Osmanlı Tokadı Osmanlı ordusunun Başıbozuk (Delibaş) olarak adlandırılan bir birliğinin silahsız savunma ya da saldırı durumlarında kullandıkları elin her iki tarafıyla da yapılması mümkün olan ve düşmanı sersemletmek amacını taşıyan bir vuruş tekniğiydi. Bilek veya dirsek kırılmadan omuzdan güç alınarakbüyük bir hızla atılırdı. Yüzün her iki yanına veya enseye atılabildiği gibi asıl Osmanlı tokadı burnu hedef alacak şekilde yüzün tam ortasına avuç içini germeden aya burun ucuna denk gelecek şekilde atılırdı. Bu şekilde düşmanın burun kemiği kırılır kafatasının göz çukurları arasında kalan kısmını da kırarak beynine saplanır böylece ölümüne yol açardı. Böyle bir tekniğin uygulanmadığı durumlarda bile hızlı ve çok sert biçimde atıldığı ve çok kuvvetli bir tokat olduğu için boyun kırılmasına yol açarak da öldürebiliyordu.
Tokadın bu kadar etkili hale gelebilmesi için Başıbozuk birliğine mensup askerler aylarca ıslak mermere ellerini vurarak antrenman yaparlardı. Zamanla avuç içleri nasır tutar ve iyice kuvvetli hale gelirdi. Zaten bu askerler iri ve kuvvetli kişilerden seçilirdi. Ayrıca bu askerlerin akli dengelerinin bozuk olduğu da rivayet edilir. At üzerinde veya yaya olarak ordunun en önünde yer alırlar savaş sırasında en önden gidip silahsız şekilde tokat atmaya başlayınca düşmanı psikolojik olarak çökertirlerdi. Silahlarını kuşanmış çatışmayı bekleyen askerler zırhsız silahsız bağırarak üzerlerine gelen iri yarı deli askerleri ve attıkları tokatları görünce kolay kolay toparlanamaz arkadan gelen düzenli orduya karşı direniş gösteremezdi. Ayrıca savaş esnasında sıkça görülen silahın elden düşmesi veya ağır silahların değiştirilmesi sırasındaki zaman kaybı da Osmanlı tokadı atılarak kapatılırdı.
Etkili şekilde atıldığında öldürücü olabilen Osmanlı tokadı çıkardığı ses dolayısıyla da oldukça zarar verici olabiliyor bunun yanında kulağa denk geldiğinde kulak zarını patlatabiliyordu. Zırhlı yüzeylerde bile iz bırakabilen Osmanlı tokadının düşman miğferlerinin üzerinde yer alan izlerini bugün bazı müzelerde görebilmekteyiz.