eskiden Çanakkaleye geziler yapılırdı.adım atacak yer bulamazdık şu anda aynı durumdadır İnşallah.Gençliğe milli bilinç lazım..Allah onlardan razı olsun bugünlerimizi onlara borçluyuz.
Printable View
eskiden Çanakkaleye geziler yapılırdı.adım atacak yer bulamazdık şu anda aynı durumdadır İnşallah.Gençliğe milli bilinç lazım..Allah onlardan razı olsun bugünlerimizi onlara borçluyuz.
bugun gunlerden çanakkale ...
Ruhlari şad olsun.Ne Mutlu Türküm Diyene!
Biz binlerce yıldır Anadolu ve dışında şehitler vermiş vermeye devam eden bir milletiz.Benim gibi birçok kişi farkındadırki eskisi gibi Ulusal Bayramlar ve tarihin yeniden yazıldığı böyle önemli günler artık unutturulma pasifize etme çabasında bir takım kişiler tarafından.Allah bu Millete bir daha istiklal marşı yazdırmasın.Tüm şehitleri rahmet , minnet ve duaya yad ediyorum
http://img685.imageshack.us/img685/4...martcanakk.jpg
Şu Boğaz Harbi Nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya,
Ne hayasızca tahaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle “bu: bir Avrupalı”
Dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya bütün akvam-ı beşer
Kaynıyor kum gibi, Mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihanın duruyor karşında,
Osrtralya’yla beraber bakıyorsun ; Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk.
Sade bir hadise var ortada : Vahşetler denk.
Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela...
Hani tauna da zuldür bu rezil istila...
Ah o yirminci asır yok mu, o mahluk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcut ise hakkiyle sefil,
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrarı hayasızcasına,
Maske yırtılmasa hala bize affetti o yüz
Medeniyet denilen kahbe, hakikat yüzsüz.
Sonra mel’undaki tahribe müvekkel esbab,
Öyle müthiş ki: Eder her biri bir mülkü harab.
Öteden saikalar parçalıyor afakı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a’makı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o aslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağımın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtme de yer
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de namerd eller,
Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyare.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal’a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, başa, edecek kahrına ram?
Çünkü te’sis-i ilahi o metin istihkam.
Sarılır, indirilir mevki’-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun’-i beşer;
Bir göğüslerse Huda’nın edebi serhaddi;
“O benim sun’-i bediim, onu çiğnetme” dedi.
Asım’ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.
Şuheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rukü olmasa, dünyaya eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.
Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid’i...
Bedr’in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makber’i kimler kazsın?
“Gömelim gel seni tarihe”desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab...
Seni ancak ebediyetler eder istiab.
“Bu, taşındır” diyerek Ka’be’yi diksem başına;
Ruhumun vayhini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namıyle;
Kanayan lahdine çeksem bütün ecramıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;
Yedi kandilli Süreyya’yı uzatsan oradan;
Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına,
Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırına.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultanını Salahaddin’i,
Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran...
Sen ki, İslam’ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;
Sen ki, a’sara gömülsen taşacaksın... Heyhat,
Sana gelmez bu ufukalar, seni almaz bu cihat...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.
Mehmet Akif ERSOY
Nur içinde yatsınlar toprakları bol olsun...
Allah hepsinden razı olsun
Allah hepsinden razi olsun
Ama şuanki gün durum konusunu düşünüldügünde yazık ki ne yazik bize bizim aileden de Çanakkale de şehit olan dedelerimiz var onlar yoklukla bu şekilde Türkiyeyi korudular ya biz koruyabiliyormuyuz
her birine ayrı ayrı borçluyuz öteki mekanda Nur içinde yatsınlar
Bu millet onlara minnettardir. Ruhlari şad olsun.
Allah rahmet eylesin, ruhları şad olsun.
ALLAH rahmet eylesin,hepsi nur içinde yatsınlar...
Allah hepsini gani gani rahmet eylesin.Allahtan dilerimki mekanlari cennet ruhlari sad olur insallah.sizlere ne kadar dua etsek azdir.
Ne mutlu türküm diyene !!!
Allah rahmet eylesin, ruhları şad olsun
bugünümüze vesile olan, yürek yangınlarımız... Allah'ım onlardan razı olsun...
Şimdi Çanakkale de olmak vardı Bayraklarımızı alıp orada olmak vardı..
Allah hepsinden Razı olsun. Çanakkale gerçekten her adım attığınızda tüylerinizi diken diken eden biryer..
Geliboluda akrabalarımız var bazı yazlar oraya gideriz. ben hiç bir yerdi bu kadar kendi yaşadığım yermiş gibi hissetmedim.
Etrafa bakınca neden bu kadar cenk edildiğini anlıyor insan orada..
Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor ! Bir Hilâl uğruna Yâ Rab, ne Güneşler batıyor ! ŞEHİTLERİMİZİ SAYGI VE RAHMETLE ANIYORUZ !