hatırlat :D
Printable View
Karga sekmez konusunu ilk defa duyuyorum merak ettim :D
Mükemmel konu emeğe saygı :bravo:
Hadi birazda korkutun bizi :D
Benim yazdıklarımdan çok diğer arkadaşların yazdıkları damgasını vurmuştu konuya.
Valla o konunun zamanı evlenmeden önce oturduğum evime kıyasla çok daha ıssız biyerde denize karşı oturuyorum , ve çok pis fırtına var dışarda.Bu gece olmaz , radyasyondan devam :D
karga sekmez hiç unutmadım hala dün gibi aklımda sabah hava aydınlanana kadar kimse uyumamıştı mod abilerde yoktu konuyuda kaldıramamıştık kalmıştık öyle bi başımıza ama ben yazmıyodum uzaktan takip ediyodum :D:D
ölümün bile hayırlısı..
Yeni bir röportaj gelsin o zaman, ilk soru özellikle biz gitmek isteyenleri ilgilendiriyor :) :)
İnternet Haber Servisi Globo’yla(Rio de Janeiro, Brezilya) Söyleşi
Elena’ya Sorular:
Bulantı veya kusma gibi bedensel şikayetlerin oluyor mu? Gezilerinden sonra herhangi bir tıbbi destek alıyor musun?
Bulantı veya kusma gibi şikayetlerimin olması için ciddi miktarda gama ışınına maruz kalmalıyım, buna maruz kalabileceğim bir yere gitmem. Açıklama yapmak gerekirse; gama ışınımı birikim yapan bir ışınımdır ve insanlar hayatları boyunca belli bir miktar gama ışınımına maruz kalabilirler. Bu aynen elinizde yatırım için bulunan parayı tedbirli biçimde harcamaya benzer. Örneğin “Lahit”te çalışan bilim insanları bu parayı birkaç saat içinde tüketebilirler. Bazı insanların ömürleri boyunca harcayacakları para Çernobil’de daha çabuk tüketilebilir. Bulantı ve kusma gibi şikayetler ise iflasın eşiğinde olduğunuz anlamına gelir.
Görüşünüzün artması için daha fazla ışığa gereksinim duyuyorsanız ve bir şeyler keşfetmek için feragata hazırsanız bir mumu iki ucundan da yakmak anlamlıdır.
Şimdiye dek kaç adet hayalet şehirde bulunduğunu biliyor musun?
Saymayı bırakmadan önce 180’de kalmıştım; fakat bu birkaç yıl önceydi ve o zamandan beri pek çok başka hayalet yerleşim bölgesinde bulundum. Çernobil kazası Ukrayna’da, Beyaz Rusya’da ve Rusya’da toplam 2000’e yakın yerleşim yerini yok etti. Bunların 1/4’ü büyük kasabalar ve şehirlerdi, 3/4’ünü ise tarım yapılan yerler, köyler ve “hutor” adını verdiğimiz çok küçük köyler oluşturuyor.
Gittiğin hayalet kasabalarda yaşamakta olan insanlar sana bir şeyler anlatıyor olmalı. Tüm bunlar arasında unutamadığın bir tane var mı?
Bir seferinde bir hayalet kasabada tek başına yaşayan yaşlı bir kadınla konuşmuştum. Bu kadın İkinci Dünya Savaşı yıllarında, yani gençliğinde toplu katliamlara tanık olmuş ve bana kendi kasabasında yaşayan bir adamla kadının infazını anlatmıştı. Kadın endişeli biçimde saç örgüsünü iki eliyle çekiştirip duruyorken adam son sigarasını içiyormuş ve sakinmiş. Vurulduktan sonra kadın bir oyuncak bebek gibi yere düşmüş, adam ise yere çöküvermiş. Adam ölmüş fakat dudaklarındaki sigara tütmeye devam ediyormuş.
Bana bu hikayeyi anlatan yaşlı kadın adamın ölmüş olduğuna inanmanın çok güç olduğunu söylemişti. Herkes giderken gözlerini dumandan ayırmadan bir tek o kalmış ölü bedenin başında. Bana bu çok ilginç geliyor; çünkü bütün bu hayalet kasabalardan geçerken ve oralarda yaşayan aileler gördüğümde, aynen bu yaşlı kadın gibi oralarda hayat olduğuna inanmakta güçlük çekiyorum. Bacalardan tüten dumansa gözden kaybolacakmış gibi geliyor, tıpkı gençliğinde bu halka açık gerçekleştirilen infazda yaşlı kadının gördüğü gibi.
Mihail Gorbaçov bir keresinde Çernobil ve Pripyat’ın insanoğlunun binlerce yılının birkaç dakika içinde nasıl yok olabileceğinini gösteren yerler olduğunu, keder ve yas mekanları olmadıklarını söylemişti. Sen Çernobil’i bir keder mekanı olarak tanımlar mıydın?
Çernobil’i keder, hüsran ve çok derin bir üzüntünün üst üste bindiği bir yer olarak tanımlardım. Bu hüsran pek çok şeyde ifadesini buluyor: nükleer kimyasalların mutlak doğasında ve buna karşılık bu maddelerdeki insan varlığının sınırlılığında, her çabanın üstesinden gelinemez zorluklar engellendiği, yok olmayan etkenlerin her neslin mücadelesini daha öncekilerde olduğu gibi aynı hazin sona erdiği Çernobil tarihini oluşturan sona ermeyen savaşta, her geçen saniye elimizdekilerin değerinin yitmesinde, bir hiçe dönüşmesinde ve yok olmasında, bizim bir hiçe dönüşmemizde ve yok olmamızda...
Belaruslu ve Ukraynalı insanlar bu trajedi konusunda bugünlerde ne diyolar? Bana öyle geliyor ki insanlar bir şekilde alıştı artık ve seslerini çıkarmıyorlar.
Belarusluların ülkelerinde ifade özgürlüğü olmadığı ve gerçekleri söylemek tehlikeli olabileceği için pek de fazla şey söyleyemiyorlar. Beyaz Rusya’da Çernobil hakkında gerçekleri araştıranlar ya hapse düşüyor ya da ortadan kayboluyor; buna rağmen gerçekleri söylemekten çekinmeyenler var.
Ukrayna’da ise Turunca Devrim’den beri gerçekleri söylemek yasak değil. Buna rağmen insanlar artık bundan daha az bahseder oldular. Bu bir çelişki gibi görünse de aslında değil. Nietzsche şöyle bir şey demiş: Gerçeğin, onu dile getirmek tehlikeli olduğu zaman daha fazla savunucusu olur; onu dile getirmek sıradan olduğunda ise daha az savunucusu olur.
İnsanoğlunun en büyük trajesdisinden pek çok şeye tanık oldun. Sana göre bu kazaya ilişkin en kötü şey neydi?
En kötüsü Çernobil’in bütün umutları tüketmiş olması. Dante’nin İlahi Komedya’da cehennemin girişine yazdığını Çernobil’in kapısına yazmak isterdim: İçeri girenler, dışarıda bırakın her umudu.
Bütün dillerde “umut en son ölür” veya “insan yaşadığı sürece umut eder” gibi deyişler vardır. Umtusuzluk ise bizi güçsüz bırakır ve bilincimizi yitirmemize yol açar. Hiç kimse umutsuzluğa katlanamaz. İnsanlar umutsuz olduğunu düşündükleri problemlerine her zaman arkalarını döner ve onları unutmaya çalışır.
Arkaplanını dinin ve felsefenin oluşturduğu şeylerden bahsediyorsun. Çernobil’in, Pripyat’ın ve tüm diğer hayalet bölgelerin dinde bir yeri olduğuna inanıyor musun?
Kesinlikle dinde yeri var. Çernobil’in Kitab-ı Mukaddes’te olduğunu biliyordum; fakat buna önem vermiyordum ta ki kehanetlere ilişkin bir aydınlanma anı yaşayana dek. Çernobil’in yakınlarındaki hayalet bir çiftlikte gerçekleşti bu. Bir anda tahtakurdu kehanetini hatırladım ve şu pasajların anlamı benim için netleşti: * YEŞAYA : 13:21,22 - Orası yabanıl hayvanlara barınak olacak, evler çakallarla dolacak, baykuşlar yuva yapacak. 34:7-14 - Zift gece gündüz sönmeyecek, duman hep tütecek, ülke kuşaklar boyu ıssız kalacak, kimse orada geçmeyecek. .
Fabricio Yuri Vitorino/ G1 and Globo (Brazil)/April 2009
karga sekmez i ziyaretçiylen okumuştum ama tam hatırlayamadım link yokmu hatırlamak istedim bi an :D
hadi gidelim gelen varmı :D
http://i46.tinypic.com/1ioeg7.jpg