Eveeet yeni bir hikayeyle daha karşınızdayız dostlar Genelde hikaye şeklinde okumayı sevdiğimizi bildiğimden dilim döndüğünce konuyu uzatarak yazacağım.
R56 Cooper S'imi en son JCW V3 body kit ve H&R yaylarla kafamdaki son haline getirdikten sonra tahmin edeceğiniz üzere kaşıntılar başladı. Maşallah derim hala hiçbir sorun açmadan mutlu mesut geçirdiğimiz yaklaşık 21 ay ve 15 bin km'den sonra bayrağı @B.Koçer kardeşime devrettik. Sonra yine o yapacak bir şeyler buldu kaşıntısından ve aracı her gün daha güzel bir hale getiriyor. Dilerse o da yeni plakasıyla bir konu açar belki.
Mini'yle ilişkimizin artık tamamen rayına oturduğu dönemde "daha araba gibi araba" olan bir şeye geçmeyi düşündüm. Aklımda sadece iki model vardı, 2010-2011 Audi A5 2.0 TFSi Quattro veya E85 kasa 2003-2008 arası bir BMW Z4. Biraz kamuoyu araştırması sonrası özellikle dişi arkadaşlarımızın yönlendirmesi direkt Z4 yönünde oluyordu. "A5 ne yaa 40'ına gelince binersin ona" tarzı yorumlarla karşılaştım. Yine de iki modelden de temiz bir araç bulursam almak üzere arayışım başlamışken Mini'yi de ilana çıkmıştım.
O dönemde Berkay bir anda "abi ben A1'i sattım, sabah 8'de Sabiha'ya ineyim arabayı alayım" diye talip oldu. "Dur olm napıyorsun ben ne alacağımı bilmiyorum daha" derken ağzımdan bir fiyat çıktı ve tamam dedi, mecburen araba arayışını hızlandırmak durumunda kaldık.
Aynı zamanda favorilerimde de olan forumdan Aybars arkadaşımızın A5 2.0 TFSi'ını yine forumdan Emin Öztürk arkadaşımızın kapmasıyla listemde öne çıkan bir A5 kalmamıştı ve o hafta dolardaki 9-10 lira arasına gelen yükselişle tüm A5'ler 50 bin lira civarı fiyat artışına gitmişti. Z4'ler biraz daha geriden geliyordu. İlanlarda kalan en uygun fiyata ve mantıklı motor, model, km, renk kombinasyonuna sahip 2 araç vardı hedefimde. Biri Bursa'da, diğeri Antalya'da ve direkleri boyalı olan bir araçtı. Dolayısıyla onu 3. plana itmek zorunda kaldım. He 2. planım da yoktu zaten, mecbur Cumartesi sabah otobüse atlayıp Bursa'ya gittim.
Ben gidene kadar güneş battı, arabayı kapalı garajda yatarken buldum, çıkardım bir tur attım. İlk izlenimler gayet başarılıydı, hele ki daha önceden sahip olduğum E46 330Ci Cabrio'mla tattığım hissiyatı yeniden hatırlayınca, duygular ağır bastı ama çaktırmamaya çalıştım tabii ki.
Arabayla gezip geldikten sonra araç sahibi ve aracı olan galerici arkadaşla kritik yaparken:
Aracımız 2003 model, 159 bin km'de, kaputu orijinal, ön iki çamurluk değişik, sol kapı ve arka çamurluğu boyalı bir araçtı. Önemsiz tutarlarda tramerleriyle binerken de içimin rahat edeceğini düşündüğüm "kusurlara" sahip bir seçenekti. Sahibi yakın zamanda şanzımanı yaptırmış, garantili dedi herhangi bir şey olursa yaptırdığım yere çökeriz dedi, Bursa'da varlıklı bir avukat abimize benziyordu. Ayrıca yine yakın zamanda 15 bin lira civarı masrafla tentenin amortisörlerini falan değiştirip tüm bakımlarını yaptırmış. Tentenin vızır vızır çalıştığını görünce içim biraz daha rahat etti. Genel olarak da görsel olarak önemli bir kusuru yoktu.
Sürüş esnasında mekaniğinin kusursuz olduğunu gördüm, kliması çalışmıyordu, kompresör masrafını göze aldım, farlar rezil durumdaydı cam fiyatlarına bakmıştım onun değişim masraflarını ve üzerine 3-5 lira daha kesin gider diye düşünerek bir fiyat verdim. Sahibiyle yaptığımız pazarlık sonucunda da anlaştık. Onun üzerinde Berkay'dan aldığım kaporayı aracı arkadaşa atıp İstanbul'a döndüm.
Sonrasında arkadaş dükkanına çektiği aracın seksi fotoğraflarını attıkça ağzım iyice sulanıyordu.
Berkay'la 9 Kasım Salı gününe sözleştik. Sözleşmemizin ardından Berkay kendine HOT plaka bakacağını söyledi. Ben de suriye plaka istemediğim için ne yapsam diye düşünüyordum. Mini'yi aldığım zaman kalkıp İzmir Torbalı emniyete gitmiştim 35 TRK plaka var mıdır diye, o dönemde yoktu. Şansımızı deneyelim dedik, Allah razı olsun Berkay'dan ve arkadaşı Cem Coşkunaslan'dan, sorup soruşturup İstanbul'a göre bedava diyeceğimiz rakamlara boş bir 35 TRK plakayı Cem'in adına ayırttık.
Pazartesi günü Berkay'la Cem geldi, ufak çaplı bir apache meeting de yaptık hatta. O sırada caddede sivil polislere teslim ediyorduk aracı az kalsın ama benim polisi son anda fark edip Berkay'ı dizginlememle ucuz yırttık.
Salı sabah Berkay, Cem ve ben atladık arabaya direkt Bursa'ya gittik. Birlikte araçları aynı serviste kontrole sokup oradan da cümbür cemaat notere geçtik. Ben Mini'yi Berkay'a sattım, Cem Z4'ü aldı. Plaka Z4'e geçince de ben ondan aldım.
Plaka bastırmaya gidip gelirken çektiğimiz eziyetler sonrası mutlu son:
Cem sağolsun teknolojik telefonuyla güzel bir geniş açı fotoğraf çekmiş kokpitten, çok hoşuma gitti:
E tabii bu kadar arabacı insan bir araya gelince klasik anahtar pozumuzu çektik, Cem de zincire dahil olduğu için o olmazsa olmazdı.
Ne aracı sattığımdan ne de arayışta olduğumdan ailemden kimsenin haberi yoktu, Mantıkla hareket ederek beni vazgeçirme çabasına girmelerini istemediğimden ilk bu pozu atarak onlara haber vermiştim. İlk başta plakayı görünce çekip attığım herhangi bir araç zannettiler tabii ki. Sonradan inandırmak zorunda kaldım.
Benzinlikten çıktık her şey iyi güzel ama ilk test sürüşümde ve sonrasında servisten galeriye dönerken falan da hep mi dügün yollarda denk geldik veya ben mi akıl tutulması yaşadım acaba bilmiyorum ama bir baktım arabanın ön takım lıkır lıkır orkestra gibi çalıp oynuyor, aracın hakimiyeti çok kötü, zaten yavaş gelmeyi planlıyordum ancak biraz da mecburiyetten neredeyse hiç 80'i geçmeden İstanbul'a döndüm. Bu yolculuğu yol bilgisayarında 6.5 litre ortalamayla bitirmek tek teselli oldu. İsteyince az yakabildiğini görmek memnun etti beni.
Dönüş yolunda bir Oksijen fotoğrafı. Durup durup arabayı farklı açılardan izleyerek kendimi tatmin etmek çok hoşuma gidiyordu, halen her baktığımda anlamsız bir gülümseme oluyor yüzümde ve o zamanlarda diyorum ki "iyi ki almışım".
Arabanın ön takıma kafayı takmıştım, bu şekilde sürmem imkansızdı. Hemen kendi rotçuma gidip bir liste çıkarttım. Sağ ve solda rot kolu ve başlarıyla alt salıncakların değişmesi gerekiyordu. Kabul edilebilir bir masraf olduğu için üzülmedim hatta yepyeni olarak kullanmak daha içime sinerdi. Aracın yürüyeninin E46 ile aynı olduğunu bildiğim için de meblaların çok yüksek olmayacağını düşünüyordum, öyle de oldu denebilir. Ek bilgi olarak da paylaşayım, makyaj öncesi E85 kasanın yürüyen E46 ile aynı, makyaj sonrası E46 ve E90 parçaları karışık olarak kullanılmış.
Yolda gelirken sağanak yağmura rastlayıp yağmur sensörünün çalışmadığını fark edip bir miktar üzülmüştüm, onu da bir ara yaparız diye yazdım listeye. Ertesi gün rotçuya gitmeden güneşi görünce hemen arabayı yıkattım. O ara isterse 5 dk yağmur serpiştirsin, sonrası güneşliyse anında arabayı yıkatma girişiminde bulunacak bir psikolojideydim. Fotoğrafta marşpiyel altında görünen siyah çıtalardan daha sonra kurtuluyoruz.
Parça fiyatlarından da aklımda kaldığı kadarıyla bilgi vereyim. Ön rot kolu ve başı blrlikteymiş, 390'a onların tanesini (sanırım yerli yan sanayiydi), alt salıncakların da Lemförder olanların tanesini 550'den aldım.
Aldığım her araçta bir takım silecek bana kaçıyordu, bunda da gelenek bozulmadı. Girmişken silecekleri de yeniledim. Hadi ön takıma giriyoruz bari bakım parçalarını da alayım o da aradan çıksın dedim. Orijinal muadili filtreler, LM Toptec 4200 5W30 yağ ile (5'lik yağ olmuştu o zaman 720 lira mı ne) listeyi genişlettik.
O gün 4-5 kere parçacıya girdim sanırım. Birinde araba dışarıda ben içeride kabaran kredi kartı ekstremi düşünürken:
O gün ayrıca yıpranmış BMW logolarından bagajdakini aldım, sol sinyaldekini de yenileyeceğim bir ara, onu unuttum. Neyse ki ön tampon ve jantlardaki logolarımız yenilerdi ama eski de olsalar genel masraflar içinde kaybolur gidermiş.
O gün acilen bu iş yapılsın diye bulduğum tek müsait servise girdim Bostancı'da Gençler BMW'de yapıldı işlemler. İşçilik ücretleri onların mı yüksek yoksa genel olarak mı uçmuş bilmiyorum ama neyse ki ustalardan memnun kaldım. Ön takım yenilendi, bakım yapıldı, genel kontrolleri yaptık, araç baya kendine geldi o noktada. Liftten indirince aklıma geldi el freni balatasının tutmadığı, o sırada lifte başka araç çıkmıştı artık, yerdeyken sıktık ettik ama artık balata kalmamış belli ki, bir başka sefere de onu değişiriz diyerek çıktım. Başka bir ustaya sorduğumda sadece onu değişmeye 200 TL işçilik isteyince başka bir işle birleştirmek daha mantıklı gelmişti yeniden.
İlk lift tecrübemiz, son olur zannediyordum yanılıyormuşum
Servisteki ağır işleirm bitti diye düşünerek aracın yapış yapış hissettiren direksiyon başta olmak üzere tüm iç aksamını temizlemeye dalmak üzere kendimi Detailworks'te buldum. Güzelce fırçalaya fırçalaya her yerin içinden geçtim.
Burada koltuk sırtı temiz, minder henüz parıl parıl parlıyor:
İğrenç dikişli vites topuzumuzdan da bir gün kurtulma planları yaparak köşe bucak temizledim:
Daha sonra Track Türk garajda @Dragger abimizin ev sahipliğinde bir buluşma yaptık pist gününün olduğu haftasonu. Gecenin sonunda kalan 3 BMW olarak birkaç foto çekti bize @Tholl-ga sağolsun
Aracı daha aldığım gün daha önceden favoriye aldığım far camlarının siparişini Aliexpress'ten geçmiştim. İyi ki öyle yapmışım dolar kuru bir daha asla o günkü seviyesine dönmedi halen.
Farlar hem soluktu hem de sağ fardaki krom çerçevelerden biri bağımsızlığını ilan etmiş içeride geziyordu:
3,5 yıl kadar önce W211'in de farlarına artık zımpara+pasta çözümü fayda etmemeye başlayınca aliexpress camlarıyla yenilemiş ve aşırı memnun kalmıştım. Tabii bu işlemi yaparken beraberinde xenon merceklerini ve ampullerini yenilemek de gerekiyor. Güzel bir iç temizlikle birlikte İlker Kemal Bikeç'in titiz işçiliği birleşince cillop gibi sıfır farlara kavuşuyorsunuz Kendisine ne kadar teşekkür etsem az.
Gelen çin işi far camlarımız. W211'de sorunsuz olmuştu, bunda da milimetrik kalıp farkı var gibi gözlemledik ancak araç üzerinde bir sorun teşkil etmedi. Duyduğum kadarıyla E92 ve 93 farlarında uyumsuzluk sık yaşanıyormuş.
Eveeet gelelim en sancılı yere. Farları sökmek için tamponun inmesi mecburi. Detailworks'te tamponu sökmek için giriştik, önü sökmüşken hadi arkayı da söküp boyaya verelim dedik ufak tefek çizikler falan için. Vermez olaydım.
Söküm akşamı:
Farları İlker Bey'e, tamponları da boyaya Hacı Usta'ya Bostancı'ya götürüp bıraktım. Sonra baktık ki ön tampon braketleri yok. Sol tarafa metal ayak uydurmuşlar, sağ tarafı da çamurluğa vidalamışlar falan bir ton saçma sapan iş. Biz bunu nasıl çözeceğiz derken önce arka tamponun sol braketini alalım dedik. Onda çatlaklar ve silikonla doldurmalar mevcuttu. Zaten sol taraf da biraz ayrık duruyordu, onunla düzelir diye düşündük.
Sol arka tampon braketinin hali:
Yeni sol tampon braketi, la şuncacık parça 440 lira eder mi derken sonradan "boyuna göre ucuzmuş" dedirteceğini bilmiyordum tabii.
Sonra tamponlar boyadan çıktı, tabii birkaç tamir işlemi de yapılması gerekti üzerlerinde. Öyle veya böyle en azından boyası kusursuz olmuştu, o açıdan tam puan verdik. Farları da tamamlanınca gidip aldım, son halleri muhteşemdi, en sabırsızlıkla beklediğim değişim buydu