08.01.2018:
Mali piyasalar 2018 yılına genel anlamda olumlu bir eğilim ile başladı.
ABD'den güçlü enflasyon sinyali gelinceye ya da jeopolitik riskler ılımlı kalmaya devam ettikçe bu iyimserlik korunabilir.
Haftanın en önemli verisi Cuma günü ABD'de açıklanacak olan TÜFE enflasyonu ile perakende satış istatistikleri...
Küresel mali piyasalardaki iyimserlik yılın ilk haftasında doludizgin devam etti. Güçlü büyüme verilerine karşın enflasyonun ılımlı seyretmeye devam etmesi bu tabloda belirleyici bir rol oynadı. Cuma günü de makro ekonomik veriler bu düzlemde geldi. ABD'de açıklanan Aralık ayı istihdam raporu işsizlik oranının %4.1'de kalmaya devam ettiğini gösterse de tarım dışı bordrolu çalışan sayısı tahminlerin altında kaldı. Enflasyon hakkında önemli bir öncü gösterge olan ortalama saatlik ücretler aylık bazda piyasa tahminleri paralelinde %0.3'te kalırken yıllık karşılığı da %2.5 ile son yılların ortalaması civarında gerçekleşti. Kısacası, ABD ekonomisinin güçlü olduğunu ancak enflasyona neden olacak kadar kuvvetli olmadığını gösteren bu veri seti ile karşı karşıyayız. Bu da Amerikan 10 yıllık tahvil faizinin %2.4'lü seviyelerde kalmasına neden oldu. Geçen haftaki bültenlerimizde birçok kez dile getirdiğimiz üzere Amerikan 10 yıllık tahvil faizi %2.6'lı seviyelere çıkana dek finansal ortam gevşek kalmayı sürdürecek ve bu da mali piyasalardaki iyimserliğin korunmasına yardımcı olacak. Bu koşul için en önemli test ise ABD'den gelecek enflasyon rakamları üzerinden yapılabilecek.
ABD için tasvir ettiğimiz tablo diğer gelişmiş ekonomiler için de geçerli.
Mesela, Avrupa'dan gelen büyüme verileri oldukça kuvvetli. Her ne kadar Almanya bu hususta bayraktarlık görevi üstlense de diğer ülkelerden de hatırı sayılır derecede büyüme verileri geliyor. Buna karşın, Avrupa Merkez Bankası (ECB) mevcut politika duruşunu değiştirmeye pek de niyetli değil.
ECB daha önce açıkladığı düzlemde aylık tahvil alım miktarını 30 milyar Euro'ya indirse de hâlâ parasal genişlemeye devam ediyor. Üstelik faiz oranlarını değiştirme yönünde de henüz bir sinyal vermiş değil (gecelik mevduat faizi eksi %0.4 iken politika faizi %0.0). Bu tabloya karşın Euro değer kazanmayı sürdüyor. Hem de tüm gelişmiş ülke para birimleri karşısında. Mesela, EURUSD paritesi Cuma günü 1.2090 ile son üç yılın en yüksek seviyesini bir kez daha test etti. EURJPY paritesi ise 136.70 ile son 27 ayın zirvesinde... Euro'daki bu sert değerlenmenin reel anlamdaki nedeni güçlü ekonomik veriler ve bunun sonucunda ECB'nin mevcut aşırı gevşek politikadan çıkış beklentisi olsa da bu nedenler yaklaşık 1 yıldır aralıksız olarak fiyatlandırılıyor. Euro Bölgesi'ne ilişkin siyasal riskler hiç dikkate alınmadan. En basitinden Almanya'da dört aydır hükümet kurulamıyor. Bu nedenlerden ötürü Euro'daki değerlenmenin çok daha fazla sürmesi için bir neden bulamıyoruz. Bunun sonucu olarak da EURUSD'deki yıl sonu 1.1750 tahminimiz paralelinde Euro gelirlerinin hedge edilebileceğini öngörüyoruz (faiz farkı nedeniyle hedge oranı da lehte bir durum arzediyor).
Türk mali piyasaları, yurtdışına paralel bir şekilde yeni yıla olumlu bir havada başladı. İç kaynaklı herhangi bir haber olmamasına ve ABD'deki davadan arzu edilmeyen bir sonuç gelmiş olmasına karşın USDTRY kuru 3.73 ile son iki buçuk ayın en düşük seviyesine geriledi. Aynı paralelde BİST100 endeksi geçen hafta içerisinde tarihi zirvesini gördü. Tahvil piyasası ise enflasyon riski nedeniyle bu gelişmelere bir miktar duyarsız kalmayı tercih ediyor. Küresel risk iştahının canlı olduğu dönemlerde yatırımcıların getiri peşinde koştuklarını ve bu arayışta Türk Lirası'nin sunduğu yüksek faiz nedeniyle önemli bir cazibe merkezi olduğunu not düşmekte yarar var.
Ancak, gerek ekonomik gerekse de dış kaynaklı riskler nedeniyle TL'deki değerlenmenin kalıcı olmadığını öngörüyoruz. Mesela, Aralık ayında tarihin en yüksek ithalat rakamı gerçekleşti ve bu bağlamda dış açık artıyor.
Mesela, enflasyon önümüzdeki aylarda baz etkisi nedeniyle düşmeye devam etse de yılı %10.5 ile uzun vadeli hedefin iki katında tamamlayacağını öngörüyoruz. Mesela, ABD'de devam eden süreçte bizim açımızdan olumsuz haberler gelmeye devam edebilir. Bu nedenlerden ötürü döviz açık pozisyonlarının mevcut kur seviyesinden kapatılmasına ilişkin görüşümüzü koruyoruz. Ancak bu görüş dövizde uzun pozisyon alınması şeklinde yorumlanmamalı zira TL'nin sunduğu yüksek faiz nedeniyle erken alınacak bir uzun pozisyon zarar getirebilir. Küresel mali piyasalardaki iyimser hava sona ermeden TL'ye karşı USD'de uzun pozisyon alınmasını doğru bulmuyoruz.
Yeni haftaya başlarken küresel mali piyasalardaki mevcut iyimser havanın devam edeceği kanaatindeyiz. ABD'de Cuma günü açıklanacak TÜFE enflasyonu ile perakende satış istatistikleri haftanın en önemli verilerini teşkil ediyor. Çin'de Çarşamba günü enflasyon rakamları, ECB'nin Perşembe açıklanacak olan son toplantı tutanakları ise diğer önemli veri gündemini teşkil ediyor. Türkiye'de bugün sanayi üretimi, yarın Hazine'nin 2 yıl vadeli tahvil ihracı, Cuma günü ise ödemeler dengesi istatistikleri önemli olabilir. TCMB hafta boyunca üç kez 150 milyon USD tutarında 1 ay vadeli, bir kez de 100 milyon USD tutarında 3 ay vadeli NDF ihalesi yapacak. Bu ihalelerin yalnız üç ay vadeli olanı yeni olup diğerleri vadesi gelen tutarların karşılığıdır. Siyasi anlamda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Fransa ziyaretinin ardından Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun Almanya ile ilişkileri düzeltmek adına önemli adımlar attığını gözlemliyoruz. ABD ile diplomatik ilişkilerin bozulduğu bir dönemde AB ile halihazırda sorunlu olan ilişkileri düzeltme gayretleri siyasi gündemin ilk sıralarını teşkil ediyor. Bu görünüm altında, hedge işlemlerinin iyimser anlarda yapılması gerektiğini hatırlatmakta yarar gördüğümüzü belirterek bültenimizi sonlandırıyoruz.