Para kazanma işi sadece beceri değil fırsatları iyi değerlendirmek ile de ilgili bir durumdur. Teraryum sektöründe ilerlemek istiyorsanız kendi websiteniz üzerinden niş bir hizmet olarak devam edebilirsiniz. Yine pazar yerleri ile de satışa devam edebilirsiniz. Bir kaç yıl önce ki kadar boşluk olmasa da teraryum ticaretinde her zaman gelir elde edebilirsiniz.
tarım ve hayvancılık yapılabilir. girdi maaliyetleri oldukça yüksek ama nüfus artıyor.
Renault Sport
Dolar 10TL+ olduğu için yurtdışı için para değil. TR'de Dijitale 30-40+ veren firma TR bazında ana akım şirketler olabilir ancak. Onlar bile sürekli konkur vs. farklı şirketlerle çalışıyor onları kapmak için altan gelenler fiyat kırıyor vs. Bugün video çekimi yaptırıyorum günlük bana maliyeti 9000TL+KDV. Buna kurgu da dahil. Yurtdışına iş kovalamak ayrı dolar bazında kıyaslamak, şirketlerin ve şahısların bu işlere ülke bazında ayırabildikleri veya ayırmak istedikleri apayrı bir olay.
hayvancılığı yaklaşık 15 sene yapmış ve yeni bırakmış bir aile olarak bu işe bir girerken birde çıkarken sevineceğinizi hatırlatmak isterim.
Gerek süt gerekse kırmızı ve beyaz et üretimi yapmış bir aile olarak bu iş için sadece iştah kabartan ve dışarıdan oldukça basit görünen bir sektör olduğunu belirtmek istiyorum.
Çalışma şartları ve maliyetlerden üstü kapalı olarak biraz bahsedeyim.
Süt işi yaparsanız hayvanı saati geçirmeden sağmanız gerekiyor sabah 07:00 akşam 19:00 saati geçerse alacağınız süt miktarı azalır ama hayvan aynı yemi tüketmeye devam eder zarar yazar.
Her sağım öncesi hayvandan süt alabilmek için yem vermeniz gerekir ki bu işin en meşakatli kısmı budur. Önden saman ve sılaj karışımı hazırlamak gerekir lafta bu iş kolay gözüksede fiiliyatta epey zordur saman karma makinesine bir balya saman atarsınız ve üzerine gereken miktarda sılaj desteklersiniz. Sılajı hazır alırsanız girdi maliyeti yükselir ve karlılık azalır bu yüzden sılajı kendiniz ekip biçmeniz gerekir. Bunu basit bir işlem olarak yazdım ama sılaj hava sıcaklığına göre günde 2 defa sulanmak ister ve tabii kaynakların yok olmasına sebep olur. Peki nedir bu tabii kaynak ? SU evet sudan bahsediyorum su dünya genelinde giderek azalan ve bu sene içinde ege ve diğer tarım yapılan bütün bölgeleri başta olmak üzere neredeyse bütün türkiye'de azalan bir tabii kaynağımız. Bu sene kuraklık yaşandı ve hiç bir haber ajansı bunu olması gerektiği gibi ciddi bir şekilde dile getirmedi. (şaşırılacak bir durum değil bu esasen). Şebeke suyu kullanamazsınız hem yasak hemde çok pahalı bu yüzden dalgıç pompa ile yer altı su kaynağı buldurmanız gerek. Su arama yapılan nokta başına ödenen parayı duysanız dudaklarınız uçuklar 1-2-3 deneme şansınız kalmadı nokta atışı gerekli. Şanslısınız suyu buldunuz dalgıç pompa ile suyu çekiyorsunuz ay sonu gelen elektrik faturasını görmeden önce bir adet XANAX içmenizde fayda var.
Sılajı ekmek için tarlayı sürmek gerekli bunun için traktör lazım bu traktörüde beslemek gerek burayı fazla detaylandırmıyorum artık herkes anlamıştır. Hasat zamanı geldi sılajı biçtik bitmedi bu sılajı öyle açık alanda yada ambarda muhafaza edemezsiniz yoksa kurur ve besin değerini kaybeder toprak altına gömmek gerekiyor düz bir alana önce kalın naylon serdik ve tuzladıktan sonra üstünü kalın naylon ile örttük en üstünede yağmurla akıp gitmesin diye mil serdik. Bunlar hep beden işi eller patlamış diz ve bel artık kendinden geçmiş. Irgat tutup günlük yevmiye öderseniz ayrı ama kimse sizin çalıştığınız gibi çalışmıyor.
Saman ve sılajı harmanladık kasalara doldurup hayvanın olduğu yere ahıra (bizde dam denir) taşıdık ve hayvanın yesin diye yem yalağına döktük bu karışım üstüne süt arttırıcı yem ilave etmeniz gerek yoksa süt yağsız olur ve verim alamazsınız ve sadece günü kurtarırsınız. Sütü sağdık ve sabah süt toplayan mandıra alsın diye süt kazanına aktardık. Süt kazanı devasa bir buz dolabı gibi elektrik tüketir çünkü sütü sabaha kadar muhafaza etmek gerekli yoksa bozulur.
Eğer kesim hayvancılığı yapılacaksa işler biraz daha kolay ama paranız varsa kolay. Dana yada düve alır beslersiniz zamanı gelince bıçağa verir paranızı şanslıysanız 3 ay içinde değilseniz 5 ay içinde alırsınız. Etinizi şarküteri sektöründe öncülük eden bilindik firmalara çek karşılığı verirseniz 3 ayda parayı alırsınız ama bu öncü sektörlerin fiyat politikaları sektörde öncü oldukları kadar bol kese değildir. Bu yüzden kasap, mezbağa gibi yerlere yönelirsiniz bu firmalar parayı hayvanları kesip etini satmadan ödemezler. Bu yüzden vade araları biraz uzundur.
Kesim için besleme yapmak gerek çünkü hayvanın kilo alması gerekiyor ki kantarda ağır çıksın. Dayanıyoruz besi yemine ama süt besiciliğindeki gibi sılaj ve saman karışımının üstüne eklenen yem miktarı gibi değil daha çok vermemiz lazım yoksa hayvan kilo almaz ve kantarda sizi üzer. En bilinen yöntem yem çuvalını hayvanın önüne açmak ve hayvan acıktıkça bu yemden yemesini sağlamak. 400-600kg arası devasa işkembesi olan hayvanlardan bahsediyorum o yem çuvalından ahırda kaç tane hayvan varsa günde nekadar gideceğini hesaplayın artık.
Unutmadan yazın sıcaklarda hayvanlar telef olmasın diye ahıra devasa vantilatörler koymanız gerek bu vantilatörler günde en az 10-12 saat çalışacak eve elektrik tüketecekler.
Son olarak bütün bu yazdıklarım eğer kendi ahırınız olması durumunda olası giderleri hesaplamak için geçerlidir. Eğer kendi ahırınız yoksa seçenek teke düşüyor yem besiciliği yapmak çünkü süt işi yapacaksanız hem tarla hemde tarlayı sulamak için su gereklidir. Su her iki iş içinde elzem ama kesim işinde su tankerleri ile tanklara taşıyacağınız su ile idare edebilirsiniz.
Yukarıda bazı noktaları koyulaştırarak hem dikkat hemde gider hesabı yapmanızı sağlamaya çalıştım. Biz yaklaşık 15 sene yaptığımız bu işi hayvanlarımızı ve bütün ekipmanımızı satıp ahırıda kiraya vererek sonlandırdık çünkü gelir gideri karşılamıyor ve sürekli borçlanıyorduk. Şimdi en azından kira gelirimiz var ve satışı yapılan hayvan ve ekipmanların parasının değer kaybetmemesi için ticaret işleri yapıyoruz.
Youtube kanalım
https://www.youtube.com/c/DensWorkshop
Instagram sayfam
https://www.instagram.com/dens_workshop
Udemy’den sosyal medya danışmanlığı, amazon dropshipping videosu izleyen sosyal medya uzmanı e-ticaret danışmanı, gmail hesabı açabilen google ads reklam danışmanı, crackli adobe ps ai ae indirp onu açan grafik tasarımcı oldu. Gerçi artık o bile yok Picsart kullanan grafik tasarımcıyım diyor. Türkiyede yapılan işlerin kalitesi ortada.
1 yıl oldu google premier iş ortağıyım. Şu kadar ahkam kesemedim, iş bağlayamadım ona yanıyorum.
Derinlemesine hasta bir topluma uyum sağlamak bir sağlık ölçütü değildir.
Çok güzel yazmışsınız affınıza sığınarak sormak isterim:
Anlattığınız modelleme anladığım kadarıyla tamamıyla verimlilik odaklı. Günün sonunda para kazanmak için yapılan bir iş olduğu için normal, ama gerçekten sürdürülebilir olmadığını siz de söylemişsiniz. Üstüne bir de hayvan yetiştiriciliği değil de hayvan otelciliği gibi değil mi bu konsept?
Yani demem o ki, eski usül, anam babam usülü otlatayım geri getireyim sütünden faydalanayım, vakti gelince etinden faydalanayım tarzı bir modelleme, sürümü olmadığı için, yatırımın geri dönüşü geç olacağı için mi tercih edilmiyor artık? Kışın tabi ki yem ihtiyacı fazla olacaktır, sıfır yem manasında demiyorum tabi, sadece bu iş daha sürdürülebilirlik odaklı ama hala daha az da olsa kazançlı yapılamaz mı onu merak ediyorum.
Biz ege bölgesinde İzmir'in Ödemiş ilçesinde bu işi yaptık bu kısımda mera alanı olmadığı için hayvanları salıp otlamasını sağlayacak araziler mevcut değil. Bu yüzden tek alternatif olan ek-biç-yemle yönteminden başka alternatif kalmıyor maalesef. İşe ilk başladığımızda kazanç vardı evet fakat 2012 itibariyle yapılan iş kar getirmemeye başladığı gibi son zamanlarda artık zarar yazmaya başladı içinde bulunduğumuz dengesiz siyasi politikaların getirdiği saçma döviz kurlarından ve dışa bağımlılıktan dolayı. Samanı dahi ithal eden bir yönetim anlayışı içinde bu işleri yapmak üreticiyi değil ithalatı yapan firmaların kazancı haline geldi. Üstüne üstlük çiftçi için sağlanan devlet desteklerinin vaadden öteye gidemeyişi son zamanlarda iyice yıkıma sebep oldu.
Ben yukarıda kısa bir özet geçtim işin içine girildiğinde daha veteriner masrafları, yeni doğan buzağılar için harcanan yüklü paraları yazmadım bile. Dediğim gibi dışarıdan ağız sulandıran ama gerçekte hiçbir getirisi olmayan bir uğraş haline geldiğini üzülerek belirtmek isterim. Olayı çok dramatize etmek istemiyorum söyleyebileceğim daha çok şey var fakat burası ne yeri ne de zamanı.
Youtube kanalım
https://www.youtube.com/c/DensWorkshop
Instagram sayfam
https://www.instagram.com/dens_workshop
abi çilek 25tl muz 5tl şuan abi ama demir 11,5tl naylon 41tl oldu maliyette arttı. muz mantıklı olmaktan çıktı ama çilek her zaman mantıklı erken ekilebilirse güzel paralar alınabilir.
Renault Sport
Konu eski ama +1 leyelim.
Bende bu ara iş arayışı içindeyim. Kontraplaktan sandalye, zigon sehpa, aydınlatma ürünleri, dekoratif eşyalar yapmayı düşünüyorum satışı direk internet siteleri üzerinden yapmayı planlıyorum. Mevcutta kontraplak işi ile uğraşıyoruz zaten babadan dededen marangozlukta var biraz. Ne düşünürsünüz bu konuda?
Video cekim vs. fiziksel isler, pure-dijital degil. Ben sadece internet/digital/channel odakli teknoloji/danismanliktan bahsediyorum.
2-3 Turk ajans/girisimci ile y.disina acilmalari icin fikir alisverisi yapiyorum. Y.disinda kesinlikle tutacak teknolojileri/hizmetleri olsa da bunun satis/pazarlamasini yapacak yetkinlikte satisci ve/veya know-how hic yok ve/veya cok az var. TR'nin ekonomik kurtulusu teknoloji/hizmet ihrac etmesiyle olacak.
Maalesef olamayacak. Türkiye de yazılım adına gelişmiş bir eğitim yok, bakkal için basit bir crm yazamayacak adamların isminin başında prof. takısı var. Kendi çabasıyla kendini geliştirmeyi başaran sayılı insan/firma var. Onlar da bir yerde tıkanıp kalıyor. Bahsettiğin yetkinliğe ulaşan zaten yurtdışına kaçıyor. Örneğin abd de şuan çok fazla bu sektörde yüzlerce milyon dolarlık hale gelmiş Türk var. Hiç biri de dönmeyi düşünmüyor. Bir kaçı göstermelik Türkiye ye ofis açtı ama yakın zamanda kapatırlar/kapattılar. Bırak yazılım hizmet işlerini, gıda sektöründe bile sonradan iyi birşey yaparak büyüyemiyorsun, hemen ayağına basıyorlar. Örneğin chobani Türkiye de başlayıp, danoneyi torkuyu sütaşı geçicem dese başaramazdı. Arkasında büyümesi durumunda çökülmesini engelleyecek baronlar olması gerekirdi.
Örneğin ben Türkiye de rüşvet vermeden sadece fiyat/performan ürünü olduğumuzu ispatlayıp led teknolojileri satamadım, her ihalede mutlaka birilerini yemlememiz gerekti(özel sektör yatırımlarında bile). Rüşvetsiz iş dönmez dedikleri rusya da bu güne kadar en fazla iphone vs gibi basit hediyeler vermişimdir. Öyle 100 dolarlık malı 200 dolara satıp yarısını aracılara dağıtmak gibi konulara hiç maruz kalmadım. En fazla dökümantasyonel işlerde zorluk çektiğimizde hızlansın diye viski votka filan yanımıza alıp gitmişizdir memurlara. Direk para vererek iş yürütmüyoruz ve bu duruma çok şaşırıyorum.
Demem o ki, bu işler bizde başarılamaz değil, başartmazlar. Çünkü önündeki engel ekonomi bile değil, direk siyasilerin kendisi. Bu ülkede şansı yaver gidip başarılı olan bir kaç teknoloji firması sırf para için yabancılara satmadılar hisselerini, çoğu çökülememesini garantiye almaya çalıştı.
Benim chpden de umudum yok. Belki ekonominin biraz toparlanmasını sağlarlar ama onların da içinde yiyici dolu. Umarım yanılırım da şöye dünyanın imreneceği firmalarımız çıkar (inşaat hariç).
It’s better to walk alone, than with a crowd going in the wrong direction... (Grant)
hocam misal veriyorum, Bilgisayar Mühendisliği nedir? bizim okulda 90lı yılların sonunda bilgisayar bölümünde okuyanlara soruyorduk, ne yapıyorsunuz diye? mühendislikte ilk senenin tamamı 2. senenin çoğu ortaktı zaten geriye kalıyor 2 yıl... adamlar windows fortran77 biraz visual basic bolca office le okulu bitirdi.. sonradan zaten onlar herkesin bildiği şeyler haline geldi... hocalar yırtındı hardware ile software i ayıralım diye, nerede o vizyon... 90 lı yıllarda bilgisayarla tanışan ülkemizde o yıllarda bile hocalar 50+ tı...hiç biri görmedikleri teknolojileri anlattılar... şimdi deniyor ki, şu kadar maaşla çalıştıracak adam bulamıyoruz... çok doğru, bulamazsın... çünkü herkes Çemişgezek iktisat mezunu, adam kaynakçılıkla ne yapsın? tornayla ne işi olur?sen adamı bankaya en kötü şube müdürü yapmalısın ki çalışsın...
bu ülkede eskiden DPT vardı, kısa orta ve uzun vadeli programları vardı, meclis onaylardı, yatırımlar kim gelirse gelsin çoğunlukla buna göre yapılırdı.. şimdi akşam BAE düşman diye yatıyoruz ertesi sabah 'büyük buluşma, 10 milyar usd geliyor' diye uyanıyoruz... akıllı adam kaza yaparken bile en az nasıl görürüm diye saliselik bir plan yapar ve direksiyonu ona göre kırar, biz ise bodoslama devam...
Şu kadar maaş dedikleri de geyik. İnan dedim ki masa başı işlerden kurtulayım şantiye işlerine başvurayım, hiç biri dönmüyor, beyaz yaka iken aldığımı alabileceklerimden. Tornacı bulamıyorum diyor, maaşlar iyi olsa tornacılar çoğalır herkes gidip aof kamu yönetimi okuyup masa başı iş aramaz.
En basit örnek aramızda işte, adam akademisyen aldı green kartı gitti abd ye oto galeri tamir işine girdi, belki de değerli olan mesleğinden fazlasını kazanıyordur. emeğe saygı olsa, işçilik küçümsenmese, kimse iş beğenmemezlik yapmaz. Aramızda o kadar yetenekli adamlar var, duvar boyamak yaptığım işten değerli olsa ben niye rahat masa başı iş bakayım ki? Türk insanı çalışkandır hakkını alabildiğinde. Yurtdışında şantiye de çalışan türkler mesai v.s gıkını çıkarmıyor. Niye? Çünkü adam ay sonunda temiz 2bin usd yi cebine koyacak masraflar düştükten sonra.
It’s better to walk alone, than with a crowd going in the wrong direction... (Grant)
Bu konu tamamen bizim toplumsal kast sistemimizden kaynaklaniyor.
Herkes universite okumali diye bir dusunce var, cunku universite 'kazanilan' bir yer. Okumazsan kastin alt sisteminde kalirsin gibi dusunuyoruz. (Benzer sekilde teknik/meslek liseleri icin).
Mesleki egitim, fiziksel isler toplumsal saygi kazandigi zaman kimse masabasi ic diye istemez. Ikincisi de, universiteler is ve isci bulma kurumu degildir, her uni okuyan is bulacak/bulmali diye bir algi olmamasi lazim. Universiteler kisiye vizyon katar, teorik bilgi ogretir, otesi yok.
Ben mesela, muhendislik okudum, mezun oldum ve bile-isteye dijital alana yoneldim, muhendislik egitiminde kazandigim, gorgu,vizyon, 3 boyutlu dusunme yetenegi ile yurudum gittim. Su an 7-8 sene oncesine donsem, yine muhendislik okurum, yine ayni yolu secerim.
Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)