Bir kaç sene evvel, biraz problemli zamanlardı, işe gidip gelmelik, akşam market alışverişini vs yüklemelik araba bakıyorum.
Sağdan soldan ilanlardan derken yolum bir şekilde bağcılara düştü
Orada galerilerin arasında gezerken uzakta bir tane sanat güneşi parlıyor, ama bildiğiniz yanıyor derler ya, Renault FLASH
Araba o kadar güzel duruyor ki, herşeyi ok gibi, çizgileri, çamurluk, tamponlar, kapı hizaları felan, yani sıfırı bu kadar olur ki o ölçülerden çok anlamam ama, altın orana yakın olan herşey insanın gözüne hoş görünür diyerekten dedim şuna bir bakayım.
Gittim oraya doğru, galerici adam çıktı mekanında, S.A, A.S felan, araba çok güzel duruyor dedim, dükkanınızın önü geniş baya, bir tur atsam şuradan dönerek uygun olur mu?
Adam, tabi abi, gez gel, istersen al götür, yarın gel dedi
) Tamam dedim ver anahtarı bir tur atayım üst sokaktan döner gelirim
Beni sitede tanıyan bir kaç kişi bilir, irice bir adamım, kiloluyum, şişkoyum, uzun ve iriyim, normalin üzerindeyim, adına ne derseniz deyin işte, 3XL'ım. Kasada ayrıca büyük neyse..
Kapıyı açtım, koltuğa oturdum marş basıcam işte..
Şakırt diye bir ses, bir sallantı, bir karmaşa, bir toz bulutu..
Bir baktım direksiyonun alt sınırı burnumla aynı hizada.. Lan dedim noluyor?
Adam geldi arabaın başına, abi arabanın damına koydun dedi!
Ulan dedim ben mi koydum, tut kolumdan çıkar beni buradan, yola çıksam ne olacaktı Fred ÇAKMAKTAŞ gibi ayaklarımızla gelecektik.
Yani özetle, arabanın koltuğu alt taban ile birlikte göçtü yere.
Nasıl oldu neden oldu bilmiyorum, en son uzadığımda oradan adam arkamdan saydırıyordu halen
Böyle işte