alıntıdır
iş başvurusu için gelmem gerekiyordu. sene 2013 olmuş hala iş başvurusu için gidip elden kayıt mı yapılır amına koyim diye söylene söylene geldim. dini bütün bir adam olsam şükür namazı kılıp "iyiki gelmişim de görmüşüm" diyerek ayrılacaktım. bunu zorunlu tutan kurum görevlisi adammış adam. tam bir yönetici. akıl küpü. helal olsun.
uçakla izmir'den istanbul'a gelmek 35-40 dakika. indik. bekliyoruz öyle uçakta. 5 dakika oldu yok, 10 dakika oldu yok. pilot anons yaptı. yer trafiği olduğu için park edemiyormuş 10 dakika içinde park edecekmiş. uçakta bile trafiğe yakalanıyorsun. pilotların kornası olsa basacaklardı. var mı lan acaba bunların kornaları. neyse.
şimdi hazır o kadar gelmişim bari dedim bir göreyim taksim'i beşiktaş'ı. taksim'den dolmuşa bindim. 1 saatte beşiktaş'a gittim. iş saatinde, hafta içi. ben istanbul'u falan da bilmem bunlar arasındaki mesafeyi de bilmem. dolmuşa binmeden "abi yakın mı?" dedim. "yakın yakın atla" dedi. atladım. yavşak herif. yakınmış ama gidilemiyormuş. adama "hani yakındı lan" da diyemiyorum. yalan değil yakın. bilsem koşarak giderdim. dolmuş benzinle gitmiyor arkadan birileri ittiriyor sanki. o hızda gittik, bazen de gidemedik. uçaktaki yer trafiğini görünce anlamıştım ben zaten başıma geleceği.
maceralarım bununla sınırlı değil. metrobüsünüze de bindim. daha doğrusu önceleri baya bir binemedim. bir yere gitmeye çalışıyorum yer altından gitmem gerek görüyorum orayı, yerin altına dalıyorum bir çıkıyorum farklı bir yerdeyim. bir tane teyze merdivenlere oturmuş "ben eskiden burdan dümdüz girip gidiyordum şimdi gidemiyorum. değiştirmişler alt geçit yapmışlar niye gidemiyorum" diye ağlıyor. gerçekten ağlıyordu. simitçiye 2'li bilet alıcam nerden alırım diyorum. ben satıyım sana diyor. kaç para dedim 10 lira dedi. 2 tane bileti 10 liraya verecek bana metropol çocuğu. yer miyiz lan biz. biz de kendi çapımızda büyük şehirden geliyoruz olum. her yerden insan çıkıyor sanki hepsi seni sikmeye çalışıyor. sırtımda sırt çantası var diye böyle oldu heralde.
sonra gittim kendim buldum gişe gibi bir şey. 2 tane bilet 7 tl yazıyor. arkadaşı aradım, "olm adamlar gişenin bile fake'ini yapmışlar 2 tane bilet 7 lira diyo baya da resmi bi yere benzetmişler, içine üniformalı adam bile koymuşlar." dedim. o gerçek lan al ordan dedi. vay amına koyim 1 bileti 3.5 tl'ye de alınca iyice sinirlendim ben. izmir'de 2 tl'ye bir ucundan bir ucuna gidebiliyorsun, azcık yol gitcem lan burda. ama siktir edin izmir *** gibi gelmeyin sakın. zaten kemeraltı'nda bile yalnız hissedersiniz kendinizi bu saçmalığa alıştıktan sonra. neyse metrobüs bekliyorum. geldi böyle. bazı insanlar bindi bazıları binmedi önümdekilerin. yer de vardı içerde. beni bıraksalar binerdim ben ama binemedim. hayır numaraların da hepsi 34 numara. başka metrobüs bekliyorlar öyle bir şey mi var desem değil noluyor anlamadım yani. arkadaşı aradım yine, olum hep aynı numara geliyor içerde yer var bu insanlar binmiyor noluyor burda diye sordum. oturmak için yenisini bekliyorlar onlar dedi.
sizin dedim ben yapacağınız işi, ilk 34 numara geldiğinde "çekilin lan ben izmirliyim ne bekliyorsunuz burda, yer var içerde" diyerek daldım içeri. ayakta gidiyorum yaklaşık 10 durak sonra tost yaptılar beni. hafta içi, iş saati. bu kısma cidden inanamıyorum. bir de sırt çantam var diye rahatsız oldular, tam randımanlı dayayamadılar tabii. onu indirmemi rica ettiler, tam sıkışamıyoruz ya çünkü. indirdim artık allah ne verdiyse girdiler. abi ben izmirliyim çok dayamayın dedimse de "nerde bulacaz seni bir daha hazır bulmuşken dayayalım, sonra izmir'e dönünce bana metrobüste dayamadılar deme" dediler heralde.
annem uçaktan indikten sonra haber ver merak ederim demişti. asıl merak edilecek şey metrobüsten inip inemeyeceğim imiş, uçak falan hikaye. vallaha çocuğum olsa koymam bunun içine. anam bunun içine girerken görseydi beni "gitti gitti gitti çocuk" diye ağıt yakardı. metrobüsün kendi yolu var güzel gidiyor tamam eyvallah da içeride neler yaşanıyor amına koyim. yan yoldaki arabalar falan ise hiç gitmiyor zaten. benim istanbul'dan anladığım şu:
ya kendi arabanda rahat bir şekilde mahsur kalıp hiçbir yere gidemiyorsun, ya da götüne dayamalarına izin vererek, ona buna vererek mesafe kat edebiliyorsun. o gün canın sevişerek bir yerlere mi gitmek istiyor, yoksa kalabalıklar içinde kendi arabanda yalnız mı kalmak istiyor. tercih senin artık.
başvurmak için belgeleri kuruma götürdüğümde perişan bir haldeydim. o gün mülakat olsa "neden istanbul'da çalışmak istiyorsunuz" diye sorsalar verebileceğim tek mantıklı cevap "deli sikti beni metrobüste." olurdu. şimdi ben oraya girmek istemiyorum almasalar bari. ama belgeleri vermeden de edemedim, gelmişim o kadar. adam puanınız da yüksemiş deyip göz kırptı bana. yapma lan deyip geri alacaktım elinden. hayır beşiktaş'ta terası deniz manzarası gören cafe'ye girip, kimsenin olmadığı arka bahçesinde tek başıma oturup duvarı seyreden adamım. ne işim var istanbul'da benim onu da anlamıyorum. git kırşehir'de yaşa, çoluğa çocuğa karış. mal.
istanbul'dakilerin birbirlerine bela okumasına gerek yok allah hepinizin belasını vermiş. birisi size bela okuduğunda ellerinizi yana açıp kafanızla sağı solu göstermeniz yeterli "bu şehirde yaşıyoruz daha ne olacak lan" gibisinden. kesin bilgi bunu vücut dilinde yayalım.
buda linki
https://eksisozluk.com/entry/37560000