Önce biraz ön bilgi:
Bu su enjeksyonu denen sistem, aslında 1930'lu yıllarda ABD hava kuvvetleri tarafından geliştirilip kullanılmaya başlanan bir sistem.
Daha sonra, uçaklarda pistonlu motorların kullanılması terk edildikçe sistem de bir anda rafa kaldırılmış.
Zaman geçmiş, Hot Rod ve Otomobil motoru modifiye edenler bu sistemi keşfedip kendi amaçları doğrultusunda kullanmaya başlamışlar.
Bu sistemde, alkol aslında yanıltıcı bir rol oynuyor. Şöyle:
Aslında bütün işi SU yapıyor. Suyun asli görevi, yanma odasındaki patlama esnasında bir anda durum değiştirip buhar olmak.
Durum değiştirirken çevresinden hatırı sayılı ölçüde enerji çalan bu buhar kütlesi, yanma odasının sıcvaklığının düşmesini sağlıyor.Bu da daha düşük ve emniyetli EGT anlamına geliyor.
İkinci ve bir o kadar önemli nokta ise, bu buhar kütlesinin alev cephesini kontrol ederek yavaşlatması. Bu çok önemli:
Yüksek oktan, BOM diye patlayan benzin anlamına gelmez. Daha yavaş patlayan karışım anlamına gelir.
Bu sayede vuruntu denilen illetin de önüne geçilir.
İşte bu nedenlerden dolayı, ben de motorumu su ile beslemek istedim.
Ama, bu araç hap kadar. Bagaj desen.... şaka gibi. Bir de su deposu koysam, bagaja bir tane elma filan anca sığacak. Bir elma için pazara gitmeye değmez, hepten aç kalırız diye düşündüm.
O yüzden, su deposunu gizli yapmaya karar verdim.
Harika. Ama, karar vermekle iş bitmiyor. çözüm lazım.
Aklıma bagajın tabanı geldi. Alçı döküp kalıbını alırım, sonra da vakuform ile plastik depo yaparım diye düşündüm.
Sonuç istediğim gibi olmadı:
Pompayı nereye koyacağım, Keban Barajı mertebesinde su miktarının ağırlığı gibi nedenler, o koca alçı kalıbın çöpe gitmesi ile son buldu.
Hatta, çamurlukların iç kısımlarına gizli depolar yapmayı dahi düşündüm.. Ondan da vazgeçtim sonra.