Seyfettin777 Nickli Üyeden Alıntı
6 Şubat depremlerini Adana'da yaşadık, 6.4 Hatay depremi de dahil tüm süreci Hatay'da yaşayan akrabalarımız da var, dolayısıyla olaydan edindiğim tecrübelerimi şöyle sıralayabilirim;
1- Yapının deprem direnci çok önemli. Yeni veya eski hiç fark etmez bilimsel olarak kanıtlanana kadar yani bir bilene incelettirene kadar her yapı gözümde risklidir. Adana'da öve öve bitiremedikleri Alpargünler'in binaları ya ciddi hasar aldı ya da yıkıldı mesela ki içlerinde yeni olanlar da vardı. Bazı binaların inşaatında 99 depremi sonrası gelen yönetmeliğe aykırı olarak nervürlü demir dahi kullanmamışlar. Aynı şekilde zemin de çok önemli, zemin etüdü mutlaka yaptırın, zeminde sıvılaşma varsa kazık çakmadan temel atılmış ise binayı isterseniz çelikten yaptırın yine çökmeler oluyor ne yazık ki. Zaten hayatta kalma şansınızın %80'ini oturduğunuz yapı ve çevresindeki yapıların deprem direnci belirleyecek. Eviniz çok sağlam dahi olsa yandaki bina zayıfsa sizin üstünüze yıkılacak, Adana'da semt pazarı(Alfa dersanesinin oradaki) arkasındaki ve Güzelyalı mahallesindeki 2 yapı yanındaki binanın üstüne yıkılması yüzünden ciddi hasar aldı, İstanbul gibi binalar arası 5cm hatta aynı duvarı paylaşan binaların olduğu yerde bu en ciddi sorun kanımca.
2- Diyelim ki binanın deprem direncini bilmiyorsunuz, sarsıntı başladı, uykudaydınız uyandınız. Sudan çıkmış balık gibi ne olduğunu idrak etmeye çalışacaksınız, bu esnada insanın aklına yüzlerce soru geliyor, durur mu, hızlanır mı, bina ayakta kalabilecek mi... En önemli sıkıntılardan biri deprem refleksi, o şoku atlatarak zihninizi işletmeniz lazım, ben bizim evde tek soğukkanlı kişiydim açıkçası, bizimkileri toparlayıp evden çıkarana kadar kendi içimde yaşadığım mental stresi anlatamam, olayın şoku yüzünden kimsenin kafası düzgün çalışmıyor, muhtemelen sizin de böyle olacak, bu refleksi kendinizde oturtmanız şart.
Bu sarsıntı sırada kaçmamak yapılacak en mantıklı şey. O kadar enkazda gönüllü çalıştık, Hatay'a ve çevre illere çok yardım götürdük, insanlar koridorlarda, merdiven boşluklarında ya da asansör boşluklarında hayatlarını kaybetmişlerdi. Hatta ayakta kalan binanın yıkılan tuğla duvarları ya da binadan çıkış sırasında binadan kopan molozların dahi hayatına mal olduğu kimseler var. O yüzden şimdi evi şöyle bir dolaşın, nispeten dayanıklı mobilya ya da beyaz eşyaların yanı en güvenilir yerler, bu tip yerleri evinizde tespit edip aile bireylerinize depremde burada toplanacağınızı söyleyin, bu noktalar binanın dış cephesine de olası bir göçme ihtimalinde kurtarılabilme kolaylığı açısından yakın olmalı. Bu tip eşyalar deprem sırasında belli bir oranda ezilse dahi büyük oranda bütünlüğünü koruyarak yanında sığınılabilecek bir boşluk bırakıyor. Bununla ilgili en çarpıcı örnek kurutulmuş biberlerin çökmeyi engellediği enkaz ya da bina altlarına park edilmiş araçların binaların tamamen göçmesini engellemesi mesela.
3- Deprem çantası diye bir olay da var. Kanımca deprem çantası artık hayatta kalma şansınızın çok düştüğü anlarda size uzatmaları oynamanızı sağlayacak bir hayat öpücüğü olmaktan öteye geçmez. Yola yıkılan binalar, bu enkazlardaki insanların kurtarılması gerekliliğinden enkazların hızlıca kaldırılamaması gibi birçok sebepten size gerekli kurumların ulaşması uzun sürebilir. Bu yüzden bu noktada şansınız gerçek anlamda düşüyor, özellikle şubat depremlerinde hava da buz gibiydi, iklim şartlarına göre hipotermi gibi çeşitli tehlikeleri de göz önüne almak gerekir.
Bu çantada en önemli şey yemek, su, powerbank, düdük ve hijyen için 1 paket ıslak mendil ve mevsime göre polar battaniye diyebilirim. Yemek tercihlerinizde bisküvi olmamalı, şeker su ihtiyacını arttırıyor, aynı şekilde çok tuzlu olması da sizi çok susatacaktır. Biraz kuruyemiş, protein bar ve protein tozları en makbul gıda. Powerbank kesinlikle şart çünkü iletişim kopsa dahi tekrar hatlar düzeldiğinde buradan cep telefonuyla insanlara ulaşma şansınız yüksek, aksi takdirde hayatta dahi olsanız kimsenin haberi olmayacağı için kurtarma ekipleri belirti olan enkazlara yönelecektir. Ekip size yaklaştığında sizi bulmakta zorlanabilir, üstünüzdeki molozdan ya da bir sağlık sorunundan dolayı sesinizi çıkarmanız güç olabilir, bunun için de en basit araç düdük.
Mendil ise sıkıştığınız yerde tuvalet ihtiyacınız için, kabus gibi ancak bunlar malesef yaşanabilecek muhtemel şeyler.
Genel olarak olay bu, ancak en önemlisi ve hayatta kalmanızı kesinleştirebilecek tek kıstas binaların sağlamlığı ve zemin. Binanın statik projesi, binadan alınan beton numunesi, donatılar, etriye aralıkları, demir tipi ve özellikleri gibi onlarca detay var. Henüz hayattayken durumunuzu kesin olarak bilmenizi sağlayacak en temel bilgi oturduğunuz yapının sağlamlığı. İstanbul'da ikamet ediyor olsaydım ilk iş binayı bir yapı denetim şirketine profesyonel olarak incelettirir ve gerekliyse güçlendirerek, güçlendirilemeyecek ise kentsel dönüşüme sokarak yeniden inşa ettirirdim. Bildiğim kadarıyla depreme direnci olmayan binalar için birçok teşvik ve kredi kolaylığı da var, raporlanıp belgelendirilmiş ise. Bu tip binalarda birden fazla malik olması bazı işlemlerin yapılmasına engel teşkil etse de, depreme dirençsizliği ispatlanmış bir binada yapılacak işlemleri kabul etmeyen maliklere karşı hukuki haklarınız mevcut, yargı süreci ne kadar sürer, deprem bu sırada gerçekleşir mi bilemem ancak hukuki olarak bunu icra ettirmeniz de mümkün....