Güncel fotoğraflar sayfa 2'de.
Merhabalar,
1993 Lada Samara'mı sattıktan sonra maddi zorluğa girdim ve 3 aydır araç alamıyordum. Ama sürekli ***** site'de gezinip bütçelere göre araç bakıyordum. Nihayet nakit geldi ve oturup ciddi ciddi düşünmeye başladım. Alternatiflerim arasında Ford Taunus 26M V6 3-door Coupe, Audi 80 Diesel, VW Golf MK1-2 Diesel vardı. Bir tane de E21 gözüme çarpmıştı. Onu favori listesinin en üstüne koydum ve araca bakmak için İstanbul'a yola koyuldum.
Aracın bulunduğu yere geldim ve ilk görüşte aşk denilen o illete kapıldım. Kaputu dahi açmadan pazarlığa oturdum ve anlaştım. Sonra inceledim falan filan derken bana en uygun aracın bu olduğuna karar verdim.
Showroom'da çektiğim kareler;
Pazartesi günü satışı aldıktan sonra hemen İstanbul'daki akrabalarımın yanına gittim. Kendime geldim ve Ankara'ya doğru yola çıkmaya hazırlandım.
Yağına baktım, suyuna baktım, ön takım ve frenler zaten çok kötü olduğu için bakma gereği duymadımVe 2 saat duracağım trafiğe çıktım.
İstanbul'un çıkışında Mehmetçik Vakfı Tesisleri vardır, belki bilen bilir. Oraya girdim tam yakıt alıyordum yıkama makinasını görünce şeytan dürttü. Aracın üstünde iki karış toz vardı, boyayı bile seçemiyordum. Ayrıca cam-kapı fitillerini test etmek istedim ve o büyük fırçalı makinaya girdik.
Sonuç, olumlu oldu. Aracın içine su girmiyor. Boyada çatlaklar mevcut ama solma yok gibi bir şey. Pasta cila işlemiyle ilk günküne yakın bir hal alacağını düşünüyorum.
Ön salıncaklardan gelen vurma sesleri, tutmayan frenler, yolda gezdiren lastiklere rağmen ben yine de rahat duramadım..(Not: Redline'da kullanmıyorum, devir saati takılı kalmış zamanında
)
Nihayet Ankara'ya vardık.
Akşam gelir gelmez uyudum ve sabah da işe geldiğim için araçla ilgilenemedim.
Restorasyon'dan ziyade, sevgi-ilgi gösterme seanslarında çektiğim fotoğrafları paylaşmaya devam edeceğim.
Okuyan olduysa teşekkürler, esen kalın![]()