96 Senesinde Lisedeydim ve o zaman altımızda 96 Vectra B CD 2.0 araç vardı tabi o zamanlar bu kasa efsane. Bir gün sokakta tek kapılı bir araç gördüm tanıyamadım sadece opel amblemini görüp kendi kendime "Vay anasını Opel, Vectra'nın tek kapılısını çıkartmış" dedim ve ilk görüşte aşk dedikleri şey gerçekleşti... Tabi o zamanlar internet şimdiki kadar yaygın değil neredeyse hiç yaygın değilaracı kime sorduysam bilmiyor Vectra'nın tek kapılısı yok diyor. Bir gün Opel servisine bakıma gittiğimizde oradaki ustaya durumu anlattım. Ustanın anında verdiği cevap Vectra değil o Calibra'dır oldu ve Calibra ismi o günden beri benim için Amaç halini aldı....
Gel zaman git zaman üniversite askerlik iş hayatı derken farklı araçlar girip çıktı hayatıma ama bir calibra sahibi olmak her zaman kalbimin bir ucunda yatıyordu. Aklımın değil çünkü bu zamanlarda bu aracı almak akıl işi değil yürek işi tamamen.... Neyse zaten ne zaman bir Calibra için niyetlensem %80 araç patlak çıkıyor ve masraflı oluyor ben de cesaret edemiyordum açıkçası...
Ta ki bir gün Face'te Calibra grubunda bir arkadşın sahibindEki bir Calibra ilanını paylaşması yüreğimdeki kıvılcımı harladı...
İlandaki numarayı aradım sahibi ile görüştüm adam aracın sonuna kadar arkasında duruyordu, 94 model, kesinlikle kazasız motoruna usta eli değmemiş ve sıkı durun araç 89bindeydi ve sahibi 18bin liradan bir kuruş aşağı inmiyordu.... İnanamadım ama bi yandan da inanmak istiyordum çünkü ilk defa bu kadar temiz bir Calibra'ya rastlıyordum. Lakin aracın 89binde olması kafamı kurcalıyordu kesin kilometre düşürmüşlerdir diyordum kendi kendime...
Bir gün sahibini yeniden aradım acele ile doğrudan bana araç satıldı dedi ve kapattı. İnanın o an varya başımdan aşağıya kaynar sular döküldü, nasıl olurda bu kadar temiz bir Calibrayı kaçırabilirdim, çocukluk hayalim olan araç parmaklarımın ucundan kayıp gitmişti....
Bende 94 model Vectra A GT bakmaya başladım, Calibra olmazsa Vectra GT olsun diyordum kendi kendime, avutuyordum yani ama sürekli de Calibra ilanlarını kontrol ediyordum ve ilan halâ daha yayındaydı...
Sahibinene şikayet ettim araç satılmasına rağmen ilanı kaldırmamış diye ... Aradan bi kaç gün daha geçti ilan halâ yayındaydı. Bu işte bir iş var diyerek sahibinden üzerinden mesaj attım araç halâ duruyormu diye ve cevap gelmesini sabırsızlıkla beklemeye başladım.
Nihayet ertesi gün cevap gelmişti ve araç satılmamış duruyordu... Bu duruma hem sevinmiş hem de aklımda soru işaretleri oluşmuştu madem bu kadar temizdi araç niye satıldı dendiği halde satılmamıştı? Acaba parada mı anlaşamamışlardı yoksa araçta bir kusur mu vardı...
Mutlaka aklımdaki sorulara cevap bulmalı ve bu araca sahip olmalıydım çünkü bir kere kaçırmıştım tekrar kaçıramazdım. Tekrar telefon ettim aklımdaki soruları sordum ve yaklaşık 45 dakikalık telefon konuşması ve pazarlık sonucunda 14binliraya araç söylediği gibi hiç ellenmemiş ise anlaştık.
İbrahim diye bi arkadaşım var arabalardan çok iyi anlar motor konusunda da oldukça iyidir onu aradım hemen ve "Cumartesi işin varmı" diye sordum "şimdilik yok ama mesaiye kalabilirim" dedi bana "o zaman işlerini ayarla Antalya'ya gidiyoruz" dedim, şaşırdı "hayırdır ne iş" deyince "Araba bakmaya gidicez" dedim. Neyse daha fazla uzatmanın manası yok Cuma akşamı Üsküdar Harem'den otobüse bindik Cumartesi sabahı 10'da Antalya terminaline vardık.
Araç sahibi ile görüştük, oldukça efendi dürüst görünümülü bi arkadaş çıktı karşımıza. Oturduk bi kahvaltı falan yaptık muahabbet ettik. Arkadaş kuyumcu ve lüks saatlerin ikinci el ticaretini yapıyor. 18binden niye 14 bine düştüğünü sordum çünkü daha önce bir kuruş aşağıya inmiyordu. İki adet Rolex bulmuş çok iyi fiyata onları kaçırmak istemiyorum mutlaka almalıyım parayı saatlere yatırıcam deyince biz bizim İbo ile bi gö göze geldik neyse benim için de iyi oldu zaten.
Kahvaltıdan sonra Sanayide Bir Opel servisine girdik. SA, araca baktıracaktık dedik. TAbi bakalım buyrun deyince çektik aracı kanalın üzerine. Kaputu açınca adam şöyle bi motora baktı ve bu araca mı baktıracaksını tertemiz görülüyor dedi... Ben ustam araç 94 model ve 89 binde özellikle kompresyonlarına bi bakalım sonra da genel bi duruma bakarsan sevinirim dedim.
Buji kapağını ardından bujileri söktü ve manometre ile kompresyonları ölçmeye başladı. 1, 2, 3 derken sonuncuyu da ölçünce arada bir bar bile fark olmadığını gördük ve içime bi su serpildi. Yanlış hatırlamıyorsam her biri 180bar değer vermişti. neyse aracın yürürüne altına üstüne kaportasına bakıldı ve çok temiz maşallah dedi usta...
Hatta bunca yıllık Opel ustasıyım bırak Calibrayı ben bu kadar temiz Vectra bile görmedim dedi. Opellerin klasik sorunudur yağ kaçırma olayı bu araçta yağ sızıntısı bile yok o kadar yani dedi...
Kaça anlaştınız diye sordu önce söylemedim aldığım arkadaşa sordum söyleyimmi diye söyle sakıncası yok deyince 14e anlaştık der demez b uaraca bedava vallahi 14,5 Vereyim hemen alayım dedi ama yemezler
Bu arada ruhsata baktığımda aracın neden düşük km de olduğunu anladım. Araç 2006 trafiğe çıkışlıydı ve gümrük aracıydı. Aracın evveliyatını da araştırınca Zonguldakta bi fabrikatör karısı için getirtmiş aracı ve gümrükte kalmış. Yine aynı fabrikada çalışan bi arkadaş aracı almış ve 6 sene boyunca o binmiş. Ondan ben almadan 6 ay önce Antalyadaki arkadaş satın almış antalyadan da ben aldım yani ben aracın 4. sahibiyim ve antalya nemine maruz kalmadan kurtardım aracı antalya sıcağı ve neminden
Neyse o gün kaporamızı verip İstanbula döndük pazartesi sabahı gidip alım satım işlemlerini halledip yola çıktık ve çocukluk hayalim olan Calibra serüvenim de böylece başlamış oldu....
Biraz uzattım farkındayım ama şunu da eklemeden bitirmek olmaz. Bu aracı almaya karar verdiğimden beri ne kadar yakınım varsa hepsi de 94 model araç alınmaz manyakmısın sanayiden çıkamazsın aklını balına topla gibi nasihatlerde bulundu ama yazının başında söylediğim gibi bu araç mantıkla değil yürekle alınabilirdi sadece... Benim hayat felsefemden birisi hayallerinin peşinden gitmelisindir ve bende öyle yaptım mantığımın değil yüreğimin sesini dinleyrek hayalime kavuştum. ünkü biliyordumki eğer tekrar ertelersem bir daha hiç Calibra sahibi olamayabilirdim....
Buyrun resimler, Maşallahları esirgemeyelim lütfen
Anahtar teslimi...
Kompresyonlar ölçülürken
Antalya-İstanbul yolu
Bu arada bu yaşananlar 25.03.2012'de oldu. Yeni resimler de var onları da zamanla yayınlarım artık...