Malesef mezun kadar her yıl iş imkanı yaratamıyoruz. Devletin kapasitesi belli. Geriye kalanları özel sektör alıyor. İşe alırken de biliyor bu kişi devlete girememiş, işe ihtiyacı var. Veriyor asgari ücreti (bakınız öğretmen örneği).
Devlet bordrolu çalışandan daha maaşı cebine girmeden vergisini veriyor. Ama serbest meslek sahipleri vergi kaçırmanın yollarını arıyor. Büyük vergi borcu takarsan devlet seni affediyor bu memlekette. Ben trafik cezamı bile vaktinde yatırıyorum, yatırmayan adamın faizi siliniyor, ana para bilmem kaç taksit yapılıyor. Bunu adalet?
Asgari ücretinde 1600-2000 TL olmasına karşıyım ben. Çünkü gelir vergisi dilimleri asgari ücretin katları olarak belirleniyor. Asgari ücret artınca ben daha çok vergi veriyorum, aldığım hizmet ise aynı. 1000 TL'den 1300 TL'ye çıkınca ben %30 fazla vergi verdim örneğin. Keza 1600 TL olunca da aynı oranda fazla vergi veriyorum. Ama esnaflardan yapabilen kaçırıyor.
Maaşımdan SSK primi kesiliyor ama özel sağlık sigortası yaptırmak zorundayım devlet imkanlarının yetersizliğinden dolayı.
Gönül ister ki maaşımdan gelir vergisi, SSK, işsizlik fonu vb kesintiler yapılmasın. Ben kendim emekliliğimi, sağlık hizmetlerimi kendim halledeyim.
BES'te %25 devlet katkısı var. Ama bu katkı payını devlet kendi değerlendiriyor ve ilk günden beri yıllık enflasyon altında artıyor. Halbuki ben değerlendirsem ne güzel olur.
Asgari ücret tanımına gelirsek, “İşçilere normal bir çalışma günü karşılığı ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücret” olarak yapılan tanım, Asgari Ücret Yönetmeliği'nin 4. Maddesinin (d) bendinde yer almaktadır.
işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını diyor. Ailesinin ihtiyaçları demiyor.
Devlet memurunun da özel sektör gibi atılma korkusu olsa işler tıkır tıkır yürür devlet dairelerinde. Ama nerede, hepsi iktidarın bir şekilde tanıdığı, yakını vs.
Konu uzar gider.