CaRiSMa
08-10-2006, 16:56
http://arabam.e-kolay.net/images/haber/teknoloji140.jpg
Sadece hayal edin… Eğer araçlar birbirleriyle konuşabilselerdi, dünya nasıl bir yer olurdu?
Büyük olasılıkla sürücülerin acayip davranışlarına bol bol gülerlerdi. Tabii birbirlerini trafikteki çeşitli durumları hakkında uyarırlardı. Örneğin araç A, araç B'ye arapsaçına dönmüş bir trafikte sıkıştığını, bir yerlere çarptığını, kaydığını veya acil olarak yardıma ihtiyacı olduğunu söylerdi. Eğer araçlar birbirleriyle sohbet edebilselerdi, varmak istediğimiz yere daha rahat, daha hızlı ve daha güvenli giderdik. Ve eğer sürücüler diğer araçlardan gelen bilgiler doğrultusunda hareket edebilselerdi, birçok kaza ve trafik sıkışıklığı önlenmiş olurdu.
Uzmanların üzerinde çalıştıkları teknolojiye verdikleri isimle "araçtan araca iletişim", birkaç yıl içinde Avrupa yollarında hayata geçecek. Neticede sürücüler için daha uygun ve güvenli sürüş mümkün olacak.
"Araçların son derece yoğun olduğu dünya, sanıldığından çok daha karmaşık bir yer, bir nevi ağ" diyen Audi Elektronik GmbH'nin sorumlusu Dr. Andre Ebner, sözlerinin devamında geleceğin otomobilleriyle ilgili ipuçları da sunuyor: "Gelecekte araçlar, bu elektronik ağın ana bileşenlerinden biri olacak."
Araçtan araca iletişimin mimarları, kuracak lan sisteminin internet benzeri bir ağ olmasını düşünmüşler. Bundan da anlaşılacağı üzere tıpkı "World Wide Web"deki gibi, biri diğerinden hep bir "tık" uzaktalar ki, bu eş zamanlı olarak istenildiği anda ve kolayca, hem
bilgi alma hem de bilgi verme olanağı sağlayacak. Sisteme göre bilgisayar ekranının önündeki herkes, söz konusu dev ağın bir parçası sayılıyor, bu durum bayrakcyarışı misali zincirleme bir bilgi birikimi oluşturuyor. Aynı mantıkla araçların birbirlerine bağlanması da
mümkün. Eğer bir araç hiçbir sorun yaşamadan yoluna devam edemiyorsa, bunu diğer araçlara bildiriyor, diğer sürücüler de engeller karşısında nasıl hareket etmeleri gerektiğine önceden karar veriyor.
"Araçların kendi aralarında ve çevreyle iletişim kurması, potansiyel pek çok uygulama için bir kaynak oluşturur" diye açıklıyor Ebnerve ekliyor: "Bunun en güzel örneği de, kısa vadede sorun çözmeye yarayan, yığılmayı ve olası tehlikeleri haber veren merkezi olmayan bilgi sisteminin yaratılması. Sistem her ne kadar çok az sayıdaki araçta bulunsa da, bu ağa bağlı sürücüler ciddi anlamda kazanımlar elde ediyorlar."
Eskiden, araçtan araca iletişim sisteminin çalıştığını söyleyebilmek için en az yüzde 5 ile yüzde 10 oranında yol kullanıcısının, "online" olması gerektiği sanılıyordu. Audi mühendislerinin. Ham burg Teknik Üniversitesi ile ortaklaşa gerçekleştirdiği bir çalışma sonucunda, yüzde 5'ten az sürücünün bile bu sistemi kullanmasıyla büyük fayda sağlandığı tespit edildi.
Bilgi karayolu
Audi Elektronik GmbH'nin sorumlusu Dr.Andre Ebner, C2C (Car to Car/Araçtan araca) teknolojisinin nasıl çalıştığını açıklarken, "İletişim arayüzü yerleştirilmiş araçlar, seyahat boyunca trafik bilgisini kaydeden elektronik bir hafızaya sahip" diyor. Yanınızdan aynı donanıma sahip bir araç geçtiğinde, otomobiliniz topladığı bilgileri hemen diğerine aktarıyor. Bunun neticesinde seyir halindeki araçlar, ilerleyebilmek için sürekli telsizle haberleşmek zorunda kalmıyorlar. "Karayolunda bu araçlardan yüzde bir ya da iki gibi düşük bir oranda olsa bile yığılma hakkında merkezi olmayan uyarıların işe yaraması için yeterli" diyen Andre Ebner, sözlerini şu şekilde sürdürüyor: "Trafik içinde sıkışıp kalmış bir araç hemen ötekine haber veriyor. O da telsizin kapsama alanı dışında kalmış diğer araçları uyarıyor." Sistem ağına bağlı araçlar sürekli olarak izledikleri
bölge, seyahat hızı ve araca ait diğer özelliklerin istatistiklerini belirli aralıklarla, yoldaki diğer araçlara bildiriyor. Elde edilen bilgi, bilgiyi alan araç tarafından yerel anlık trafik raporu olarak değerlendiriliyor. Asıl mesajı gönderen ve telsizin kapsama alanı dışında kalan araçtan gelen veriler, aynı zamanda güzergah üzerinde o aracı bekleyen trafiğin portresini çiziyor. Bilgi her transfer edildiğinde, iki hayati unsur gerçekleşiyor. Birincisi, alıcı kendisini bekleyen şartların güncellenmiş halinden haberdar oluyor. İkincisiyse edindiği bilgiyi kendi elindeki bilgiyle tamamlıyor. "Sonuç olarak trafik hakkında bilgi edinmek için kullanılan ve maliyeti yüksek olan dış bir ara yüze gerek kalmıyor" diyor Ebner.
Sistemin sadece karayolunda değil, şehir içinde ve dağ yollarında da kullanılabilmesi ise ayrı bir kazanç. Gerçek hayatta, bir uyarı senaryosu şöyle olurdu:
Aniden beliren bir engel, yolda seyir halindeki bir aracın önüne çıkar ve sürüşü tehlikeli kılardı. Sürücü her ne kadar bu engeli önceden fark etmiş olsa da, aniden bir dönüş yapmasının yada var gücüyle frene basmasının önüne geçemezdi. ABS devreye girer, ESP'nin de yardımıyla sürücü, aracını tehlikeli ortamdan uzaklaştırırdı. "Araçtan araca iletişim" sistemindeyse, elektronik donanım hemen bu olayı kaydediyor, gelen bilgiyi değerlendirip civardaki sürücülere mesajını yolluyor: "Uyarı: yolda engeller var". Eğer gelen uyarı alıcı için işe yarar ise mesela araç, mesajın gönderen aracın gerisindeyse, bu bilgi hemen kokpitte gösteriliyor. Sistemin işe yaradığı bir başka durum ise, fren yapmasına rağmen bir türlü hız kesemeyen sürücünün bilgisini alıp bunu diğer sürücülere "kaygan zemin" uyarısı olarak gönderebilmesi. Ya da dışarıdaki hava durumuna göre
buzlanma uyarışı yapması.
Düzenli yayın standardı
Dizüstü bilgisayarlarda kullanılan kablosuz internet bağlantısı gibi, araçtan araca telsiz yayını da WLAN teknolojisinin bir türüne dayanıyor. Fakat evdeki bilgisayarda gayet rahat çalışan bir sistem, yollarda aynı oranda rahat kullanılamıyor. "Telsiz dalga farının sadece güvenilir olması yetmez, aynı zamanda da son derece hızlı olmalılar" diyor Ebner, denemelerde karşılaştıkları durumları anlatırken. Audi böylesine zorlu bir işe kalkışan tek firma değil. Ünlü araç üreticilerinden BMW, DaimlerChrysler, Fiat, Renault ve Volksvvagen de "Araçtan Araca (Car2Car) iletişim Konsorsiyumu"na destek veriyor. Hepsinin ortak amacı, Avrupa genelinde sadece bu hizmete ayrılmış bir radyo frekansının olması ve düzenli yayın standardının geliştirilmesi. Bu ikisi olmadan, diğer üreticilerin iletişim sistemlerinin ve buna bağlı uygulamalarının çalışması mümkün değil. Ayrıca ne kadar çok araçta bu sistem kullanılmaya başlanırsa o kadar etkinleşecek ve neler yapılabileceği daha net görülebilecek. 2007 yılının başlarında farklı üreticilerin "araçtan araca iletişim" sistemleri tanıtılmaya başlanacak. İletişim teknolojisi, Alman Eğitim ve Araştırma Bakanlığı tarafından, "Dört Teker Üzerinde Network" ( Network on Wheels - Now) araştırma projesi kapsamında destekleniyor. Proje kapsamında iletişim protokolleri, bunların yol durumlarına uyarlanması ve bilginin güvenliği gibi unsurlar üzerinde de çalışmalar sürdürülüyor.
Sadece hayal edin… Eğer araçlar birbirleriyle konuşabilselerdi, dünya nasıl bir yer olurdu?
Büyük olasılıkla sürücülerin acayip davranışlarına bol bol gülerlerdi. Tabii birbirlerini trafikteki çeşitli durumları hakkında uyarırlardı. Örneğin araç A, araç B'ye arapsaçına dönmüş bir trafikte sıkıştığını, bir yerlere çarptığını, kaydığını veya acil olarak yardıma ihtiyacı olduğunu söylerdi. Eğer araçlar birbirleriyle sohbet edebilselerdi, varmak istediğimiz yere daha rahat, daha hızlı ve daha güvenli giderdik. Ve eğer sürücüler diğer araçlardan gelen bilgiler doğrultusunda hareket edebilselerdi, birçok kaza ve trafik sıkışıklığı önlenmiş olurdu.
Uzmanların üzerinde çalıştıkları teknolojiye verdikleri isimle "araçtan araca iletişim", birkaç yıl içinde Avrupa yollarında hayata geçecek. Neticede sürücüler için daha uygun ve güvenli sürüş mümkün olacak.
"Araçların son derece yoğun olduğu dünya, sanıldığından çok daha karmaşık bir yer, bir nevi ağ" diyen Audi Elektronik GmbH'nin sorumlusu Dr. Andre Ebner, sözlerinin devamında geleceğin otomobilleriyle ilgili ipuçları da sunuyor: "Gelecekte araçlar, bu elektronik ağın ana bileşenlerinden biri olacak."
Araçtan araca iletişimin mimarları, kuracak lan sisteminin internet benzeri bir ağ olmasını düşünmüşler. Bundan da anlaşılacağı üzere tıpkı "World Wide Web"deki gibi, biri diğerinden hep bir "tık" uzaktalar ki, bu eş zamanlı olarak istenildiği anda ve kolayca, hem
bilgi alma hem de bilgi verme olanağı sağlayacak. Sisteme göre bilgisayar ekranının önündeki herkes, söz konusu dev ağın bir parçası sayılıyor, bu durum bayrakcyarışı misali zincirleme bir bilgi birikimi oluşturuyor. Aynı mantıkla araçların birbirlerine bağlanması da
mümkün. Eğer bir araç hiçbir sorun yaşamadan yoluna devam edemiyorsa, bunu diğer araçlara bildiriyor, diğer sürücüler de engeller karşısında nasıl hareket etmeleri gerektiğine önceden karar veriyor.
"Araçların kendi aralarında ve çevreyle iletişim kurması, potansiyel pek çok uygulama için bir kaynak oluşturur" diye açıklıyor Ebnerve ekliyor: "Bunun en güzel örneği de, kısa vadede sorun çözmeye yarayan, yığılmayı ve olası tehlikeleri haber veren merkezi olmayan bilgi sisteminin yaratılması. Sistem her ne kadar çok az sayıdaki araçta bulunsa da, bu ağa bağlı sürücüler ciddi anlamda kazanımlar elde ediyorlar."
Eskiden, araçtan araca iletişim sisteminin çalıştığını söyleyebilmek için en az yüzde 5 ile yüzde 10 oranında yol kullanıcısının, "online" olması gerektiği sanılıyordu. Audi mühendislerinin. Ham burg Teknik Üniversitesi ile ortaklaşa gerçekleştirdiği bir çalışma sonucunda, yüzde 5'ten az sürücünün bile bu sistemi kullanmasıyla büyük fayda sağlandığı tespit edildi.
Bilgi karayolu
Audi Elektronik GmbH'nin sorumlusu Dr.Andre Ebner, C2C (Car to Car/Araçtan araca) teknolojisinin nasıl çalıştığını açıklarken, "İletişim arayüzü yerleştirilmiş araçlar, seyahat boyunca trafik bilgisini kaydeden elektronik bir hafızaya sahip" diyor. Yanınızdan aynı donanıma sahip bir araç geçtiğinde, otomobiliniz topladığı bilgileri hemen diğerine aktarıyor. Bunun neticesinde seyir halindeki araçlar, ilerleyebilmek için sürekli telsizle haberleşmek zorunda kalmıyorlar. "Karayolunda bu araçlardan yüzde bir ya da iki gibi düşük bir oranda olsa bile yığılma hakkında merkezi olmayan uyarıların işe yaraması için yeterli" diyen Andre Ebner, sözlerini şu şekilde sürdürüyor: "Trafik içinde sıkışıp kalmış bir araç hemen ötekine haber veriyor. O da telsizin kapsama alanı dışında kalmış diğer araçları uyarıyor." Sistem ağına bağlı araçlar sürekli olarak izledikleri
bölge, seyahat hızı ve araca ait diğer özelliklerin istatistiklerini belirli aralıklarla, yoldaki diğer araçlara bildiriyor. Elde edilen bilgi, bilgiyi alan araç tarafından yerel anlık trafik raporu olarak değerlendiriliyor. Asıl mesajı gönderen ve telsizin kapsama alanı dışında kalan araçtan gelen veriler, aynı zamanda güzergah üzerinde o aracı bekleyen trafiğin portresini çiziyor. Bilgi her transfer edildiğinde, iki hayati unsur gerçekleşiyor. Birincisi, alıcı kendisini bekleyen şartların güncellenmiş halinden haberdar oluyor. İkincisiyse edindiği bilgiyi kendi elindeki bilgiyle tamamlıyor. "Sonuç olarak trafik hakkında bilgi edinmek için kullanılan ve maliyeti yüksek olan dış bir ara yüze gerek kalmıyor" diyor Ebner.
Sistemin sadece karayolunda değil, şehir içinde ve dağ yollarında da kullanılabilmesi ise ayrı bir kazanç. Gerçek hayatta, bir uyarı senaryosu şöyle olurdu:
Aniden beliren bir engel, yolda seyir halindeki bir aracın önüne çıkar ve sürüşü tehlikeli kılardı. Sürücü her ne kadar bu engeli önceden fark etmiş olsa da, aniden bir dönüş yapmasının yada var gücüyle frene basmasının önüne geçemezdi. ABS devreye girer, ESP'nin de yardımıyla sürücü, aracını tehlikeli ortamdan uzaklaştırırdı. "Araçtan araca iletişim" sistemindeyse, elektronik donanım hemen bu olayı kaydediyor, gelen bilgiyi değerlendirip civardaki sürücülere mesajını yolluyor: "Uyarı: yolda engeller var". Eğer gelen uyarı alıcı için işe yarar ise mesela araç, mesajın gönderen aracın gerisindeyse, bu bilgi hemen kokpitte gösteriliyor. Sistemin işe yaradığı bir başka durum ise, fren yapmasına rağmen bir türlü hız kesemeyen sürücünün bilgisini alıp bunu diğer sürücülere "kaygan zemin" uyarısı olarak gönderebilmesi. Ya da dışarıdaki hava durumuna göre
buzlanma uyarışı yapması.
Düzenli yayın standardı
Dizüstü bilgisayarlarda kullanılan kablosuz internet bağlantısı gibi, araçtan araca telsiz yayını da WLAN teknolojisinin bir türüne dayanıyor. Fakat evdeki bilgisayarda gayet rahat çalışan bir sistem, yollarda aynı oranda rahat kullanılamıyor. "Telsiz dalga farının sadece güvenilir olması yetmez, aynı zamanda da son derece hızlı olmalılar" diyor Ebner, denemelerde karşılaştıkları durumları anlatırken. Audi böylesine zorlu bir işe kalkışan tek firma değil. Ünlü araç üreticilerinden BMW, DaimlerChrysler, Fiat, Renault ve Volksvvagen de "Araçtan Araca (Car2Car) iletişim Konsorsiyumu"na destek veriyor. Hepsinin ortak amacı, Avrupa genelinde sadece bu hizmete ayrılmış bir radyo frekansının olması ve düzenli yayın standardının geliştirilmesi. Bu ikisi olmadan, diğer üreticilerin iletişim sistemlerinin ve buna bağlı uygulamalarının çalışması mümkün değil. Ayrıca ne kadar çok araçta bu sistem kullanılmaya başlanırsa o kadar etkinleşecek ve neler yapılabileceği daha net görülebilecek. 2007 yılının başlarında farklı üreticilerin "araçtan araca iletişim" sistemleri tanıtılmaya başlanacak. İletişim teknolojisi, Alman Eğitim ve Araştırma Bakanlığı tarafından, "Dört Teker Üzerinde Network" ( Network on Wheels - Now) araştırma projesi kapsamında destekleniyor. Proje kapsamında iletişim protokolleri, bunların yol durumlarına uyarlanması ve bilginin güvenliği gibi unsurlar üzerinde de çalışmalar sürdürülüyor.