Evet asgari ücreti parantez içinde google verisi olarak belirttim. Akrabalarımın çoğu işveren ve bugün başlayan adam 1400€ ile başlıyor. Gerek şantiye gerek masa başı. Hadi 1100 olsun yine mal/saatlik ücret hesabında çok geri olduğumuz gerçeğini değiştirmez. Et içinse 3 ay öncesi için konuşuyorum şehir Verviers/Liege yanlış hatırlayım 1-2 eur sapsın kesinlikle 10 eur üstü görmedim antrikot 9.90 dı ki gittiğimde ucuz diye afedersiniz görmemiş gibi kırmızı ete yapışıyorum
Siz direkt olarak Londra / İngiltere olarak başlamışsınız konuya ancak ben daha genel ve global olarak yorumlamak istiyorum bunu farklı bir bakışla.
Türkiye'de son 6 yıldır özellikle de son 1,5-2 yıldır alım gücü neredeyse yerlerde sürünür hale gelmiş durumda. Teknoloji, akaryakıt, otomotiv bir yana tarım ve hayvancılığı da kendi ellerimizle bitirip gıda maddelerinde dahi ithalata bağımlı olmuş hale geldiğimiz için, dövizin yükselmesiyle memleket yaşanmaz hale geldi. Bu konuda farklı düşünen yoktur çok azdır sanırım. Ve hayatı yaşamayı seven çoğu insan da elbette bir B planı düşünüyordur.
Ancak burada şöyle bir şey var, yurt dışına yerleşme kararı alırken çok çok dikkatli olmak gerekiyor. Öncelikle psikolojik olarak bu kararı almaya hazırsanız kendinizi yalnızca bir
ülkeye şartlamamanızı öneririm hele hele bu ülke İngiltere ise. Hem ekonomik hem de sosyolojik anlamda tüm verileri enine boyuna düşünmek ve acele karar vermemek şart.
Her ne kadar İngiltere'ye gitmemiş de olsam çoğumuzun çevresinde İngiltere'ye adım atmış ve tecrübe sahibi kişiler olmuştur ki İngiltere hakikaten İskandinav ülkeleri ve İsviçte Lüksemburg ikilisinden sonra Avrupa'nın pahalılıkta başı çeken ülkesi sanırım. Öncelikle kurları TL'ye çevirmeden yerel para birimiyle kazanılacak ve yerel para birimiyle harcanacak şeylerin hesabını iyi yapmak gerek.
Şu anda Türkiye'de global bir firmada çalışıp o firma aracılığıyla yurt dışında çalışmayacaksanız, sizi hatrı sayılır bir süre rahatça yaşatacak banka hesabınız yok ise nereye giderseniz gidin ilk aylarınızda oldukça zorlanacağınızı düşünüyorum. Bu yalnızca İngiltere de değil çoğu ülke için geçerli. Farklı bir kültür, tanımadığınız insanlar vsvs.
Birçok kişi zaten belirtmiş ancak en doğrusu burada teorik olarak ölçüp tartıp yerleşmeyi düşündüğünüz ülkeye, çok büyük adımlar atmadan önce, turist olarak gidip yerli gibi yaşamak gerekiyor. Hem hayat pahalılığını yerinde tartabilmek hem de insanlarla olan diyaloğunuzu test edebilmek adına. Şöyle bir örnek vermek isterim, 2016 yılı sonlarında 3 aylığına Boston / ABD'ye dil okuluna gittim. O zamanlar dolar 3 seviyelerindeydi ancak orada yaşadığım 3 ay boyunca hiçbir zaman doları TL'ye çevirerek hareket etmedim. Yerel dinamikleri anlamaya çalıştım. Turist gibi harcadım, evimde yemek yapmayıp hep hazır yedim, hiçbir şeyden ferahat etmedim fırsat buldukça farklı eyaletleri gezdim ve günün sonunda konaklama hariç günlük 45-50 USD bütçeyi hiç aşamadım. Gerçekten tutumlu yaşasaydım da günlük 10-15 USD bütçeyle çok rahat yaşardım ki yaşayan arkadaşlarım da vardı. Konaklama için ise 700-750 USD'ye ev arkadaşıyla birlikte çok rahat yaşanabilirdi. Bahsettiğim eyalet California, New York kadar pahalı olmasa da ABD'nin en pahalı 5 eyaletinden biri. İnsanlarını ise çok sevmiştim, sosyal hayatta rahatça diyalog kurabileceğime inanmıştım, iş hayatında ise bulunduğum dil okulunda çalışan insanların birbirleriyle olan iş ilişkilerine ve çalışma şartlarına dikkat etmiştim. Türkiye'ye geri dönüş yaparken de Boston benim için yaşanabilir bir yer olarak aklımda yer edinmişti mesela.
Diyeceğim şudur ki; burada alternatifleri değerlendirmeden, sonrasında kararınızı verip orada birkaç ay geçirmeden temelli büyük adımlar atmayın derim. Son olarak youtube'da kanada geyikleri diye bir sayfa var, iki arkadaş Kanada'ya yerleştikten sonra Kanada'ya dair pozitif ve negatif tüm tecrübelerini aktarıyorlar bu kanalda. Her ülkenin kendi dinamikleri de olsa yurt dışında yaşama hakkında bakış açısı genişletebilecek şeyler paylaşıyorlar, izlemenizi öneririm. Hayırlısı olsun şimdiden.
psn: DAGHAN26
gidersem mecburi gitmeyeceğim
baktım olmuyor çıkar gelirim "bir dönem ingilterede bir kaç ay yaşamıştım" diye anlatırım çok önemli değil geri dönememe takıntım yok hava durumunun kapalı olması bile etken bence dönmeyi düşünmek için
ha baktım 3 ay yaşadık alıştık 5 ay oldu sıkıntı yok 6 ay oldu yasal prosedürleri hallettik gelirimiz fena değil yaşamımız iyi gelmem
bakarsın 2 sene sonra sıkılır gelirim o da çok önemli değil kendimi kasmıyorum
ama konuyu açarken anlatmak istediğim şeyleri anlatamadığımı görüyorum
parayı tlye çevirmeyi neden bu kadar büyüttünüz ben anlamadım ben burada 5000 kazanıyorum orada 13000 kazanacağım demiyorum ki arkadaşlar
parayı tlye çevirdim çünkü oradaki market alışverişinin tl ile yapıldığında bile buradan daha ucuz olduğuna dikkat çekmek istedim
yoksa kiralar buranın en az 5 katı ama bir asgari ücretli burada kira ödeyerek ev geçindiremezken orada bunu her gün et yiyerek yapabilir çünkü alım gücü iyi
ben şunu iddia ediyorum; emek/kazanç/yaşam kıyaslaması yaparsak tr ingiltereden çok daha pahalı bir ülke
konunun özeti budur benim gözümde
"gafleti, zılleti ve cehaleti tattık. sıra sefalette."
Şu işleri bir toparlayayım bende ankara anlaşması ile gitmeyi düşünüyorum. Bakalım nasıl olacak.
Tufan has no limits.
Ankara Anlaşması ile giden var mı aramızda ?
Bu arada Londra hakkında bilgi vereyim,
Ailemin evi Kingston'da. Muhit olarak iyi bir muhittir, orta ve orta üst aileler oturur. Teyzemin sölediği bu sene hiç olmadığı kadar dükkanın boşaldığı, indirimlerin arka arkaya gelmesine rağmen insanların alışveriş yapmadığı eskiden dolu olan dükkanların boş boş durduğu oldu. Orada da durumlar bu Brexit muhabbetlerinden sonra biraz değişti. Gireceğiniz iş kolunda dikkatli olun.
benim kafamda hiç bir şey net değil henüz
gel gümüş işi yapalım burada kar marjımız çok yüksek diyen arkadaşta var
kuzen de benimle çalış beraber kebap işi yapalım diyor gillinghamda
ben önce bir gidip 3 hafta bakıcam sonra niyetim sermaye bağlamadan her an dönecek şekilde bir iş bulmak
baktık sıkıntı yaşamıyoruz ileride iş kurarım hemen atlamam..
"gafleti, zılleti ve cehaleti tattık. sıra sefalette."
en güzeli, ortak işi sıkıntı net söylüyorum, şuan çıkmaya çalıştığım bir ortaklık var, batsa da kafam rahat olsa moduna girdim o derece.
He herkesle aynı olmaz ama illa bir sorun çıkıyor, o işi iyi düşün.
Hayırlısı olsun, gidersen de haberimiz olsun ilk ağızdan takip edelim, semavi gibi bir konu açarın artık.
@rebelh ,
Konunun başında takılınan noktaları geçiyorum ben, Polonya'da 1 yıl kadar yaşadım üniversitenin son yılında. Bu süreçte 10 ülkeye defalarca gittim, nerede nasıl yaşanıyor araştırdım ve tecrübe ettim.
Okul sonrası işim de 3 yıldır gıda ihracatı - satış pazarlama kısmındayım, yani farklı ülkeler oralardaki yaşam şekilleri, koşulları ilgi alanım.
Bir çok avrupa ülkesi, kanada, avustralya, amerika, rusya vs gider.
Eğitimli olduğu bir alan, bu alanda da kendini iyi geliştirmiş ve yeni dillere/kültürlere açık her insan için dünyanın bir çok ülkesi ne yazık ki içinde bulunduğumuz ülkeden daha iyi bir hayat sunuyor.
Normal şartlarda çoğu göçmen türk, türklere karşı ön yargının daha az olduğu yada başka bir deyişle yabancıya daha açık kültürlere öncelik veriyor.
Bu durumda tercih Avustralya / Kanada ağırlıklı oluyor genelde.
Sizin durum başka çünkü orada tanıdıklarınız ve bağlantınız varken hiç bir bağınız olmayan başka bir ülkeyi denemek 2. bir seçenek gibi duruyor.
Ben fikrinizi destekliyorum, gitmeyi deneyin. Çoğu ülke bizden daha bereketli, açıklanan istatistikler varken hala işte et ucuz da şu pahalı, bu ucuz da bak şu kol gibi girer gibi yaklaşımlar bence bir şey ifade etmiyor.
X yerde kazanan insan X yerin giderleri ile satın alma gücü hesaplanıyor, Türkiye'deki için Türkiye'nin giderleri ile hesaplanıyor. O listedeki her ülke, türkiyeden iyi şartları bulunduruyor.
Avrupa'da vergi kesiliyormuş maaştan; bizde kesilmiyor mu ?
Bordrolu çalışan herkes parası eline kesilmeden çoktan ödüyor o vergiyi. Hatta bir de şu durum devreye giriyor.
Traş olduğunuz berber, Vergi Kaçırıyor. Gelirini doğru beyan etmiyor. Denetlenmiyor.
Alışveriş yaptığınız bakkal, Dişinizi yaptırdığınız dişçi, yemek yediğiniz lokanta vs vs vs bordrolu olmayan her tür insan gelirini doğru beyan etmiyor. Kaç fiş az kesebilirse kar sayıyor.
Bununla da bitmiyor, evine yaptığı harcamayı gider yazıyor.
Araba alıp biniyor, masraflarını gider yazıyor.
Yakıt alıyor gider yazıyor.
Ülkenin bir kesimi bu durumda yaşıyor, bir kısım bordrolu enayi de peşin peşin vergisi kesilip yaşamına devam ediyor.
Dışarıda adalet var, eşitlik var..
Ha bir de, huzur var ya. Eşiniz gece 3 te sokağa çıksa, arkasından bakmanız gerekmeyecek bir yerde yaşamak ne kadar ilginç olurdu. Toplu taşıma kullanmasın, taciz edilmesin diye huzursuz olmamak..
Ben en yüksek oranlı katolik ülkelerden biri olan tutucu Polonya'da, 50.000 nüfuslu yerde yaşadım.
Ten rengi esmer, saç siyah; sakal hiç kesilmiyor. Yani tam anlamıyla bir yabancıyım.
Bir dükkana giriyorum, yüzler gülüyor. Günaydın diyorsun tutmayan bir telaffuzla, yine yüzler gülüyor.
Kapıyı açacaksın çıkmak için, karşıdan gelen kişi üstünden geçmeyi denemek yerine kapıyı açıp tutuyor.
Anlattıkça çok uzun gider, özeti dışarısı güzel. Şart müsaitse denemek iyidir. Yılın yarısı güneşsiz geçecekmiş, günde 3 saat aydınlık gerisi loş olacakmış. Alışıyorsun.
+ ları var - leri var, hayat görüşü ve vizyonla ilgili şeyler gerisi biraz..
-Fırat
@rebeloghy
yorum için teşekkür ederim hocam yazı uzun diye alıntılamadım
aynı düşünüyorum biz ekonomik olarak baktık burada(ki bence hala trden daha iyi kesinlikle) ama işin birde huzur-saplık-gelecek boyutu var
2 ay önce giden arkadaşım hem kendisi hem eşi memur ama adam orada bri restoranda yardımcı olarak çalışmayı kabulleniyor
çünkü burada bir gelecek yok muhalifiz biliniyoruz eywallahımız yok birilerinin 2 aptal yorumuna hem işimizden hem hayatımızdan hemde pasaportumuzdan olma imkanımız var
hazır fırsat ve imkan varken bir gidip bakmak ağır basıyor
"gafleti, zılleti ve cehaleti tattık. sıra sefalette."
Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)