beni aradı araç arıza yaptı diye Bende onu uyardığımı dile getirerek geçmiş olsun dileklerimi ilettim.
Bisle beraber focusunda satışını verdik ama bende kaşıntı durmuyor, gittim motor yatak sarmış bir 131 buldum o zaman ki iphone x parasından daha ucuza satın aldım. Lan ben napıyorum demeye kalmadan hemen bir çıkma 1.6 motor buldum, arabaya montajını yapana kadar ustalarla cebelleştik, motor montajı bitti bi ilçeye gidip geleyim dedim daha giderken bayırda araba hararet yaptı yolda hortumlar patladı. Babadan da iyi bir fırça yedikten sonra dedim bundan adam olmaz ver gitsin.
Eee dükkan açtık mal taşıyacaz araba yok tabi ki daha sonra tekrardan araç ihtiyacı olduğu ve bu sefer bizimkiler yeni model olsun artık seninle uğraşamıyacaz dediler ve 2013 model Linea'yı ailemize kattık. Araç biraz yorgun duruyordu ama uyguna aldığımızdan ve motor aksamı iyi olduğundan çok umursamadık. Hemen far ampullerini deli mavi yaptım, güzel bir ön ek ve ön panjuru gövde rengine çevirdim (Türkiye'de benden başka bunu yapan yoktur çünkü nikelaj olan panjuru pahalı) benim çok hoşuma gitti açıkçası. Artık yeter dedim ve gittim kafadan bir basıklık verdim,
Tam bu oldu derken baktım ki ufak macun çatlakları ve kafadan ayarsız duruyor, benimde kafam attı ve ilana girip yeni sahibine teslim ettik. Artık kendi kendime öyle bir araba almalıyım ki hem hızlı olsun, hem düzgün dursun hem de kolay kolay arıza yapmasın. İlanlara bakarken 1.4 T-Jet diye bir motor seçeneği gördüm. Gittim detaylıca araştırdım, baktım, değerlendirdim ve kolay arıza yapmayan - yapsa bile parçası ucuz olan ve tabiki de hızlı olan bir seçenek olduğunu keşfettim. Bir gün puntolar arasında gezinirken onu gördüm, güneş yanıkları, tatlı sert duruşu ve içinin temizliği ile kenarda yeni sahibini bekliyordu, bende dedim gel bana
Geceleri sokağa çıkma yasakları başlamak üzereyken Bursadan kalktık gittik Konyadan aldık ve evimize geldik. Öncelikle bir inceleme videosu çekmiştim o zamanlar youtubeye atmak üzere : https://youtu.be/hTFT9d48thk?si=-qxh9TJbSEka9ndq
Araca yaptığım bütün işlemler neredeyse kanalda mevcut.
Daha sonra dayanamadım gittim hemen bir ön ek - yarasa ayna kapağı ve teneke janta doblo kapak takıp dükkanın önünde fotoğrafını çektim...
Punto'ya ayrı bir kısım açacağım çünkü 2 senelik beraberliğimizde farklı setuplar ve görünümler yaptım. Şu ana kadar en memnun olduğum aracımdı açıkçası. Bu arada punto varken dayanamadım ve gidip 1993 model toplamalık bir serçe aldım çünkü ben iflah olmaz bir kişiliğim
Serçeyi aldıktan sonra kaportacıyla anlaştım ve aracı teslim ettim. Teslim ederken 15 gün içinde geri vereceğim deyince aldı beni bir sevinç. İlk hafta hakikaten bir şeyler yapmıştı.
Ama daha sonradan malzeme alacağım bana para vermen gerekli deyince bende bir anlık gaflete düştüm ve verdim. Vermez olaydım!
O günden sonra bekleye bekleye tam 6 ay adamın elinde kaldı araba, abi bugün yapıyorum, kardeşim haftaya sende, amcaoğlu 2 güne gel al diye diye erteledi. En son babam olaya dahil oldu ve ''lan çakkal sen bizimi gandırıyon ?'' diyip aracı oradan aldı. Bende o tükenmişlik ile beraber arabayı yabancı uyruklu bir ustaya teslim ettim ardından 1 haftada boyadı, tabanda ki çürükleride çok güzel yaptım dedi teslim etti. Bende muayenesi olmadığı için arabayı 131'i yaptığımız ustaya çektim. İzmirden de bir tane 1.6 çıkma motor 1 tanede 5 ileri şanzıman getittirdim. Motoru koydu, şanzımanıda koydu ama nereye olduğunu söyliyip ağzımı bozmayayım şimdi.
Araba burada güzel duruyor ama boyası spreyden bozmaydı, motor konusuna hiç girmiyorum bile. En sona arabayı artık yakma derecesine gelirken dedim ki bari bir muayeneye sokayım, zaten geçmeyecek en azından eksiğini görürüz. Arabayı aldım, egsoz muayenesine giderken çat diye bir kırılma sesi geldi. Egsoz muayenesine gidince dedim ki altına bir bakalım, Allahım birde ne görelim.
Araba sol şaseden kırılmış. Arabanın tabanını çok güzel yaptım diyen adam saç vidası ile tutturmuş ve silikonu basmış geçmiş. Dedim ki böyle giderse eğer ben katil olucam, en iyisi bunu satayım. Esnaf birisine arabayı yaptığım masrafı kurtaracak şekilde verdim ve konfetiyi patlattım.
Punto var diye içim rahattı ama buradan da değişiklik hissi gelmeye başlayınca puntoyu da sattım. Daha sonra da model yükseltelim ve biraz daha geniş bir araç alalım dedik, bunun sonucunda ise Motorsport Turkey grubunun admininden gidip T-Jet Bravo aldım bilin bakalım o kaç modeldi ? 2010....
Evet model yükseltmek için sattığım aracımın üzerinden 1 hafta geçmeden piyasa patladı ve fiyatlar bir daha inmemek üzere uçuşa geçti.
Bravoyu aldım almasına ama ben biraz minyon olduğum için çok geniş geldi. Sürüş açısı çok kötüydü. Bende aracı aynı puntoya yaptığım gibi big turbo setup tarzında bir modifiye işlemi uygulardım diye düşünüyordum ama aklım başıma geldi ve fazla masraf etmeden elden çıkarmaya karar verdim. Sadece downpipe - double teyp - tavan döşemesi gerdirme - angel uygulaması vs yaptıktan sonra satışını verdim. Açıkçası araçta pek umduğum gibi değildi.
Daha sonra artık gerçek anlamda yeni model bir araba almalıyız derken daha önceden başvurduğumuz Fiat bayisinden haber geldi ve kendimizi 2023 model fabrikasyon LPG'si olan Safeline paket alırken bulduk.
İlk defa ticari bir araç almıştık, araba sıfır evet güzel ama konforda sıfır. Evet yakıt ta yakmıyor ama gitmiyorda en son dedim ki biz ne yapıyoruz ? Selefi ile bir fotoğraf ekliyorum.
Kocaeliye gittik deneme amaçlı ama yok bu araba hem yakıyor hem de gitmiyor. Puntoyu sattığıma iyice sinir olduktan sonra son bir şans daha verdik ve Çanakkale gezisi yaptık ama yok bundan olmaz diyerek daha gezi bitmeden ilana girdim.
Artık dedim ki bunca arabadan sonra öyle bir araba almalıyım ki hem konfor olsun, hem gitsin, hem hasarsız olsun, hem modifiyeye gelsin. Yani anlıyacağınız olsun da olsun, ee hem de ucuz olsun. İlanlara girdim istediğim gibi bir araba yok, dedim ki bundan daha iyi bir şans olamaz en iyisi yavaştan E36 ilanlarına bakmaya başlıyım. Baktıkça bakıyorum ama yok, yok, yok. Baktığım araçların hepsi turşu olmuş. Artık dayanamadım ve yavaş olduğunu bile bile birazcıkta fazla para vermeyi kabul ederek 4 parça boyalı olan 1997 model 3.16i alpinaweiss III aracıma sahip oldum. Araba fiorinodan sonra ferrari geldi tabi ki
Buraya kadar baya uzun olduğunu düşünüyorum. Buradan sonra önce hep burada konusunu açmayı istediğim puntonun hikayesini (kısaca ) anlatıp BMW konusuna başlayacağım.
Şimdiye kadar okumaya dayananlara teşekkürler