Mivec_4G63 Nickli Üyeden Alıntı
Avukat ruhsatlarımızı alırken,"hukuka, ahlaka, mesleğin onur ve kurallarına uygun davranacağıma namusum ve vicdanım üzerine yemin ediyorum" diyerekten bu işe adım atıyoruz. Bize 1. sınıftan itibaren öğretilen şey, hukuk ve adalet çerçevesinde en acımasız, en onursuz, en vahşi suçu işleyen birisinin bile savunma hakkı olduğu, bu kişinin savunma hakkının en iyi şekilde kullanmasının sağlanması gerektiği öğretilmiştir. Hatta kürt sorunu hakkında konuştuğumuz bir dersten sonra, çok değer verdiğim bir hocam, abdullah öcalanın avukatlığı sana teklif edilse kabul eder misin diye sordu. Tabii ki etmem hocam dedim. O halde sen hukukçu olamazsın, çünkü yarın bir gün avukat, hakim, savcı olduğunda eğer hukukun tarafsızlığını zedelersen hukuka ihanet etmiş olursun demişti. Şimdi baro tarafından atanan avukatların görevi kabul etmeme hakları var, hepsi bu görevi geri çevirirse , bu kansıza hukuken müdafii atanması zorunlu olduğundan bu görevi birisinin yapması gerekmektedir. Atanan avukat, müvekkiline karşı avukatlık görevi gereğince hukuki yardımda bulunmak zorundadır.Avukatlık mesleği bunu gerektirir. Örnek vermek gerekirse, cem garipoğlu'nun avukatlığını Türkiye barolar birliği başkanı metin feyzioğlu yapmıştır. Şimdi metin feyzioğlu için testereci katilin avukatı gibi bir yafta mı yapıştırmalıyız? Bence tartışmaya açık bir konu. Yaşanmış bir olay anlatayım;
Tecavüz suçlamasıyla 35 yaşında birini gözaltına almışlar(tecavüz iddiası 50 yaşında bir kadına yönelik) mecbur baro tarafından avukat olarak atandık. Herifle konuştum tam bir müptezel, hırsızlıktan sabıkası var. Adam feleğin çemberinden geçmiş, rızası vardı diyor, önce o beni tahrik etti diyor. Dedim iyi benlik bi durum yok, sen aynen bu şekilde ifade ver deyip görüşmeyi sonlandırdım. Annesini gördüm, kadının hiçbir şeyden haberi yok, olsa ne yazar yaşlanmış elden ayaktan düşmüş yapabildiği tek şey içinden dua etmek. Titriyor, ayakta zor duruyordu. Teyze sen nasıl geldin buraya dedim, otobüsle geldim dedi. Dedim seni evine bırakayım, yok falan dese de teyzeyi ikna ettim. O sırada hayat hikayesini anlattı, eşinden boşanmış 4 çocuğu varmış 2 tane kızı evlenmiş, 1 oğlu'nun hali vakti yerindeymiş. Ancak bu çocuk ilgisizlikten hep dışarıda aramış hayatı ve bu hale gelmiş. O nedenle kimsenin suçunu kimseye yüklemeyelim, vebali büyük olur anlayamayız.