JusticeF0rALL Nickli Üyeden Alıntı
tarih öğretmenliği mezunuyum, hoş bölümümle ilgili bir iş yapmıyor olsam da şuan , yakın zamanda mezun olmuş ve öncesinde lise 1 ve lise 4. sınıf öğrencilerine ders vermiş sistemin son kurbanlarından biri olarak acizane görüşlerim şu yönde olacak
1- öğrenci faktörü , hayatım boyunca sadece lise son sınıfta dershaneye gitmiştim ve onunda yarı dönemine gitmedim, şimdi bu dershane dünyanın en iyi eğitim/öğretimini verse bile ben gitmedim ki nasıl verim alacağım? hayatında tek 1 gün deneme sınavlarına girmenin haricinde dershaneye gitmeyen ve şuan hukuk bölümünden mezun olan ilkokul sıra arkadaşım var. Sistemli öğrenci olmanın tanımı ne ise kendisi tamamen bu tanıma uyuyordu. Haftanın 1 günü haricinde geri kalan 6 gün tamamen derse yönelik bir yaşam tarzı, evet belki hayatının 1 senesi çöpe gitmiş gibi gözüküyor olabilir ama geri kalan 30-35 sene iş sıkıntısı çekmeyecek maddi sorun yaşamamak için 1 sene feda edilmez mi?
2- öğrencinin geçmiş bilgi birikimi, lise son sınıfta Türkiye Cumhuriyetinin hangi yıl kurulduğunu bilmeyen öğrencilerim vardı, hani şu sokak röportajlarında görüyoruz ya Osmanlıyı kim kurdu diye sorulduğunda Atatürk falan diyenler, işte onlardan gerçek hayatta bolca var ve ben gözlerimle şahit oldum. Böyle temeli olmayan bir öğrenciyi dünyanın en iyi eğitimcilerinin eline verseniz bile sonuç gene hüsran olacak.
3- objektif olmak, her öğrenci velisi evladının müthiş zeki olduğunu düşünüp çocuğa başaramayacağı hedefler koyuyor ve gerçekleştiremeyeceği ağır programlar hazırlıyor, bir kaç istisnai bölüm dışında kendi yorumum tüm lisans bölümlerinin iş imkanının aynı olması ne yazık ki, o yüzden kendini bilmek önemli, öğrenciye kapasitesinin çok üzerinde yük verince yapabileceğini de yapamıyor sonuç gene hüsran
4- telefon/sosyal medya/bilgisayar, kız ya da erkek olsun farketmeksizin bu 3 etken öğrencinin başının belası(bizim için de öyleydi) burada harcanılan boş zamanın haddi hesabı yok, kullanmasın demek zor belki ama en azından bunu ders saatlerinde kullanmayacak kendisinden uzakta tutacak
5- ders çalışma prensibi - öğrencinin istekli olması, öğrenci eğer gerçekten ders çalışmak istemezse dışarıdan yapılacak tüm müdaheleler yetersiz olacaktır
6- uygun ders çalışma ortamı - soru bankası vb eksiğinin olmaması , tüm şartların yerinde olduğunu kabul edelim, öğrencinin ders çalışırken oturacağı sandalyenin bile kıymeti büyük, çünkü uzun saatler süren oturmalar fiziki olarak yorgunluğu arttıyor, kimi yatarak ders çalışıyor ve uyuyor ders çalışırken , bu yüzden öğrenci için fiziki şartların sağlanması lazım , masası sandalyesi aydınlatması , ihtiyacı olan soru bankası kitap vbye olan erişimi tamamı maddiyatla ilgili, biz dershanenin verdiği soru bankalarını hiç kullanmadan olgunlardaki kitapçılara satardık mesela :d sessizlik önemli, dikkati zaten dağılmaya çok müsait o yüzden sessizlik sağlanmalı
7- dershane-ev arası yol/ulaşım , istanbulda ki zorlu ulaşımı göz önünde bulundurduğumuzda öğrenciyi en çok yoracak olay bu bence , zaten sabahın erken saatlerinde uyanıp saatlerce dersahenede ders görecek, sonra dönerken o yol çilesi ve artan yorgunlukla beraber eve gelip yemek yedikten sonra çok yüksek ihtimalle eline telefonu alıp uzanacak ve ders çalışmayacak , toplu taşıma kullanmadan evinize en yakın yürüme mesafesindeki dershane veya artık isimlerine ne deniyorsa onu seçmek mantıklı olabilir tabi yürüme güzergahıda güvenli ve yürümeye
müsaitse
ben şunu yapın veya yapmayın diyemem, dershaneye gitsin veya gitmesin de diyemem, ancak evde tek başına ders çalışma alışkanlığı olmayan biriyse disiplinli bir dershanede ders çalışma ve başarılı olma ihtimalinin daha yüksek olduğunu düşünüyorum, başta kardeşiniz olmak üzere size ve aile üyelerinize başarılar dilerim bu yol tek başına katedilinmiyor artık