ben de Anamurluyum, ailemin çok büyük kısmı da seracılık yapıyor çilek ve de muz... evet güzel para kazanılıyor ama 2.80 den muz, 2 tl den çilek satılınca pek bir kıymeti kalmıyor... haa en güzel tarafı Anamur'da hayat ucuz, hava güzel, huzur var...
Printable View
Udemy’den sosyal medya danışmanlığı, amazon dropshipping videosu izleyen sosyal medya uzmanı e-ticaret danışmanı, gmail hesabı açabilen google ads reklam danışmanı, crackli adobe ps ai ae indirp onu açan grafik tasarımcı oldu. Gerçi artık o bile yok Picsart kullanan grafik tasarımcıyım diyor. Türkiyede yapılan işlerin kalitesi ortada.
1 yıl oldu google premier iş ortağıyım. Şu kadar ahkam kesemedim, iş bağlayamadım ona yanıyorum. :)
Çok güzel yazmışsınız affınıza sığınarak sormak isterim:
Anlattığınız modelleme anladığım kadarıyla tamamıyla verimlilik odaklı. Günün sonunda para kazanmak için yapılan bir iş olduğu için normal, ama gerçekten sürdürülebilir olmadığını siz de söylemişsiniz. Üstüne bir de hayvan yetiştiriciliği değil de hayvan otelciliği gibi değil mi bu konsept?
Yani demem o ki, eski usül, anam babam usülü otlatayım geri getireyim sütünden faydalanayım, vakti gelince etinden faydalanayım tarzı bir modelleme, sürümü olmadığı için, yatırımın geri dönüşü geç olacağı için mi tercih edilmiyor artık? Kışın tabi ki yem ihtiyacı fazla olacaktır, sıfır yem manasında demiyorum tabi, sadece bu iş daha sürdürülebilirlik odaklı ama hala daha az da olsa kazançlı yapılamaz mı onu merak ediyorum.
Biz ege bölgesinde İzmir'in Ödemiş ilçesinde bu işi yaptık bu kısımda mera alanı olmadığı için hayvanları salıp otlamasını sağlayacak araziler mevcut değil. Bu yüzden tek alternatif olan ek-biç-yemle yönteminden başka alternatif kalmıyor maalesef. İşe ilk başladığımızda kazanç vardı evet fakat 2012 itibariyle yapılan iş kar getirmemeye başladığı gibi son zamanlarda artık zarar yazmaya başladı içinde bulunduğumuz dengesiz siyasi politikaların getirdiği saçma döviz kurlarından ve dışa bağımlılıktan dolayı. Samanı dahi ithal eden bir yönetim anlayışı içinde bu işleri yapmak üreticiyi değil ithalatı yapan firmaların kazancı haline geldi. Üstüne üstlük çiftçi için sağlanan devlet desteklerinin vaadden öteye gidemeyişi son zamanlarda iyice yıkıma sebep oldu.
Ben yukarıda kısa bir özet geçtim işin içine girildiğinde daha veteriner masrafları, yeni doğan buzağılar için harcanan yüklü paraları yazmadım bile. Dediğim gibi dışarıdan ağız sulandıran ama gerçekte hiçbir getirisi olmayan bir uğraş haline geldiğini üzülerek belirtmek isterim. Olayı çok dramatize etmek istemiyorum söyleyebileceğim daha çok şey var fakat burası ne yeri ne de zamanı.
abi çilek 25tl muz 5tl şuan abi ama demir 11,5tl naylon 41tl oldu maliyette arttı. muz mantıklı olmaktan çıktı ama çilek her zaman mantıklı erken ekilebilirse güzel paralar alınabilir.
Konu eski ama +1 leyelim.
Bende bu ara iş arayışı içindeyim. Kontraplaktan sandalye, zigon sehpa, aydınlatma ürünleri, dekoratif eşyalar yapmayı düşünüyorum satışı direk internet siteleri üzerinden yapmayı planlıyorum. Mevcutta kontraplak işi ile uğraşıyoruz zaten babadan dededen marangozlukta var biraz. Ne düşünürsünüz bu konuda?
Video cekim vs. fiziksel isler, pure-dijital degil. Ben sadece internet/digital/channel odakli teknoloji/danismanliktan bahsediyorum.
2-3 Turk ajans/girisimci ile y.disina acilmalari icin fikir alisverisi yapiyorum. Y.disinda kesinlikle tutacak teknolojileri/hizmetleri olsa da bunun satis/pazarlamasini yapacak yetkinlikte satisci ve/veya know-how hic yok ve/veya cok az var. TR'nin ekonomik kurtulusu teknoloji/hizmet ihrac etmesiyle olacak.
Maalesef olamayacak. Türkiye de yazılım adına gelişmiş bir eğitim yok, bakkal için basit bir crm yazamayacak adamların isminin başında prof. takısı var. Kendi çabasıyla kendini geliştirmeyi başaran sayılı insan/firma var. Onlar da bir yerde tıkanıp kalıyor. Bahsettiğin yetkinliğe ulaşan zaten yurtdışına kaçıyor. Örneğin abd de şuan çok fazla bu sektörde yüzlerce milyon dolarlık hale gelmiş Türk var. Hiç biri de dönmeyi düşünmüyor. Bir kaçı göstermelik Türkiye ye ofis açtı ama yakın zamanda kapatırlar/kapattılar. Bırak yazılım hizmet işlerini, gıda sektöründe bile sonradan iyi birşey yaparak büyüyemiyorsun, hemen ayağına basıyorlar. Örneğin chobani Türkiye de başlayıp, danoneyi torkuyu sütaşı geçicem dese başaramazdı. Arkasında büyümesi durumunda çökülmesini engelleyecek baronlar olması gerekirdi.
Örneğin ben Türkiye de rüşvet vermeden sadece fiyat/performan ürünü olduğumuzu ispatlayıp led teknolojileri satamadım, her ihalede mutlaka birilerini yemlememiz gerekti(özel sektör yatırımlarında bile). Rüşvetsiz iş dönmez dedikleri rusya da bu güne kadar en fazla iphone vs gibi basit hediyeler vermişimdir. Öyle 100 dolarlık malı 200 dolara satıp yarısını aracılara dağıtmak gibi konulara hiç maruz kalmadım. En fazla dökümantasyonel işlerde zorluk çektiğimizde hızlansın diye viski votka filan yanımıza alıp gitmişizdir memurlara. Direk para vererek iş yürütmüyoruz ve bu duruma çok şaşırıyorum.
Demem o ki, bu işler bizde başarılamaz değil, başartmazlar. Çünkü önündeki engel ekonomi bile değil, direk siyasilerin kendisi. Bu ülkede şansı yaver gidip başarılı olan bir kaç teknoloji firması sırf para için yabancılara satmadılar hisselerini, çoğu çökülememesini garantiye almaya çalıştı.
Benim chpden de umudum yok. Belki ekonominin biraz toparlanmasını sağlarlar ama onların da içinde yiyici dolu. Umarım yanılırım da şöye dünyanın imreneceği firmalarımız çıkar (inşaat hariç).
hocam misal veriyorum, Bilgisayar Mühendisliği nedir? bizim okulda 90lı yılların sonunda bilgisayar bölümünde okuyanlara soruyorduk, ne yapıyorsunuz diye? mühendislikte ilk senenin tamamı 2. senenin çoğu ortaktı zaten geriye kalıyor 2 yıl... adamlar windows fortran77 biraz visual basic bolca office le okulu bitirdi.. sonradan zaten onlar herkesin bildiği şeyler haline geldi... hocalar yırtındı hardware ile software i ayıralım diye, nerede o vizyon... 90 lı yıllarda bilgisayarla tanışan ülkemizde o yıllarda bile hocalar 50+ tı...hiç biri görmedikleri teknolojileri anlattılar... şimdi deniyor ki, şu kadar maaşla çalıştıracak adam bulamıyoruz... çok doğru, bulamazsın... çünkü herkes Çemişgezek iktisat mezunu, adam kaynakçılıkla ne yapsın? tornayla ne işi olur?sen adamı bankaya en kötü şube müdürü yapmalısın ki çalışsın...
bu ülkede eskiden DPT vardı, kısa orta ve uzun vadeli programları vardı, meclis onaylardı, yatırımlar kim gelirse gelsin çoğunlukla buna göre yapılırdı.. şimdi akşam BAE düşman diye yatıyoruz ertesi sabah 'büyük buluşma, 10 milyar usd geliyor' diye uyanıyoruz... akıllı adam kaza yaparken bile en az nasıl görürüm diye saliselik bir plan yapar ve direksiyonu ona göre kırar, biz ise bodoslama devam...
Şu kadar maaş dedikleri de geyik. İnan dedim ki masa başı işlerden kurtulayım şantiye işlerine başvurayım, hiç biri dönmüyor, beyaz yaka iken aldığımı alabileceklerimden. Tornacı bulamıyorum diyor, maaşlar iyi olsa tornacılar çoğalır herkes gidip aof kamu yönetimi okuyup masa başı iş aramaz.
En basit örnek aramızda işte, adam akademisyen aldı green kartı gitti abd ye oto galeri tamir işine girdi, belki de değerli olan mesleğinden fazlasını kazanıyordur. emeğe saygı olsa, işçilik küçümsenmese, kimse iş beğenmemezlik yapmaz. Aramızda o kadar yetenekli adamlar var, duvar boyamak yaptığım işten değerli olsa ben niye rahat masa başı iş bakayım ki? Türk insanı çalışkandır hakkını alabildiğinde. Yurtdışında şantiye de çalışan türkler mesai v.s gıkını çıkarmıyor. Niye? Çünkü adam ay sonunda temiz 2bin usd yi cebine koyacak masraflar düştükten sonra.
Bu konu tamamen bizim toplumsal kast sistemimizden kaynaklaniyor.
Herkes universite okumali diye bir dusunce var, cunku universite 'kazanilan' bir yer. Okumazsan kastin alt sisteminde kalirsin gibi dusunuyoruz. (Benzer sekilde teknik/meslek liseleri icin).
Mesleki egitim, fiziksel isler toplumsal saygi kazandigi zaman kimse masabasi ic diye istemez. Ikincisi de, universiteler is ve isci bulma kurumu degildir, her uni okuyan is bulacak/bulmali diye bir algi olmamasi lazim. Universiteler kisiye vizyon katar, teorik bilgi ogretir, otesi yok.
Ben mesela, muhendislik okudum, mezun oldum ve bile-isteye dijital alana yoneldim, muhendislik egitiminde kazandigim, gorgu,vizyon, 3 boyutlu dusunme yetenegi ile yurudum gittim. Su an 7-8 sene oncesine donsem, yine muhendislik okurum, yine ayni yolu secerim.
Doğru diyorsunuz. Ben de jeoloji mühendisiyim. Kömür madenlerinde çakışmak için 3-4 yere başvuru yaptım ama dayı amca yoksa bu ülkede işler gerçekten zor. Bir de babamın 15 sene önce meslek lisesine git demesine tekrar geri dönebilsem. Tamirat, mekanik işleri gerçekten elimden gelir. Şu anda alanımda hiç alakası olmamasına rağmen sırf hobim olarak kaynak işlerini öğrendim. Bana göre bu devirde yapılacak işler zanaat ile ilgili işlerdir. Örnek vermek gerekirse (hesapları sallıyorum.)
profil demirin metresi 5 lira ise bunu bir demir kapı yapmak istediğinizde 10 lira olarak masrafa işlersiniz. %100 civarında bir kâr ile çalışıyor metal ustaları. Mekanik tamir ve kaporta ustaları da bu ustalardan kat kat fazla kazanır. Ama artık32 yaşındayım ve benim için çok geç. Şarküteride tavuk satıyorum. :)