capri-sun ı alırdık ama asıl alma nedeni,içtikten sonra patlatmaktı.çocukluk işte,salağız o zamanlar eline ne geçiyodu patlatınca demi? :D mahalle maçları yapardık prof :D
Printable View
capri-sun ı alırdık ama asıl alma nedeni,içtikten sonra patlatmaktı.çocukluk işte,salağız o zamanlar eline ne geçiyodu patlatınca demi? :D mahalle maçları yapardık prof :D
http://www.90larmuzesi.net/wp-conten...mc3bczesi1.jpg
Birçoğumuzun ailesinin belki de ilk otomobili olan Renault 9′lar ülkemizde, en başlarda, Spring ve Broadway olarak ikiye ayrılıyordu. Bu isimler ülkemize özgüydü: Renault-Mais muhtemelen yurtdışında GTE, GTL gibi isimlerine bakıp “Hangisi hangisi ya, baymasın…” demiş ve bu modellerin ülkemizdeki isimlerini değiştirmişti. Dört delikli jantları ve tamponlarındaki mavi muşambayla kaplı krom şeritleriyle Spring, bu serinin temel haliydi. Teypsiz gelen, 68 beygir gücündeki 880 kiloluk mütevazı Spring’de elektrikli ön camlar, hatta ilk modellerde sağ ayna bile opsiyoneldi, ancak 65 milyon lira karşılığında bu otomobile sahip olabiliyordunuz…bu nedir yahu ayna opsyonel olurmuki :D
http://www.90larmuzesi.net/wp-conten...-121.png?w=205
Spring ile yetinemiyorsanız bütçenizi biraz daha arttırıp asil bir Broadway’e sahip olabiliyordunuz tabii. Bu iki modelin arasındaki en belirgin fark Broadway’in tamponundaki kişilikli kırmızı çizgi ve sıradışı jant kapaklarıydı. Tabii Broadway biraz daha zengin işi olduğundan asıl fark donanımda belli oluyordu. Sağ aynası olan Broadway, elektrikli ön camlara da sahip olduğu gibi otomatik vites ve klima opsiyonları bile vardı… Ayrıca aracın maksimum hızını kadrandaki en yüksek sayıyla ezberleyen çocuklara bir kıyak yapıyordu Broadway. Kadranında 180′e kadar yükselen Spring’in aksine Broadway 200′ü görüyordu.
Spring’den daha büyük bir başarı ve satış grafiği yakalayan Broadway ülkemizin 90′lar kültüründe de kendine büyük bir yer edindi dersek yalan olmaz. Bu aracı alan çoğu insan, belki de muhtemelen ilk otomobilleri olmasından, beklentilerini aşmasından, masrafsızlığından ve dayanıklılığından dolayı kendisiyle duygusal bir bağ kurmuş, onu adeta can yoldaşı köpeği, sevgilisi, hatta çocuğu yerine koymuştu…
Abarttığımız düşünenler olabilir, ancak bildiğiniz gibi mütevazı bir ülkenin mütevazı yurttaşlarıydık, elimizde ne kadar az şey varsa o kadar değerli oluyorlardı. Böyle bir durumda kusursuzluğun tanımı değişiyordu haliyle, Spring ve Broadway sahipleri ileriki yıllarda daha iyi araçlara sahip olmuş olsalar da bu araçlardan aldığı tatminden çok daha öte bir tatmin yaşamamaları kimseyi şaşırtmamalı…
http://www.90larmuzesi.net/wp-conten...-mc3bczesi.jpg
Dediğimiz gibi Türkiye’de dar-orta gelirli vatandaşın yüzünü güldüren bir araç olmuştu Renault 9′lar. Tofaş’ın Şahin’ine, Kartal’ına, Doğan’ına en büyük tehdidi oluşturmuş, ailelere çok başarılı bir alternatif sunmuştu. Kuponla araba verme aşamasına gelinmeden önce uygun fiyatıyla, az benzin tüketimiyle, masrafsız bakımı ile memurun yüzünü güldürmüş, ülkemizin bozuk yollarında dayanıklılığı ile değme alçak tabanlı zengin arabasına taş çıkarmıştı.
Fiyat-performans açısından çok başarılı bir oran yakalayan Renault 9′un 1981′de başlayan üretimi Avrupa’da 1989′da sona erdi. Ancak bu aracı dünyada en çok seven ülkelerden biri olan Türkiye’de (türlü değişikliklerden sonra) satışının durması 2001 yılını buldu. Bu yirmi yıllık macerasında ise önce Renault 11′in ön tarafını aldı, aileye Broadway ve Springler’in zengin kuzeni Fairway eklendi, serinin sinyal renkleri sadeleşti, ufak bir spoiler’a kavuştu, sonra yavaş yavaş Renault 19′a dönüştü. Renault 9, yalnızca Renault Broadway olarak hayatına farklı bir kulvardan devam etti, ancak 90′lar çocukları ve aileleri emektar araçlarını asla unutmadı.
http://www.90larmuzesi.net/wp-conten...picture-14.png
marketcı mustafa abının oglu" oldugum ıcın :D hep topu ben getırırdım.ve halıyle hep ılk 11deydım :hahaha:
bu arada top felan sonraları oldu.bız ılkokulda topumuz olmadıgı ıcın uygun buyuklukte taş veya kutukola ıle oynardık.pabuclar 1ay dayanmazdı halıyle ve ay sonları hep dayakla bıterdı :D:D
Mikasa plastik topları unutmayalım.
Patlamayanlardan...
ve bizim kuşağın bana göre en önemli kişisi nur içinde yat barış abi toprağın bol olsun
http://www.itusozluk.com/image/90-lar_153600.jpg
mıkasa efsane ama ben asıl hem basketbol hem futbol topu olan topları hatırlıyorum.
ılk cıktıgında bomba etkısı yaratmıstı.
futbol oynayacak kadar yumusaktı acıtmıyordu ama basketbol oynayacak kadar da sekıyordu.boyutu da 2sının arasındaydı.gugılladım ama bulamadım.var mı hatırlayan bunları?
+9kat mı ne vardı top olarak.bunlarda sadece sokak maclarında kullanılırdı.acık alan-ruzgar goren hıcbıyerde oynanmazdı uctugu ıcın.genelde vurdugunda gerı geldıgı ıcın kalecılerın cok dayak yemesıne sebep olmustu :D
Bizim apartmanda Rahmetli Nuri amca vardı.
Bahçeye kaçan toplarımızı keserdi.
Diğer düşmanımız ise güller ve diğer dikenli bitkilerdi...
http://wowturkey.com/tr278/Enes_Kocer_casio_F91w.jpg
butun tuşlarına aynı anda basınca ekrandaki her pixel çalışıyodu hatta öyle yapınca yanındakilerin pilini emiyo diye bir geyik vardı herkes kaçışırdı:D
sayfaların cogunu kontrol ettım ama goremedım..
ucgen posetler ıcınde rengarenk kolonyalar wardı..
hangı amaca yonelık yapılmıs hala cozmus dıılım..
bırde bakkallar da yanında pompası olan kolonya sıselerı war dı. bakkala werdıgım bos kolonya sısesını doldurusunu buyuk bı hayranlıkla ızlerdım. elındekı pompaya bas sısenın uzerındekı hazne dolsun aklım almıyodu
Casio CMD 40.
Efsaneydi.
Olmayını aramıza almıyorduk...
top kesen herkezi kınıyoruz !!! erik ağacından ve bütün meyva ağaçlarından yemedikleri halde biz dadanınca kızan teyzeleride kınıyoruz :D
Bu müziği hatırlayanlar ? :)
http://uploads3.mp3songurls.com/1268070.mp3
bızım markette de vardı.babamdan bı kac defa rıca edıp cok tasırıp doktugumu hatırlarım :D
araba-kamyon altları :(:(
market market dıyoruz.bı anım daha geldı aklıma :)
bayramlarda el opmek ıcın babam marketı bıze bırakırdı.genelde ablam dururdu ben kucuk oldugum ıcın ama bı keresınde tek ben kalmıstım.
neyse ben cok bısey satmıyorum fıyatları bılmedıgım ıcın,babam yok dıyorum vs.bı ara 2 cocuk geldı cok kucuk.dedı abı su seker ne kadar ? yahu baktım cocuk fakır. sen ne kadar verırsen dedım. neyse bunlar aldı gıttı :hahaha: sonra 4 cocuk geldı. aynı hesap. aldılar gıttıler kendı belırledıklerı meblayla :hahaha: yarım saat sonra dukkan doldu tastı . :D babam yukardan (rahmetlı ananem dukkanın ustunde oturuodu) seslerı duyup geldı hemen noluyo dıye :D ben cocukların arasına karısıp fıymaca elbette :p
Pazarların vazgeçilmezi boyalı civcivler :D :hehe: