köyde yaşayan insanların şehirlere göç etmesini engellemek için destek sağlamak yerine şehirdeki insana niye yardım ediyorlar?
Mantıklı bi açıklaması var mı acaba?
Köylerde hayvancılık yapan insan kalmadı, hayvancılık da şirketleşti o şirketleri desteklemek için yapılan bir -teşvik-
her işi verimsiz yaparsan zarar edersin. verimsiz çalışıp kara geçeceğin tek iş devlet memurluğudur.
Bu koyunlar çiftlikbank içinse
Çok fena bir hadise olur
İnsanlar ikiye ayrılır. İşine gelenler işine gelmeyenler olarak.
Kendi Ahlakın için Kuran'ı oku, vatanın için Nutuk'u oku.
Hakikatten yana olacaksan, yalnız kalmayı göze alacaksın...
Dr.ECU
Bu konuda yazacak milyon şey var. Maalesef bu destekten de bir cacık olmaz . Sen meralara hava alanı yap. Sonra meralara tecavüz eden yandaşlara hiç bir şey yapma. Ormanları yeni de olsa eski de olsa hayvanlara kapat. Ardından destek ver. Bu perhiz bu ne lahana turşusu. Şu anda küçükbaş hayvan başına 25 TL. destek var. Çobanlar, "bize bu desteği vermesinler hayvanlara yayılacak yer göstersinler" diye yalvarıyor. Her geçen güç, çobanların hayvanlarını yayacakları yerler daralıyor. Adamlar hayvancılığı bırakıyorlar, şehirde iş bulup gidiyorlar. Sonra sen bu adamları geri köyüne döndüreceğim diye tırmala. 300 koyunla tekrar köye dönse ne olacak? Yem yine bahalı mera yine yok. Ancak zarar edilir bu işten.
2 yıl önce buna benzer "Genç Çiftçi Desteği" çıkacağı söylenmişti. Köyüne dönene Devlet 30.000 TL. karşılığı hayvan, arı, sera vs. sağlayacaktı. Sonra bir puanlama sistemi geldi. En uzak köydekiler yararlanır hale dönüştü. Sonra bu destekten yararlanacak "hayvan sahipleri" filan belirlendi. Tahmin edin kimler aldı
Sözün özü : Önce mevcut hayvancılık yapanları biraz rahatlat, onların hayvancılığı bırakma sebeplerini azalt ya da ortadan kaldır da sonra yeni hayvancılar oluşturmaya çalış. Hayvancılığı çok kolay bir iş sanıyorlar. Sen hiç bir eğitim filan vermeden işten anlamayan adama ver 300 koyunu. İlk yıl 200'ü zayi olur. Adam zarar eder. İpotek ettiği tarladan da olur.
Önce buğday arpa ekene biraz avantaj tanı, adamlar tarlalarını boş bırakmak yerine eksinler, sap saman bol olsun da sonra bu tip şeyler var. Bakan doktor ya. Semptomatik tedavi seviyor demek.
Nadide şeyler değerlidir.
Şartlar el verdiği sürece be dönerim seviyorum köyümü
IMPOSSIBLE IS NOTHING
"Köyüne dönene" değil de "Köşeyi dönmek isteyene" demeliyiz Türkiye'de.....
Okumadan imzalamam.....
Kadioglu doğru yazmış. Devletin şu an ki derdi arazi gerçi son 5 10 senedir. O yuzden baskı ile anlasın parsel birleştirin yoksa biz ihaleye açarız diye köylerde bile baskı var. Ödeme sorunu olunca araziye Çökecek
hükümetin tek desteklediğim projesi.
cidden inanıyon mu ?atituti Nickli Üyeden Alıntı
PROSTOCK GARAGE
inanmıyorum tabiki abi
Ön yargılı yaklaşmayacağım bu sefer ama yine patlarsa bu sefer kılıfından çıkmamış küfürlerim var.
sadece şu ipotek işine sevindim. yoksa zarar çok ciddi olacaktı. şimdi en azından zarar olsa bile çakalların toprakları elinden gider donsuz kalır görürler ebelerininkini. köylünün bile aklını cinliğe çalışır bir hale getirdi bu adamlar.
lan eskiden gezerken köylerde insanlar buyur ederdi bedava yer içerdik zorla para vermeye çalışırdık birde nerdeyse döverlerdi para teklif ettik diye. şimdi köyde lastiğin patlasa herkes lastikçi olmuş normal lastikçilerin 10 katı fiyatla tabi
It’s better to walk alone, than with a crowd going in the wrong direction... (Grant)
Bu koyunlar ve bağlanan maaş hangi ödenekten acaba ?
*Çirkin araba yoktur, Pahalı Yakıt Vardır...
Şimdi bende mal mülk para tarla arsa hiç bir şey yok.
Bizim köyü 10 yıl önce büyükşehire bağlayıp mahalleye çevirdiler. Ortada köyde yok.
Bu 300 hayvanımızı nereden teslim alıyoruz?
Derinlemesine hasta bir topluma uyum sağlamak bir sağlık ölçütü değildir.
ahahahaah sesli güldüm keko mod-on
Ya kelebekler hayatı görünce intahar ediyorsa???
Aranızda çiftçilik yapan var mı bilmiyorum ama; çiftçilik ölmüş durumda. Fındık bahçelerimiz var, senelik 20-22 ton ortalama fındığımız oluyor. 20-22 ton fındık ile zarar ediyoruz veya çok ama çok az kar ediyoruz.
Eskiden, bu kadar bahçe ile, filmlerde görülebilecek kadar lüks içerisinde yaşayabilen, konaklarda büyüyen, ayakkabı almaya TOGO'ya İstanbul'a gelen, Çorap almaya Mısırlı'ya Ankara'ya giden, Takım elbiselerini istanbuldaki terzisine diktiren dedemi düşünüyorum; bir de bize bakıyorum, her sene fındık masrafını karşılayacak mı acaba diye düşünüyoruz. Maneviyatı olmasa, çoktan bahçeleri başıboş bırakmıştık. İnanın bırakmıştık. Türkler olarak bizim hesabımız var ya direk, 20 ton fındık, 10 lira kilosu desen 200.000 TL para yapıyor yarısı masraf olsa iyi para işte tertemiz 1 ayda kazanıyorsunuz diyorlar. Inanın masrafı, yevmiyesi, bakımı, gübresi, ilacı derken elele başbaşa çıkarsak karlı sayıyoruz kendimizi.
Bu ürünün üretiminde dünyada lideriz, %70-75 oranında Türkiye'den çıkıyor total fındık, %20-22 oranında İtalya'dan kalanıda İspanya,Gürcistan,Azerbaycan olarak gidiyor. Marketi yönlendirecek ve idare edecek olan biziz, her talep arzını yaratır diye çok basit ama etkili bir iktisadi söz var. Biz nasıl bu denklemden çıkıyoruz, nasıl aracılar deliler gibi paralar kazanıyor bir bilseniz. Devlet, bizlere hibe vereceğine, aracıları aradan kaldırsa, kendisi direk ihracatını yapsa bu işin, çiftçi inanın kendisini kurtarır, fiyatları artar.
Dönüm desteği gibi bir şeyler var, onlarda inanın 2 yurtdışı tatili parası en fazla. Dekarına 170 TL olarak 2017'de duyuruldu.(170tl/1000 m'2)
Neyse, konuya dönersek zamanında hayvancılıkta hibeler vardı, Kosgeb'de fındıktan zarar eden ve düz arazisi olan pek çok kişi bu işe girdi kim para kazandı bu işten biliyor musunuz? "Arzuhalciler" daha güzel adı ile "Yatırım Danışmanları", köylünün, çiftçinin cebindeki 3 kuruşla, hibe alırız diyerek bunlara gidip KOSGEB'e başvuru için dosya hazırlattılar, herkese aynı proje, aynı yazılar, aynı tipte evraklarla, KOSGEB bağlantıları ile hibeleri çıkarttılar ama kimse bu işi yapamadı. Bu iştende en fazla 3-5 kişi para kazanır, parayı asıl "Yatırım Danışmanları" kazanır.
Neyse, biz daha lideri olduğumuz pazarda çifçimizi koruyamıyorsak, hayvancılıkta veya diğer tarım ürünlerinde çiftçileri koruyabilmek çok ama çok zor. Gerçekten tarım politaklarının gelmesi lazım, Tarımın sürdürebilir olması lazım, destekle hibe ile değil, insanların gerçekten bu işi yapmayı istemesi lazım. Çiftçi ürününü satıp, kredi borcu kapatmaması lazım.
Başka bir konudan yaklaşırsak, bizim milletimizdeki bu ego ve iş beğenmeme oldukça bunlar mümkün mü, hayır hiç mümkün değil. Giresunda, fındık bahçesinde çalışıcak tek bir yerli genç bulamazsınız, günlük yevmiyesi 180TL olan bahçealtıayıklaması için bile, Adıyamandan adam geliyorken bu iş çok zor. Bu istanbuldan, ankaradan, izmirden köyüne dönüp hayvancılık yapacak gençlerde o pislikten, erken kalkmaktan, çalışmaktan gocunacaklar. Köylerinde sıkılacaklar, şimdi 7'de kalkmaya laf edenler, orada 5.30'da ayağa diklince bezicekler ve geri dönecekler.
Biraz içimi dökmek istedim, çifçilik yapan ve/veya bu işi düşünenler var ise, Hibeden önce sizi ailesi,evinizi kendi evi,mandırayı kendi mandırası gibi gören bir rençber bulun.
Bizim elimiz ayağımız olan bir Orhan'ımız var, evin oğlu gibi, 12 Ay köyde, bahçelerde. O olmasa bu işleri yapabilir miyiz, hayır, o giderse naparız biliyor muyum hayır. Orhanlar yetişiyor mu, hayır.
Neyse, bu işten para kazanacaklar, kazanamayacak şimdiden belli isimleri belli olmasa da toplusal profilleri çok belli. Düşünen, eden varsa ücretli izin alıp köyüne gitsin 1 ay yaşasın orada, 1 ay hayvancılık yapsın insanlar çalışıcak adam arıyorlar deli gibi, iş bulma sıkıntınız olmaz.
Aranızda çiftçilik yapan var mı bilmiyorum ama; çiftçilik ölmüş durumda. Fındık bahçelerimiz var, senelik 20-22 ton ortalama fındığımız oluyor. 20-22 ton fındık ile zarar ediyoruz veya çok ama çok az kar ediyoruz.
Eskiden, bu kadar bahçe ile, filmlerde görülebilecek kadar lüks içerisinde yaşayabilen, konaklarda büyüyen, ayakkabı almaya TOGO'ya İstanbul'a gelen, Çorap almaya Mısırlı'ya Ankara'ya giden, Takım elbiselerini istanbuldaki terzisine diktiren dedemi düşünüyorum; bir de bize bakıyorum, her sene fındık masrafını karşılayacak mı acaba diye düşünüyoruz. Maneviyatı olmasa, çoktan bahçeleri başıboş bırakmıştık. İnanın bırakmıştık. Türkler olarak bizim hesabımız var ya direk, 20 ton fındık, 10 lira kilosu desen 200.000 TL para yapıyor yarısı masraf olsa iyi para işte tertemiz 1 ayda kazanıyorsunuz diyorlar. Inanın masrafı, yevmiyesi, bakımı, gübresi, ilacı derken elele başbaşa çıkarsak karlı sayıyoruz kendimizi.
Bu ürünün üretiminde dünyada lideriz, %70-75 oranında Türkiye'den çıkıyor total fındık, %20-22 oranında İtalya'dan kalanıda İspanya,Gürcistan,Azerbaycan olarak gidiyor. Marketi yönlendirecek ve idare edecek olan biziz, her talep arzını yaratır diye çok basit ama etkili bir iktisadi söz var. Biz nasıl bu denklemden çıkıyoruz, nasıl aracılar deliler gibi paralar kazanıyor bir bilseniz. Devlet, bizlere hibe vereceğine, aracıları aradan kaldırsa, kendisi direk ihracatını yapsa bu işin, çiftçi inanın kendisini kurtarır, fiyatları artar.
Dönüm desteği gibi bir şeyler var, onlarda inanın 2 yurtdışı tatili parası en fazla. Dekarına 170 TL olarak 2017'de duyuruldu.(170tl/1000 m'2)
Neyse, konuya dönersek zamanında hayvancılıkta hibeler vardı, Kosgeb'de fındıktan zarar eden ve düz arazisi olan pek çok kişi bu işe girdi kim para kazandı bu işten biliyor musunuz? "Arzuhalciler" daha güzel adı ile "Yatırım Danışmanları", köylünün, çiftçinin cebindeki 3 kuruşla, hibe alırız diyerek bunlara gidip KOSGEB'e başvuru için dosya hazırlattılar, herkese aynı proje, aynı yazılar, aynı tipte evraklarla, KOSGEB bağlantıları ile hibeleri çıkarttılar ama kimse bu işi yapamadı. Bu iştende en fazla 3-5 kişi para kazanır, parayı asıl "Yatırım Danışmanları" kazanır.
Neyse, biz daha lideri olduğumuz pazarda çifçimizi koruyamıyorsak, hayvancılıkta veya diğer tarım ürünlerinde çiftçileri koruyabilmek çok ama çok zor. Gerçekten tarım politaklarının gelmesi lazım, Tarımın sürdürebilir olması lazım, destekle hibe ile değil, insanların gerçekten bu işi yapmayı istemesi lazım. Çiftçi ürününü satıp, kredi borcu kapatmaması lazım.
Başka bir konudan yaklaşırsak, bizim milletimizdeki bu ego ve iş beğenmeme oldukça bunlar mümkün mü, hayır hiç mümkün değil. Giresunda, fındık bahçesinde çalışıcak tek bir yerli genç bulamazsınız, günlük yevmiyesi 180TL olan bahçealtıayıklaması için bile, Adıyamandan adam geliyorken bu iş çok zor. Bu istanbuldan, ankaradan, izmirden köyüne dönüp hayvancılık yapacak gençlerde o pislikten, erken kalkmaktan, çalışmaktan gocunacaklar. Köylerinde sıkılacaklar, şimdi 7'de kalkmaya laf edenler, orada 5.30'da ayağa diklince bezicekler ve geri dönecekler.
Biraz içimi dökmek istedim, çifçilik yapan ve/veya bu işi düşünenler var ise, Hibeden önce sizi ailesi,evinizi kendi evi,mandırayı kendi mandırası gibi gören bir rençber bulun.
Bizim elimiz ayağımız olan bir Orhan'ımız var, evin oğlu gibi, 12 Ay köyde, bahçelerde. O olmasa bu işleri yapabilir miyiz, hayır, o giderse naparız biliyor muyum hayır. Orhanlar yetişiyor mu, hayır.
Neyse, bu işten para kazanacaklar, kazanamayacak şimdiden belli isimleri belli olmasa da toplusal profilleri çok belli. Düşünen, eden varsa ücretli izin alıp köyüne gitsin 1 ay yaşasın orada, 1 ay hayvancılık yapsın insanlar çalışıcak adam arıyorlar deli gibi, iş bulma sıkıntınız olmaz.
Kardeşim biz seninle aynı ülkede mi yaşıyoruz ?
Ne faturası ne kaydı ne kuydu ?
Adam teşvik diye büyükbaş hayvan kredisi alıyor, o parayı faize yatırıyor. Yada yiyor, üstünde mal yok mülk yok eller havaya diyor.
Adam köprüyü satmış zamanında sen 300 koyunu kamyona nasıl yüklerler diyorsun
abi o teşvik kredilerinden çok yakınlarım (çiftlik kurdular)2milyon tl aldılar ama traktör alıcaklar atıyorum gidip provizyon fatura oluyodu (herhalde yanlış hatırlamıyorsam) onu kestirip bankaya verip ödeme çıkartıyorlardı öyle al 2milyonu git s350ye bin falan yok yani hayvanda alsalar kimliği karnesi cartu curtu vardı onları bankaya verip gene ödemesini alıyorlardı devlet o kadar aptal değil yaniKardeşim biz seninle aynı ülkede mi yaşıyoruz ?
Ne faturası ne kaydı ne kuydu ?
Adam teşvik diye büyükbaş hayvan kredisi alıyor, o parayı faize yatırıyor. Yada yiyor, üstünde mal yok mülk yok eller havaya diyor.
Adam köprüyü satmış zamanında sen 300 koyunu kamyona nasıl yüklerler diyorsun
16’Bmw 320i 40th Year Edition
23’Dacia Duster 1.33tce Journey
Proforma fatura bahsettiğin. Üçkağıt orada dönüyor işte, Sen malı 100 TL ye alıyorsun fatura 100+kdv = 118 TL olarak.
Proforma dediğin fatura teklifidir. Yani bu malı sana bu fiyattan fatura ederim der kabul edersen gerçek faturaya dönüşür.
Değeri 80 TL olan malı 100 tl den alırsan satıcıya 80 TL + (100 TL nin kdv si olan 18 TL ) 18 TL = 98 TL ödersin.
Cebine giren para da 118 TL olur. 100 TL de 20 TL cebine haksız bir para girer. 2 milyon da 400 bin TL yapar.
Bu tür usulsüzlükler her daim yapıldı, yapılıyor. Devlet salak değil ama oy kaygısı vs derken bazen geri dönmeyeceğini yada suistimal edileceğini bile bile fon sağlıyor.
Netice de herkes yapmasa da bir kısım bunu suistimal etti. Keşke senin dediğin gibi herkes fiş/fatura alsa / verse.
Hepimizin üzerindeki vergi yükü daha az olur.
Alıntı
