User Tag List

16 sonuçtan 1 ile 16 arası

Konu: Tarihin Bilinmeyen Yanları

  1. #1
    ToNy - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    May 2010
    Yaş
    41
    Şehir
    7KuLe
    Mesaj
    841
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)

    Arrow Tarihin Bilinmeyen Yanları

    Bu aralar gene israil ve yahudi muhabbetleri artmışken sizlere bir kitaptan alıntı yerler paylaşmak istiyorum, Bölgemizdeki dönen dolapların ne sebeplerden kaynaklandığına dair belki biraz bize fikir verebilir... Biraz uzun ama bu konulara meraklı arkadaşların okumalarını tavsiye ederim...


    Hitler, dünya tarihindeki gelmiş geçmiş en faşist ve
    psikopat lider olarak bilinir. Çoğu kişi Hitler'i şizofrenin eşiğinde
    olan fanatik Alman milliyetçisi psikopat bir lider olarak tanır, ancak gerçekte
    hiç kimse Hitler hakkında bildiklerinin kendilerine anlatılan resmi tarih
    senaryosundan başka bir şey olmadığını bilmez. Hitler, hakkında en çok
    komplo teorisi uydurulan tarihi liderlerden (kuklalardan) birisidir.
    ABD'de sivri çıkışları ve dürüst kişiliği ile tanınan Texas Üniversitesi tarih
    profesörlerinden Texe Marrs'ın 2007 Mayıs'ında çıkan kitabının adı Bilinen
    Tarihin Bilinmeyen Yanları.


    Kitapta

    1- Dünyayı yöneten Yahudi ailesi: Rotschild
    2- Osmanlı devletinin planlı olarak nasıl dağıtıldığı
    3- Arap birliğinin nasıl parçalara ayrıldığı
    4- 1.Dünya Savaşı
    5- Kukla Diktatör Hitler
    6- 2.Dünya Savaşı
    7- İsrail devletinin kuruluşu
    8- Kennedy Suikastı
    9- MOSSAD suikastları
    10- 11 Eylül saldırıları

    olmak üzere 10 bölüm
    yer alıyor.

    Bu bölümlerde yazarın savunduğu iddialar, kanıtlarla net bir
    biçimde ortaya koyuluyor. Öncelikle son yıllarda Türkiye'de ortaya çıkan
    Hitler hayranlığına ve "Türk Nasyonal Sosyalizmi" gibi kavramlara bir
    cevap olarak Hitler'in tarihi kimliğinin ardında yatan karanlık bağlantıları ana
    hatlarıyla sizlere aktarmaya çalışacağım.


    DÜNYAYI YÖNETEN AİLE: ROTSCHILD AİLESİ


    Çoğu kişi Rotschild ailesinin adını bile bilmez. Bu ailenin
    adı, ne Forbes dergisinin düzenlediği ''Yılın Zenginleri'' bölümünde yer
    alır, ne de dünya jet-sosyetesinin partilerinde geçer. Ancak birçok
    ülkenin diplomatı bu ailenin adını duydukları zaman beş dakika durmak zorundadır.
    Çünkü bu aile dünya tarihi sahnesinde 1590 yılından beri vardır ve dünya,
    bu Yahudi ailesinin çok gizli faaliyetleri neticesinde bugünkü şeklini
    almıştır. Çoğu kişi dünyada hiçbir ailenin böylesine bir gücü elinde
    tutabileceğine inanamaz. Çünkü bir ailenin böylesine siyasi ve ekonomik
    bir gücü nasıl elde ettiğini bilmiyordur. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki aile
    derken üç-beş kişilik çekirdek bir aileden bahsetmiyorum. Rotschild
    ailesinin bugün 1000-1500 civarında ferdi olduğu bilinmektedir. Bu aile
    fertlerinin her biri, dünyanın gelişmiş, ya da gelişecek olan ülkelerinde,
    çok derin faaliyetler sürdürmek üzere dağılmışlardır. Dünyada olan her
    siyasi ve ekonomik gelişmeyi, İsrail devletinin çıkarlarına uygun düşecek
    şekilde düzenlemek en kutsal görevleridir.

    Ailenin geçmişi 16.yüzyıla dayanıyor. Aile İngiliz Kraliyet
    Saraylarında kralın yaverliğini yapan bir aile olarak ortaya çıkıyor
    önceleri. Kralın izlemesi gereken siyaseti ve dış politika stratejilerini
    bu aile belirliyor. Sadece bununla da yetinmeyip kraliyet saraylarındaki tüm
    ihaleleri kazanarak bu ihaleleri başarıyla sonuçlandırıp, hatırı sayılır
    bir servetin de sahibi oluyorlar.

    İngiliz saraylarındaki kariyerleri sayesinde kolayca
    kazandıkları astronomik paralarla tarihin ilk bankacılık faaliyetini
    gerçekleştirip, İngiliz çiftçilerine de astronomik faizlerle tarım kredisi
    vermeye başlıyorlar ve 50 sene geçmeden neredeyse İngiltere devletinden
    daha zengin bir hale geliyorlar. Faaliyet alanını iyice geliştirip
    derinleştiren Rotschild ailesi Avrupa'daki tüm imparatorlukları n saraylarında söz
    sahibi oldu. Sadece İngiltere'de değil, Avrupa'nın dört bir yanında tarımla
    uğraşan insanlara yüksek faizle kredi vererek, altın ve gümüş komisyonculuğ u
    yaparak servetlerini iyice büyütüyorlar. Ekonomik gücü, aklın ve mantığın
    sınırlarını zorlamaya başlayan Rotschild ailesi, daha da karanlık ve karlı
    bir işe girişiyor.
    İşin adı "Savaşa giren devletlere faizle borç vermek"

    Bunun ilk icraatını İngiltere-Fransa savaşında
    gerçekleştiriyorlar. İngiltere'ye savaşa girmesi için faizli borç olarak
    35 ton altın veriyorlar. İngiltere, Fransa karşısında yeniliyor ve Rotschild
    ailesine olan borcunu ödeyemiyor. Borcun oluşturduğu mükellefiyetten
    dolayı, İngiliz Merkez Bankası yani Bank of England Rotschild ailesine
    devrediliyor.
    Rotschıld ailesi İngiliz devletinin bu devretme işlemini bir şartla kabul
    ediyor: İngiliz sterlinini kendilerinin basması şartı. İngiliz hükümeti
    bu şartı o dönemde kabul etmek zorunda kalıyor ve İngiliz sterlinini basma
    yetkisi bu Yahudi ailesine veriliyor. Görünüşte ekonomi hakkında pek
    bilgisi olmayan arkadaşlar için bu durum pek bir şey ifade etmeyebilir. Para basma
    yetkisini başka bir kuruluşa ya da şirkete vermek demek aynı zamanda
    ülkenin bağımsızlığını da bu kuruluşa satmak demektir. Çünkü bir ülkenin bankası o
    ülkenin parasını basarken bastığı para karşılığında o ülkenin hazinesine
    değerli maden koymak zorundadır. Örneğin Türkiye Merkez Bankası, devlet
    matbaasında 20 YTL basıyorsa eğer, devlet hazinesine de 20 YTL değerindeki
    altını, elması ya da petrolü koymak zorundadır. Aksi halde basılan para,
    kağıt parçasından başka bir şey olmaz. İşte Rotschild ailesinin de yaptığı
    şey budur. İngiliz sterlinini basarak İngiliz hükümetine faizle borç
    olarak vermiş ve karşılığında altın ve elmas almıştır. Bu şekilde bir yılda 12
    ton altın kar ettiği ekonomi tarihçileri tarafından söylenir. Rotschild
    ailesinin en büyük girişimi ise İngiltere ile Amerika'daki kolonilerin
    savaşı olmuştur. Savaş sırasında Rotschild ailesi çok gizli bir biçimde
    Amerikan kolonilerini desteklemiştir. Amerika'nın İngiltere'ye karşı
    direnişini yöneten kişilere yüklü miktarda silah yardımı yapılmış,
    İngiltere'nin bu savaşta yenilmesinin sağlanacağı garanti edilmiş ve
    karşılığında, kurulacak olan Amerika devletinin resmi para birimini basma
    yetkisi istenmiştir. İngiltere ile savaş konusunda çok umutsuz olan başkan
    Washington ve ekibi bu teklifi hiç düşünmeden kabul etmiştir. Aile böylece
    günümüzde tüm dünyada çok popüler olan Amerikan dolarını basma yetkisini
    elde etmiştir.

    Savaşı Amerikan kolonileri kazanmış ve İngiltere Amerika'dan
    elini ayağını çekmek zorunda kalmıştır. Savaştan yenik çıkan İngiltere bu
    sefer Amerika'ya yardım ettiği için Fransa'ya saldırmıştır. İngiltere,
    Rotschild ailesinin kendilerine finansal destekte bulunacağına güvenerek
    bu savaşa girdiyse de Rotschild ailesinden umdukları desteği bulamamışlardır.
    Rotschild ailesi el altından Fransa'yı destekleyerek Amerikan
    kolonilerinin bağımsızlığını garantilemek istemiştir. Bir taraftan da İngiliz borsası
    üzerinde spekülasyona girişmiştir. İngiltere-Fransa savaşı sırasında
    borsada müthiş bir hareketlenme olmuş ve borsada oynayan halk, savaşı
    kazanacakları nı düşünerek girişimlerini arttırmışlardır. Bunu fırsat bilen Rotschild
    ailesi ''İngilizlerin savaşı kazandığı'' iddiasını ortaya atarak İngiliz
    halkının her şeyini borsaya koymasını sağlamıştır. Ancak, generaller ve
    ordudan geriye kalanlar yurda döndüğünde, İngiltere'nin savaşta kaybettiği
    ortaya çıkmıştır. Borsa anormal derecede yükselmiş ve böylece kağıtları
    elinde tutan Rotschild ailesi bu ticaretten en karlı çıkan isim olmuştur.
    İngiliz tarihçilerin ''Kara eylül'' diye nitelendirdiğ i bu olay ile
    Rotschild ailesi adeta İngiltere devletinin mülkiyetini ele geçirmiştir.
    İyice gelişen Rotschild ailesi, Kenan diyarında Tanrı'nın kendilerine vaad
    ettiği kutsal İsrail devletini kurmak için hazırlığa başlamıştır. Osmanlı
    Devleti'nin parçalanması için gerekli olan her şeyi yapmışlardır. Osmanlı
    devletine komşu olan ülkeleri finanse ederek Osmanlı'ya karşı savaşmaları
    için kışkırtmışlardır. Böylelikle sudan bahanelerle Osmanlıya saldıran
    Rusya, Avusturya ve diğer komşu devletler, Osmanlıyı askeri ve ekonomik
    güç olarak iyice yıpratarak azınlık unsurların ayaklanmasını sağlamışlardır.
    Osmanlı devleti nereye koşacağını şaşırmış ve neticede isyan
    eden azınlıkların ayrı devletler kurmasına engel olamamıştır. Osmanlının
    en çok dış borcu Rotschıld ailesinin sahibi olduğu Bank Of England
    bankasınadır. Osmanlı Devleti, Rotschıld ailesine olan borcunu ödeyecek
    durumda olmadığından Rotschıld ailesi bunu fırsat bilmiş, Osmanlıya iğrenç
    bir teklifte bulunmuştur. Sultan 2. Abdülhamit ile görüşen Lord Baron
    Rotschıld "Kudüs şehrinin, Filistin'in, Suriye'nin ve Güneydoğu Anadolu
    bölgesinin, yeni kurulacak olan Yahudi devletine verilmesi karşılığında,
    Osmanlı devletinin tüm dış borcunu silme ve Balkanlar'da, Afrika'da
    kaybettikleri toprakları geri verme" teklifinde bulunmuş, ancak Abdülhamit
    teklifi şiddetle reddetmiştir. Abdülhamit, dinen böyle bir tutum
    sergileyerek büyük bir sevaba girmişse de Osmanlı devletinin yıkılma
    sürecini hızlandırmıştır. Daha sonraları Enver Paşa, Abdülhamit'in bu
    tutumunu tarihi bir hata olarak değerlendirmiş tir. Enver Paşa'ya göre
    Kudüs şehri ve Kenan diyarı Yahudilere geçici olarak verilmeli ve Osmanlı tekrar
    eski gücüne kavuştuktan sonra bu topraklar geri alınmalıydı. Atatürk'e
    göre ise Osmanlı devleti böyle bir şey yapsaydı bile yıkılmaktan kurtulamazdı
    çünkü Osmanlı üzerine korkunç oyunlar oynanıyordu. Özetleyerek anlattığım
    bu süreçten sonra Rotschıld ailesi bütün gücüyle 1. Dünya savaşının çıkmasını
    tezgahlamıştır. Rotshıld ailesinin hesaplarına göre 1. Dünya savaşı ve
    Arabistanlı Lawrence'in faaliyetleri, Arapların birçok parçaya bölünmesi
    ve İsrail devletinin kurulması için yeterliydi. Savaş gerçekleşmiş,
    Almanların önderliğindeki İttifak devletleri grubu savaşı kaybetmişlerdi. Rotschıld
    ailesinin hesapları tutmuş ve İsrail devletinin resmi kuruluşunun ilan
    edilmesine ramak kalmıştı. Ancak tarihi rüyaya çeyrek kala Rotschild
    ailesi ayrıntılarda küçük bir hata yaptığını fark etti. İsrail devleti kurulmaya
    hazırdı ama, dağ ve ovalardan ibaret olan İsrail topraklarında kim
    yaşayacaktı? Avrupa'nın gelişmiş kentlerindeki rahatlığa alışmış olan
    Yahudiler, İsrail'de yaşamaya nasıl ikna edilecekti ? Esas sorun buydu. Bu
    sorunun giderilmesi için Rotschild ailesi radikal kararlar aldı ve yeni
    bir savaş için gerekli olan ortam hazırlanmaya başlandı.

    KUKLA DİKTATÖR HİTLER'İN ORTAYA ÇIKIŞI VE 2. DÜNYA SAVAŞI


    Almanya, Birinci Dünya savaşından adeta bir enkaz halinde ve
    oldukça demoralize bir biçimde çıkmıştı. Devlet tüm ekonomik ve askeri
    gücünü kaybetmişti. Ve çok ağır yaptırımlar içeren savaş tazminatı
    anlaşmalarına imza atmışlardı. Ancak Almanya'nın borçlu olduğu ülkelerin
    merkez bankalarının %85'i Rotschild ailesine ait olduğundan Almanya
    nerdeyse sadece Yahudi Rotschild ailesine borçluydu. Rotschild ailesi, Almanya'nın,
    bu yüklü borcun onda birini dahi ödeyemeyeceğini biliyordu. Rotschıld
    ailesi, Alman Merkez Bankasının kendilerine devredilmesi karşılığında dış
    borçlarının silinmesini teklif etti ve Almanlar teklifi kabul etmek
    zorunda kaldı. Aslında bu durum sonun başlangıcıydı. Bırakın savaşacak parayı ve
    silahı, savaşta askere alacak erkek vatandaşı bile kalmayan Almanya tekrar
    tüm dünyaya kafa tutacak gücü nereden ve nasıl bulabilirdi ? Bunun için
    ancak Tanrının yardımı gerekirdi. Ancak daha onlar intikam planını
    yapmadan önce, Rotschild ailesi onlar için çok gizli bir plan yapmıştı bile. Bu
    plana göre sahte ama çok inandırıcı bir faşizm rüzgarı Avrupa'da esecek ve
    Yahudilere en ince ayrıntısına kadar planlanmış bir şekilde şiddet ve
    baskı uygulanarak İsrail'e göç etmeye mecbur bırakılacaklardı . Bu planın ilk
    bölümü Almanya'nın ekonomisinin ayağa kaldırılması ve hızla silahlanmasını
    n sağlanmasıydı. Muazzam bir ekonomik ve askeri güce kavuşan Almanya'nın
    başına 1. Dünya savaşında er olarak savaşan fanatik milliyetçi Hitler
    getirildi. İtalya ise Alman Faşizmi'nin etkisi altında kalmış ve iktidara
    Mussolini gelmiştir. Mussolini'nin iktidara gelmesi Rotschild ailesinin
    bir planı değil kendiliğinden gelişmiş bir olaydı ama bu durum Rotschıld
    ailesinin ekmeğine yağ sürmüştü.

    Hitler, hitabet yeteneği ve ürkütücü karizması ile Alman
    halkını yediden yetmişe peşinden koşturmuştur. Hitler'in konuşmalarında ve
    toplantılarında ise şaşırtıcı bir biçimde ana hedef Yahudilerdir.
    Hitler'in iktidara gelmesinden önce kardeş gibi bir arada yaşayan Alman ve Yahudi
    halkları birbirlerine hiçbir zararlarının dokunmamasına rağmen oluşturulan
    yapay kaos ortamı yüzünden birbirleri ile kanlı bıçaklı hale gelmişlerdir.
    Savaştan önce Yahudi işadamlarına Nazi gençlerinin düzenlediği saldırılar,
    ev kundaklamalar ve cinayetler ortamı iyice germiştir. Zengin olan
    Yahudiler bir yolunu bulup Almanya'yı terk etseler de, fakir olan zararsız Yahudiler
    bir yere gidecek paraları olmadığından oldukları yerde kala kalmışlardı .
    O dönemler savaş dönemleri olduğundan Almanya'nın dışına çıkmak için büyük
    paralar ve bazı önemli bağlantılar şarttı.

    Hitler savaşı başlatmış ve Almanya'nın sahte intikam
    harekatı başlamıştı. Almanya savaşın ilk yıllarında başarı göstermiş ve
    Fransa, Yugoslavya, Çekoslovakya, Avusturya ve Belçika gibi ülkelerin
    tamamını çok kısa sürede ele geçirmişti. Özellikle Paris'e 2 saatte giren
    Nazi orduları İngiltere ve İspanya'nın iyice ürkmesine neden olmuştur.
    İngiltere'yi hava saldırıları ile darmadağın eden Nazi orduları bir
    taraftan da sözde Yahudi soykırımı yapmaya başlamıştır.

    Yahudiler bir bir katledilmiş ve imha fırınlarında
    yakılmıştır. Ortada öyle korkunç bir ortam vardır ki, savaştan sonra
    bölgeyi teftişe gelen Amerikalı generaller bile uçaklarından iner inmez havadaki
    pis kokudan dolayı hava alanında kusmuşlardır. Havadaki pis kokunun nedeni ise
    sürekli olarak yakılan insan cesetleri ve çürümüş cesetlerdir. Savaştan
    sonra tam bir korku ülkesine dönen Almanya'da ortaya atılan iddialara göre
    neredeyse hiç Yahudi bırakılmamıştır. Ancak Sovyet araştırmacılar durumun
    hiç de öyle olmadığını savaşta katledilenlerin sadece %15'in Yahudi
    olduğunu net ve çarpıcı belgelerle kanıtlamışlardır. Bu belgelere göre savaşta
    öldürülenlerin çoğu ermeni,çingene ve Polonyalılardı . Geriye kalan zengin
    Yahudiler Rotscild ailesinin kurduğu paravan şirketler aracılığı ile ve
    Amerikan askerlerinin denetiminde, gizlice (Amerika'ya değil) İsrail'e
    kaçırılmışlardır. İsrail'e getirildikleri dönemden İsrail devleti
    kuruluncaya kadar olan süreçte tabiri caizse Allah'ın dağında prefabrik
    usulü yapılmış evlerde kalmışlar ve büyük zorluk çekmişlerdi. Kaçmak için
    girişimlerde bulunanlar ise Tevrat'ın emrettiği bir biçimde idam
    edilmişlerdir. Neticede yaratılan sahte milliyetçi bir hava ile sözde
    Yahudi soykırımı yapılmış, tüm dünyada Yahudilere yönelik şiddet eylemlerine
    girişilmiş ve Yahudiler İsrail'e göç etmek zorunda bırakılmışlardır. Yani
    Rotschild ailesi 1. Dünya savaşında yarım bıraktığı işi 2. Dünya savaşında
    tamamlayabilmiş tir. Aşırı dindar bir aile olan Rotschild ailesi,
    kendilerine göre, Tanrı'ya olan sözü yerine getirmiştir.

    BAŞKAN KENNEDY'NİN ORTADAN KALDIRILMASI


    2. Dünya savaşından sonra kurulan İsrail devletinde her şey
    1960 yılında John Fitzgerald Kennedy'nin Amerikan başkanı olmasından sonra
    değişmiştir. Kennedy Amerikan tarihinin en genç Başkan'ıdır ve aynı
    zamanda ilk katolik Başkandır. Kennedy'den önce Amerika'da katolik bir

    Başkan hiçbir zaman olmamıştır. John F Kennedy'nin babası
    olan Joseph Kennedy de politikacı olup aynı zamanda İngiltere
    büyükelçiliği yapmıştı. Ne babası, ne de Başkan Kennedy Yahudilerle iyi geçinemiyorlardı
    .
    Babası büyükelçilik yaptığı dönemde Londra'da Yahudilerin boy hedefi
    haline gelmiş ve çeşitli saldırılara maruz kalmıştı. Sigmund Rotschild,
    Kennedy'ye "Başkan seçildiğinde Ortadoğu'da İsrail tarafını tutan bir politika
    izlemesi karşılığında, milyonlarca doları bulan seçim kampanyası masraflarını
    karşılamayı" teklif etmiştir. Ancak Kennedy böyle bir teklifin bir daha
    yapılmamasını rica etmiş ve kendisini hakarete uğramış hissettiğini
    belirttirmiştir. Kennedy, İsrail lobisinin Amerikan devleti üzerindeki
    faaliyetlerinden son derece rahatsızdı. Kennedy'ye göre lobilerin
    faaliyetleri, Amerikan bağımsızlığına vurulmuş bir darbeydi.


    KENNEDY İLE İSRAİL BAŞKANI BEN GURİON'UN NÜKLEER KAVGASI


    İsrail kurulduğu günden beri Ortadoğu'da süper güç olma
    hayali ile hareket etmiştir. Bu yüzden İsrail Devleti hızlı bir "nükleer
    silahlanma programı" izlemeye başlamıştır. İsrail'in Dimona Çölü'nde
    kurduğu nükleer santralinde peynir-ekmek gibi atom bombası ve nükleer başlıklı
    füzeler üretmesi Başkan Kennedy'yi çok rahatsız etmiştir. İsrail'in
    nükleer füzelerinin Ankara, İstanbul, Şam, Tahran, Bağdat ve Riyad gibi şehirleri
    vuracak kapasitede ve menzilde olması Kennedy yönetimini önlem almaya
    mecbur bırakmıştır. Kennedy, Ben Gurion'a yazdığı sert bir uyarı mektubunda
    ''İsrail'in nükleer programını durdurmaması durumunda Amerikan yönetiminin
    yaptırım uygulamaktan kaçınmayacağını belirtmiştir' '. Ben Gurion da cevap
    olarak gönderdiği mektupta Kennedy'ye ''Genç Adam'' diye hitap etmiş ve
    bazı ağır ithamlarda bulunmuştur. Bu mektuplaşmalar iyice çığırından çıkmış ve
    hakaretleşmeye dönüşmüştür. Bu durum üzerine tepki olarak Ben Gurion
    istifa etmiştir. Ünlü Yahudi politikacı Henry Kissinger ''İsrail'in nükleer
    programına son vermesi İsrail'e büyük zarar verir'' diyerek Kennedy'yi
    ikna etmeye çalışmış ancak başarılı olamamıştır.

    Kennedy bununla da yetinmemiş ve 4 Haziran 1963'te Amerikan
    Temsilciler Meclisi'ne danışarak çıkarttığı 11110 sayılı kanunla Amerikan
    Dolar'ını basma yetkisini Rotschild ailesine ait olan Federal Reserve
    Bank'ın elinden alarak Amerikan Merkez Bankası'na vermiş ve ''bir ülkenin
    parasının denetimin şahısların elinde olmasının büyük bir sorun olduğunu''
    belirterek kendi sonunu hazırlamıştır. Federal Reserve Bank, İsrail'in en
    büyük gelir kaynağıdır, tabiri caizse şah damarıdır. Kennedy, dolar basma
    yetkisini Federal Reserve Bank'ın elinden alarak adeta İsrail'in şah
    damarını kesmiştir. Neticede İsrail için Kennedy'nin etkisiz hale
    getirilmesi farz olmuştur. Kennedy'nin seçimleri kaybetmesini beklemek boş
    bir umuttu, çünkü Kennedy halktan büyük destek görüyordu. Kennedy'ye
    seçimler kaybettirilse bile sonradan kazanması yüksek ihtimaldi. Üstelik
    Kennedy'nin kardeşi de gelecek vaad eden bir politikacıydı. Tek bir çare
    gözüküyordu. O da suikast idi. Kennedy bir şekilde öldürülürse Amerikan
    yasaları gereği yerine yardımcısı getirilecekti. Kennedy'nin yardımcısı
    Lyndon Johnson'dı. Johnson tam bir İsrail taraftarıydı. Üstelik Kennedy
    ile hiç iyi geçinemiyordu, söylentilere göre Kennedy kendisini kovmaya
    çalışıyordu. İsrail, suikast kararı alır ve bunu, Amerikan derin devleti
    içindeki bağlantılarını kullanarak gizlice uygulamaya koyar. Kennedy'yi
    öldürmek için en uygun ortam seçim kampanyaları için geleceği Dallas'tır.
    Dallas'ta her zamanki gibi üstü açık araba ile halkı selamlayacak olan
    Kennedy'yi korumakla görevli CIA ajanları özel olarak ayarlanacak ve
    başkanın güvenliği sabote edilecekti. Böylece suikast çetesi Kennedy'yi
    rahatlıkla öldürebilecekti. Suikast çetesi için değişik rivayetler vardır.
    Kimileri Kennedy'yi Fransız suikast çetesinin öldürdüğünü, kimileri ise
    Kübalı sürgünlerin öldürdüğünü iddia eder ancak kesin olan bir şey var ki,
    Kennedy'yi öldürenler çok profesyonel ve acımasız keskin nişancılardan
    (sniper) oluşan bir suikast timidir.

    Kennedy'nin ziyaretinden önce, yani 21 Kasım 1963 akşamı
    Dallas'ta bardaktan boşalırcasına yağmur yağmıştır. Ancak şehir halkı buna
    rağmen başkanı en iyi şekilde karşılamak için elinden geleni yapmıştır. 22
    Kasım 1963 sabahı Washington D.C.'den Air Force One uçağı ile gelen Başkan
    Kennedy ve eşi, sabah 09'da şehir merkezinde Dallas valisi Connaly ile
    birlikte kahvaltı ettikten sonra üstü açık bir limuzine binerek halkı
    selamlamaya başlamışlardır. Tam 6 aracın olduğu kortejde en son arabada
    Başkan Kennedy ve Vali Connaly vardır. Önde motosikletli SS korumalar ve
    yanda CIA ajanlarının bulunduğu arabalarla Kennedy'nin arabası Kortejle
    birlikte Elm caddesinden Houston'a doğru beklenmedik bir dönüş yapar. O
    sırada silah sesleri yükselmeye başlar. Polisler telsizle anons etmeye
    başlar: ''Korteje ateş ediyorlar yere yatın'' diye. Tam 6 el silah sesi
    duyulur. Birinci mermi arabayı ıskalar ve alt geçitte bekleyen Edmund
    Harris adındaki taksi şoförünün kulağını parçalar. İkinci mermi Kennedy'yi tam
    omzundan vurur. Üçüncü mermi Kennedy'yi ıskalayıp ön koltuktaki vali
    Connaly'i omzundan vurur. Dördüncü mermi Kennedy'yi boynundan vurur, aynı
    mermi başkanın vücudundan çıkıp Vali Connaly'i sırtından vurur. Beşinci
    mermi arabayı ıskalayıp dikiz aynasını kırıp dışarı çıkar. Ve Altıncı
    mermi... Altıncı mermi başkan Kennedy'yi tam kafasından vurur. Başkanın
    kafasını parçalayan mermi bulunamaz.

    Suikasttan sonra yapılan araştırmalarda Kennedy'yi sözde
    komünistlerden vatan haini Lee Harvey Oswald'ın vurduğu iddia edilir.
    Ortada altı mermi olmasına rağmen Oswald'ın tek katil olduğu görüşüne varılır.
    İddialara göre Oswald, Texas Okul kitapları bürosunun altıncı katındaki
    pencere dibinden İtalyan yapımı "Mannlicher Caracano" marka sniper tüfeği
    ile altı kez ateş ederek Başkanı öldürmeyi başarmıştır.

    Lee Harvey Oswald apar topar hapsi boylamıştır. Deliller
    birden çok sayıda keskin nişancının olduğunu göstermesine rağmen, İsrail
    denetimindeki Amerikan derin devleti, suçu Lee Harvey Oswald'ın üzerine
    atarak diğer delilleri bir bir yok etmiştir. Suikastı gören 57 kişi ölü
    bulunmuş, ölümler kaza veya intihar ile açıklanmıştır. Lee Harvey Oswald ise
    suikasttan iki gün sonra, mahkeme çıkışında yüzlerce FBI ajanı ve polisin
    arasında Yahudi bir bar işletmecisi olan Jack Ruby tarafından
    öldürülmüştür.Bu Amerikan milliyetçisi Yahudi, Lee Harvey Oswald'ı öldürmesinin nedenini
    ise "komünistlerden Amerika'nın aldığı intikam" olarak yorumlamıştır.

    Birden çok sayıda keskin nişancı tarafından vurulan Kennedy'nin otopsisini Amerikan ordusundaki
    üst düzey amiral ve generaller yürütmüş ve otopsideki suikast delillerini bir bir sabote etmişlerdi.
    Ailesi, Kennedy'nin kafasının kesilerek incelenmesini ve böylelikle gerçek
    suikastçıların bulunmasını istediğinde ise, Amerikan birimleri konuyu
    şiddetle reddetmişlerdir. Kennedy apar topar gömülerek konu örtbas
    edilmiştir.

    Başkan Kennedy'nin suikast sonucu öldürülmesinden sonra başkan adayı olan kardeşi senatör Robert Kennedy de
    bir basın toplantısı sırasında İsrail işbirlikçisi Filistinli bir genç tarafından kurşunlanarak
    öldürülmüştür.

    KENNEDY SUİKASTININ SONUÇLARI

    İsrail, Kennedy'nin kapattığı Dimona çölündeki nükleer
    santralini tekrar açmış ve nükleer silah üretimine eskisi gibi devam
    etmiştir.

    Başkan Kennedy'nin çıkarttığı, Federal Reserve Bank'ın
    elinden Amerikan dolarını basma yetkisini alan 11110 sayılı kanun iptal
    edilmiş ve Amerikan dolarını basma yetkisi tekrar Rotschild ailesine ait
    olan Federal Reserve Bank'a verilmiştir.

    II. Dünya savaşından sonra ılımlı ve sakin bir politika
    izleyen Amerika devleti özellikle Kennedy suikastından sonra soğuk savaş
    sürecini de başlatmıştır. Amerika ile Sovyet Rusya arasındaki soğuk
    savaştan
    tüm dünya devletleri çok olumsuz yönde etkilenmiştir. Amerika ile Sovyet
    Rusya arasındaki silahlanma rekabeti adeta bir sidik yarışına dönmüştür.

    Amerika tüm dünya genelinde emperyalist faaliyetlerine hız
    vermiş ve Vietnam'a saldırmıştır. Vietnam'da binlerce kişinin ölmesine ve
    birçok ülkenin bu savaştan dolaylı olarak zarar görmesine neden olmuştur.

    Amerika'da İsrail lobisi ise iyice pervasızlaşmış ve
    yönetimde söz sahibi olmuştur. Amerika İsrail Devletinin yaptığı
    katliamlara sesini çıkaramaz hale gelmiş ve İsrail ile suç ortaklığı yapmaya
    başlamıştır. En basitinden örnek vermek gerekirse İsrail devletinin çok
    gizlice yürüttüğü "Samuel Vanunu'yu kaçırma operasyonu"na istemeden şahit
    olan bir Amerikan Fırkateynindeki 23 deniz piyadesi İsrail hücum botları
    tarafından açılan ateşle öldürülmüştür. Denize düşüp kaçmaya çalışan
    askerler bile İsrailliler tarafından öldürülmüştür. Olayın basına
    sızmasına izin verilmemiş ve yahudilerin kontrolündeki Amerikan basını konuyu haber
    bile yapmamıştır.


    CIA tüm dünyada ''komünizmle mücadele'' doğrultusunda adına
    GLADIO denilen ve Beyrut'taki gerilla kamplarında eğitilen katillerden ve
    paralı askerlerden oluşan gizli bir ordu hazırlamış ve bu paralı katilleri
    maaşa bağlayarak dünyanın her yerinde komünistleri ve sol düşüncelileri
    öldürmekle görevlendirmiş tir. Bu bağlamda Türkiye'deki sağ-sol
    çatışmaları, siyasi amaçlar için işlenen cinayetler, katliamlar, terörist eylemler,
    Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam edilmesi ve 12 Eylül darbesi hep Gladio'nun
    eserleridir. Gladio ordularının kurulması ne tesadüfse Kennedy
    suikastından hemen sonraya denk gelir.

    Amerika'nın "Büyük Ortadoğu Projesi" başlamıştır. Büyük
    Ortadoğu Projesinin diğer adı ise Büyük İsrail Devleti projesidir. Kennedy
    suikastından sonra Büyük İsrail Devleti Projesine hız verilmiştir. Büyük
    İsrail Devleti Tevrat'ta Tanrı Yehova'nın Yahudilere vaad ettiği
    topraklardan oluşmaktadır. 11 Eylül saldırıları, Münih'teki eylemler ve
    daha birçok terörist eylem aslında Büyük İsrail Devleti projesinin bir
    parçasından başka bir şey değildir.
    ve Rotschild in nakit olarak 2004 bilgisine göre paralarsı ne kadar?
    30 Trilyon dolar, mülkler hariç bazı arkadaşlar Büyük Ortadoğu Projesini sanki yeni bir
    şeymiş gibi algılıyorlar. Bu arkadaşlar kitap falan pek okumadıkları için
    ne duysalar ona inanıyorlar. Büyük Ortadoğu projesi yeni bir şey değil ki.
    Yüzyıllardır var olan bir proje... Osmanlıların yıkılması, Arapların
    parçalanarak bir sürü ülkeye bölünmesi, Türkiye'deki terör eylemleri ve
    istikrarsızlık ve Irak, İran gibi ülkelerin periyodik olarak neredeyse her
    on yılda bir sorun çıkarması rastlantı olmasa gerek !


    Savrulurken raconun kırmızı pelerini o zarif öfkeye, zaman ki sana hasta oldu. İncelikli haytasın.

  2. #2
    Hakan Burak - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    Jan 2010
    Yaş
    35
    Şehir
    Kocaeli - İstanbul
    Mesaj
    1.086
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    Doğru bir yazı. Zaten Yahudi'ler şimdi için plan yapmazlar. 50-100 yıl sonrasına göre plan yaparlar. Ancak onlarda insan bizde. Onlardada bu güç kuvvet varsa bizdede olabilir. Neden olmasın. İllaki şimdi olacak bir olay değil. Bizde planlarımızı yapalım . Ama bizim milletimiz üşengeç. Doğruya doğru.

  3. #3
    erdem325 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    Mar 2011
    Yaş
    39
    Şehir
    ankara
    Mesaj
    1.544
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    2 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    bu aile hakkinda cok fazla yazi okudum, ilgimi cekiyor acikcasi ama okuduklarim hep parca parca idi..
    bu yazi derleme toparlama niteliginde oldu benim icin..
    tesekkur ediyorum..
    bahsedilen kitabin turkce olarak satisi yapiliyormu ulkemizde?

  4. #4
    kickbuttowski - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    Sep 2010
    Yaş
    32
    Şehir
    Polonya/Mersin
    Mesaj
    2.440
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    paranoya mi gercek mi anlamak sahiden guc.. takildigim nokta dunyadaki tum gucun tek bir ailenin yada siyonistlerin elinde olup olamayacagi.. cunku oyle bir global ekonomi varki kimin eli kimin cebinde belli degil izlandada bir banka cokunce bile fransadaki itfayeciler emeklilik fonunu kaybediyor.. yani evet soylenilenler dogru kennedy suikasti, 12 eylul saldirilari, ikide birde darbe olan uzak dogu ulkeleri ve surekli ic catisma yasayan guney afrika ulkeleri.. bunlar birilerinin eliyle planlanip uygulanan eylemler ama kimin tarafindan? bu servete kimler sahip bilinebilecegini zannetmiyorum.

  5. #5
    _FrKn_ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    May 2010
    Yaş
    32
    Şehir
    İstanbul
    Mesaj
    5.234
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    yazıyı komple okudum.m.sikkofield de bu kitabı okumuş heralde
    benim diğer konuda paylaştıklarım bu yazının özeti niteliğinde olmuş.

    edit:
    Kennedy Suikasti
    Kennedy suikastinden konuşayım biraz da.

    J.F. Kennedy mason muydu bilmiyorum. Mason olmayabilir. Yada mason olup sonradan ters düşmüş olabilir.

    Kennedy`nin son konuşması şudur: http://www.youtube.com/watch?v=EZYfeYhQ9eU

    İngilizcesi olmayanlar, seyretmeye üşenenler ve televizyonunu yeni açanlar için kısaca özet geçeyim. Kennedy son basın açıklamasında gizli cemiyetlere giydiriyor. Bu gizli cemiyetlerin bilim, tekonoloji, siyaset, sanat gibi her alana sızdığını belirtiyor. Ve hayatta olduğu sürece bu gizli oluşumların karşısında duracağını söylüyr.

    Bu onun son konuşması oluyor.
    M.Sikkofield.

    J.F. Kennedy`nin suikasti fbi tarafından düzenlenmiştir.

    Katili olarak yargılanan adam masumdur, işkence altında bile masum olduğunu söylemiştir.

    Bu vatandaşın tutuklandığı gün öldürülmesinin ardından Kennedy davası kapanır. Davayı kapatma kararı alan jürinin 2 üyesi yüksek dereceli masonlardır. Kayda alınan amatör çekimlerde Kennedy'ye en az 3 farklı noktadan ateş edildiği belli olmasına karşın, polis bu detayı es geçmiştir. Suikasti düzenlediği gerekçesiyle tutuklanan ve aynı gün emniyet binası önünde öldürülen Lee Harvey Oswald'ın 3 el ateş ettiği ve 2'sinin isabet aldığı kayıtlara geçirilmiştir. Fakat Kennedy'nin vücudunda tam 8 yara izi vardı.

    Ve J. F. Kennedy, amerikan halkının sevdiği son başkanıydı.


    M.Sikkofield

  6. #6
    bilalMW - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    Aug 2009
    Yaş
    33
    Şehir
    Istanbul
    Mesaj
    7.256
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    10 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    Bu koskaca büyük bir planı ve ailenin fertlerini kimse bulup cezalandıramaz harbi s.çtık o zaman.
    Ex Automobile Service Advisor - New Truck Service Area Manager

  7. #7
    kickbuttowski - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    Sep 2010
    Yaş
    32
    Şehir
    Polonya/Mersin
    Mesaj
    2.440
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    Alıntı bilalMW Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Bu koskaca büyük bir planı ve ailenin fertlerini kimse bulup cezalandıramaz harbi s.çtık o zaman.
    her donemin bir sonu vardir kapital sisteminde mutlaka sonu gelecek ama bizim jenerasyonumuz bunu goremeyecek..

  8. #8
    _FrKn_ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    May 2010
    Yaş
    32
    Şehir
    İstanbul
    Mesaj
    5.234
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    Avrupa Birliği, Milletler Cemiyeti ve şimdiki adıyla Birleşmiş Milletler, masonların yüzyıllara dayanan çabalarıyla kurulmuşlardır. Yeni dünya düzenine giden yolda ısınma turlarıdır.

    Tek bir dünya cumhuriyeti demek, tek bir güç, tek ve çok sağlam bir otorite demek.

    Her şeyi daha iyi kontrol altına alabilmek demek.

    Peki insanlar en iyi nasıl kontrol altında tutulur? Kaostan Doğan Düzen lafını duymuşsunuzdur sanırım.
    Peki bu kontrol yöntemleri nelerdir?

    İlki zihin kontrolüdür. Medya, eğitim sistemi ve bize dayattıkları bu yaşayış biçimi onların zihni kontrol etme yöntemidir. Medyayı tamamen ellerinde tutarlar, sizin ne seyretmeniz uygun görülüyorsa onları seyredersiniz televizyondan. Ünlü yıldızların hayatlarına imrendirilirsiniz, dayattıkları hayat biçimini benimsersiniz. Yüzyıllardır bu zihin kontrolü uygulanmakta bizlere.

    Korku Politikası ve Terörizm
    Bir diğer kontrol altına alma yöntemleri, korku politikasıdır. Amerika birleşik devletleri şu an bu politika ile yönetiliyor. Onlara "sadece evinizde ve işyerlerinizde güvendesiniz" mesajı dikte ettiriliyor yavaştan yavaştan. Hoş, bizim için de pek farklı değil ya. Yiyin için tüketin sıçın, gerisine karışmayın.

    Halka korku vermek, devlete ve bu düzene ihtiyaçlarının olduğunu göstermek ve vurgulamak için uygulanır.

    Bu korkuyu oluşturmanın günümüzdeki en popüler yöntemi terördür.

    Bakın bir süre abd`de bulundum ve tüm otobüs terminallerinde, havaalanlarında elektronik ekranlardan yazılar akar "lütfen bavullarınızı ortalıkta sahipsiz bırakmayın" gibisinden. Adamların aklı çıkıyor terörden. Ulan sanarsın amerika`da her gün biri dağa çıkıyor, ortalık terörden geçilmiyor.

    Son 10 yılda birkaç patlama olayları ve bir de meşhur 11 eylül`leri var ki bunların hepsi de zaten tezgah.

    Cahil bırakılmış toplumu yönetmek her zaman daha kolaydır. Zira size zıt gidebilecek, özgür düşünen beyinler yoktur. Eğitim sisteminin ta a......... s...... ben, saçma salak şeyler öğrenip duruyoruz 6 yaşımızdan beri ve sadece türkiye için konuştuğumu sanmayın, dünyanın her yerinde böyle. O cahil topluma bir de korku aşılarsanız, onları yönetmek koyun sürüsünü gütmekle aynı gibi olur. Etinden sütünden faydalanırsınız istediğiniz gibi. Bangır bangır terörizm diye bağırmaları, gözümüze gözümüze sokmaları hep bu korku politikasının ürünüdür.

    Dünya Dışı Varlıklar ve UFO'lar
    Her neyse gelelim UFO ve dünya dışı varlıklar mevzusuna.

    Nasa aralık ayında dünya dışı varlıklar hakkında açıklama yapacaz diye ortalığı ayağa kaldırmıştı hatırlarsanız.

    Bazı şeyler bana çok kasıtlı ve gözümüze sokulmak için yapılıyor gibi geliyor.

    Fakat gözümüze gözümüze sokularak anlatılan o kaçırma hikayeleri, yok efendim Roswell olayı tamamen yalan dolandır.

    Şu meşhur otopsisi yapılan uzaylı vidyosunu biliyorsunuzdur, yine de link vereyim
    Roswell Alien Autopsy - YouTube

    Olum, buna inanıyor lan insanlar. Bi siktirin gidin allah aşkına, böyle bir soytarılık olamaz.

    Ve şu an insanları UFOlara inandırmak eskisinden çok çok daha kolay. Zaten yıllardır bize "biz bir şeyler biliyoruz ve sizden gizliyoruz." mesajı vererek ufoların bizimle temas halinde olduğunu yavaştan kabul ettiriyorlar.

    İyi de neden?

    Bakın bu söyleyeceğim bir komplo teorisi. S..... l... da diyebilirsiniz fakat önyargısız bir şekilde yaklaşabilirseniz görebilirsiniz arkasındaki gerçeği.

    Yakında insanları kontrol altında tutmak için uygulayacakları korku politikasında "dünya dışı varlıklar tehditi" başrol oynayacak.

    Şu an birkaç yüzyıl sonrasında neler olup biteceğini tahmin edemeyiz tabi ki fakat dünya böylesine asırlık planlar ile yönetiliyor. Bunu göz önünde bulundurmakta fayda var.

    Ve nasa bilgi paylaşımında eski katı tutumunu yavaş yavaş elden bırakacaktır. Geçtiğimiz birkaç yıl içinde uydularına takılan bir ses kaydını da paylaşmışlardı medya ile.


    _________


    Avare Sözlük'ten zamazingo'nun yorumu:

    UFO konusuna değinmek isterim. Tıpkı 11 eylül saldırısı gibi amerika bi yanlış bayrak operasyonu daha düzenleyecek. Sahte ufo saldırısı. neden mi ?
    bi röportajda nasadan ayrılan ve nasada çalışmış bi bilim adamı anlatıyor. Amerikanın dünyadan gizlediği çok ileri uzay teknolojisi var diye. UFO denilen aracı amerika zaten keşfetti ona benzer bir araç yapıldığı da bir gerçektir ki bu röportajda sözü ediliyor. Bu teknoloji amerikada varsa, tıpkı 11 eylül gibi kendileri herşeyi düzenleyecek planları yapacak dünyaya uzaylılar saldırdı diye dünyaya yutturacak ama aslında amerika olacak arkasında. Sonra dünyaya diyeceklerki bizde onları yenecek teknolojiyi üretecek kapasite var diyecekler ve dünya amerikaya muhtaç olacak. Dünyadan tepki almadan isteklerini göz önünde istedikleri gibi yapabilecekler.
    Böylesine düşüncelerim var. Saygı duyan olur duymayan olur her türlü saygı duyuyom.

    ALINTIDIR

  9. #9
    _FrKn_ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    May 2010
    Yaş
    32
    Şehir
    İstanbul
    Mesaj
    5.234
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    israil vs türkiye konusunda ne oldu kaçırdık silinmiş.

  10. #10
    kv661 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    Jul 2008
    Yaş
    42
    Şehir
    Ankara
    Mesaj
    1.283
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    3 günlük dünya keyfinize bakın. Atı alan üsküdar çokdan geçti. Bunun geri dönüşü yok artık. Teknoloji çok ilerledi. İstedikleri adamı istedikleri yerde istedikleri şekilde haritadan silebilir yeterli gücü olan bi kişi.

    Bu yüzden keyfinize bakın derim. Yoksa bunlara kafa yorarak hem kendinizi üzersiniz sonra bi bakmıssınız yas gelmiş 70'e.

    Daha kendi ülkemizde kıytırık herhangi bir organizasyonda örgütlenemiyoruz. Tek devletide merak etmeyin biz göremeyiz. Torunlarımızın torunları döneminde başlar.
    Kula bela gelmez hak yazmayınca
    Hak bela yazmaz kul azmayınca

  11. #11

    Üyelik
    Dec 2010
    Yaş
    32
    Şehir
    İst53
    Mesaj
    2.552
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    10 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    rotschild olayı gerçekse ... planlar zekice. bizim hükümet saf yada öyle gözüküyor

  12. #12
    svtec - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    Jul 2008
    Yaş
    42
    Şehir
    istanbul
    Mesaj
    1.451
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    1 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    hükümetlerin bu konularla uzaktan yakından alakası yok onlar istemeden veya destek çıkılarak yönlendirilen yönetim mekanizmalrı doğru doneleri verip kendi istedikleri olayların cereyan etmesini sağlıyor ve oturup izliyorlar.. yani herşey planlı vay arkadaş.. bu derin dünyacılık çok melemet bişi adamlar insanlığın kaderini kendine bırakmıyor... bu çok korkutucu ozman konu nerelere kadar uzar farkındasınız dimi dini konulara kadar gider ... nasılmı alın size teori bir yanda müslümanlık bir yanda hıristiyan dünyası.. israil nerde tam ortada ... ve bu topluluk yahudi denen kesim bu iki keskin çizginin ortasında .. iki dininde kitaplarında yahudiler hakkında birşeyler yazıyor dimi? fakat onalrın bu dinler hakkında bir yorumu yok.. 1600 senelerden buryana birçok müslüman ve hristiyan bölgede ticaretle uğraşan bir topluluk olarak göze batıyorlar sadece dünyadaki önemli olayların çoğunda kendileri yok ama bir hristiyan müslüman kavgası var.. hep.. kendilerini ikisinin dışında tutuyorlar... bu bile yeterli aslında demekki izleyen kişi onlar yöneten onlar.. bir çok ülke ekonomik krizle boğuşuyor dimi hiç sesleri çıkıyormu isaril şunu dedi israilin durumu kötü felan..tık yok... arada bir müslümanlara çatıyor gazze şeridene sonra geri ve olmadık bir olay yapıyorlar içinde çoğu devlete mensup vatandaşalrın bulunduğu bir gemiye saldırı ... bu bir mesaj olabilirmi hepiniz elimizde siniz aslında.. ve biz müdahale ederiz gibi veya bir yere mesaj vermek istediler.. yada düğmeye basıp bir senaryoyu oyunamı koyuyorlar..
    low is low

  13. #13
    _FrKn_ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    May 2010
    Yaş
    32
    Şehir
    İstanbul
    Mesaj
    5.234
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    Alıntı kv661 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    3 günlük dünya keyfinize bakın. Atı alan üsküdar çokdan geçti. Bunun geri dönüşü yok artık. Teknoloji çok ilerledi. İstedikleri adamı istedikleri yerde istedikleri şekilde haritadan silebilir yeterli gücü olan bi kişi.

    Bu yüzden keyfinize bakın derim. Yoksa bunlara kafa yorarak hem kendinizi üzersiniz sonra bi bakmıssınız yas gelmiş 70'e.

    Daha kendi ülkemizde kıytırık herhangi bir organizasyonda örgütlenemiyoruz. Tek devletide merak etmeyin biz göremeyiz. Torunlarımızın torunları döneminde başlar.
    bize dokunmayan yılan bin yaşasın mı diyeceğiz.ha torunumuz görmüş ha biz.
    burda mesele sadece bilinçli olmak.kalkıpta rotschild e kafa tutacak deiliz tek başımıza.görevimizi en iyi yapmaya çalışıcaz uyanık olcaz oyunlarına gelmeyecez yozlaşmayacaz onların istediği gibi bilinçsiz koyun gibi bireyler olmazsak görevimizi yerine getirmiş oluruz.
    şimdi tarkan abi (tago) demişti galiba bizim dedelerimiz tüfeğe karşı şöyle savaşırdı falan.dedelerimizde maneviyat iman ön plandaydı.ne devir aynı devir ne de biz onlarla bir olabiliriz. bir çok kere duymuşsunuzdur çanakkale savaşında fransız bir komutan türklerin elinden kur'an ı almadan onları yenemeyiz falan demiş.amaçları bu yavaş yavaş da gerçekleşiyor.teknolojinin gelişmesi , internetin insanları anonimleştirmesi , birde bunların amacı doğrultusundaki hareketleri , gençlerin ateizme özendirilmesi falan hepsi bu yozlaşmayı kaçınılmaz hale getiriyor.
    lozan antlaşmasıyla ilgili bir alıntı.
    Lozan'daki Türk heyetinde bulunan bu arkadaşı sizlere takdim edeyim; Hahambaşı Hayım Naum.

    Size kısaca bu arkadaşı özet geçeyim. Lozan görüşmeleri bir ara tıkanır hale gelmişti, zira hala kapitülasyonların kalkmaması üzerinde direnen ve ısrarla Musul'u isteyen bir heyet vardı karşımızda. Bunun üzerine Atatürk, İsmet İnönü'ye Lozan'ı bırakıp Türkiye'ye dönün emri verir ve görüşmelere ara verilir (Tarih: 4 Şubat 1923)

    Atatürk bu sırada İstanbul ve İzmit'e yığınak yaptırır, her şeyi göze alan, yeniden savaşa bilenen bir Türkiye vardır.

    Bu sırada Hayim Naum sürekli İngiliz temsilciler ile, özellikle yahudi meselesi hakkında görüşmektedtir. Görüşmeler iptal olma noktasında gelince Hayim Naum, İngiliz heyetinin lideri Lord Gurzon'a aklımda kalan şekliyle şunları söyler (cümleler ve kelimeler farklılık gösterebilir, hatrımda kalanı yazıyorum fakat anlam olarak aynıdır): "Siz savaşarak bunları alt edemediniz, edemezsiniz de. Siz Türklerin istiklalini tanıyın, ben size onların dinlerinden ve kültürlerinden kopacağını garanti ediyorum. Onları içlerinden biriyle vuralım". Mr Gurzon ikna olur ve kendi heyetine de durumu aynen böyle izah eder. Ve bunun sonucunda karşılıklı "bazı" tavizlerle Lozan imzalanır.

    Türkiye Lozan'ı, hilafetin kaldırılması koşuluyla imzalamıştır ve bunun mimari YAHUDİLİKTİR. (Kaynaklar: "Büyükdoğu" 6 Ekim 1950 tarihli sayısı, "Son Osmanlı Hahambaşısının Mektupları" ve "Lozan Zafer mi Hezimet mi?")

  14. #14
    nico
    Misafir
    israil den kork, abd den kork, ırak dan kork, iran dan kork, suriye den kork, ermen iden kork, gürcüden de kork, yunanlılar dan korkmuyoz birde karayip korsanlarından. biz nasıl oluyoda bukadar korkarken dünyanın merkezinde yaşıyoruz anlayamıyorum harbi korkuyorum ben ya. bir sıkıntı var toplum olarak bizde...

  15. #15
    streetracer_nos - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    Dec 2005
    Yaş
    38
    Şehir
    Ankara
    Mesaj
    1.227
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    4 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    bu aile bu kadar temiz ve büyük bir iş yapıyorsa eğer bu bilgiler nasıl sızmış ?

  16. #16
    _FrKn_ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    May 2010
    Yaş
    32
    Şehir
    İstanbul
    Mesaj
    5.234
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    bu bilgilerden kasıt ne ?
    bilerek biz burdayız diyorlar kısmen deşifre ediyorlar kendilerini kendi kontrollerinde.ayık olun diyorlar korku politikası.bak nasıl herkes korktu dimi konudaki

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •