Merhaba Arkadaşlar,
Ferrari 288 GTO ile gözlerimi açtım bu dünyaya.
Evet, tamirci dükkanında bir posterdi bu, yanında bulunan şuh bakışlara sahip kadın posterini de hatırlıyor gibiyim
Bugün itibariyle (yaklaşık 1 ay önce) artık ben de bir performans aracına sahip olduğumda aklıma gelen ilk şey o profilden resmedilen kırmızı 288 GTO idi.
Bir Ferrari sahibi olmasam da kendi maddi gücüm doğrultusunda bir spor araca sahip olmak beni inanılmaz mutlu etti.
Arabaya henüz tam olarak alışamadım. 9 yıldır adeta bir uzvum haline gelen Grande Punto'mun limitlerini çok daha iyi biliyorum.
Viraj içindeki arka lastiğin yerden kesildiğini çok hissetmişimdir ancak Audi kullanırken henüz bu güven yok, zaten yapı itibariyle tekerlek de yerden kesilmez zannederim.
Yine de bu araba ile gezmek çok keyifli, bakışları hissetmek de keyifliymiş. Bu konuda başkalarını ayıplardım ama kendi başıma geldi
40 yaşından sonra bir apaçilik hasıl olmaya başladı, hem utandırıcı hem de keyifli. Teneşir paklamazsa iyidir
Hayatım boyunca manuel vites araç kullandığım için TT'nin de manuel olması benim için tercih sebebiydi diyebilirim.
Kırmızı deri koltuklar ve Bose ses sistemi de güzellik katmış arabaya.
İlk etapta Z4 bakmıştım, 3.0 manuel bulamadım.
Sonra Z3M sordum foruma ama temizini bulmak büyük bir sorundu.
Daha sonra Audi TT'yi 2007 yılında dikiz aynamda gördüğüm ilk an aklıma geldi ve bir anda aracın sahibi olmuş buldum kendimi. (dikiz aynasından müthiş görünür)
Herkese mutlulukla dolu keyifli bir ömür diliyorum. Hayat güzel.
3. sınıf başlık için herkesten özür dilerim, başka aklıma gelmedi.
![]()