Bodyless Dog's head brought back to life - 1940's Russian Experiment
Birde b var :)
Printable View
Evet mecburiyetten insan yemişler. Çünkü yemek isteyecekleri uçak malzemelerindeki deriler suni ve kimyasal bol olduğundan vazgeçmişler. Onlar da son çare olarak kaza sırasında ölen arkadaşlarını yemek için ortak karar alıyorlar. Tabi bu kararı almak için 3 gün kavga oluyor.
Hayatım boyunca birçok belgesel izledim ama bu kadar gerçeğe yakın çekilen belki tek belgeseldir.
2. X files da konu olmustu. Filmde :)
Belgeselin ismi nedir ?
bu gercekmı ya ?
Wahoo and Umbrella - Filmmaker recounts nuclear test - YouTube
Nurburgring race car rentals. Info and prices | Rent4Ring
sciroccodan sonrası için daha önceden girmiş olmak gerekiyor.. Ben swift tercih ederim öyle bir piste ilk defa çıkacaksam.. Videosnu izleyin zaten 136 hp 1050 kg ile gayet yeterli..
sıfır saati belgeselini izledim daha yeni bitti. paylaşımlar için teşekkürler konu çok ilgimi çekti takipdeyim
Belgeseli izledim tavsiye edilmiş diye :) Bu Sovyetlerin düzgün işi yok arkadaş
Bu kasaba nöbetçisinin kaldığı yer.
http://www.angelfire.com/extreme4/ki...d/imag11.1.jpg
İlk bakışta Hayalet Kasaba normal bir kasaba gibi görünebilir. Bir taksi durağı, bir manav, balkona asılmış çamaşırlar ve açık camlar var. Ama sonra bir binanın üzerinde bir slogan görüyorum, "Lenin'in Partisi Bizi Komünizmin Zaferine Taşıyacak". Ve anlıyorum ki, o camlar 1986 Nisanı'nın bahar havasına açılmış...
http://www.angelfire.com/extreme4/ki...d/imag11.2.jpg
Yapısal olarak sağlam olmadığından ya da yoğun radyasyon içerdiğinden gidilecek kadar güvenli olmayan yerler var. Hiç kimsenin gitmeye cesaret edemediği yerler var. Kızıl Koru ve Hayalet Kasaba Mezarlığı gibi yerler. Oraya gömülen insanların yakınları onları ziyarete gelemiyorlar çünkü insanlara ek olarak, reaktör merkezindeki radyoaktif grafitin de büyük bir kısmı buraya gömülmüş. Burası dünyadaki en zehirli yerlerden bir tanesi.
http://www.angelfire.com/extreme4/ki...d/imag11.3.jpg
Motosiklet Mağazası
Belki de buranın ziyaret etmek isteyeceğim ilk yerlerden biri olacağını tahmin etmek zor değil.
Bu motosiklet sürücülerinde olan bir şey.
http://www.angelfire.com/extreme4/ki...d/imag12.1.jpg
Bu satış etiketi bir Chezet'in; 26hp, 343cc.Fiyat: 1050 ruble. Chezet! Sovyetler Birliği'ndeki her genç motorcunun hayaliydi. Hala okula giden bir kızken, bir grup serserinin arasından motosiklet mağazasının ön camından bakıp, 26 beygir gücünde bir motosikletle neler yapılabileceğini hayal ettiğimi hatırlıyorum, çünkü dedemin sakat dinozoru sadece 15 'midilli' gücündeydi. Ama nasıl alabilirdik ki bu motosikleti? O zamanlar ortalama maaş sadece 180 rubleydi.
Pazar sabahı sirenler çalmaya başladığında, herkes panikledi. Polis herkesi bölgeden uzaklaştırmaya çalışırken, bankalar ve kuyumcular dikkatten kaçmıştı, ama bu mağaza bir saat içinde boşaltılmıştı. Tefeci dükkanlarında radyoaktif televizyon setleri görünmeye başlayınca, polis mayıs ayında yağmacıları vurmaya başladı.
http://www.angelfire.com/extreme4/ki...d/imag12.3.jpg
Evler
Hayalet Kasaba'da açık havada durmak güvenli. Gerçek tehlike evlerin içinde yatıyor.
Özel radyasyon tespit cihazları olmadan böyle bir yürüyüşe çıkmak, botlarla bir mayın tarlasında gezmek gibi olurdu.
http://www.angelfire.com/extreme4/ki...d/imag14.1.jpg
Tüm kapılar açık. İçeride, eskiden burada hayatın nasıl olduğuna dair uzak yankılar var.
http://www.angelfire.com/extreme4/ki...d/imag14.2.jpg
Yeni Bir Başlangıç
Çocuklar en sevdikleri oyuncaklarından ayrılmak zorunda kaldı. İnsanlar her şeylerini geride bıraktı, evlerinde besledikleri hayvanlardan, fotoğraflarına, arabalarına kadar. İnsanların evleri, garajları, arabaları, paraları, akrabaları, kedileri, köpekleri vardı. Tüm bu insanların hayatları vardı. Her şey olması gerektiği gibiydi. Ve birkaç saat içinde, tüm dünyaları paramparça oldu.
Bir ordu aracında birkaç saatlik yolculuğun ardından, kendilerini radyasyondan kurtulmak için kimyasal duşun altında buldular.Sonra yeni bir hayata adım attılar; şüphelerle dolu bir gelecekle kendilerini evsiz, arkadaşsız ve parasız bir halde buldular.
http://www.angelfire.com/extreme4/ki...d/imag14.3.jpg
Sovyetler zamanına geri dönüş...
Bu kasabanın 1980'lerin başındaki hâliydi.
http://www.angelfire.com/extreme4/ki...d/imag17.1.jpg
Bu da şimdiki hâli. Park kasabanın en radyoaktif kısmı, çünkü reaktörün direkt önündeydi. Anlatılanlara göre, insanlar bir yandan canlarını kurtarmak için koşarken bir yandan da nükleer dumanın içinde çocuklarını arıyorlarmış. Anlatılanlar doğru mudur bilemiyorum ama, bildiğim bir şey var ki, 27 Nisan'da, yani insanlar kasabayı boşaltırken kasabadaki ortalama radyasyon seviyesi 1 röntgendi!
http://www.angelfire.com/extreme4/ki...d/imag17.2.jpg
Hayalet Kasaba Pompei'nin modern hali. Sovyet dönemi burada olduğu gibi korunmuş, onca yıl radyasyonun içinde.
Küçük arabalara doğru atılan her adım geiger sayacıma 100 mikroröntgen ekliyor.
http://www.angelfire.com/extreme4/ki...d/imag18.1.jpg
Bu kasabadaki en yüksek bina. Felaket gününde, burada bir çok insan nükleer santralin üstündeki parlak bulutu izlemek için toplanmıştı.
http://www.angelfire.com/extreme4/ki...d/imag18.4.jpg
Çatıdayız.
"Çatıda olan, evindeki eşyalarını almak için aşağı inmesin. Tarlada olan, abasını almak için geri dönmesin. O günlerde gebe olan, çocuk emziren kadınların vay haline!"
(Matta 24:17-18-19)
http://www.angelfire.com/extreme4/ki...d/imag21.1.jpg
Acaba Matta'nın bahsettiği çatı bu muydu... Buradan reaktörün üstünde parlayan bulut güzel bir manzara olmuş olmalı.
http://www.angelfire.com/extreme4/ki...d/imag21.2.jpg
Kasabadaki en yüksek binanın çatısında durmak insana dünyada tek başınaymış gibi hissettiriyor, aynı tüm kasaba gibi.
http://www.angelfire.com/extreme4/ki...d/imag21.3.jpg
Buraya zamanın durduğu kasaba diyorlar. Belki de bunun sebebi burada saatlerin zamanı değil radyasyon seviyesini göstermesidir.
http://www.angelfire.com/extreme4/ki...d/imag22.1.jpg
Kazadan sonraki gün, bu köprü patlamalarla çatlamış olan nükleer reaktör duvarının manzarasını izlemek için güzel bir yerdi. Birçok insan bakmak için buraya geldi ve reaktör merkezinden fışkıran ölümcül x-ışını seline maruz kaldı.
http://www.angelfire.com/extreme4/ki...d/imag22.3.jpg
Anaokulu
Kasaba anaokulunun resimlerinin yorumlarıma ihtiyacı yok. Hayalet kasabanın hikayesini hiç bir sözcüğün anlatamayacağı bir şekilde anlatıyorlar. Yüzlerce küçük gaz maskesi, bir öğretmen günlüğü ve cumartesi günkü gezinin tahmin edilmeyen bir sebepten iptal edildiğini söyleyen son bir not var.
http://www.angelfire.com/extreme4/ki...d/imag24.4.jpg
http://www.angelfire.com/extreme4/ki...d/imag24.1.jpg
Prometheus Ateşi.
Bu heykel kasabanın ortasındaymış, kazadan sonra nükleer santrale taşınmış. Tanrılardan ateşi çalıp insanlara veren Prometheus...
http://www.angelfire.com/extreme4/ki...d/imag26.2.jpg
Aralık 2003.
Keyifli okumalar :)
Forumda yüzlerce konu okudum ama bunu okumanın gizemi tüm konuların önüne geçirdi..
Belkide 1 saattir her yazılanı atlamadan satır satır okudum, paylaşımlar devam ederse zevkle okumaya devam edicem..
Paylaşım için yürekten teşekkürler..
İyi akşamlar :) Paylaşımları beğendiğinize sevindim, tabi ki elimden geldiğince paylaşımları sürdürmeye devam edeceğim.:icon_tup: Çünkü benim de ilgimi çeken konu, sizlerle paylaşmak beni de mutlu ediyor.:o:)
arkadaş bi bakıp çıkacaktım 1 saattir radyasyon aşerir oldum resmen, kalkın gidiyoz !
Buda en trajik nukleer kazalardan biri.
[QUOTE]ekşi sözlükarabugüngündemgirişkayıt ol…"">
goiania olayı
paylaş*araştır*içinde13 eylül 1987'de brezilya'nın goiânia kentinde vuku bulmuş geçen yüzyılın en trajik kazalarından bir tanesidir. radyoloji konusunun ne kadar hassas olduğuna, radyoaktif maddelerin konuyla alakası olmayan kişilerin eline geçtiğinde nasıl korkunç hasarlar verebildiğine çok güzel bir örnektir, ki keza times dergisi çernobil'den hemen 1 yıl sonra meydana gelmiş ve ülkemizde hemen hiç bilinmeyen bu olayı dünyanın en korkunç nükleer kazaları arasında saymaktadır.olayda her nasılsa bir hastane olduğu yerden taşınırken hastane yönetimi radyoloji kısmında için yüksek radyoaktif sezyum klorid bulunan metal bir aparat unutmuştur. bilardo topu büyüklüğünde olan bu nesne kurşun ve çelik topların içiçe geçmesinden oluşmuş ve bir tarafında da beta parçacıklarını soğuran ancak gamma ışınlarının 5-6 saniyede bir geçmesine izin veren 1santimlik iridyum bir pencere bulunmaktadır. içindeki sezyum klorid tuzunun ana maddesi yarı ömrü 30 yıl olan 814 tbq·kg^-1 gücünde sezyum 137 izotopudur. bu madde o kadar radyoaktiftir ki 1 metre ileriye saatte 4.6 gy (456 rad) doz radyasyon yaymaktadır. olay sonrası incelemede bu aparatın amerikan imalatı olduğu anlaşılacaktır.hastane taşınınca iki ay süresince kimsenin dokunmadığı teleterapi cihazına bağlı aparatın bulunduğu odada evsizler döşek serip yatmıştır. sonradan hurdacılar bina yıkılmadan ne bulabiliriz umuduyla hastaneye dalmışlar, roberto dos santos alves ve wagner mota pereira adında iki hurdacı aparatı ve makineyi olduğu yerden sökmüşler, el arabasıyla evlerine taşımışlardır.bu iki salak radyoloji aparatının iridyum penceresine gözlerini dayayıp bakınca içeride boğuk mavi renkli bir ışık görüp topu kırmaya çalışırlar ama başaramazlar. sonra günler boyu mide bulantısı hissederler ama durumun toptan kaynaklandığı akıllarına bile gelmez, yedikleri bir şeyden olduğunu düşünürler. en sonunda bir tanesi iridyum camını kırıp tozun ufak bir kısmını açığa çıkarır. maddenin barut olduğunu sanıp yakmaya çalışırlar ama yanmaz tabii ki. kendilerinin o sırada içerden yanıyor olduğunun da farkına varmazlar.5 gün böyle günde birkaç dakika radyoaktif tozla oynayan hurdacılar tüm ele geçen mallarla beraber topu da bir hurdalığın sahibi olan devair ferreira'ya satarlar. bu mal arkadaş da garajda topu incelerken çok ilginç bulur ve sonraki günlerde etrafta ne kadar arkadaşı aile dostu varsa çağırıp toptaki mavi ilginç ışığı gösterir. hepsi gözlerini dayayıp bakıp çok etkilendiklerini, güzel bulduklarını söylerler. kendisi bununla da kalmaz, ve bu güzel renkli tozu epoxy ile karıştırıp karısına şekilli mavi yüzük yapmak gibi*epic fail*bir düşünce içerisine girer. bu maksatla da sezyum tozu ile dolu kapsülü tornada uğraşarak kırar. eve gelince çekiçle de açar.evde devair'in kardeşi ivo bu tozu yemek masasını silkelerken bilmeden halıya döker. o sırada ivo'nun 6 yaşındaki kızı halıda oynamaktadır. bu esnada kendisi 1.0 giga becqeruel kuvvetinde ışımaya maruz kalır. bu da 600 rad değerinde çok yoğun bir radyasyon zehirlenmesi anlamına gelmektedir. küçük kız daha sonra bilmeden bu tozu çok ilginç bularak koluna bacağına döküp yayar, annesine de gösterir. babası ivo da o sırada koluna bu radyoaktif tozla bir haç yapıp ateşle dövme yapmaya falan çalışmaktadır. kısaca ailede ölmek için yarışmayan kimse kalmaz. ama durumun farkında değillerdir tabii ki.bu aile 28 eylüle kadar evlerinde sezyum izotopuyla böyle yaşar giderler. sonra devair'in karısı etraftaki herkesin çok yoğun mide bulantısı ve ishalden muzdarip olduğunu birden farkeder. önce olayın içtikleri gazozdan kaynaklandığını düşünür ama olay o değildir. radyoloji açısından incelersek kadın aslında bilmeden de olsa çok doğru düşünmüştür zira radyoaktif maddelerin önemli bir kısmı suda çözünebildikleri için bu tip tozları içecekle karıştırıp yutmak, radyoaktif ışımadan 6000 kata kadar daha etkili bir zehirlenme sağlamaktadır. zira o anda devreye alfa ışıması falan da girmektedir. nitekim daha sonra olay yeri incelemesinde gazozun içinde bu sezyum izotopu bulunamamıştır. kendisi ondan sonra hemen bu kapsülden ve içindeki tozdan şüphelenir ve süpürgeyle hepsini şeffaf plastik bi torbaya koyarak hastaneye götürür. burada belirtmek gerekirse kendisi hastaneye belediye otobüsüyle torbayı açıkta taşıyarak gitmektedir. otobüste kendisine 1 metre ila 6 metre mesafedeki herkes deli gibi radyasyona maruz kalır. ancak sezyum klorid torba plastik olduğu için doz etkisi bilmeden de olsa azaltılmıştır. torbaya sıfır mesafede ayakta seyahat eden yaşlı amca buna rağmen 30 rad radyasyon yemiş bacaklarında ciddi yanıklar oluşmuştur. lokal alınan radyasyon olabilecek bu en kötü durumda 0.3 sievert civarındadır. torbadan 2.7 metre uzakta duran kimselerin bacaklarında ise radyasyon 0.04sievert e kadar düşmüştür.hastanede doktor paulo roberto monteiro olayı hemen doğru tahmin ederek tozdan şüphelenir, ancak radyoloji konusunda otorite olmadığı için bunu kendisinden uzak tutmak amacıyla hastane bahçesinde bir sandalyenin üzerinde açıkta bekletir. olay yeri incelemesi sonradan göstermiştir ki radyoaktif maddenin gamma ışıması bu esnada %90 dolayında tükenmiştir ve hastanedeki radyoaktiflik seviyesi bu sayede düşük kalmıştır. pek çok da hayat böyle beleşe kurtulmuştur.olayın ana fikri*ihmal*dir. ihmaller katlandıkça hayat üzerindeki tehdit katlanarak artmaktadır. bu iki hurdacının, hastane yönetiminin ve aile babasının kendi başlarına 249 kişiyiradyasyon zehirlenmesi*ile karşı karşıya bırakmaları çernobil faciasındaki ihmalin bile ötesine geçmiştir. elbette kendilerinin radyasyonla ilgili bir bilgileri yoktur. olması da gerekmemektedir. ancak nerden alındığı bilinen ancak ne olduğu bilinmeyen malzemeye bu kadar safça ve şüphelenmeden yaklaşmak da akıl alır türden bir şey değildir. olayda 4 kişi ölmüştür, kanser vakaları da goiana genelinde her türden yüzlerce kat artış göstermiştir. ulusal atom enerji ajansı konuya çernobilden daha hazırlıklı olduğu için yıldırım gibi yetişmiş, mahalleyi boşaltmış 40 küsür evi yıkmış ve oldukça geniş bir alanda tarama yaparak 30 santimlik üst toprak tabakasını dekontamine ederek kaldırıp götürmüştür.*olayda ölenler şunlardır :leide das neves ferreira : ivo ferreira'nın 6 yaşındaki kızı. en çok radyasyon alanların başında gelmektedir. iaea yetkilileri kızla ilgilenmek için özel bir ekip getirmiş zira ajans goiania'ya ulaştığında yürüyen hayalet fazını geçirmekte olan küçük kız hastanede bakım falan görmemiş. o kadar korkunç bir hala gelmiş ki hastane yönetimi, doktor ve hemşireler ondan korktukları için odasına girememişler. vücudunun üst kısmı çok kötü bir biçimde şişmiş, akciğer ve böbreklerinde ağır hasar meydana gelmiş. kızı 1 ay yaşatabilmişler ve 23 ekim 1987de ölmüş.gabriela maria ferreira : devair ferreira'nın karısı, hastaneye durumu nispeten erken bildirerek pek çok hayatı kurtardığı düşünülen bu kadın sezyum izotopu le açık temasından 1 ay sonra yine kızı gibi ölmüş.israel baptista dos santos : devair'in hurdalığında çalışan kalfa, tornada kapsülü kırarken tozun bir kısmını soluduğu zannediliyor. hastaneye başvurduktan 6 gün sonra ölmüş.admilson alves de souza : da devair'in işyerinde çalışan çırak. akciğer ve kalp doku hasarı ile iç kanamadan 18 ekimde ölmüş.nitekim devair ferreira 700 rem radyasyon almasına rağmen hayatta kalmış. bunun nedeninin vücudun belli noktalarına ışyan yoğun radyasyonun, daha geniş bölgelere ışıyan daha az yoğun radyasyondan daha tehlikesiz olması. zira vücut sağlam olan bölgelere dayanarak hayatta kalma mücadelesini daha sağlam verebiliyor.*olay olup bittikten sonra radyoterapi cihazını geride bırakan hastane yönetimine*olası kast*hükümleri uyarınca çok ağır cezalar verilmiş ve başhekimi 17 yılını hapiste geçirmiştir. ayrıca hastane 1.3 milyon dolar nakit tazminat ile goiania'daki tüm radyasyon vakalarının ücretsiz bedensel ve psikolojik tedavisi ile cezalandırılmış.goiania'da dozimetreler 2008 yılında radyasyonun hala normal değerlerin birkaç katı fazla olduğunu gösteriyor ki 10 gramlık sezyum izotopunun neler yapabileceği hakkında bize daha ayrıntılı bilgi veriyor.paylaş10.10.2009 22
goiania olayı - ekşi sözlük
Bu da linki. Guzel bir anlatimi var. Oyuzden burayi verdim
Sultanoğlu'nun paylaştığıda oldukça ilgi çekici okumalısınız..
Evet bende tavsiye ederim gerçekten çok ilginç. Bir ihmalden doğan olaylar nerden nereye gitti :):)
ikitelli radyoaktif atık vakası - ekşi sözlük
Bir de böyle birşeye denk geldim, bu da ilginç biraz :)
Transformers ın son filminde çekim yapılan tesis bu ilk fotolardaki yer yanılmıyorsam
konu gercekten cok gizemli yazılar inanılmaz akıcı insanda ister istemez gidip yakından görme istegi uyandırıyor
şu belgeselleri, filmleri tek yorumda linkleriyle toplayabilecek babayiğit çıkar mı acaba :)
Fena sardı, sabahtan beri tüm belgeselleri izledim. Teşekkürler paylaşım için.
Goiania olayı şok etti. O kadar cahilmişim ki radyasyonu hiç ciddiye almamıştım,şuan elimde tuttuğum telefondan korkuyorum. Tekrar tekrar herkesin eline sağlık teşekkurler
paranormal olaylardan bahsediyorum dostum, sanırım aynı şeyi düşünmüşüz :)
bir üye de radyasyonun sağlığa tehlikesini sormuştu. Şimdi turlar artık öyle bir hale gelmiş ki artık herşey kısıtlı. daha önceden binaların içine giriliyormuştu, geçen sene binaları gezen bir kafile katın çökmesi sonucu ağır yaralanmış ve binalara girmek yasaklanmış. bina içindeki eşyalarda da ciddi derecede radyasyon varmış yani ama artık girilmediğine göre risk daha az.
Risk zaten o taraflarda her daim var. en güvenli şekilde gezilse bile insan günlük 1 röntgen çekilmiş derecesinde radyasyon alıyormuş. çoğumuz hastalık sebebiyle röntgen çektirmiştir. 4 günlük turda 4 röntgen kadar radyasyon alsak fazla birşey olacağını sanmıyorum ama orada yaşayanlar, yağmacılar, yeniden inşa yapanlar vs çok fazla derecede radyasyon alıyordur.
tur şirketleri zaten belli evrakları imzalamanızı istiyor gitmeden önce ki bu evraklarda sağlığınıza birşey olursa hiç bir şekilde yükümlü tutamayacağınız yazıyor. Kendi riskiniz altında yani herşey.
olmaz olmaz kazasız belasız gezinizi yaparsınız, kaza ile rüzgarda uçan ağır metalli ufacık birşey vücudunuza çarpsa sıkıntının alasını yaşarsınız :)
Bir de özel turlar varmış bilginize. Artık fantezinin sınırları size kalmış, gece gitmek kamp kurmak, rektöre daha fazla yaklaşmak vs gibi. parası da iyidir böyle bir özel turun :)
Bugun die hard ın son filmini izledim filmin bi kısmında burasıda mekan olarak kullanılmış
Devam edelim... :)
Kurtların Toprakları
http://www.angelfire.com/extreme4/ki...d/imag27.2.jpg
Güle güle, Hayalet Kasaba.
http://www.angelfire.com/extreme4/ki...d/imag28.1.jpg
Ayrılma zamanı geldi. Kuzeye, Beyaz Rusya sınırına yöneliyoruz.
http://www.angelfire.com/extreme4/ki...d/imag28.2.jpg
Beyaz Rusya ayrı bir ülke. Dikkatinizi çekerim; Beyaz Rusya, kazadan kazanın olduğu ülkeden daha çok etkilenmiştir. Radyasyonun uluslararası bir doğası var ve seyahat etmek için davetlere, vizelere ihtiyaç duymuyor. Kötü, kara rüzgâr Çernobil'in ağır radyasyonun %70'ini komşu ülke Beyaz Rusya'ya taşıdı.
Kuzeye doğru ilerledikçe, zehirlenen ve 2525 yılında bile hâlâ zehirli olacak toplam alanın uçsuz bucaksız olduğunu kavramaya başlıyoruz.
Pelin Çiçeği.
Yolculukta kullandığımız yol bu. Bazı yerler iyi durumda.
http://www.angelfire.com/extreme4/ki...d/imag29.1.jpg
Bazı yerler değil.
http://www.angelfire.com/extreme4/ki.../imag29.1a.jpg
Bazen devrilmiş bir direk yolumuzu kesiyor.
http://www.angelfire.com/extreme4/ki...d/imag29.2.jpg
Kurtların topraklarından geçerken, sadece ölü köylerin, yıkık çiftliklerin gölgelerini görüyoruz ve yolun kenarında büyüyen bu bitkiyi görüyoruz. Adına Çernobil deriz, yani pelin. Acı bir tadı vardır.
http://www.angelfire.com/extreme4/ki...d/imag29.3.jpg
Doğa topraklarını geri almakta acımasız davranıyor. Birkaç yüzyıl sonra burada insanlığa dair hiçbir iz kalmayacak. Ama radyasyon yine de burada olacak.
http://www.angelfire.com/extreme4/ki.../image30.1.jpg
Sonbaharda buraya gelirseniz, bu meyve ağaçları yere doğru bükülüp, size büyük elmalar ve armutlarla keyfimize bakmamızı söyler, ama onları yemeye cesaret edemiyoruz.
Vahiy Kitabı büyük yıldız Pelin(Çernobil)'in ırmakların üçte biri üzerine ve su pınarlarının üzerine düştüğünü ve onları acılaştırdığını söylüyor.
Bu yüzden bu kaynaktan da su içmiyoruz.
http://www.angelfire.com/extreme4/ki.../image30.3.jpg
Pek dindar biri olmadığımdan, günahlarım konusunda pek kaygılı değilimdir; çünkü günahlarımızın bedelini öbür dünyada çekeceğiz. Ama bedelini bu dünyada ödemek zorunda olduğumuz hatalar konusunda çok endişelenirim. Bardağın yarısını dolu gören bir iyimser ya da bardağın yarısını boş gören bir karamsar değilimdir. Bardağı olduğu gibi gören bir realistim ve burada İncil'in yazarlarının bir şekilde Çernobil felaketini tahmin ettiklerini görüyorum.
Yeni Ahid'in ilk yazıldığı dil olan Yunanca'da, "Gökten, meşale gibi yanan büyük bir yıldız ırmakların üçte biri üzerine ve su pınarlarının üzerine düştü." ayetinde, düşmek sözcüğü 'havada asılı durmak, bekler durmak, yerleşmek' anlamına gelir. Yıldız sözcüğü de 'gökte saçılmış gibi' anlamına gelir ve zamanla 'bir halı gibi yayılan' anlamındaki bir Yunanca sözcükten türemiştir, radyasyon bulutunun bir bölgeye yayılmasına uygun bir tanım. En ilginci de, meşale sözcüğünün karşılığı olan sözcük Yunanca 'radiate(ışık saçmak)' fiilinden gelmiştir. Bu fiilden isim türettiğiniz zamansa 'radiation(radyasyon)' sözcüğünü elde ediyorsunuz.
11. ayette bir yerin adı olarak yıldızın adı büyük harflerle yazılmış. Ayetteki üçte biri sözcüğü ise, ilk yüzyıllarda Yunanca'da büyük miktarları anlatmada kullanılırmış. Çernobil, gelecek tüm Çernobil'ler için bir topluluk adı olabilir. 'Büyük Yıldız' nereye düşerse düşsün, oranın geleceği de aynı olacak; radyasyon ve -unutuluşun çiçeği- pelin.
İlginç bir ayrıntı daha; pelin çiçeğinin eş anlamlısı olan 'Çernobil' sözcüğü sözlüklerimizden gizemli bir şekilde kayboldu. Bir hükümet politikası. Cehennemvari havayı dağıtmak ve yeni reaktörler kurabilmek için bu sözcüğü sözlüklerimizden kaldırdılar. Bu olayı hafızalarımızdan kazıyabileceklerini sanmıyorum, sözcük hâlâ günlük konuşmalarda kullanılıyor ve hepimiz biliyoruz ki ne tüm dünya hükümetlerinin gücü, ne de kudretli nükleer endüstrinin zengin patronlarının gücü İncil'den ayetler çıkarmaya yetmez.
http://www.angelfire.com/extreme4/kiddofspeed/af11.jpg
Ekmek Sepeti
Ukrayna'daki Çiftlikler.
Ukrayna'nın Fransa'ya yakın bir yüzölçümü var ve tarih kitaplarında Avrupa'nın ekmek sepeti olarak isimlendirilirdi.
http://www.angelfire.com/extreme4/ki.../image31.1.jpg
Bunun sebebi ise, Ukrayna'nın dünyadaki kara toprakların %40'ına sahip olması.
http://www.angelfire.com/extreme4/ki.../image31.2.jpg
Burada toprak çok verimli. Toprağa bir dal saplayın, büyüyecektir.
http://www.angelfire.com/extreme4/ki.../image31.3.jpg
En azından yaban domuzları burada rahatlar. Radyoaktif olduklarından kimse onları avlamıyor.
http://www.angelfire.com/extreme4/ki.../image31.4.jpg
Vilcha. Vilcha'da bir tren istasyonundayız. Buradan son yolcu 18 yıl önce geçti. O zamandan beri buradan sadece reaktörden gelen yük trenleri geçiyor..
http://www.angelfire.com/extreme4/ki.../image32.1.jpg
Vilcha Çernobil bölgesindeki en büyük 4. yerdi. Ukrayna ve Beyaz Rusya sınırında yer alıyor. Çevresindeki bölgeden daha yüksek radyasyon düzeyi olan yerlere 'sıcak nokta' deniyor. Burada, sezyumun radyoaktif izotopları kilometrekare başına 60küri olarak ölçülüyor, bu da bize sıcak noktada olduğumuzu gösteriyor. Kasaba radyoaktif ve 1986'dan beri burada kimse yaşamıyor.
http://www.angelfire.com/extreme4/ki.../image32.2.jpg
Ninjam boş bir okulun camından içeri bakıyor.
http://www.angelfire.com/extreme4/ki.../image32.3.jpg
Bu terkedilmiş yerde geceleri seyahat ederken, motosikletinizin farları tüm kasabayı aydınlatan tek şey oluyor. Işık çerçevesiz kapılardan ve pencerelerden X ışını gibi geçiyor. Geceleri gündüz vakti gördüklerinizden fazlasını görüyorsunuz.
İyi geceler Çerni.
http://www.angelfire.com/extreme4/ki.../image33.1.jpg
Devamı gelecek :)
2gecedir okuyuyp duruyorum,bugun dün gece belgesel vs izledim diye kalkıpta işe gidemedim yarın gidebilirim inşallah geç kalmam :D
Bize gece gitmeyin demiş kendi gezmiş gece gündüz. Tek başına mıydı acaba?
Deli cesareti lazım onun için.
Altta okuyan 7 misafir pripyatlı beyler