Hikaye, kurgu...vs değil, ona göre okuyun.
Cumartesi günü Sahrayıcedit'te pazar kurulan sokağa doğru ilerlerken (Müminderesi Sokak) 5 mt ileride yolun kenarında yürüyen adam birden yere yığıldı, eşim ve oğlumda yanımdaydı. Düşme anını eşimde gördü, tesadüf ki, yolda o sırada bizden başka kimse de yoktu. Öldü mü, kaldı mı, sara hastası mı, astımı mı var... diye düşünerek otomobili yolun kenarına çektim, anahtarıda yanıma aldım. Eşim arabada kaldı, ben adamı yerden kaldırdım, yerde bir yarım soğan görünce sara hastasımısın, astımın mı var diye sordum. Cebinde fısfıslı astım ilacı olduğunu sandığım zımbırtıyı çıkardı ağzına sıktı, güç bela astımım var dedi. Elinde poşetler vardı, onlar yola saçılmıştı, poşetleri toplayıp yanına koydum.
Eşimde 112'yi aramıştı, yeri tarif ediyordu, ileriden bana seslendi, çabuk gel demeye başladı. Eşimin yanına gittiğimde, çabuk binelim arabaya gidelim buradan demeye başladı. Hayırdır, ne oldu dedim, sabahtan beri aynı lokasyonda 5. vakanın olduğunu, etrafta bir çete olduğunu, aracımız varsa, kapıları kilitleyip oradan uzaklaşmamız gerektiğini söylemişler.
Adamın burnu kanamıştı, bu kadarda rol olamaz diye, tereddüt ettim. Bizim gibi, iki kişi daha adamın yanına gitmişti. Onlar, eczane, hastane, poliklinik...vs teklif etmişler, adam her defasında benim paraya ihtiyacım var diye diretmiş.
Adamın, sağlık müdahalelerini reddetip para kopartma derdinde olduğunu düşünüp, hepimiz olay yerini terk ettik.
Olayın sıcaklığından sonra sakin kafayla olan bitenleri gözümün önüne getirdiğimde, adamın çok yumuşak ve yavaş yere düştüğünü, yerde kan izi olmadığını, burnundan kan damlamadığını, burun deliklerindeki kanında çoktan kurumuş olduğunu (muhtemelen boyaydı), poşetteki ekmeklerin hepsininde bayat olduğunu hatırladım.
Bir insan para kopartmak için kendini nasıl yola atar, bu kadar rol nasıl yapılır hayret. Ayrıca, bu herifler yüzünden artık gerçekten yardıma ihtiyacı olanıda pas geçip gideceğiz, yazıklar olsun.
Ayrıca, araçta mutlaka kamera olması lazım, Allah korusun, adam bunlar bana çarptı dese, filmi başa sarar izlettirirsiniz, ne çarpması sen kendin düştün der sıyrılır gidersiniz.
Ulan ne günelre kaldık ya, çivisi çıktı bu memleketin be.