User Tag List

Sayfa 4/4 İlkİlk ... 234
73 sonuçtan 58 ile 73 arası

Konu: Yakın zamanda yurtdışına yerleşmiş / orada yaşayan arkadaşlar yardım lütfen

  1. #58
    TechTurkey Evrenoz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    Jan 2007
    Yaş
    44
    Şehir
    İstanbul
    Mesaj
    7.183
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    119 Post(s)
    Tagged
    1 Thread(s)
    Aynı düşünceler bende de var.. Zor mu? Zordur elbet.. Lakin burada da buzlu badem sağımda, kokteyl solumda değil.. Orada yabancı olacaksın kavramına gelirsek, ben zaten şu an bu memlekette yabancı gibiyim belirli bir güruha karşı.. Her sene 2-3 farklı ülke geziyorum, gittiğim yerlerde gördüğüm kişilerle anlaşmam daha kolay buradaki güruh ile anlaşmaktan..

    Her şeyden önce oradakiler insan.. Evet bildiğin insan.. Laftan anlıyorlar, sözden anlıyorlar, mantıktan anlıyorlar.. Kafaları çalışıyor.. Dolayısıyla bir şekilde uzlaşabiliyorsunuz.. Buranın yozlaşmışlığı, her geçen gün biraz daha pisliğe gömülmesi içerisinde ayakta kalmaya çalışmak, eve sağ salim dönebilmek, ite köpeğe bulaşmadan günü tamamlamak yurt dışında yaşamaktan daha kolay değildir herhalde..

  2. #59
    Lee-on! - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    Nov 2013
    Yaş
    31
    Şehir
    Adana
    Mesaj
    589
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    4 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    Alıntı TaxiDriver Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Ben kıbrıs'a taşındım. mutluyum. Medeni türklerle ada hayatı yaşanabilecek yarı avrupa kenti diyelim.
    Gurbete gidince İslamofobi ve Türkofobi her yerde sıkıntı.
    Yemekler sıkıntı. Nereye kadar FastFood.
    Ama Kıbrıs da gidip mercimek corbası da icersin, iskender de yersin.
    Selamun aleykum deyip mekana da girersin.
    Trafikde korna yok, Yayaya saygı var,
    Aynen kıbrıs aslında çok büyük bir nimet hem de yanı başımızda. Ama orda da kimse çalışmıyor sanki yav hafta içi çoğu dükkan kapalı falan biraz kafalarına göre çalışıyorlar ya da... Ama her anlamda burdan daha nezih ve rahat. Biraz kentleşme eksik belediye pek çalışmamış sanırım ama yaşanılabilir kesinlikle hem de vize dil vs gerektirmeden... Ama orda da iş biraz sıkıntı. Pek iş kolu imkanı yok gibi gözledim gittiğimde. Yine de burdan iyidir diye umuyorum.
    Alıntı aLperTunga Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    arkadaşlar ben bu aracın adını AT SKİ koydum.jet ski hesabı,At ski mustang

  3. #60
    Hakan Girginer - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    Sep 2011
    Yaş
    62
    Şehir
    Ä°stanbul
    Mesaj
    1.498
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    21 Post(s)
    Tagged
    1 Thread(s)
    "Gitme, oralarda yabancı olursun, gurbetçi olursun" diyenler, sizlere laflar hazırladım.

    Ben 23 yaşında gittim.
    12 Eylül kabusundan 5 yıl sonra.
    O uçak Yeşilköy'den kalkarken "bir daha buralara dönenin..." diye sayıp dökerek gittim hem de.

    Ben çok şanslıydım, Amerika bana "gel" dedi.
    Vizeye başvurmadım, kuyrukta beklemedim, uçak biletimi %75 gibi komik bir indirimle aldım (Çok kafa bir Air France yöneticisi verdi indirimi), gittiğimde şahane bir karma yurt, kitaplarım, sosyal programlar, her şey hazırdı.
    Cebimde $1200 vardı.
    Sigara $1.10, benzinin galonu 98c idi.

    İç cebimde ise 1 Milyar Dolar vardı ama.
    Yani, çok iyi derecede bir İngilizce...
    (İlkokul3. sınıfta İngilizce dersi vardı, ardından Darüşşafaka'yı bitirdim, sonra Boğaziçi. 12 yaşımdan başlayarak, Türkiye'den ayrıldığım haftaya kadar her boş vaktimde İngilizce kullanabileceğim işlerde köpek gibi çalıştım. Kapalıçarşı, Tur operatörlüğü, rehberlik, tercümanlık, ne varsa yaptım. Ana dilim gibi öğrendim.)

    İlk haftadan balıklama daldım. Sosyal sigortalar kurumuna gidip oradaki amiri ikna ettim, çalışma izni alabileceğim ve kısıtlaması olmayan bir sosyal sigorta numarası aldım. Çatır çatır aldım onu.
    Sonra hemen ehliyet aldım (10-15 dakika sürüyor). Ama o ehliyetin üzerinde kısıtlaması olmayan bi sosyal sigorta numarası vardı, o çok önemli.

    Arkadaşlık diyorsunuz, sosyal ortam diyorsunuz...
    Ben bir ara ev değiştirdim, taşınırken 24 arkadaşım gelip yardım etti.
    Yeni evi boyarken en az 10 kişi, güle oynaya iş yaptık.
    Cumartesi akşamları yemek yapardım, 8, bazen 12 kişi olurduk, sabaha kadar sohbet olurdu.
    Bazen Pazar sabahı kahvaltısında 15 kişi olduğumuz olurdu, akşam 10-11'e kadar sohbet, muhabbet ederdik.

    İyi insan dünyanın her yerinde var... İş onları bulabilmekte.
    İklim, yemek, bilmemne.. bunlar aşılan şeyler.

    Ben Alaska'da yaşadım. İklim demeyin bana.
    Baktım deli gibi kar yağıyor, okuldan bir-iki kişi ile konuştum, gidip kayak yapmayı öğrendim.
    Şikayet etmedim, kendi faydama kullandım.
    Yıllar sonra Copper Mt.'da NASTAR kayak yarışlarında (Giant Slalom) 3 Bronz, 3 Gümüş madalya aldım.

    Karımın çok güzel bir lafı var (aslında bir sürü güzel lafı var da..)
    "Adaptasyon zeka göstergesidir" der. Haklı.
    Niteliğini kaybetmeden içine girdiğin kaba sığacaksın. O kadar.

    Ben 30 yıl ABD'de yaşayıp üç kelime dil öğrenmemiş, etrafa nefretle bakıp millete gavur diye küfredenleri de gördüm.
    Para biriktirelim diye 60 mumluk bir ampulün altında yaşayıp, dilini anlamadıkları bir televizyona "bakıyorlardı" sadece.

    Arada fark var mı, var.
    Mesela, bir arkadaşım çaya davet etti beni. Gittim, gayet talı insanlar var. Sohbet güzel.
    Laf ilerledi, konu konuyu açtı, sonunda adama ne iş yaptığın sordum.
    "Senatörüm" dedi.
    Burada mümkün mü?

    Fırsat bulursam hafta içi kayağa giderdim, tenha oluyor, bütün dağ sanki bana kalıyordu.
    Gittiğimde chair liftte yanıma Belediye Başkanı'nın oturduğu olurdu. O piposunu yakardı, ben sigara içerdim, sohbet eder, görüşürüz derdik, o yoluna giderdi, ben yoluma..

    Haftanın 4-5 akşamı barda yemek yerdim. İçki içmem, içince sapıtırım çünkü, o yüzden kahve içerdim.
    Ama, barlar parayı alkolden kazandığı için yemeği şeref için yaparlar. Bar yemeği hem çok güzel, hem de taptaze olur.
    Ne biliim, Hawaii'den günlük taze Ahi Tuna gelir mesela, ızgara yaparlar, filan.
    Çok güzel Blues çalan ve sandviçleri efsane bir bar vardı, oraya da giderdim. Bir akşam hem yemek yiyorum, hem de müzik enfes, yanımdaki adamla sohbete başladım.
    Aradan bir saat geçti, baktım adam dolu dolu, eğitimli, kültürlü. Her açılan konuda çatır çatır muhabbet ediyoruz.
    Ne iş yapıyorsun sen dedim..
    DA dedi. Oha.
    District Attorney. Bizim Adalet Bakanı ya da müsteşar gibi.
    İnanmadım. Elini kaldırdı, yarma bir abi geldi bir anda. "Arkadaşıma kartımı verir misin" dedi. O da verdi.
    Burada olur mu?

    Şükran günü çok önemli.
    Yalnız yaşadığım dönemde thanksgiving yaklaşırken telefonum susmazdı. Kırk kişi evine davet ederdi, kimse kimseyi ortada bırakmazdı.

    Yolda araba ile giderken sağa çekip kaputu açın. Her geçen durup yardım teklif eder.
    Lastiği sökün, millet elinde kriko ile geliverir.

    20 sene yaşadım orada. Söyleyecek bir tane kötü lafım yok.
    Takım kurup şehir liginde futbol oynadık, Samoalı gençlerle community center'da (halkevi) voleybol oynadık, Arnavutlarla mangal yaptık, Yeni Zelandalı tayfa ile Rugby antremanlarına çıktım (geberdim), Hawaiili bir Japon Chef'ten yemek yapmanın inceliklerini öğrendim, Filistinli tayfa ile birlikte çalıştım, Kore konsolosu'nun evinde bana yemek yaptılar, bitmez bu...

    Senin "yabancıyım" diye hayıflandığın yerde herkes yabancı, herkes tutunacak bir dal arıyor, herkes "iyi" şeylere aç.

    Döndüm.
    Ailemde, sülalemde vefatlar oldu, geride kalanları kaybetmemek için döndüm.
    Hiiiiç pişman değilim.
    İyi ki gitmişim, iyi ki dönmüşüm.

    Bu saatten sonra gitmem ama. Bu yaşa kadar kırk kere "al baştan" yaptım, bu bana yeter.
    Burada ben, karım, üç köpeğimiz, bir kaplumbağa bir kedi, bir de "Velet" ile mis gibi yaşıyoruz.
    Bu saatten sonra burada kazandığımı da başka yerde kazanamam zaten.

    Ama, tekrar 23 olsam, hadi 30 bile olsam, basar giderim.
    Dünya büyük, gittikçe gördüğün ufuk da genişliyor.

  4. #61
    turbo&quattro - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    Apr 2009
    Yaş
    42
    Şehir
    Fort Lauderdale, FL
    Mesaj
    9.600
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    57 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    Ben 25 yasimda j1 vizesi ile, tabiri caizse sifir ingilizce ile cebimde sadece ikibin dolar ile Abd ye geldim beraberimde iki Turk ile. Ilk 6 ay dogru duzgun iletisim kuramadim dolayisi ile bana vaad edilen yasamam icin gerekli olan parayi kazanamadim. Yeri geldi bir hafta boyunca makarna ekmek yedim yeri geldi borc harc kirami odedim. Annem babam surekli geri don diye baskilar yaptilar ama dinlemedim. Benimle gelen arkadaslarim dayanamadilar ve geri donduler ama ben hep mucadele ettim . Belime kadar karda pizza dagiticiligi yaptim, bulasik yikadim, copleri attim calistigim yerde. Konunun ilk sayfasinda yazdim karsima cok guzel insanlar cikti diye. Statu sahibi cok guzel Abd li dostlar edindim hala gorustugum. Ben cok ugrastim halada ugrasiyorum bir sekilde ama su anki sahip oldugum hayat standartlarini hayal dahi edemezdim yaklasik 11 sene once ilk geldigimde . Su an itibari ile Amerikan vatandasligi icin gerekli olan herseyi tamamladim, sinavlarini mulakatlarini gectim gecen eylulde ve sadece seromoni kismi kaldi isin. Diyecegim odur ki hersey neyi ne kadar istediginle alakali. Istiyorsan birseyinsonuna kadar zorla imkanlari. Ben hayatimi Amerikada kuracagim dedim ve kurdum Allahima binlerce kez sukur. Su an okuttugum cocuklar var, aileme ve yakin akrabalarima maddi destegim var. Yasadigim sehrin en prestijli yerlerinden birinde cok guzel ucretle, cok guzel sartlarda calisiyorum yilda 3-4 kez Tr ye tatile gelerek Abd de en az iki kere tatil yaparak . Feda > cefa > sefa .

  5. #62
    serkanokan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    May 2010
    Şehir
    Ankara
    Mesaj
    2.279
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    25 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    Alıntı Godless Commie Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    "Gitme, oralarda yabancı olursun, gurbetçi olursun" diyenler, sizlere laflar hazırladım.

    Ben 23 yaşında gittim.
    12 Eylül kabusundan 5 yıl sonra.
    O uçak Yeşilköy'den kalkarken "bir daha buralara dönenin..." diye sayıp dökerek gittim hem de.

    Ben çok şanslıydım, Amerika bana "gel" dedi.
    Vizeye başvurmadım, kuyrukta beklemedim, uçak biletimi %75 gibi komik bir indirimle aldım (Çok kafa bir Air France yöneticisi verdi indirimi), gittiğimde şahane bir karma yurt, kitaplarım, sosyal programlar, her şey hazırdı.
    Cebimde $1200 vardı.
    Sigara $1.10, benzinin galonu 98c idi.

    İç cebimde ise 1 Milyar Dolar vardı ama.
    Yani, çok iyi derecede bir İngilizce...
    (İlkokul3. sınıfta İngilizce dersi vardı, ardından Darüşşafaka'yı bitirdim, sonra Boğaziçi. 12 yaşımdan başlayarak, Türkiye'den ayrıldığım haftaya kadar her boş vaktimde İngilizce kullanabileceğim işlerde köpek gibi çalıştım. Kapalıçarşı, Tur operatörlüğü, rehberlik, tercümanlık, ne varsa yaptım. Ana dilim gibi öğrendim.)

    İlk haftadan balıklama daldım. Sosyal sigortalar kurumuna gidip oradaki amiri ikna ettim, çalışma izni alabileceğim ve kısıtlaması olmayan bir sosyal sigorta numarası aldım. Çatır çatır aldım onu.
    Sonra hemen ehliyet aldım (10-15 dakika sürüyor). Ama o ehliyetin üzerinde kısıtlaması olmayan bi sosyal sigorta numarası vardı, o çok önemli.

    Arkadaşlık diyorsunuz, sosyal ortam diyorsunuz...
    Ben bir ara ev değiştirdim, taşınırken 24 arkadaşım gelip yardım etti.
    Yeni evi boyarken en az 10 kişi, güle oynaya iş yaptık.
    Cumartesi akşamları yemek yapardım, 8, bazen 12 kişi olurduk, sabaha kadar sohbet olurdu.
    Bazen Pazar sabahı kahvaltısında 15 kişi olduğumuz olurdu, akşam 10-11'e kadar sohbet, muhabbet ederdik.

    İyi insan dünyanın her yerinde var... İş onları bulabilmekte.
    İklim, yemek, bilmemne.. bunlar aşılan şeyler.

    Ben Alaska'da yaşadım. İklim demeyin bana.
    Baktım deli gibi kar yağıyor, okuldan bir-iki kişi ile konuştum, gidip kayak yapmayı öğrendim.
    Şikayet etmedim, kendi faydama kullandım.
    Yıllar sonra Copper Mt.'da NASTAR kayak yarışlarında (Giant Slalom) 3 Bronz, 3 Gümüş madalya aldım.

    Karımın çok güzel bir lafı var (aslında bir sürü güzel lafı var da..)
    "Adaptasyon zeka göstergesidir" der. Haklı.
    Niteliğini kaybetmeden içine girdiğin kaba sığacaksın. O kadar.

    Ben 30 yıl ABD'de yaşayıp üç kelime dil öğrenmemiş, etrafa nefretle bakıp millete gavur diye küfredenleri de gördüm.
    Para biriktirelim diye 60 mumluk bir ampulün altında yaşayıp, dilini anlamadıkları bir televizyona "bakıyorlardı" sadece.

    Arada fark var mı, var.
    Mesela, bir arkadaşım çaya davet etti beni. Gittim, gayet talı insanlar var. Sohbet güzel.
    Laf ilerledi, konu konuyu açtı, sonunda adama ne iş yaptığın sordum.
    "Senatörüm" dedi.
    Burada mümkün mü?

    Fırsat bulursam hafta içi kayağa giderdim, tenha oluyor, bütün dağ sanki bana kalıyordu.
    Gittiğimde chair liftte yanıma Belediye Başkanı'nın oturduğu olurdu. O piposunu yakardı, ben sigara içerdim, sohbet eder, görüşürüz derdik, o yoluna giderdi, ben yoluma..

    Haftanın 4-5 akşamı barda yemek yerdim. İçki içmem, içince sapıtırım çünkü, o yüzden kahve içerdim.
    Ama, barlar parayı alkolden kazandığı için yemeği şeref için yaparlar. Bar yemeği hem çok güzel, hem de taptaze olur.
    Ne biliim, Hawaii'den günlük taze Ahi Tuna gelir mesela, ızgara yaparlar, filan.
    Çok güzel Blues çalan ve sandviçleri efsane bir bar vardı, oraya da giderdim. Bir akşam hem yemek yiyorum, hem de müzik enfes, yanımdaki adamla sohbete başladım.
    Aradan bir saat geçti, baktım adam dolu dolu, eğitimli, kültürlü. Her açılan konuda çatır çatır muhabbet ediyoruz.
    Ne iş yapıyorsun sen dedim..
    DA dedi. Oha.
    District Attorney. Bizim Adalet Bakanı ya da müsteşar gibi.
    İnanmadım. Elini kaldırdı, yarma bir abi geldi bir anda. "Arkadaşıma kartımı verir misin" dedi. O da verdi.
    Burada olur mu?

    Şükran günü çok önemli.
    Yalnız yaşadığım dönemde thanksgiving yaklaşırken telefonum susmazdı. Kırk kişi evine davet ederdi, kimse kimseyi ortada bırakmazdı.

    Yolda araba ile giderken sağa çekip kaputu açın. Her geçen durup yardım teklif eder.
    Lastiği sökün, millet elinde kriko ile geliverir.

    20 sene yaşadım orada. Söyleyecek bir tane kötü lafım yok.
    Takım kurup şehir liginde futbol oynadık, Samoalı gençlerle community center'da (halkevi) voleybol oynadık, Arnavutlarla mangal yaptık, Yeni Zelandalı tayfa ile Rugby antremanlarına çıktım (geberdim), Hawaiili bir Japon Chef'ten yemek yapmanın inceliklerini öğrendim, Filistinli tayfa ile birlikte çalıştım, Kore konsolosu'nun evinde bana yemek yaptılar, bitmez bu...

    Senin "yabancıyım" diye hayıflandığın yerde herkes yabancı, herkes tutunacak bir dal arıyor, herkes "iyi" şeylere aç.

    Döndüm.
    Ailemde, sülalemde vefatlar oldu, geride kalanları kaybetmemek için döndüm.
    Hiiiiç pişman değilim.
    İyi ki gitmişim, iyi ki dönmüşüm.

    Bu saatten sonra gitmem ama. Bu yaşa kadar kırk kere "al baştan" yaptım, bu bana yeter.
    Burada ben, karım, üç köpeğimiz, bir kaplumbağa bir kedi, bir de "Velet" ile mis gibi yaşıyoruz.
    Bu saatten sonra burada kazandığımı da başka yerde kazanamam zaten.

    Ama, tekrar 23 olsam, hadi 30 bile olsam, basar giderim.
    Dünya büyük, gittikçe gördüğün ufuk da genişliyor.
    .

    Abi uzun uzun çok güzel yazmışsın eline sağlık. Yazdıklarında yurtdışına gitmek isteyenlerin umut bulacağı, kafalarındaki soru işaretlerini atacağı bir çok nokta var.
    Bazı yazdıklarında benim bahsettiğim iklim, sosyal hayat gibi şeylere değinmişsin, ondan cevap yazmak istedim.

    İlk olarak katıldığım noktalara değineyim.
    -Aile özlemi.. Öyle bir şey ki 20 yıl hiç bir adaptasyon sorunu yaşamayan sizi bile Amerika'dan döndürebiliyor.

    -İmkansız diye bir şey asla yok. İş tamamen şahısın kendinde bitiyor. Dil faktörü, bu imkanın artıp azalmasındaki belki de en önemki husus. Ama yine söylüyorum, imkansız diye bir şey yok.

    -Bir çok şey bana ülkemi özletse de bu süreç bitip ülkeme döndüğümde ben de tabi ki, iyi ki yapmışım, yaşamışım, gezmişim, görmüşüm diyeceğim.

    -Yurt dışını gezmek, bilhassa uzun bir süre yaşamak insan ufkunu açan en büyük etken. Çok gezen, çok okuyandan daha çok şey biliyor.

    -Bahsettiğiniz Türk'lerden burada da var. 17 yıldır burada yaşayıp, 15 yıldır dönerci dükkanı olmasına rağmen, dükkanına 300 metre olan şehrin simgesi saat kulesini bilmeyen, görmeyen; gelen müşteri ile %50 vücut dili - %50 tek kelimelik cümlelerle anlaşan, Türkler haricinde kimden bahsederse cümleye eeey gavurlar diye başlayan(dur ya o başkasıydı ), 17 yıldır yaşadığı yerde, başka bir restorana gidip yemek yemeğini yememiş, birasını, çayını, kahvesini içmemiş; İngiltere ve Amerika'da yaşayan Türk'lerin %15'lik, Hollanda, Fransa ve Almanya'da yaşayan kesimin %65'lik kısmını oluşturan bir kesim(oran bir yerden tanıdık geldi ama neyse).


    Sonra gelelim gerek kişilik, gerek yaşanılan dönem arasındaki farklılıklara ve katılmadığım noktalara:

    -İlk olarak, dil konusunda asla bir sıkıntım olmadı, bahsedeceklerimde, insanlarla sözlü veya yazılı iletişimden kaynaklı bir sorun yaşamadığımı belirtmek istiyorum.

    -Siz X kuşağısınız, konuda tavsiye bekleyen insanların sanıyorum hepsi Y kuşağı. Aradaki kuşak farklılığının insanlara getirdiği kişilik farklılıklarını, isteyenler ufak bir araştırma ile çok kolay bir şekilde bulabilir.

    -Siz günümüzdeki çok az insanda bulunan girişkenlik ve sosyal insan özelliklerinize sahip olduğunuzu düşünüyorum, haddime değil asla ama gerçekten çok takdir edilesi bir kişilik özelliği gerçekten. Bu girişkenliğinizde dil faktörünün başı çektiğini düşünüyorum. Forumda yardım isteyen muhtemelen hiç kimse sizin Amerika'ya ilk gittiğiniz seviyedeki bir İngilizce'ye bile sahip değil bence, en azından yazılanlardan çıkarımım bu yönde.

    -Yaşadığım yerden bir örnek vereyim. Avrupada 7 ülkeye 1'er aylık seyehatlerim oldu, orada da durum aynı. Sizin yaş aralığınızdaki herkes, belki de dünyanın en suratsız insanlarının olduğu İngilizlerden bahsediyorum, yolda yürürken tanımadığı herkese selam veriyor, gülümsüyor. Yaşı 40'ın altında olan birisiyle yarım saniye göz göze gelmenizin ise imkanı bile yok. Çünkü insanları antisosyal yapacak yüzlerce icat gelişti. Ha, bu asla demek değil ki sosyalleşmek imkansız, sadece artık çok daha zor.

    -Malesef eşinize de katılamayacağım. Adaptasyonun zeka ile alakalı olduğunu düşünmüyorum. Dünya'da ilk 100, İngiltere'de ilk 10'da bulunan bir üniversiteden(belki biliyorsunuzdur, Türkiye'nin en iyi üniversitesi listeye 300. sıralardan başlıyor) tam burslu olarak kabul aldım ve öyle geldim İngiltere'ye, geleli ise 11 ay oldu. Sadece ben değil okulumda Almanı, Fransızı, Çinlisi herkes adaptasyon sıkıntısı yaşıyor, yaşayacaktır da.

    -Sizin gittiğiniz zamanlarda kullanılan en yaygın iletişim aracı Amerikada telefon, Türkiye'de mektuptu sanırım. Dolayısıyla iletişim aksaklığı veya yavaşlığı, sizi yaşadığınız yere adapte olmaya daha fazla iten bir unsurdu bence. Gözden ırak olan gönülden de ırak oluyor çünkü, sosyal medya ile her şeyi görebiliyoruz, dolayısıyla gönülden pek ırak olunmuyor artık.

    -Pub, publicten türetilme bir kelimedir ve ilk olarak İngiltere, Londra'da oluşmuş bir kavramdır. Adı bile sosyalliktir bir yerde. Amerikayı bilmiyorum ama bu işin anavatanı İngiltere'de bile barların bar kısmında bir tabure yok artık, al içkini geç masana, kendi kardeşim diyorlar yani. Hak vereceğiniz üzere masadan masaya da tanışılmıyor Dolayısı ile bırakın bir D.A'i, bir ingiltere çiftçisi ile bile iki kelam edemiyorsunuz, en azından barda olmuyor . Ayrıca, protokolde D.A kadar olmasa da, Kemal Kılıçdaroğlu yan komşum, kendisiyle henüz barda karşılaşamadım ama koruma polislerinden rica ettiğinizde derdinizi, şikayetinizi, mutluluğunuzu paylaşabileceğiniz bir 10 dakikanız her zaman olabiliyor. Bu ben komşusu olduğum için değil, herkes için geçerli. Yani bu iş ülkede değil, şahısta bitiyor.

    -Kişisel özelliklerden kaynaklı farklılıklar çok daha uzun tartışılabilir ama adı üstünde, kişisel farklılık. En basitinden siz yıllık ortalama sıcaklığı 0 derece olan Alaska'da kayak yapıp mutlu olabilirken ben, benim ülkemde 3 saatlik yol katedip 4 mevsimi aynı anda yaşayabiliyoruz diye düşünebilirim.
    Siz yurt dışında herkes yabancı, tutunacak bir dal arıyor diye düşünebilirsiniz ama ben ülkemde benim tutunduğum çok sağlam dallar var, ben onlarla mutluyum diyebilirim.

    Yaş konusunda beni lütfen yanlış anlamayın, asla size yaşlı vs. gibi bir şey demek değil amacım. Forum'un yüzde 95'ine taş çıkarırcasına deli dolu olduğunuzu konularınızı zevkle takip ettiğim için biliyorum.

  6. #63
    Anıl E. - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    Jan 2010
    Yaş
    34
    Şehir
    Türkiye/Sivas
    Mesaj
    9.759
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    152 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    Zaten kendi ülkemizde yabancı gibiyiz,sadece dilimizi konuşabiliyoruz. Oralarda yaşayacağın bazı zorluklara değer ,benim de hep aklımda ama yemiyor işte bir şeyler. Hatun ingilizce öğretmeni olacak inşallah,belki ileride bir şeyler yapabiliriz.
    imzasız..

  7. #64
    zgnn - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    Aug 2011
    Yaş
    32
    Şehir
    IstanbuL & Shenzhen
    Mesaj
    157
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    2013 yılında ani kararla bende çin'e dil eğitimi almaya geldim. Geldiğim de bir gram çincem yoktu ingilizcem de ahım şahım değil(anlayıp konuşamama durumu) Gelmeden önce herkes napcan olm orda, kedi kopek yiyolar, pisler bilmem ne dediler, Geldim gordum hosuma gitti burasi 1 senelik dil egitiminin ardindan shenzhen'a tasindim ve burada bolum okuyorum 3. sinifim. Cin devleti ogrencilere calisma izni vermedigi icin Turk is adamlarina tercumanliktir, Turkiye'ye mal yollama, oyunculuk vs gibi islerle bir yandan okuyup bir yandan cep harcligimizi cikartiyoruz. Buraya geldigim icin de bir gram pisman degilim keske 17-18 yasinda gelseydim diyorum

  8. #65
    Hakan Girginer - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    Sep 2011
    Yaş
    62
    Şehir
    Ä°stanbul
    Mesaj
    1.498
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    21 Post(s)
    Tagged
    1 Thread(s)
    Alıntı serkanokan Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    .


    -Siz X kuşağısınız, konuda tavsiye bekleyen insanların sanıyorum hepsi Y kuşağı.
    Ben kesinlikle X kuşağı değilim.
    X kuşağı dediklerinin çoğu (GenX) benim çocuğum yaşında.

    Ben doğduğum dönem ve coğrafya itibarı ile Baby Boomers ile GenX arasında kalmış, aslen kayıp ve tükenmekte olan bir nesli temsil ediyorum.
    Koruyun beni.
    Etrafıma çit filan yaptırın.

  9. #66
    serkanokan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    May 2010
    Şehir
    Ankara
    Mesaj
    2.279
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    25 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    Alıntı Godless Commie Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Ben kesinlikle X kuşağı değilim.
    X kuşağı dediklerinin çoğu (GenX) benim çocuğum yaşında.

    Ben doğduğum dönem ve coğrafya itibarı ile Baby Boomers ile GenX arasında kalmış, aslen kayıp ve tükenmekte olan bir nesli temsil ediyorum.
    Koruyun beni.
    Etrafıma çit filan yaptırın.
    Hahahaha
    Profil bilgilerinizde yaşınız yazıyor, oradan yola çıkarak öyle bir çıkarımda bulundum. Evet aslında Baby Boomers'ın sonu X kuşağının başı arasındasınız

  10. #67
    Draniela - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    Apr 2012
    Yaş
    34
    Şehir
    Bursa
    Mesaj
    2.411
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    8 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    Ben kararımı verdim. Bugün Wall Street dil kursuna kaydımı yaptırdım full paket olarak. Bundan sonra elimden gelenin en iyisini yapacağım ve IELTS'e girip güzel bir puan alacağım. Öncelikli hedefim.

    Avustralya'yı araştırdım biraz sınav puanı + oradan bir referans olduğunda nitelikli göçmen olarak şansın varmış. En azından mühendis olarak yoluma devam da edebilirim.

    Diğer bir avantajım Wall Street kursu yurt dışında da varmış ve yararlanabiliyormuşum. Yani Dil okulu gibi yardımcı olmuyorlar ama eğer bulunduğu bir şehirde olursan oraya gidip eğitim alabilirsin dediler. (Belki kursun son 6 ayında bir çılgınlık yaparım )

    Ben yemek içme olayına katılmıyorum gerçekten çok yanlış. Tamam çok absürt şeylerden kasıt ise haklı olabilirsiniz ama bence insanın damak tadına göre her yerde yiyecek birşey vardır.
    Benim annem yemek öğretmeni aklınıza gelebilecek her türlü yemeği (yerli yabancı mutfak her türlü tatlı tuzlu pasta börek çörek ne varsa) yapıyor. Ben üniversitede 1 yıl devlet yurdunda kaldım ve ne yemek çıktıysa yedim. Askerliğim boyunca millet burun kıvırdı yemeklere ben her zaman ne çıktıysa yedim. 3 yıldır çalışıyorum iş yerinde bu zamana kadar ne çıktıysa yedim. Sevmediğim yemekler olmuyor mu oluyor tabi onu yemiyorum az biraz daha çorba içiyorum bir şekilde idare ediyorum. Ama millet bu yemek yenmez diyerek çıkıp dışarıda yiyor. İyi kötü amaç karın doyurmaksa insan ıssız adada bile karnını doyurur. Bakış açısı işte ya da neyse artık ........







    Alıntı Godless Commie Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    "Gitme, oralarda yabancı olursun, gurbetçi olursun" diyenler, sizlere laflar hazırladım.
    O kadar güzel yazmışsınız ki içim bir garip olarak gülümseyerek okudum. Umarım yıllar sonrasında bu tarz bir tecrübem olur da ben de gençlere yazarım
    Ne mutlu size, böyle güzel bir hayatınız olmuş...


    Alıntı turbo&quattro Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Ben 25 yasimda j1 vizesi ile, tabiri caizse sifir ingilizce ile cebimde sadece ikibin dolar ile Abd ye geldim beraberimde iki Turk ile. Ilk 6 ay dogru duzgun iletisim kuramadim dolayisi ile bana vaad edilen yasamam icin gerekli olan parayi kazanamadim. Yeri geldi bir hafta boyunca makarna ekmek yedim yeri geldi borc harc kirami odedim. Annem babam surekli geri don diye baskilar yaptilar ama dinlemedim. Benimle gelen arkadaslarim dayanamadilar ve geri donduler ama ben hep mucadele ettim . Belime kadar karda pizza dagiticiligi yaptim, bulasik yikadim, copleri attim calistigim yerde. Konunun ilk sayfasinda yazdim karsima cok guzel insanlar cikti diye. Statu sahibi cok guzel Abd li dostlar edindim hala gorustugum. Ben cok ugrastim halada ugrasiyorum bir sekilde ama su anki sahip oldugum hayat standartlarini hayal dahi edemezdim yaklasik 11 sene once ilk geldigimde . Su an itibari ile Amerikan vatandasligi icin gerekli olan herseyi tamamladim, sinavlarini mulakatlarini gectim gecen eylulde ve sadece seromoni kismi kaldi isin. Diyecegim odur ki hersey neyi ne kadar istediginle alakali. Istiyorsan birseyinsonuna kadar zorla imkanlari. Ben hayatimi Amerikada kuracagim dedim ve kurdum Allahima binlerce kez sukur. Su an okuttugum cocuklar var, aileme ve yakin akrabalarima maddi destegim var. Yasadigim sehrin en prestijli yerlerinden birinde cok guzel ucretle, cok guzel sartlarda calisiyorum yilda 3-4 kez Tr ye tatile gelerek Abd de en az iki kere tatil yaparak . Feda > cefa > sefa .
    Kesinlikle gözü karartmak lazım. Şu an nasıl imkanlara sahipsin tam olarak bilmiyorum abi ama anladığım kadarıyla epey rahata kavuşmuşsun. Gerçekten ciddi bir sabır gösterdiğini tahmin edebiliyorum. Neden mi?

    Bizim TR'de insanlar dilini bildiği halde ülke içinde başka bir şehre gittiğinde bile çekingen vs. oluyor. Cesaret yok çünkü. Fakat sen herşeyi göze alarak gidip oradaki her türlü zahmete inat devam etmişsin. Bele gelen karda pizza dağıtıcılığı demek nokta demek. Ben 5 yıl Yozgat'ta yaşadım evden çıkıp karda kışta okula giderken çok çekiyordum. Bir de o tarz bir iş yapmak .....

    Gerçekten çok takdir ettim abi, harikasın.
    Semih Kurtulmuş
    Adventurer Engineer

  11. #68

    Üyelik
    Sep 2006
    Yaş
    37
    Şehir
    çekmeköy-yalova
    Mesaj
    3.886
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    14 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    yurtdışı gezim birtek gürcistana oldu ***** batumi seferi , boktan ülkede bile kazığı yiye yiye türk lokantasından yedim arhavi restoranmıydı neydi 2 çorba 2 pilav 1 tane et parçasına 65 liramı ne verdim , orda bile saplama vs. peşinde bizim millet. malesef bizim zihniyetten bir *** olmaz defolup gitmek lazım buralardan ama nereye ve nasıl , senelerce gidicem gidicem dedim herkesin kafasının etini ütüledim ne işin var oralrada gavur memleket dediler alanyada tatilde herifin biriyle tanıstım sadece 1 hafta bar club manita kovalamak için takıldığım adam bana ücretsiz araba beyni yollamaya kalktı gavur ya! bizim evetçi alamancılardan olsa once para isterdi

  12. #69
    turbo&quattro - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    Apr 2009
    Yaş
    42
    Şehir
    Fort Lauderdale, FL
    Mesaj
    9.600
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    57 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    Alıntı Draniela Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Ben kararımı verdim. Bugün Wall Street dil kursuna kaydımı yaptırdım full paket olarak. Bundan sonra elimden gelenin en iyisini yapacağım ve IELTS'e girip güzel bir puan alacağım. Öncelikli hedefim.

    Avustralya'yı araştırdım biraz sınav puanı + oradan bir referans olduğunda nitelikli göçmen olarak şansın varmış. En azından mühendis olarak yoluma devam da edebilirim.

    Diğer bir avantajım Wall Street kursu yurt dışında da varmış ve yararlanabiliyormuşum. Yani Dil okulu gibi yardımcı olmuyorlar ama eğer bulunduğu bir şehirde olursan oraya gidip eğitim alabilirsin dediler. (Belki kursun son 6 ayında bir çılgınlık yaparım )

    Ben yemek içme olayına katılmıyorum gerçekten çok yanlış. Tamam çok absürt şeylerden kasıt ise haklı olabilirsiniz ama bence insanın damak tadına göre her yerde yiyecek birşey vardır.
    Benim annem yemek öğretmeni aklınıza gelebilecek her türlü yemeği (yerli yabancı mutfak her türlü tatlı tuzlu pasta börek çörek ne varsa) yapıyor. Ben üniversitede 1 yıl devlet yurdunda kaldım ve ne yemek çıktıysa yedim. Askerliğim boyunca millet burun kıvırdı yemeklere ben her zaman ne çıktıysa yedim. 3 yıldır çalışıyorum iş yerinde bu zamana kadar ne çıktıysa yedim. Sevmediğim yemekler olmuyor mu oluyor tabi onu yemiyorum az biraz daha çorba içiyorum bir şekilde idare ediyorum. Ama millet bu yemek yenmez diyerek çıkıp dışarıda yiyor. İyi kötü amaç karın doyurmaksa insan ıssız adada bile karnını doyurur. Bakış açısı işte ya da neyse artık ........









    O kadar güzel yazmışsınız ki içim bir garip olarak gülümseyerek okudum. Umarım yıllar sonrasında bu tarz bir tecrübem olur da ben de gençlere yazarım
    Ne mutlu size, böyle güzel bir hayatınız olmuş...




    Kesinlikle gözü karartmak lazım. Şu an nasıl imkanlara sahipsin tam olarak bilmiyorum abi ama anladığım kadarıyla epey rahata kavuşmuşsun. Gerçekten ciddi bir sabır gösterdiğini tahmin edebiliyorum. Neden mi?

    Bizim TR'de insanlar dilini bildiği halde ülke içinde başka bir şehre gittiğinde bile çekingen vs. oluyor. Cesaret yok çünkü. Fakat sen herşeyi göze alarak gidip oradaki her türlü zahmete inat devam etmişsin. Bele gelen karda pizza dağıtıcılığı demek nokta demek. Ben 5 yıl Yozgat'ta yaşadım evden çıkıp karda kışta okula giderken çok çekiyordum. Bir de o tarz bir iş yapmak .....

    Gerçekten çok takdir ettim abi, harikasın.
    Tesekkur ederim. Allahima bin sukur imkanlarim cok iyi diyeyim. Allah herkesin gonlune gore versin.

  13. #70
    rebeloghy - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    Aug 2012
    Yaş
    31
    Şehir
    İzmir
    Mesaj
    2.232
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    8 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    Bu güzel konu için @Draniela sana ve hikayelerini, deneyimlerini paylaşan herkese teşekkür ederim.

    2015-2016 Polonya'da 1 yıl öğrenci olarak yaşayıp bir sürü ülke şehir gezdim, insanlar tanıdım, hayatlar öğrendim. Şu anda işim yurt dışı ile, ileride yurt dışına yerleşmeyi de düşünüyor ve istiyorum. Polonya'daki bir yıl, kendi ülkemde 22 senede görmediğim saygıyı, insanlığı, güzellikleri gördüm.

    Bu konu bence benzer düşünceleri olanlar için canlı tutulup paylaşımlara devam edilirse çok faydalı olabilecek bir konu. İş fikirleri, ülke tercihleri, öğrenilmiş bilgiler...

    Çok değerli paylaşımlar yapılır burada
    -Fırat

  14. #71
    semavi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    Mar 2012
    Yaş
    43
    Şehir
    USA-Houston
    Mesaj
    1.640
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    74 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    Polonyaya gitmistim. Krakow cok sirin bir yerdi. Uzun sure yasansa sikilir belki insan ama kisa sureli kalma noktasinda insani gercekten cok ferahlatan ve terapi eden bir yerdi...
    Biraz saygı... Dünya herkesin...
    youtube.com/c/KadirZora
    www.zoramotors.com
    https://www.facebook.com/ZoraMotorHouston

  15. #72

    Üyelik
    Aug 2011
    Yaş
    36
    Şehir
    ...
    Mesaj
    7.233
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    143 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    peki gidenlere bir sorum daha var
    ilk etapta sosyal yaşantıyı nasıl kurdunuz?
    ben ailece düşünüyorum hadi bebe 6 aylık ama eşim bütün gün evde oturup yolumu gözlemicek ya
    muhtemelen dil kursu sonrası yüksek lisans kovalicaz ama ilk etapta sosyal çevreyi oluşturma evresi nasıl oluyor?
    dernekler ile yakınlaşmak çözüm olur mu?
    "gafleti, zılleti ve cehaleti tattık. sıra sefalette."

  16. #73
    Draniela - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    Apr 2012
    Yaş
    34
    Şehir
    Bursa
    Mesaj
    2.411
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    8 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    Alıntı rebeloghy Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Bu güzel konu için @Draniela sana ve hikayelerini, deneyimlerini paylaşan herkese teşekkür ederim.

    2015-2016 Polonya'da 1 yıl öğrenci olarak yaşayıp bir sürü ülke şehir gezdim, insanlar tanıdım, hayatlar öğrendim. Şu anda işim yurt dışı ile, ileride yurt dışına yerleşmeyi de düşünüyor ve istiyorum. Polonya'daki bir yıl, kendi ülkemde 22 senede görmediğim saygıyı, insanlığı, güzellikleri gördüm.

    Bu konu bence benzer düşünceleri olanlar için canlı tutulup paylaşımlara devam edilirse çok faydalı olabilecek bir konu. İş fikirleri, ülke tercihleri, öğrenilmiş bilgiler...

    Çok değerli paylaşımlar yapılır burada
    Rica ederim. Umarım merak eden herkese yardımcı olur bu başlık.

    Bizim burada insanlıktan nasibini almamış tonla vatandaş var. İnsanlık görmememiz çok normal

    Alıntı rebelh Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    peki gidenlere bir sorum daha var
    ilk etapta sosyal yaşantıyı nasıl kurdunuz?
    ben ailece düşünüyorum hadi bebe 6 aylık ama eşim bütün gün evde oturup yolumu gözlemicek ya
    muhtemelen dil kursu sonrası yüksek lisans kovalicaz ama ilk etapta sosyal çevreyi oluşturma evresi nasıl oluyor?
    dernekler ile yakınlaşmak çözüm olur mu?
    Düz mantık çocukluğumuzu düşünelim. Bulunduğumuz ortama göre çevremiz oldu. Mahalle okul spor kulüpleri vs. vs.. Bence bu saatten sonra hobilere göre çevre oluşturabiliriz. Mahalle vs. imkansız. Ya da gidince müstakil evlerin olduğu bir sokakta oturulursa zamanla diyalog olur diye düşünüyorum. Tabi tamamen tahmin
    Semih Kurtulmuş
    Adventurer Engineer

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •