https://i.hizliresim.com/ssjs6cq.jpg
Printable View
Yazmıştım ya, ülkeden, genel itibariyle etraftaki o.evlatlarından, haksızlıkların cezalandırılmamasından sıkıldım diye.
Dün Bostancı Lunapark'ın oradan karşıya geçiyorum, o.e. minibüsçünün biri kendi yönüne kırmızı yanıyor ve önünde araçlar var diye sola dönülecek cebe atladı birilerinin üzerine çıkarak. Arkadaki araç da kornaya abandı, frene falan basıyor itliğine... Sonra devam etti ileride durdu bağırıp çağırıyor. Ben de bağırdım, yürü işte hem itlik yapıyorsun hem bağırıyorsun diye. Bana da dayılanacak oldu, hadi yürü hadi dedim sabah sabah uğraşamam seninle...
Ama şöyle elimde bi tüfek (bakın tabanca da değil) olsa da herifi minibüsle beraber tarayayım sonra da yakayım istedim :)
Aslında ülkede böyle boşa kaynak israfı o.ç.'larını komple toplayıp yaksak, bi 30-40 milyona düşeriz. Ülke de biz de rahat ederiz valla. Ekonomik, sosyal, her şekilde... Böyle bi baştan başlama, reset lazım. Çok muhalif bi arkadaşım var, böyle diyordu, bi savaş vesaire bir şey lazım, toplum olarak reset gerekiyor diyordu, ne diyo bu be diyordum. Şimdi anlıyorum adamı. Bu dediğimle birlikte olacak bi reset lazım cidden.
Bunlar hep vardı, hep olacaklar. Çünkü cahil insanlar çok daha fazla çoğalıyor, onların üreyen nesli de istisnaları hariç tutarsak anne baba profiline benzer şekilde gelişim gösteriyor.
Haliyle toplumda kanun / kural bilen, buna uygun davranan insan nesli git gide azalıyor. Ülke olarak ceza kanunları ve diğer yaptırımların caydırıcılığı da sıfıra yakın olduğu için adam polise yumruk da atıyor, soldaki cebe girip hebele hübele de yapıyor.
Kendini bu durumlardan soyutlamayı başaramadığın sürece bu sinir harbini yaşayacaksın. Kendi adıma ben bunu geçmişe nazaran oldukça başardım daha huzurluyum.
Eskiden tarfikte çok dalaşırdım artık 5 dk geç gideyim evime ama huzurla gideyim modundayım. İnsanların az olduğu (öyle yerler de azalıyor ama) yerlere kaçıyorum çoğu zaman.
Tabi sen ist da yaşadığın için bu söylediğim sana imkansız, m2 ye 25 kişi düşüyor oralarda.
geçen gün antalya da tavukçu esnaf ile müşterisi siyaset yüzünden tartıştılar ve sonuç 1 ölü.
ilginç dönemlerdeyiz. gitsin şimdi o esnafı chp akp mhp kurtarsın bakalım. boşa katil oldun. müşterinle niye siyasete girersin ki.
istanbul taksicileri de öyle mesela, istanbula gelince mecburen arac kiralıyorum o adamların sacma salaq siyasi sorularına maruz kalmamak için. simdi de tag a kafayi takmislar tam seviniyorduk tag basaracak diye ama sanırım onu da kapattırır bu adamlar. yeminle rusya da savasin icindeki ülke de daha fazla huzur var.
İstanbul' da her gün artan kira fiyatları, ev sahibinin saçma tavrı yüzünden 1,5 yıl önce Kocaeli' ne taşındım. İşim, ailem, sosyal çevrem hepsi İstanbul' da. Kimine göre çok radikal karardı bu ama benim bunun sonuçlarını düşünecek, kendimi düşünecek bir durumum yoktu.
Ev alım süreci epey stresli geçti. Belki de ben boş yere kendi kendimi yedim bilmiyorum ama o zamanlar yaşadığım stresi hiç bir zaman unutmayacağım.
Hiç bilmediğimiz, tamamen yabancısı olduğumuz bir şehire çekirdek ailemle birlikte geldim. Allah' tan komşularım, tanıştığımız tüm insanlar çok iyiydi ve şu zamana kadar hiç nereden geldim buraya demedim. Aksine burada çocuğuma, aileme, kendime daha fazla zaman ayırıyorum. Canım sıkıldığında atlıyorum arabaya çıkıyorum yaylaya resetliyorum herşeyi, iniyorum.
Şimdi İstanbul' a dışardan bakan bir göz olarak insanların nasıl o keşmekeşte, kendilerini bu denli mutsuz eden bir şehirde tıkılıp kaldığına anlam veremiyorum. Buradaki yaşantımla İstanbul' daki yaşantımı kıyasladığımda burada çok daha mutluyum. İstanbul çok güzel bir şehir evet, ama gerçekten insanların bu denli psikolojilerinin bozuk olmasının büyük sebebi diye düşünüyorum.
Herkes agresif, herkes mutsuz. Bu hafta Pazartesi günü müşteriye gitmek için metrobüs kullandım, Altunizade durağında bildiğiniz insan trafiği vardı. Kafam arıtk rahat olduğu için midir nedir ben buna takılmadım ama sırada sürekli homurdanan, kavga çıkarmaya çalışan, sağa sola salça olup bağıran insan doluydu. Neden? Adam belki işine küfür ede ede gidiyor, ütopik kiralar verip kendine belki bir kıyafet alamıyor, kendine-ailesine zaman ayıramıyor ve her gün hayat pahalılaşıyor bunun sonucu da genel anlamda mutsuzluğuna yol açıyor.
He evi alırken elimde avucumda ne varsa sattım, çok istememe rağmen şu an kendime bir araba alamıyorum. Krediler desen faizler uçmuş, bir yerden başlıyayım desem arabalar hep enkaz :)
Çok memnunum, 3-5 aya daha da memnun olucam.
Hatta buraya ara sıra gelip turkıya çhok güzel, chok uygun diyecem.
Euro arttı mı, oh oh suyundan da :)
benden mutlusu yok.
Bilen bilir, ben kendi gücüm yettiğince çok uğraş verdim birşeyleri değiştirmeye. birilerine laf anlatmaya. kimisi aha bu forumun orta yerinde "2 torba kömür bize de düşüyordur elbet" dedi, kimisi gitti cimer'e gammazladı. bir şekilde arkadaş olduklarımla dahi arkadaşlığı noktaladım bu sebeplerden.
ne oldu? anası ...di mi herşeyin? ekonomi, adalet, eğitim geldi mi dibin dibine? doldu mu suri paki afgan memlekete.
bu ortamda çocuk yetiştirecek olmaktan memnun musunuz? hadi verdiniz en iyi özel okula, aklınız sıra yalıttınız çocukları. Peki garantisi var mı okuldan çıkar çıkmaz bir yabaninin evladınızı gözüne kestirmeyeceğinin? Garantisi var mı trafikte "ben emniyettenim diye yalan söyleyen ve bu sebeple oradaki polis müdahale etmez iken" bir ayının size saldırmayacağının? Ulan hepsini geçtim, garantisi var mı çocuklarınızı taşıyan servis minibüsünün kaçırılmayacağının? 2-3 ay oldu di mi bu olay olalı?
madem siktiniz attınız çok bilerek her şeyi, yukarıda saydıklarımla mutlu olun. bugün mutlu olmazsanız, çılgınlar gibi üreyen ne idüğü belirsizlerin yaşı 18'e geldiğinde mutlu olursunuz.
Ben savaşmayı da laf anlatmayı da bıraktım, kendi paçamı kurtarıp çocuğumu insan gibi insanlar arasında yetiştirmeye doğru yelken açıyorum. ha dünyanın her yerinde abuk subuk şeyler olmuyor mu? elbet oluyor. lâkin olasılık hesabı yapan her insan evladı karşılaştırabilir bulunduğu yer ile gideceği yerin farkını.
Konfor alanını canı gibi koruyan adamım ben. Ama bu yaştan sonra kurulu düzeni değiştiriyorum. hem de ekonomik olarak gayet çok şükür noktasında, iş anlamında bir problem olmamasına, legolarıma da heykellerime de ahşap gemilerime de arabama da para ayırabilecek durumda olmama, sağlığım iyi olmasına, ana baba eş dost akrabalar evimin çevresinde yaşıyor olmasına rağmen.
aha da ankette gayet memnunum seçeneğinin üstüne de gavura vurur gibi vuruyorum mührü.
***** bbeklenti içinde ölüm gitmekten korkmaya başladığımı dile getirmeliyim.
Yaşım 59 . eşim ile beraber emekli olmasak zor bir hayatım olacakti. iyiki nispeten küçük bir şehirde yaşama avantajları ile idare ediyorum.
Bir oğlan evlendirdim. 2 senedir borç ödüyorum. 1 oğlanda üniversite outuyorum.
Ne kadar rahat bir hayatım var siz tahmin edin gerisini..
Neyse en azından beklenmedik bi mutluluk gördük az buçuk :) Ne akşamdı yav :)
Eldekiler gitmesin falan diye korka korka beklerken herkesin şoka uğraması... :)
Dedem aldülhamit galk galk, yedirmedik imamoğlunu.
sanırım artık yazabilir hale geldim. Genelde haftaiçi günlerimin 3'ü evde, 2 günü ofiste geçiyor. genellikle gece çalışıyorum. ofise gittiğim günler yalnızca erken gidiyordum ama artık yorulduğumu anladılar da biraz serbest bırakır gibi oldular ki Avustralya tarafından işler çıktı daha ofise geç gitmeye nail olamadım.
Maaş aşırı yüksek değil düşük de değil. eşim yeni çalışmaya başladığından biraz daha kendime geleceğimi umuyorum.
Ev veya ofis farketmiyor kendimi işe konsantre bir şekilde çalıştıracak gücü bulamıyorum çoğu zaman. mesainin başı veya sonu youtube videoları veya oyun canlı yayınları ile geçiyor.
Yumurta kapıya dayanınca çalışıp bitiriyorum genelde. Bir de tabi maaş yükseltmelerinin yanında iş yükünü arttırmaları ve istemediğim bir sürü işi vermeleri de çalışmamama sebebiyet veriyor olabilir.
Arka planda bir kaç girişimim oldu 1 kere kafe açacağım dedim battım, 2. sinde daha yüksek maaş ile komple yurtdışına evden çalışacak bir iş buldum pandemiyle beraber şutlandım. Eski iş yerime girmeyeceğim diye rakip firmaya girdim çalıştım sonrasında ordaki maaşını 2 katını teklif edip çağırdılar ve 3. kere aynı firmaya daha yüksek maaşla girebildim bu sayede ama enflasyonla beraber o maaş pula dönüştü bir nevi.
hobi amaçlı youtube maceramda artık bazı şeyler durma noktasına girince hobi amaçlı da olsa yapmaktan sıkıldım. 1 saat çekiyor 2 saat editliyorsun 1 saat de upload ediyorsun sonra izlenme yerlerde, saçma sapan yapıcı olmayan hakarete vara eleştiriler de cabası.
Motosiklet hayatımda bir nebze olsun hareket kazandırdı ama yakıt fiyatları bir yandan yürütme maliyetleri bir yandan en uygun fiyatlı motor olmasına rağmen bir haftasonu Darlığa gideyim dememeye başladım. Hatta 2 haftasonudur da para harcamıyım diye evden dışarı çıkmak istemedim. yeğenimin 6 senelik bilgisayarına hitman kurup onu oynamaya başladım.
dün en azından seçimle beraber gülümsedim. mutlu oldum. ama bugün geldiğinde hayat şartlarımın çok değişmediğini düşünüyorum.
Orta yaş bunalımı mı acaba bunlar bilemedim.
Sonuç beni ne üzdü ne sevindirdi desem yeridir.
Yıllarca ailem ve ben Mhp-Chp eksenli bir seçmen kitlesi olarak iktidara muhaliftik. Önce Mhp'den koptuk, sonra Chp'den. Dün tabloyu görünce bir boşluğa düştüm, evet iktidar zayıfladı ama güçlenen Chp de benim desteklediğim Chp değil artık.
Kurucusunun astığı, İstiklal Mahkemesi'nde idam sehpasının üzerinde Gazi Paşa'ya ağlayarak yalvaran tescilli bir haine güzelleme yapılmasını, ya da elinde binlerce Türk'ün kanı olan bir terör örgütünün siyasi uzantısının ve temsilcilerinin Atatürk'ün kurduğu partide ehemmiyet görmesini ben yediremiyorum. Türk kızlarının, Türk çocuklarının başı Afgan bir maymun tarafından tecavüze direndi diye taşla ezilerek hayattan koparılırken parti kürsüsüne konuşmak için çıkan her kişinin selam göndereceği ilk iki kişiyi tahmin edebilmekten yoruldum, şu ortamda dertlerinin nasıl bu ikisi olduğuna anlam veremiyorum.
Dilerim Afyon ve Ankara gibi terör destekçisi bölücülere mesafeli adayların ezici üstünlüğü parti kurmaylarına bir fikir verir ve buna göre siyasetlerini revize ederler. O zaman gerçekten canı gönülden, sırf iktidar kan kaybetti diye değil de kurucu değerlerimize dönüyoruz diye gerçek bir sevinç yaşarız.
Yanlış anlaşılmayayım tabii olarak artık değişim şart, iktidar da dahil. Ancak bunu yapabilmek için gerçekten her şeyden vazgeçmek şart mı?
Demokrasi bu yüzden gerekli arkadaşlar. Desteklediğiniz (veya geçmişte desteklediğiniz) parti seçimlerde başarılı olduğunda dahi yanlışlarını dile getirmekte zorlanmıyorsunuz. Ülkeyi bu durumu getirenler ise halen iktidardalar. Onları (seçimle) değiştirmeden bize rahat yok maalesef. Çok partili yönetim, erkler ayrılığı gibi hususlar chp'li yöneticilerin yaptığı nispeten düzeltilebilir hatalardan çok daha önemli. Bunlar olmadan değişim zor.
AŞK-I MEMNUNUM
@Evrenoz
Senin tuzun kuru tabi yandaş yunan biracı.
Katılıyorum, zaten CHP'nin birkaç ay önceki seçimde sıçmasının sebeplerinden biri oydu.
Başta KK salağı, sonrasında HDP ile göstere göstere destek ve partideki PKK'lı şerefsizlerin densiz açıklamaları falan ve bunlara hala prim verilmesi gibi etmenler, AKP'ye oy atmada soru işareti yaşayan seçmenlerin kararını daha da perçinleyip "yok lan bunlara hiç atmam" demesine sebep oldu. O yüzden kaybettiler. O kafayla kaybetmeye de mahkumdular.
KK belediyelerde de geçen seçimde sıçmıştı aslında, İmamoğlu falan kazanmıştı ama diğer iller için birçok kişi diyor ki, "kazanacak aday" yerine birçok ilde KK'nın gösterdiği salak salak isimler aday yapıldı, kazanamadılar... Şimdi "kazanabilecek" doğru düzgün adaylar gösterilince, iktidarın da ekonomik etkilerinin iyice görüldüğü şu günler denk gelince patlattılar. Ama mesela Özgür Özel de Hatay'da büyük hata yaptı, Lütfi Savaş'ı niye inatla aday gösterirsin ki?
Ancak sonrasındaki konuşması falan çok olumlu bulundu.
Bakalım, şu süreçte şımarmayıp, salak saçma şeyler yapmayıp başarıyı devam ettirirlerse sonraki seçimlerin sonuçları ilginç olabilir.
AKP'nin de zaten bir sonraki seçime kadar ortamı acilen toparlaması, ekonomiyi düzeltmesi falan gerekiyor. Reyiz'in de Bahçeli'nin de artık çok fazla zamanı kalmadı, yaşlanıyorlar, isteseler de yok sağlık sorunu yok bilmemne, pek görev yapamayacaklar.
Ben asıl AKP'yi Reyiz'den sonrasını merak ediyorum. Çekildiği veya vefat ettiği gün partiyi izleyin, neler neler olacak.
Reis bi halef-selef muhabbeti hiç yapmadı çünkü. ANAP gibi sönüp gidecek. ANAP en azından Mesut Yılmaz ile biraz devam etmeye çalışmıştı, bence o da olmayacak.
Tek Hatay değil bence Afyon'daki adaylarına yaptıkları da çok anlamsızdı.
Akp, lideri üzerinden ilerleyen bir parti. Siyaset biliminde bu fenomene "karizmatik lider" diyorlar, toplumda bir boşluğu/eksikliği dolduran bu siyasetçiler, karizmatik lider algısıyla siyaseti uzun bir süre domine ediyorlar. Ama bu tip siyasi oluşumların da ciddi bir sorunu var, o da siyasi doktrinlerinin, ideolojilerinin olmayışı.
En basiti yine iktidarda olan partinin yıllar içinde izlediği politika; Başta cemaatle beraber yürünürken devamında fetö tasfiye edildi, çözüm sürecini başlatan aynı iktidar Sur/Hendek Operasyonları'yla örgütün üzerine gitti, milliyetçiliğin ayaklar altına alındığı bir oluşum, milliyetçi bir başka oluşumla yürümek durumunda kaldı, genel olarak yaptıkları siyaset bir plan ve projeden çok populist söylemler ve mevcut durumlara göre değişiyor.
Bir de Mhp ya da Chp'ye bakın. Mhp, üstüne giydiği ideolojik kabuk sayesinde artık içi boşaltılmış olsa dahi hala o kemik kitleyi koruyor çünkü fikirsel altyapısı, özellikle bu ideolojinin biat kültürünü kullanıyor, seçmen genel başkana bayıldığı ya da siyasetini çok beğendiği için değil, "Mhp olduğu" için destekliyor bizzat çevremde bunu görüyorum.
Chp ise başta Kk ve devamında Öö siyasetine rağmen modern-Atatürkçü kimliği sayesinde %25 altına inmedi desek yeridir. Söylemler Anadolu seçmenine cazip gelmese de kendini Atatürkçü addeden birçok seçmen Ata'nın mirasını fikirsel olarak desteklemeye devam etti.
Vakti zamanında Anap da toplumda Rte ve partisi gibi bir karizmatik lider görüşü yaratmış. Ancak bu oluşumlar liderini kaybettiğinde ya da lider siyasetten çekildiğinde genellikle ciddi kan kaybedip yok olma arefesine gider. En temel örneği yine bugün Chp-Mhp siyasete yön verebilmekte ve hayatlarına devam edebilmekteyken Anap yok olmanın eşiğinde...
Ağzına sağlık kardeşim , net durumu özetlemişsin. Ama şu objektif yorumu yaptığında kimin nereye çektiğine göre ya yine AKP li yada CHP li oluyorsun, asla kimseyle bu bakış açısı ile konuşulmuyor. İki tarafta aşırı taraf, iki tarafta birbirinden boka batmış. Kimse çuvaldızı kendine batırmıyor. Burada uyanması gereken siyasi partiler değil , bizleriz. Oy pusulası neredeyse 1.5 metreydi. 2 tane adamın ağzına bakmaya hiç gerek yok.
Konuya gelecek olursak ben hayatından memnun olan kimse görmüyorum etrafımda, bayağı ufak bir azınlık var. Bunun parayla ülkenin siyasi durumuyla falanda doğrudan ilgisi olduğunu düşünmüyorum. Cumhuriyetin 100 yıllık tarihine baktığınız zaman bu zamandan çok daha beter buhranlar, siyasi krizler , darbeler olmuş. Siyaset her zaman böyle, hep de böyle olacak. Siyaseti kafaya takıyorsanız bilin ki kafaya takacak bir şey arıyorsunuz ya da daha büyük bir sorunun üstünü örtüyorsunuz. Hepimizin derdi kendi ve yakın çevresiyle aslında, ama hep kendimize bir düşman çıkarıp dert edip kurtuluyoruz bu düşüncelerden. Maalesef sorun insanlıkta ve sosyal ortamda. Çok bozulduk, hepimiz her şey çok bozuldu. Bünyeler kaldırmıyor, kabul etsek de etmesek de...
bu konuyu hortlatmak istemem ama anket sonucu bence muamma yani ve genel olarak memnun seçeneği tam ülkenin aynası olmuş : / bugün yine benzine zam geldi. !
Geçen yıl "genel olarak memnunum" demiştim ama bu yıl sorsalar "yani" derdim.
Aynısını yazmaya gelmiştim :)
Başta konuyu yeni sandım, baktım sayfalar gitmiş, alla alla dedim eski konu herhalde, anketi görünce aklıma geldi, ben de genel itibariyle memnunum demiştim yanlış hatırlamıyorsam. Şimdi ben de aynı şekilde, "yani" derdim.
Acayip bi sıkılmışlık, bıkkınlık, köşeye sıkışmışlık hissiyatım var bu aralar.
Haber dinlemek, tartışma programı izlemek istemiyorum. Salak salak şeylerden tartışan insanları görünce uzaklaşmak istiyorum.
Kendimi oyuna falan vereyim diyorum, oyunlardan da bir süre sonra sıkılıyorum, ya da aynı oyunu uzun süre oynayıp sonunu getiremiyorum. Çok inat falan etmem gerekiyor ya da.
Çocukla da genel itibariyle güzel vakit geçiriyoruz, ama bazen ona bile yetişemediğimi, istediklerini yapamadığımı, ona doğru düzgün bir şeyler sunamadığım hissiyatına kapılıp yine içim sıkılıyorken buluyorum kendimi.
Borç harç bitmiyor, kiram zamlandı, kartları çevirmeye uğraşıyorum, en çok ondan sıkılıyorum galiba.
Onun haricinde bir de şimdi hasbelkader bi bütçe ile "babam sağolsun" modunda ev almaya çalışıyoruz, onda da hayatım gibi arada kalmış bir bütçe, "orası olmaz, burası olmaz, bu evin bilmemnesi, şu evin zımbırtısı" şeklinde iyice kriterleri daraltmamız ve pek de fazla alternatif çıkmaması gibi şeyler beni iyice daraltıyor. Tabi bu süreçte yaşı 80'e ulaşmış olan babama laf anlatmaya çalışmak, emlakçı, etrafındaki insanların gerekli gereksiz söylemleri sonucu başkalarının rüzgarıyla rota değiştirmesi, bulduğumuz bir yere önce havada atlayıp, sonra birden fikir değiştirerek adeta "olmasın" diye uğraşması, hesap kitap yapmaya çalışırken beni dinlemeyip kafasının falan karışması...
İş yerinde acayip bir sıkılmışlık, aynı işlerden, aynı kaprislerden, aynı salaklıkların 20 sene boyunca değişmemesinden sıkılmışlık...
Hangi birini sayayım bilemedim.
Bunalıma mı giriyorum veya girdim, bunun sonu cabrio BMW mi olacak diye düşünmüyor değilim açıkçası :P :D
Ha gün sonunda devamlı "genel olarak memnunum"a gelmeye çalışıyorum, telefon soran dayılar gibi "şükret" moduna geçmeye çalışıyorum, acayip büyük bir derdimiz yok çok şükür ancak aynı girdapta dönüp durmak, önümüzü görememek, falan filan... Umutsuzluğa, mutsuzluğa kapılıyorum böyle ara ara...
Kaygılar ülkesinde herkes ile benzer düşünceler ile hayatımıza devam ediyoruz ama zaman su gibi akıp gidiyor.
Kızımın üniversiteden mezun olmasına kadar (18-20 yıl) çalışmak zorunda olduğumu bilmek paha biçilemez :D
Sağlık problemleri yasıyorum son 4 yıldır …bir fe aşırı tahammülsüzlük bsşladı biriyle 5 dakikadan fazla konuşmak istemiyorum
Yazdım yazdım sildim. çevremdeki insanlar memnun değilse benim memnuniyetim bildiğin mahalle yanarken saç tarama.
Yurtdisina tasindik biraz rahatlariz, kafamizi bosaltiriz diye dusunduk ama orda bile Turkiye'deki gundem, arkamizda kalan es dosttan oturu kaygilanmadan duramiyoruz. Netflix'i aciyorum tam konsantre ne bir dizi, film izleyebiliyorum, muzik aciyorum keyif almiyorum. Futbol izleyim desem kavga, gurultu, kaos , kufurun biri bin para. Kisaca tum yasama zevkimizi, hayat enerjimizi elimizden sagolsunlar aldilar.
Babamı kaybettim 1 hafta önce aniden :( hiç beklemediğim bir anda oldu.Kolum, kanadım kırıldı.Herşeyin bomboş olduğunu çok acı tecrübe ettim:( çok özlüyorum…
Dün benzer bir şey düşündüm, yaklaşık 16 yıldır profesyonel iş hayatının içindeyim. Fiziken bir iş yapmıyorum, toplasan sürekli iletişimde olduğum 10 insan var yok iş için.
Buna rağmen mental olarak bazen o kadar yıpranıyorum ki anlatamam, tüm işim internet + pc varsa çözülebilen bir kurguda, buna rağmen insanlar beni yoruyor zaman zaman.
Bizim kız an itibariyle 10 yaşını bitirdi senin 18 20 sene bende 12 civarında. Ama 12 sene bu sistemi sürdürebilir miyim ya da sürdürmelimiyim bilmiyorum.
Hayattan genel olarak keyif alan taraftayım geçmişte yaşanan tatsız hadiseler zaman zaman insanı yakalayıp yeise boğsa da pozitif kalmaya çalışıyorum. Bi hobimiz var işte araba söküp takıyoruz kendimizi eğlendiriyoruz.
Çevreye ve ülkedeki insanların şartlarına bakınca şikayet etmeye hakkım yok diyorum bu da ekstra bir motivasyok kaynağı sanırım benim için.
Ama şöyle 50 gibi mevcut şartlarda hayatımı idame ettirecek sürekli bir gelir sistemine geçebilirsem sanırım hayat daha kolay olur. Yoksa her sabah birisini zengin etmek için şu satırları yazdığım pc yi açmak her geçen gün zorlaşmaya başladı.
Tek sorun zaman işte :) ilerledikçe fark ediyor insan kendine ne ara vakit ayıracağını düşünüyor, nasıl bir emeklilik yaşayacağı sorusu ile tükeniyor içten içe.
Yazın 100'e çıkan, kışın 30'a düşen bir kadroya Genel müdürlük yapıyorum. Mümkün mertebe çalıştığım projelerde maksimum 2 yıl kalıyorum. Öldüm bitti şirkete bayıldım 1 sene daha yapıyorum. Yoksa hızlıca ivme kaybedip performans düşüklüğü yaşıyorum.
Şuan 15. farklı iş yerimde çalışıyorum :D emekli olana kadar hedef 25 :D
Beni de gittiğin yerlere götür :D
Ülkeyi öyle bir hale getirdiler ki şuan zengini de mutsuz fakiri de mutsuz.
Her adımı planlamaktan akşam rakıya bile giderken ekonomik plan yapmaktan sıkıldım.
10 yıl önce spontane rakı sofrası kurup arkadaşlarımı ağırlayabilirken şimdi kahve içmek bile sorun olur hale geldi.
Tatilleri hiç saymıyorum. 7-8 yıl önce araba aldığım paraya şimdi tatile gidiyorsun. Aylık kazanç ne olursa olsun yetmiyor.
Bu durum sadece maddiyatla ilgili değil ama psikolojik olarak yoruluyor insan.
Evim var, arabam var iyi de kazanıyorum sağlığım yerinde ama mutlu muyum hayır değilim.
Genel olarak herkes mutsuz olduğu için sende mutlu olamıyorsun. Herkes benzer şeylerden muzdarip çünkü.