Denizli'de sürekli müşterisi olduğum taksici var..ne taksimetre açar ne para sorar..Param varsa veririm yoksa olduğu zaman veririm.. Ve gayette uyguna götürür.. Ailecek alo deriz yani.
İstanbula araba bakmaya gidecekmiş.3 gün orada kalacakmış..Beni bir yere götürürken şakayla karışık al 3 gün çalış dedi..Biraz da canım sıkkındı.. sorunları da biliyordu kafan dağılır dedi..Bende tamam dedim
Sabah 7:30'da başladı maceramilk müşterime gittiğimde çok heyecanlandım.Sanki ilk defa araba kullanacakmış gibi
Denizli'de de tanınan birisi bu arada taksi sahibi.. 4 tane taksisi var ve işleri çok iyi..
Hakkaten çok stresli ve koşturmaca olan bir iş..Daha bir müşteri binerken telefonum çalıyor..Başka birisini almaya gitmem gerekiyor..Yardıra yardıra gidiyorum..
Birisi biniyor..Çok acil bas basabildiğin kadar diyor.. Yaşlı bi teyze biniyor.. 40'ı geçince yavaş oğlum demeye başlıyor.. Ve sabahtan akşama kadar direksiyon sallamak deyimi gerçekten doğru..
Sabah 7:30'da başladım akşam 12'ye kadar.. Resmen pestilim çıktı ve ertesi gün 8:30 da işe başlayacağım. O kadar yorgunluk, uykusuzluktan sonra yine aynı maraton..
Bende çok kızardım taksicilere''Ulan nasıl araba kullanıyor, nasıl gidiyor, nerde duruyor,burda müşterimi iner, burda beklenir mi'' vs diye.. Ama olabiliyor..
Ben bunları 2 günde yaşadım..Yarın son günüm akşam teslim edeceğim arabayıAma devamlı bu koşturmaca içinde olanları anlamak lazım..
kaldı ki ben bu yorgunluğu Denizli gibi küçük bir şehirde yaşadım..İstanbul-Ankara'da düşünemiyorum..
Yani ara sıra hak vermek gerekiyor taksici arkadaşlara..![]()