Beğendiğine sevindim Sinan :) Elimden geldiğince dilim döndüğünce kafede oturur da nacizane yaşadıklarını anlatan biri olarak paylaşmak istedim. Samimiyetime inandığın için teşekkür ederim :) Sorumluluk duygusu gerçekten önemli bir adım insan için. Seni yani bir insanı x başka bir canlıdan ayıran duygulardan biri erdemlerden biri sorumluluk. Bir bitki doğar toprakta yetişir, vakti gelince polenle vs ürer çoğalır, ama anne bitkinin yavrusuna bi sorumluluğu aidiyet duygusu yoktur. Askerde o saçma gelen sorumluluk kuralları var ya hani.. Tank zimmetlemek mesela :) Hatta bizim mühimmat alanına 550 bin metrekare alana geceleri özel eğitimli iki köpek salarlardı. İkisinin de askeri kimliği vardı bildiğin. Biri binbaşı diğer yüzbaşı statüsünde o derece tecrübeli yılların koruma ve savunma köpekleri. Binbaşı olan Kangal cinsi köpeğin zimmeti 120.000 TL idi.. Şaka değil bildiğin 120.000 TL. Er/Erbaş gönüllü askerin ölümü halinde ise ailene verilen para 25.000 TL ve 3.000 TL'lik bir yardımla beraber 28.000 TL.
Burda olay şu. Sen belki hayvan sevmeyen birisin. Nefret ediyorsun 4 ayaklılardan. Adamlar sana orda öyle bir köpek getiriyor ki senin değerinin 5-6 katı usta. Ötesi yok. O hayvana gözün gibi bakmak zorundasın. Bizim köpeklerden birinin mama tası eskimiş/kaybolmuş/atılmış, yerine 5 kg'lık yoğurt kabından mama kabı yapmışlar; hayvancağız da yerken ağzının kenarında ufak minik kesikler olmuş kovadan sebep.. Aga bunun için fotoğraflar gönderdik 3 aylık rutin olarak yapıldığı üzere. Balıkesir Veterinerlik Okulu'ndan Üsteğmen geldi :) Hayvanı muayene edip gerçekten tek sorunun o olduğuna emin olup kıdemli başçavuş adama [ komutanıma selam:) ] tutanak tutuldu.
Sorumluluk da katar, farkındalık da katar.. Gerçekten sağlık durumu veya fiziksel engel sebebiyle askerlik yapamayan arkadaşlarımı tenzih ederek söylüyorum, gerçekten herkes askerlik yapmalı. Kültür mozaiğini, insan tiplerini, karakter yapılarını, örf ve adetleri çok net görebiliyorsun. Benim bölüğümde Köln'ün en geç narkotik satıcılarından biri, Fransa Nice ve Paris'teki duvar yıkma ve duvar yapma işiyle uğraşan Maurice takma adlı bi arkadaş vardı. Biri havaalanında enselenmiş, diğeri duvarını tamir ettikleri eve 6-7 kişi hırsızlığa girerken sessiz alarma yakalanmış ülkemize gönderilmiş; askerlik yapmadığı için önce askere alınan 35 yaşında biriydi.
Şimdi sen sokakta bunları bulamassın Sinan :) Amasya Elma'sı değil ki pazarda manavda bulasın.. Tamamen seçmece.. Kattıkları inanılmaz şeyler oluyor insana. Hem olayların farkında oluyorsun hem de böyle hırsızlıktan hüküm giymiş bir adama karşı hem bir şeyini çaldırmamaya hem onu idare etmeye hem de hoş sohbetle vakit geçirmeye çalışıyorsun.
Biraz hoş olmayabilir tabirim ama "Askerlik yapmayana kız vermeyiz" diyen mantığı gerçekten anlıyorum. Sorumluluk yok, iş bitiricilik yok, astını üstünü (büyüğünü-küçüğünü) bilme yok, saygı-sevgi yok, aidiyet yok, benliğini bırakıp daha büyük bir şeyin parçası olmak yok ( acemi birliğine teslim olup askeri kimlik aldıktan sonra "devlet malı" olarak statülenirsin, sahibin devlettir). Şimdi düşün kızın oldu getirdiği damat adayı bu özelliklerin hiçbirine sahip değil. İşte gerçekten haklı büyükler bu lafı söylemekle. Askere giden adam olur gelir lafının temeli "mutlaka kendine bir şey katar" manasında.
Gidip de kendine bir şey katmayan/katamayan varsa ya çok kördür ve çevresinde olan biten olayları doğru çözümleyemiyordur; ya da gerçekten doğuştan asker olması gereken kuralcı tiplerdendir :)