Ne yazık ki yine sözünü dinleyememişiz. Her türlü işbirlikçi, mason, vs. en önemli yerlere gelmiş! Atatürk'ün kapatıp yasakladığı mason localarının alınları açık(!) bir şekilde, yeniden ortaya çıktığını da görüyoruz zaten...
Printable View
Bende temiz süt emmiş bir rus alacağım :)
Peki bizmi Ab ye girdik onlar mı bizden oldu .... Şu zamana kadar ülke varolduysa biz cevirdik anlamını taşıyor.Ama cidden tuhaf ülkede Türk karı ırkımı bittide dışarı acılmış amcalar düşündürücü.
adamlar malın iyisinden anlıyor :D
akıllı adamlarmıs vesselam
Devşirme sistemi aslında düşünlüdüğünün tam tersi bi sistem..Yani çok daha başarılı devlet adamları ortaya çıkabilir..Mesela devşirmelerin etrafları,aileleri vs. pek olmadığı için güçlü aile kavramı ortaya çıkmamış gelecekte ihanetlerin önüne geçilebileceği düşünülmüştü..Tabi pratikte ne kadar işe yaramış bunu tarihçiler tartışır..
Ayrıca arkadaşlar maalesef "Türklük" kavramı osmanlıdan sonra ortaya çıkmış bir kavramdır.
Zaten Osmanlı gibi çok uluslu bir imparatorlukta Türklükten bahsetmek mümkün değildi..
Bu arada şu üstte yazan padişah ve anaları tamamen yalandır.İlber ortaylı tarafındanda yalanlanmış olduğu söyleniyor..
Sonuçta içimizde köklerinin Osmanlıya bağlı olmadığını iddia eden ve anti-osmanlı sıfatlı insanlar var :)
http://www.hafif.org/yazi/padisah-analari-ve-600-yil
Yazar hakkında bilgi
http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=ali+kemal+meram
sultan tayyibin arap zevcesini yazmayi unutmussunuz
padişahlarımız girmiş sıra torunlarında.:D
baska yerlerde haci_corolla diye geciyorum, Yavuz abi bilir
bune yaw bitane safkan türk anne yok hepsi baska memleketlerin kökenleri :):):)
Nesil ecdadın anasıyla bile dalga geçer olmuş. YAzık...
Tartışmaya gerek yok aşagıdaki alıntıyı okuman yeterli.
1) Islâm Hukukuna göre, cihâd, Müslümanlar için farz-i kifâyedir. Bu sebeple fert olarak bir Müslüman, açik bir düsman tehlikesi bulunmadigi müddetçe, farz-i ayn olan hacci farz-i kifâye olan cihâda tercih edebilecektir. Cihâd, fert olarak Müslümanlarin hac ibadetine engel olmayacaktir. Bunun tek istisnasi, düsmanin bertaraf edilebilmesi için hacca gidecek Müslümanlara da ihtiyaç olmasidir. Iste bu noktada halife ve sultânlarin hükmü, Müslüman fertlerden farklidir ve onlar için cihâd yani düsmanlarin hücumunu bertaraf ederek Müslümanlarin emniyetini saglamak ve bunun için gerekirse savasmak, farz-i ayndir. Hz. Peygamber’e hangi amelin daha faziletli oldugu soruldugunda, sirasiyla, Allah’a ve Peygamberine iman, Allah yolunda cihad ve hacc-i mebrûr cevabini vermistir. Sebebi bellidir; Müslümanlarin canini, malini ve namusunu korumak hukukullah da denilen kamu haklarindandir; yani cemiyete ait bir ibadettir. Bazan kamu haklarindan olan bir mesele, sahsî farzlardan daha ehemmiyetli hale gelmektedir. Iste burada da durum budur.
Osmanli Padisahlarinin II. Selim’e kadar gelenlerinin tamami, ömürlerinin yarisini Allah yolunda cihâd için seferlerde geçirmislerdir. Üzerlerine farz-i ayn olan ve hukukullah mahiyetinde bulunan cihâdi ve nizâm-i âlemin devamini, sahsî farz olan hacca tercih etmeleri için, Seyhülislâmlar fetvâ vermislerdir. II. Bâyezid Amasya’da vali iken hacca gitmeye niyetlenirken, sadrazam ve diger devlet erkâninin imzasi ile gönderilen mektupta, hemen gelip tahta geçmesi gerektigini, hacca gitmeyi halka ve devleti idare etme isi olmayanlara birakmasi icab ettigini tavsiye etmisler; aksi takdirde düsmanin cesaretlenerek Müslümanlara saldirmasina sebep olacagini ikaz eylemislerdir.
Kaynak: Prof. Ahmet Akgündüz, Bilinmeyen Osmanli