Kullandığım araç performans aracı ve performansının düşmesini istemiyorum. ßu konuda da açıkcası hiçbir italyan firmasıyla görüşmedim cünkü
bence bu işi en iyi yapanlar hollandalılar. Prins Teleflex ve Vialle. Fakat suanda avrupa da hiçbir ülkede sıvı enjeksiyon yok. İyice arastırdım.
ßildiğim kadarıyla teleflex ve prins sıvı enjeksiyon sistemi yüzünden mahkemelik olmuşlar. O yüzden sıvı enjeksiyon sistemleri hazır durumda
fakat mahkemelik olmalarından dolayı bir türlü sıvı enjeksiyonu avrupada piyasaya süremediler. Yani bu sistem avrupayla aynı anda Türkiye de
cıkıcak ama dünyada var mıdır onu bilemem. Sadece avrupada olmayan bir sistem. Vialle lpi olayı biraz yalan bir sisteme benziyor. Bu işlerden
anlayan iyi bir makina mühendisinin fikriyle bu lpi sistemi araştırılmalı. Çünkü lpg enjektörü kullanarak nasıl sıvı enjeksiyon yapıyor orası tam bir
muamma. Birde ürünün distribütörü Temsa. Mitsubishi araç sahipleri bile Temsanın vialle kitine süpheyle bakıyor ve Vialle suanda en pahalısı
3250 tl. Vialle için lpdi sistemi beklemek sanırım daha doğru olur.Prins ise 2750 tl gibi bir fiyat veriyor en iyi sistemi için. O da performans
düşübilir garantisini vermiyor. Aslında sistemde kullandığı malzelerin kalitesi olarak bence en iyisi prins fakat Türkiye deki sayılı ustalardan birisi
bulunup bu sistem o şekilde yaptırılmalı. Prinsin kullandığı parçalar kalite olrak kesinlikle en iyisi .Teleflex ise 2450 tl gibi bir fiyata yapıyor. ßen
bunun için mengerler oto ile görüştüm. Yetkili kişi olan adam mak. müh. imiş. Adı ufuk volvo subaru gibi araçlara avrupada bile fabrika cıkışı
takıldığını ve en ufak sorun yaşanmadığını söyledi. Performans anlamında da en ufak bir düşüş yaşanmaz. Bunu garanti ediyorlarmış. Bunu
sadece anlık değil ileriye dönük olarak söyledi. 3 5 sene sonrada en ufak bir düşüş olmaz. Zaten burda birçok yüksek hp li araçlara taktıklarını
söyledi. en kücük bir performans kaybıda olmamış.İtalyan olarakta Brc en iyisi servis ağı ve ustalık olarak. Ama genel olarak bakarsak benim
kendi düşüncem suanda bu işin en iyisi teleflex. Yalnız en kötü tarafı her ilde servis ağının olmaması. Ama büyük şehirler için ise biçilmiş kaftan.
Subaru motoruna sorunsuz takılabilen ve performansında en kücük bir düşüş yaşanmıyacağına garanti eden bir marka bence bu işin en
iyisidir. Sıvı enjeksiyon tsi motorlar için cıkartılıcak bir sistem. Yüksek performans yada motorun çekişten gücten kaybetmesi gibi bir seyin
suanda kullandıkları sistemde olmadığını fakat bazı markaların bunu reklam kukası olarak kullandığını söyledi. Hatta Prins firması kendi internet
sitesinde direct likiq max için 2012 ortası gibi ürünün satışa çıkacağını yazmış. Fakat bu sistem yani sıvı kit her araca göre değil. Marka ve
modele göre gelicek haberiniz olsun. Ayrıca yüksek performans otomobillerinde lpg ne alaka diyor bazı sevgidiğimiz arkadaşlar.Onun içinde
şunu söylim; bakın benzin nerdeyse 4.5 tl lpg 2.5 tl ve dünyada bizim kadar lpg ye süpheyle bakan yok. Yeterki işçilik 10 numara olsun.
Sanayiye gidip usta usta arayıp saçma sapan bu işi yapan insanlar yüzünden herkez lpg ye bomba gibi bakıyor. Şöylede birde şöyle bir durum
war aslan besleyen yemini esirgemez. Arkadaşlar Türkiye de de 8 tane Ferraride lpg mevcut. Bunu söyleyen ferrarinin direktörü. Fakat ben o
araca taktırmam 500.000 tl veren adamda bir zahmet benzin pahalı demesinFazla yazdım en son da şu makaleyi ekliyelim ve nokyayı
koyalım 2009yılından alınmış bir makaledir
Kahraman LPG,
Kimi için doğa dostu, kimi için yürüyen bomba. Ferrari, Almanya’da bir otomobiline LPG takılmasını firmaya hakaret sayıp sahibinden geri almış olsa da, 2007’nin hız rekoru, bir LPG’li spor otomobile ait. Kapalı otoparklara alınmasalar da, otomobil firmalarınca garanti kapsamından çıkarılsalar da, Türkiye’de LPG’li otomobil sayısı iki milyona ulaştı. Litre başı düşük fiyatı sayesinde, dizel otomobillere tasarrufta hava atan LPG’li otomobiller, rüştünü ispata çalışıyor
Renksiz, kokusuz ve depolanabilen bir yakıt türü olması, LPG’yi (sıvılaştırılmış petrol gazı) ön plana çıkarıyor. Gaz emisyon değerleri de benzin ve dizel yakıtlara oranla çok düşük. LPG bu anlamda çevre dostu bir yakıt türü. Otomobillerde LPG kullanımı ise 2000 yılına denk geliyor. Benzinden yarı yarıya daha ucuz olan litre fiyatı, LPG’yi tasarruflu kılıyor. Ancak her alanda olduğu gibi LPG dönüşümlerinde belli güvenlik kriterlerinin oluşup, kontrolünün sağlanması, 2005’e kadar mümkün olmadı. Şu anda Türkiye’deki araçların yüzde 27’sinde LPG var. Yeni sertifikalı montaj sistemlerinin ortaya çıkması ile sadece ucuz otomobillerde değil, lüks araçlarda da LPG kullanılıyor olması, sektörün daralmayıp, gittikçe büyüyeceğinin ipuçlarını veriyor. Ancak sektör, 2001-2005 arasında nizami olmayan yöntemlerle dönüşümü gerçekleştirilmiş otomobillerin kötü şöhretinin cezasını çekiyor.
Kapalı otopark sorunu
Bazı Avrupa ülkelerinde LPG’li otomobillere vergi indirimi ya da ücretsiz otopark gibi teşvik edici uygulamalar gerçekleşirken, Türkiye’de LPG’li otomobiller kapalı otoparklara alınmıyor. Bu da LPG’li araçlara karşı insanlarda korku yaratıyor. Kimileri bu sorunu, kapalı otoparkların yeterli havalandırma sistemlerinin olmamasına bağlıyor. Sektördeki uzmanlar ise temkinli olmak gerektiğini ifade ediyor. Bunun başlıca sebebi kontrolsüz yapılan LPG dönüşümleri. Aslında, bu korkunun tüm LPG’li araçları kapsaması yanlış. Çünkü 2005’ten itibaren, benzinli araçların LPG’ye dönüşümü, ‘sıralı sistem’le yapılmaya başlandı. Bu sistem, gerekli güvenlik tertibatına sahip olduğundan, bu tür araçların kapalı otoparklara girmesinde sakınca yok. Ancak 2001-2005 arasında dönüşümü yapılan araçlar hâlâ trafikte olduğundan, hangi LPG’li otomobilin güvenli, hangisinin tehlikeli olduğunu saptamak zor. Bir anlamda, kurunun yanında yaş da yanıyor.
Yeni sistem, eski sisteme göre çok daha başarılı. LPG sektörü, standartların uygulanması ve bazı kontrol mekanizmalarının işlemesi ile ‘tehlikeli’ gibi algılanan bu yakıta bakış açısının hızla değişerek, LPG’nin ‘tehlikeli’ yerine artık, ‘güvenli ve çevreci’ olarak algılanmasını umut ediyor. Fakat bu algıyı çabuk değiştirmek pek kolay olmayacak gibi duruyor. Çünkü Türkiye’de bugüne dek LPG, hep fiyat avantajı göz önünde bulundurularak tercih edildi. Bu da ‘LPG´nin kalitesiz ve ucuz araçlar tarafından kullanıldığı’ algısına yol açtı. Birçok sürücü, lüks araçlarında LPG kullanırken, bunu gizleme gereksinimi duydu.
Orijinal LPG’li otomobiller
Nizami olmayan montajlarla birlikte, otomotiv firmaları da önlem olarak LPG dönüşümü yapılmış otomobilleri garanti kapsamından çıkarma uygulamasına geçti. İstanbul’da yalnızca 46 yasal çalışma izni bulunan LPG montaj istasyonu varken, korsan çalışan işyeri sayısı 360’ı geçiyor. Tüm bu olumsuzluklara rağmen, yıllık LPG dönüşümü yapılan otomobil sayısı 200 bini bulunca, akaryakıt firmalarından otomobil üreticilerine kadar tüm ilgili aktörler pastadan pay almak için gerekli hazırlıkları yapmaya başladılar.
Proton, FIAT, Chevrolet ve Hyundai, uygunsuz LPG dönüşümlerinin önüne geçmek için fabrika çıkışlı LPG’li otomobil satışına başladılar. Böylelikle fabrikadan LPG çıkışlı satın alınan otomobil, garanti kapsamından da çıkmamış oldu. Üretici firmaların da geleceği görüp LPG’li otomobilleri sahiplenmesi önemli. Fark edilir yakıt tasarrufu sağlayan LPG’li otomobiller, özellikle dizel versiyonları olmayan üreticiler için can simidi olabilir. Biz de fabrikadan LPG dönüşümlü bir otomobil deneyerek duruma daha yakından bakalım istedik.
LPG’li araçları denedik
Gen 2, Proton firması tarafından LPG dönüşümü yapılmış bir otomobil. 1.6 litrelik benzinli motorla satışa sunulan model, 23 bin YTL satış fiyatına sahip. Gazlı versiyonunu tercih ederseniz 1.850 YTL’lik fark ödüyorsunuz. 4-5 bin YTL’lik benzinli-dizel otomobil fiyat farkı düşünülürse hesaplı bir rakam. Otomobilin genel duruşu sportif ve Avrupai. Proton yetkilileri, geçmiş yıllardaki kötü JET-PA macerasını unutturmak için Ulumotor distribütörlüğünde Türkiye’ye yeniden ‘merhaba’ dedi. Firma, LPG dönüşümü yapılmış Gen 2 modeliyle hem şık hem hesaplı olunabileceğini göstermek istiyor. Gen 2’nin benzinli kullanımında, atak motoru dikkatimi çekti. Kolay devirlenen motor, verimli çalışması ile beni etkiledi. Peki Gen 2, LPG’li kullanımda nasıl bir performans gösterecekti?
LPG ile daha sessiz
Kompakt yapıya sahip Gen 2, uzun boylular için baş mesafesinde biraz sorun çıkarabilir. Çünkü araç, spor otomobillerde olduğu gibi alçakta konumlandırılmış bir oturuşa sahip. Benzinli kullanımda, kimilerine sportif gelebilecek olan motor sesi, yüksek devirlerde beni biraz rahatsız etti. LPG’li kullanımda bu sesin hayli azaldığını gördüm. Performansta önemli bir değişiklik olmazken, alt devirlerde LPG’li kullanımda biraz cansızlık hissediliyor. Direksiyonun sol tarafındaki bir düğme yardımı ile LPG’li kullanıma geçebiliyorsunuz. Bu düğme dışında araçtaki her şey, benzinli kullanımdaki gibi. Asıl değişiklik bagajda. Çünkü yedek lastiğin olduğu bölümde LPG tankı bulunuyor. 45 litrelik tankın dolumu, arka tamponun alt kısmından gerçekleşiyor. LPG’li otomobillerde yerinden edilen yedek lastik, bagajdan yer çalabiliyor. Bu sorun, tamir kitleri kullanılarak çözülebilir. Bu kitler sayesinde lastiğiniz patladığında köpük sprey kullanarak yolunuza devam edebilir ve bagajınızdaki yedek lastik eksiğinin sorun olmamasını sağlayabilirsiniz.
Kim daha ucuz?
LPG uygulaması sadece benzinli otomobillere yapılabiliyor. Aslında LPG’li otomobiller, litre bazında benzinli otomobillerden daha az harcamıyor. Ancak litre başına ödenen fiyat benzine göre hayli hesaplı. Benzinin litresi ortalama 3.2 YTL, mazotun litresi 2.5 YTL, LPG’nin ise litresi 1.7 YTL civarında değişiyor. Bu da LPG’li otomobillerin benzinli versiyonlarına göre yüzde 45 daha az yakıt harcaması, dizel otomobillerle de başa baş mücadele etmesi demek. 100 kilometrede ortalama dokuz litre benzin tüketen bir otomobilde, benzine her 100 kilometre için 27.45 YTL harcanırken LPG’li bir otomobilde 18.79 YTL’lik masraf oluşuyor. Bu, her 100 kilometre için 8.66 YTL kâr etmek demek. Yılda 200 bin otomobilin LPG’li hale gelmesiyle otogaz tüketimi, akaryakıt firmalarını harekete geçirmeye başladı. Fabrikadan LPG’li otomobillerle güvenlik problemi aşılmaya çalışılırken, belki de sektörün en düzenli çalışan kısmını akaryakıt firmaları oluşturuyor. Sadece İstanbul’da 348 noktada LPG satın alabileceğiniz istasyon bulunuyor. Türkiye, Avrupa’da LPG tüketiminde ilk beş ülkenin içinde.
Bizde LPG’li otomobil sahipleri hâlâ gizli saklı istasyonlarda geceleri dolum yapıyorlar. Lüks arazi araçları hatta spor otomobiller LPG’li olduklarını gizlemek için özel tasarımlar gerçekleştiriyor. Herkes, LPG takılmak istendiği için üretici firma tarafından geri alınan Ferrari’yi konuşadursun, bazı ülkeler LPG dostu uygulamaları ile şaşırtıyor. Otogaz kullanımının doğaya gaz emisyonları salınımı açısından çok önemli olduğu fark edilen Avustralya’da, ‘LPG´li Araç Teşvik Programı’ sekiz yıldır devrede. Program kapsamında mevcut aracını LPG yakıtlı sisteme dönüştürenlere 2 bin, yeni LPG’li araç satın alanlara ise bin Avustralya Dolarlık teşvik veriliyor. Kısacası, LPG’li araçlar sanıldığı kadar ürkütücü değil, yeter ki tüm güvenlik kuralları yerine getirilerek üretilsinler.
yorumlarınız fikirlerinizi bekliyorum sevgili arkadaşlar