Catch can...
Fiyakalı laf.
Ama, doğru kullanılırsa adının fiyakasından çok daha önemli işlevi olan bir sistem işte...
Bu arada, sadece "Catch Can" denmiyor, "Breather Tank" olarak da geçtiği oluyor.
Aslında ismi ile anlatmaya çalıştığı şey, motorun içinde oluşan yağlı gazları (özellikle yağ buharı demedim, onu açıklayacağım) motordan emniyetli bir şekilde uzaklaştırıp güzelce bir yerde toplamak ve yoğuşturmak.
Burada artık şekilli şemalı anlatmak lazım:
Her pistonlu motorda yanma odasından bir parça kaçak vardır. Bu kaçak çok çok az olabilir, ama hiç sıfır olmaz.
Şöyle bir örnek vereyim: 2 litrelik bir 4 silindir motorda %1 kaçak (blow by) olsa, bu 100 devirde motor bloğunun içine 1 litre hava girmesi demektir.
Yük altında dakikada 5000 devir dönen bir motorda 50 litre hava anlamına gelir bu.
Yukarıdaki resimde de görüldüğü gibi bu blow by (kaçak) hem sıkıştırma, hem de yanma (güç) aşamalarında oluşur.
Sıkıştırma aşamasında sadece hava kaçarken, yanma aşamasında çok sıcak gaz bloğun içine dolar.
E bunu tahliye etmek lazım, di mi?
Bunun için adına PCV denilen ve yurdum genelinde nedense hiç ellenilmeyen, değiştirilmeyen bir parça kullanılır.
Positive Crankcase Ventilation valve..
Yani, Motor bloğunu cebren havalandıracak bir tahliye vanası.
Bu:
PCV, tek yönlü bir sübap (check valve) şeklinde çalışır ve içinde yaylı bir düzenek vardır. Bu sayede motor rölantide iken kapalı kalır, yoksa büyük bir vakum kaçağı oluşturacağı için rölanti ayarı yapılamaz.
Motorda yük arttıkça manifold basıncı düşer, PCV de daha çok açılarak blok içindeki gazların emme manifoldu vasıtası ile silindirlere aktarılmasını ve yakılarak bertaraf edilmesini sağlar.
Ayrıca, blok içinde oluşan gazlar, ikinci bir hat vasıtası ile doğrudan hava emiş hattına da verilir, oradan da yine emme manifoldu vasıtası ile yakılırlar.
Şöyle:
Bu kadar turuncu ok ve kırmızı daire ile Yeni Şafak haberi gibi oldu, ama idare edin işte...
Neyse...
Şu ana kadar iki şeyi net biliyoruz:
* Pistonlu motorlar yük altında çalışırken bloklarının içinde kaçak gazlar peydahlanır,
* Üretici milleti bu gazları yakarak bertaraf eder.
Çok basit.
(Bakın, basit dedim)
O kadar da basit değil.
Önce yukarıda parantez içinde açıklayacağım dediğim yağ buharı/yağlı gazlar meselesini açalım:
Evet, yağ ısınır. Evet, sıvılar her derecede buharlaşır. Bunları biliyoruz. En nihayetinde ben de okula mokula gittim bir tarihte.
Ama, motor yağı buharlaşmak konusunda o kadar da çıtkırıldım değil.
Viskozitesi var bi kere. Ağır abi.
Aslında olan, o yağın deliler gibi savrula savrula ortaya saçılması.
Krankın üzerinde ana yataklar ve kol yatakları var ya, işte onlara sürekli yağ pompalanıyor.
Bu yağın bir yerden akması, tahliye olması lazım.
Yağ, yatakların kenarlarından akarken, üzerinde oldukları krank fıldır fıldır dönüyor ve yağı milyonlarca minik damlacık şekilde her tarafa savuruyor...
E zaten içeride bir kaçak hava (blow by) bolluğu var... Bu gazlar motordan tahliye olurken bu yağ damlalarından (ama minicik damlalar) yakalayabildiklerini alıp götürüyorlar.
İşte bu yüzden, motordan çıkan yağ buharı değil, içinde asılı yağ zerreleri olan kaçak gaz.
Bu gazı emme sisteminin içine alıp yavaşlatıp soğuttuğumuzda da askıdaki yağ zerreciklerini bırakıveriyor oracığa...
Çoğumuz yağ içinde intercoolerlar, borular, manifoldlar, gaz kelebekleri, sevgi pıtırcıkları görmüşüzdür.
Sebebi de bu işte.
Sistemin ruhu kirli...
Ama, işin basit olmamasının başka nedenleri de var.
* Bu gazın içinde sadece yağ yok. Su var, yakıt da var. O yüzden tekrar kartere vermek pek akıl karı değil.
* Yağ yanıcı, yakıt da yanıcı, ama benzin gibi yanıcı değil. O yüzden yanma odasına verildiğinde (gaz olduğu için) yakıt ile karışıp oktan değerini düşürüyor, bu da detonasyon (vuruntu anlamına geliyor)
Vuruntu dedim.
Hadi atmosferik araçta bir derece, ama aşırı beslemeli motorlarda vuruntu hiiiç güzel değil. Kırılır güzelim motor.
Haa, bir de şehir içinde dur-kalk giden araçlar bu gazları adam gibi yakamıyor zaten, o yüzden sübapların üst kısımları, pistonlar mistonlar kurum bağlıyor.
Bu kurum da hem yanma odasının hacmini düşürüyor, hem de "sıcak noktalar" oluşturuyor.
Bu kıpkırmızı sıcak noktalar da tıpkı buji gibi yanma başlatırlar. Ama kafalarına göre (yani, buji çakmadan önce) yanma başlattıkları için feci vuruntu olur.
E, benim motorum da (afedersniz) aşırı beslemeli.
Konumuzun ön bilgi / giriş kısmı kabaca bu...
Gelelim proje kısmına.