Club Marma ile ilgili nereden yazmaya başlasam bilemedim.
En iyisi mesafeden başlayayım. Club Marma ile Havalimanı arası 58 km, taksi ile bu mesafe 220 TL tutuyor ve trafiğe denk gelmezseniz 1 saat sürüyor.
Club Marma, üst üste yapılaşmanın olduğu bir mahallenin tam ortasında yer alıyor. Ağız alışkanlığı otel diyorum ama otel değil orası hele butik hiç değil. Otel değil çünkü yıldızı bile yok. Turizm Bakanlığı'na değil Belediye'ye bağlılarmış. Alıştığımız resepsiyon karşılaması malesef burada olmadı; taksi şoförü valizleri güvenlik bariyeri önüne koyduğunda zaten kabus başlamıştı.
Tesiste bungalov (doğru mu yazdım bu Rus müteahhitin adını bilemiyorum) ağırlıklı birbirlerine yapışık yapılar olduğu gibi klasik oda tipleri de mevcut; biz tabi en başından oda seçip ayağımıza kurşunu sıktığımızdan check in-check out arasında bırak o bungalova geçmeyi odayı bile değiştirmediler veya değiştiremediler.
Valizleri taşıyan arkadaşın üzerindeki kıyafetleri ve ayakkabıları uzun süredir su yüzü görmemiş izlenimi vermişti. Bizi yönlendirdikleri 2 katlı yapıda asansör bulunmuyor. Hamal gibi herşeyi taşıyorsun. Neyse, eleman odayı 1 sn'de tanıttı. Elinizdeki kartı buraya takıyorsunuz, sonra, işte o kadar. Oda da mini kasa yok, şükür klima, tv ve buzdolabı vardı. Odaya girdiğimizde, bizden öncekilerin tüketemediği bi leblebi halıda bizi karşıladı. Herhalde gözlerinden kaçmıştır, neyse süpürürler olur biter dedim ama tesisin temizlik anlayışı çarşaf düzeltme ve yeni havlu koymaktan ibaretmiş; kaldığımız gün boyunca leblebi yerinden hiç ayrılmadı. Zira, tesise kayıt olurken temizlik 2 günde bir demişlerdi oradan da anlamak lazımdı o leblebinin oradan hiç kalkmayacağını.
Öğleden sonra tesise giriş yapınca akşam yemeğine kadar birşey atıştırmadık. Akşam yemeğinde ise tesisin yine ne kadar temiz olmadığını da anlamış olduk. Adamlar bardak veriyor; bardaktan DNA analizi yapılır. Her seferinde masada olan bardakları değiştirdik. İlk akşam şansımıza veya şanssızlığımıza ızgara köfte yaptılar. Sıraya girdim 30dk sonra anca sıra geldi ve aldığım köfteleri kesebilmek için teknik servisten az kaldı hilti isteyecektim. Köftelere kimse dokunamayınca açık büfede ne var diye gezindik ve ayrılacağımız güne kadar yiyeceğimiz pilav ile tanıştık. 7 gün boyunca pilavdan içim dışım pirinç oldu. Bizim oğlan da yemek seçtiğinden garibim muhtemelen okul açılana kadar pirinç istemeyecektir, zira ben pilav yüzü görmek istemiyorum.
Asıl olay sabah erken saatte başlamıştı. Eşim benden önce kalkıp plajda iyi bir yer kapmak için tesisteki havlulardan almayı planlamıştı. Fakat sabah saat 07:30'de bırak havluyu bir çalışan bulamamış; biraz beklemiş kimse gelmeyince bari kahvaltı yapayım demiş omlet yaptırmak istemiş daha mesai başlamadı demişler
Oysa, kahvaltı saat 07:30-09:30 arası demişlerdi
Güç bela kahvaltıyı halledince bakmış havlu taşıyan birileri var; hemen kapmış birkaç tane istediği şezlonga bırakmış. Bana bunları anlatınca kan beynime sıçradı; sürekli hergün memnuniyet anketi yapan ablaya memnun değiliz diye birbir anlattık.
Bu arada, ilk gün yorgunluktan deliksiz uyumaktan anlamamışız ama odaların ses geçirdiğini ertesi akşam anladık. Yan odadakilar hapşırsa biz çok yaşa desek onlarda siz de görün derlerdi o derece ses geçiriyordu. Ha tabi çatıdaki klima sisteminin gecenin bir vakti birkaç dakika boyunca çalışması da cabası oldu. Her sabah dayak yemiş gibi kalktık. Tabi, oda değişikliği veya bungalova geçmek gibi bir durum yapılamayınca sesle yaşamaya çalıştık. Bir gece yandaki rus ailenin kavgasını da dinledik. Davay davay dedik sustular
Gelelim öğlen yemeklerine; yarım pansiyon sistemi olduğundan da hergün öğlen pizza, kısık ateşte uzun sürede pişirin dediğimiz köfte ve hamburger yemekten de sanırım içimden pizza ve köfte ağacı çıkacak. Köfteyi ağır ağır pişirin demezseniz içi pişmemiş getiriyorlardı. Menüde salatada var ama evde bile sayısız defa yıkanan sebzeler sanırım tesiste suya sadece dal çık yapmışlardır diye düşündüğümden hiç bulaşmadım.
Tesiste başı boş gezen ama sorulduğunda aşıları tam dedikleri birkaç köpek var. Seveni var sevmeyeni var; özellikle yemek yerinde köpeğin ne işi var. Ha ayrıca sahipli olup plajda başı boş gezen köpeklerde var. Bir tanesi sahibinin yanında gözümün önünde çocukların kumdan kalesine işedi; herifle göz göze geldik bırak Hakan birşey söyleme bulaşma sakın diye iç sesimi dinledim herif sırıtıp gitti. Neyseki olay anında çocuk yoktu ve sonrada kimse gelip kumla oynamadı.
Denizi temiz mi, bilemedim, koy kılıklı yere çok gezi teknesi giriş-çıkış yapıyor. İlla bir haltlar dönüyordur, artık günahları boyunlarına. Gerçi, arada sahil güvenlik gelip ben buradayım dedi ama yinede tekneden pis suyun denize boşaltılmadığına garanti kimse veremez.
Tesis ile plajı paylaşan bir dolu yer var. Hem sağında La Brezza diye bir yer var orası Club Marma'dan daha betermiş, bir gece orada kalanlar ile yürüyüşte karşılaştık, oradan öğrendik. Zaten, plajdan bakılınca La Brezza'da neredeyse kimsenin kalmadığı anlaşılıyor, kumluk kısmı dar ve şezlong sayısı da çok az.
Tesisin solunda kalan pansiyon kılıklı yerlerde ise şezlonglar arasında hiç boşluk bulunmuyor, samimi bir tatil geçirmek isteyenler Emrah Pansiyon (salladım ismini ama öyle birşeydi) tercih etmesinde fayda var.
Tesis, Akyarlara çok yakın ama Akyarlar'da beni cezbeden hiçbirşey yoktu. Şarkılı, türkülü 2 yer var, kafanızı davul gibi şişirmek isterseniz tam size göre yerler. Tesis mahalle ortasıdna olunca yürüyüş mesafesinde migros, A101 ve bir tane lotocu var. Lotoyu tutturursanız hemen başka bir yere kendinizi transfer edersiniz. (Swiss Otel olabilir, en azından otel, Club Marma'nın ne olduğu belli değil.)
Bu arada, tesis %99 oranında düz ayak ve odalar plaja yakın. Sanırım tesis ile ilgili tek iyi şey bu olsa gerek. Tesisteki personelin suyunu çıkarıyorlar, günde 15 saat çalışan bile var. Bir kısmında gündelik kıyafet var o nedenle kim ne iş yapıyor kim tesiste görevli ilk etapta anlaşılmıyor.
Tesise akşam yemeği için dışarıdan müşteri alıyorlar, plaj içinde dışarıdan giriş kabul ediliyor. Haliyle, ben biraz sallanarak akşam yemeğine gideyim dediğinde de ayakta beklemek durumunda kalıyorsun.
Özet, tesisin çok eksiği var. Butik olabilmesi için birkaç fırın ekmek tüketmeleri gerekiyor. Ayrıca, tesiste güvenlik eksiği de var; gerçi herhangi bir olumsuz durum olmadı ama dışarıdan biri çok rahat elini kolunu sallayarak içeri girebilir.
Daha aklıma gelen birşeyler olursa yazarım. Biraz daldan dala olmuş olabilir; kafam perşembe pazarına döndü. Dinlendim mi, dayak mı yedim belli değil.