30 Haziran itibarıyla Markafoni,faaliyetlerini durdurma kararı almış.
Printable View
30 Haziran itibarıyla Markafoni,faaliyetlerini durdurma kararı almış.
O değilde ne olacak bu doların hali destek olmak lazım :-)
Hala aynı seviyeleri bekliyorum
+100.000 borsa
3.45 USDTL
Ekonomı ıyı mı? Yada batması ıcın ne gerekıyor?
Ayaktaysak sebebı bız degılız. Ha ayaktayız ama bu demek degıl kı refah.
Yazılanları zaten ticaretin içindeki herkes biliyor.. orda bir şirket ismi söylemiş ben şirket ismi yazmamaya özen gösteriyorum ama o şirketin iyiye gitmediğini ve kredilerini ödiyemiyceğini bakın ödemediğini değil daha kredilerinin ödeme vakti gelmemişdi daha mart ayından yazmışdım isteyenler eski sayfalara baksın.
Altındaki araba porsche mercedes , evindeki tv lg samsung sony , üstündeki pantalon armani levis, ayakkabın nike newbalance adidas, üstündeki gömlek gucci etro, kolundaki saat rolex tagheuer, elindeki telefon iphone samsung, şu anda yazdığın bilgisayar lenovo sony yada asus ..
gücün olmasa tüm bunların çakmasını replikasını alternatif ucuz yollu markalarını alsan çin,taiwan,thailand ...
Para memlekette durmuyor ki ...
kırk yılda bir dolar alayım dedim. 3.537 den aldım , ondada şansıma düştü :D yarın bi araba düşse alamayacağım.
Bende tam olarak ayni durumdayim 3.537 ye benide ekleyin abi :) ben biraz biraktim Allahtan 1 arabalik hak, uçuk bişey düşmezse 1-2 haftalık gücüm var :D
2 Haziran:
Küresel mali piyasalardaki iyimserlik tam gaz korunuyor. MSCI dünya endeksi tarihi zirve seviyesinde...
Bugün ABD'de TSI15.30'da açıklanacak olan Mayıs ayı istihdam raporunda ağırlıklı olarak ortalama saatlik ücretlere bakacağız.
Hükümet revizyonunun bugün açıklanabileceği yönünde bazı kulis haberleri var. Olursa, piyasaların dikkati ekonomi takımı üzerinde olacaktır.
Küresel mali piyasalardaki iyimserlik dün de korundu. ABD'de güçlü gelen istihdam ve imalat sanayi ISM verisi ile Avrupa'da beklentileri aşan PMI rakamları sonrasında hisse senedi endeksleri yeni zirveler gördü. 46 ülkenin hisse senedi endeksinden teşkil olan MSCI dünya endeksi bu sabah saatleri itibariyle tarihinin en yüksek seviyesini gördü. ABD'de DJ Sanayi endeksi de tarihi zirve seviyesinden işlem görürken bu sabah Asya'da endekslerin son iki yılın en yüksek değerlerini aldıklarına şahit oluyoruz.
Sonuç itibariyle küresel risk iştahı tam gaz sürüyor. Dünün en önemli haberi ABD Başkanı Trump'ın karbon gazlarının salınımını kontrol altına almak adına dünyadaki hemen hemen tüm ülkelerin imzaladığı Paris Sözleşmesi'nden geri çıkma kararıydı! Bu karar Amerikan kamuoyundan da büyük tepki gördü. Bu karar öncesinde petrol fiyatları yukarı yönlü bir hareket kaydetmişti. Ancak, petrol stoklarının artması ve arz endişelerinin etkisini sürdürmesi nedeniyle karar sonrasında yönünü yeniden aşağı çevirdi. Brent cinsi ham petrol varil fiyatı şu dakikalarda 50 dolar seviyesinin hemen üzerinde, son dört haftanın en düşük seviyesinden işlem görüyor.
Türk mali piyasalarındaki iyimserlik dün de devam etti. Bir yandan küresel risk iştahının canlılığını sürdürmesi diğer yandan Türkiye'nin sunduğu yüksek faizin yabancı yatırımcının iştahını kabartması nedeniyle TL güçlü seyrini korudu. USDTRY kuru gün içerisinde 3.54'lere yükselse de akşam saatlerinde yeniden 3.52'li seviyelere geri döndü. Euro'daki değer kaybı dikkate alındığında TL'nin dünü döviz sepeti karşısında değerlenerek tamamladığını söyleyebiliriz. Hisse senedi ve bono&tahvil piyasaları dünü nispeten sakin bir seyirle geçirdi. BİST100 endeksi %0.2 oranında gerilerken 10 yıllık tahvilin bileşik faizi ise dünü anlamlı bir değişim göstermeden tamamladı. Türk Lirası'na yönelik olarak son günlerde birçok kurum alım yönünde tavsiyede bulunuyor. Bu tavsiyelerin bir kısmı doğrudan ABD Doları'na karşı iken bir kısmı ise Rus Rublesi, G.Afrika Randı ya da Brezilya Reali gibi para birimleri karşısında veriliyor. Bu tavsiyelerin çoğunluğu TL'nin son yıllarda göreceli olarak ucuz kaldığına dayanırken bir kısmı ise doğrudan küresel risk iştahına vurgu yapıyor. İlk argümana biz de katılıyoruz zaten istatistikler de bunu rahatlıkla teyit ediyor. İkinci argüman ise bugün var ama yarın olmayabilir! Bu iki görüşün yanına bir üçüncüsü olarak Türkiye'de reel sektörde yaşanan ekonomik sorunları karşı argüman olarak ekleyebiliriz. Ancak görünen o ki yabancı yatırımcı şu aşamada bununla pek ilgilenmiyor.
Türkiye'de ekonomik ve finansal anlamda son yılların en önemli tartışma konusu faiz seviyesidir. Bu husus son bir aydır çok konuşulmuyor olsa da öncesinde siyasi otorite tarafından sıklıkla ele alınıyor ve yüksek olmasının neden olduğu sorunlar üst perdeden seslendiriliyordu. Hatta enflasyon ile ilişkisi genel ekonomik teorinin ileri sürdüğü tezlerin zıttı ile ele alınarak. O dönemde TCMB'nin faizleri göreceli olarak düşük tutması, başka etkenlerle de bir araya gelince, TL'de ciddi bir değer kaybına yol açmıştı. Sonrasında TCMB faizlerde radikal oranda artırıma gitti. Sene başına göre bakıldığı zaman ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti
(AOFM) 400 baz puan yukarı gitti. Üstelik bu süre zarfında küresel faiz hadleri anlamlı oranda geriledi: Mesela, sene başında %2.5 civarında olan Amerikan 10 yıllık tahvil faizi %2.2'ye geriledi. Mesela, Brezilya'nın politika faizi yaklaşık 3 puan indirildi. Böyle olunca da Türkiye'nin sunduğu faiz oldukça cazip görünmeye başladı. Daha beş ay önce carry trade işlemlerinde satılan para birimi özelliğine sahip olan TL şu an her raporda tavsiye edilen para birimi durumuna geldi. Bu eğilim değişikliğinin TL üzerinde neden olduği etki mutluluk verici. Ancak, bunun maliyeti ne? Bunun iyi irdelenmesinde fayda var. Son günlerde basına yansıyan tahvil geri ödemesini yerine getiremeyen kurumlar veya operasyonunu sonlandıran e-ticaret şirketinin performanslarına odaklanmakta yarar var. Genişlemeci maliye politikası ile bu riskler azaltılmaya çalışılıyor ama bunun uzun vadede sürdürülebilir bir durum arzetmediği aşikâr. Mesela, Hazine'nin nakit dengesi yılın ilk dört ayında 26.2 milyar TL açık verdi. Bu rakam 2016'nın aynı döneminde sadece 1.5 milyar TL idi. Hazine'nin nakit dengesindeki bozulma doğal olarak Hazine'nin borçlanma ihtiyacını yukarı çekiyor. Uzunca bir süre iç borç ödemesinin altında borçlanan Hazine (borç döndürme rasyosu %100'ün altında) bu yıl üzerine çıktı. Önceki gün açıklanan Haziran-Ağustos planına göre ortalamada %113 planlıyor. Bu durum küresel risk iştahının azaldığı dönemlerde tahvil faizleri üzerinde olumsuz etkide bulunabilir.
Yabancı yatırımcı yatırım kararında bulunurken esas itibariyle yatırım perspektifini belirler: uzun vadeli mi, kısa vadeli mi! Türkiye ne yazık ki yatırım yapılabilir notunu kaybettikten sonra uzun vadeli portföy yatırımı almada dezavantajlı hale geldi. Yabancı yatırımcı kısa vadeli portföy yatırımlarında ise reel tablodan ziyade kısa vadede ne kazanabileceğine bakar. Bunda da göreceli faiz oranları belirleyici rol oynar (Türkiye'deki bir yatırımcı için göreceli faiz enflasyondan arındırılmış faiz olarak nitelendirilebilecekken yabancı açısından başka ülkelerin faizleri ile farkı şeklinde tanımlanabilir). Eğer göreceli olarak yüksek faiz sunuyorsa o ülkenin finansal piyasalarına yatırım yapar. Mesela, yukarıda da işaret ettiğimiz düzlemde, 2016 yılında Türkiye ile Brezilya'nın sunduğu faizler Brezilya lehine 5 puandan fazla idi. Böyle olunca da Brezilya Reali, Türk Lirası'na göre %50'den fazla değer kazandı. Şu an durum tersine döndü. Türk Lirası, Brezilya Reali'ne göre daha fazla faiz veriyor. Bu da doğal olarak TL'de değerlenmeye neden oluyor. Ancak, bu noktada kritik bir husus var, o da yüksek faizin reel sektöre zarar verip vermediğidir. Yabancı portföy yatırımları kısa vadeli niteliklerinden ötürü buna çok fazla dikkat etmezler. Bu riskin artması sonucu da çıkıp giderler ve ülke büyük bir kırılganlığa maruz kalır. 1997 yılı Asya krizinde kısa vadelı fon hareketlerinin tersine dönmesinin ülke açısından ne derece yıkıcı etkilere sahip olabileceğine bizzat şahit olmuştuk. Şu an Türkiye'de 1 aylık mevduat faizi %14-15 civarında. Kredi faizleri de ortalamada doğal olarak en az bu seviyenin birkaç puan üzerinde. Bu derece yüksek bir faiz seviyesinin sürmesi reel sektör açısından hiç de hayra alamet bir duruma işaret etmiyor. İfrat ile tefrit dışında şıklar da var...
Bugünün gündemine dönersek... Günün en önemli gündem maddesi ABD'de TSİ15.30'da açıklanacak olan Mayıs ayı istihdam raporu. Eskiden bu raporun tarım dışı istihdam rakamı veya işsizlik oranına bakardık. O veriler oldukça iyileşip uzun vadeli denge noktasını aştılar bile! İşsizlik oranı
%4.4 ile kriz öncesi seviyeleri de aşağı yönde zorlamaya başladı. Ancak bu noktada teoriyle çelişen bir durum ile karşı karşıyayız. Teori der ki istihdam piyasası sıkılaşırsa önce ücretler sonra da enflasyon artar.
Ancak, gelin görün ki ücretler arzu edildiği ölçüde artmıyor. Elimizdeki en son yıllık veri %2.5 civarında. Bugünün en dikkat edeceğimiz noktası bu verinin ne olacağı yönünde. Piyasa tahminleri %2.6'ya işaret ediyor. Daha yüksek bir rakam piyasalarda olumsuz bir havaya; tersi ise olumluluğun pekişmesine neden olabilir. Bu nedenle TSI15.30'da ABD'de açıklanacak veri oldukça önemli. İç tarafta dikkatler hükümet cephesinde olabilir. Ankara kulislerinde hükümette revizyonun Cuma günü açıklanabileceği konuşuluyordu.
Bu söylenti nedeniyle bugün dikkatler Ankara kaynaklı haberler üzerinde olabilir. O cepheden gelecek haberlerde ise piyasanın dikkat edeceği tek husus ekonomi takımı olacak. Günün piyasa gündemine dönersek... Küresel bazda olumlu hava korunuyor. Amerikan verisine kadar nispeten sakin, sonrasında ise verinin işaret ettiği düzlemde bir hareket beklenebilir.
ptesı salıya kadar 146 ve 3.56 olsa bana yeter :D
Bu dolar 4 tlyi görmicek galiba :)
Hala alım için bekliyor muyuz?
3.50 3.52 arasına bi salamadı
Ben beklemedeyim
dusmesın fena zarar ederım :)
3,52xx alım veriyor istihdam verisinden sonra. ama insan 3.50xx lere salar mı diye düşünmeden edemiyor
3.52 den bolca toparladım bakalım nasıl olucak