MSC de Montoya da ne yaptıklarını biliyordu kimse ağlayıp zırlamamış :)
Printable View
MSC de Montoya da ne yaptıklarını biliyordu kimse ağlayıp zırlamamış :)
Bak ne guzel yaziyorsun,ustune kirdi... Ve ideal ciZgi onunde,sagda degil...
Neyse bakalim,Ham arkada olmayi beceremeyen pilot,onumuzde ki yarislarda bizi cokk daha buyuk olaylar bekliyor.
Ikısıde delıkanlı gıbı mucadeleyı dogal karsılamıs... Kı ılk turlar,yer kapmak cokk onemlı.
Kı zaten ıdeal cızgıden kendını acarak montoya yı atmıs cımlere. Fia ozaman savunmalara karısmıyordu,sımdı sadece 1 hamleye ızın verıyor ne yazık kı...
Hersey bir yana Michael tekrar'dan ne kadar buyuk bir hatta en iyi oldugunu gosterdi bana.
40+ yasinda 2011 de pistin en yavas iki noktasinda kendisinden daha hizli araca sahip olan Hamilton ve Alonso yu gecisleri hemde eze eze. 1 sene sonra 2012 de hic bir sans faktoru yokken pole u alisi bu piste .
Schumacher zafer kazanirken en iyi arac cart curt diye agliyan mclaren ciler kendi adrian newey avantajlarini hep gormezden iyiydi.
Zamaninda Schumacher e e iyi arac diye laf edenler bugunun Mercedes ine sahip HAM in hemde yagmurlu yarista yaptiklarina kilif bulmaya calismalari cok komik oluyor.
96 - 97 yilinda orta sirada aracla ! normal sartlarda lider e yakin olamayan bir aracla Schumacher aglatiyordu herkesi burda , Senna da oyle ama HAM sinifta kaldi .
Nasil Vettel in 4 sampiyonlugu guven vermez ise bu yaris resmen HAM i bana oyle yapti ki ben kendisini sevmedigim halde her zman ROS dan daha hizli oldugunu burda iddaa ettim.
Serhan Acar in tweeti:
Monako'yu beş kez kazanan, 1997'de yağmur altında 2.ye 53 sn fark atan Schumacher #KeepFightingMichael
1997 de aracı orta sınıf bir araç değildi schuminin, o yarışta ilk 6 da yarışa devam edenlerin en iyisi sezonu 8. sırada bitirdi.2. olan barichello 13. 5 yarış 3 ikincilik kazanmış otomobil o kadar da kötü değildir :)
Ben du ngece votkayi fazla kacirmisim HAM a patlamisim :) sabah gelicne yazgimi gordum unutmusum bile o derece , bira yavaslamak lazim
Konularda Ferrari konusundaki hayal kırıklığı içeren yorumları okuyorum. Aslına bakılırsa bence Ferrari'den biraz fazla büyük bir beklenti var. Bu takım tarihi boyunca grid ortalamasının hep üzerindedir ama kısa bir süre hariç hiç bir zaman en iyi aracı üretememiştir. Biz 96 sonrası döneme şahit olduğumuzdan Ferrari'ye hep onu yakıştırıyoruz sanki hep en iyi takım olmalı gibi bir beklentiye giriliyor haliyle. Yalnız şöyle birkaç adım geri atıp resme daha geniş açıdan baktığımızda Formula 1'de sezonları domine eden takımların hep yenilikçi İngiliz takımları olduğunu görüyoruz. Şu anda da durum öyle Mercedes (adının Alman olduğuna bakmayın neredeyse bütün F1 takımları İngiltere'de faaliyet göstermektedir) çıtayı aldı 2 seviye yukarı koydu. Ferrari'den kolay kolay bu seviyeye çıkmasını beklemek çok acımasızca olur.
Şöyle bi Moden F1 dönemindeki Ferrari'nin bi altın yıllarına göz atalım:
50'ler: Bu dönem yukarıdaki Modern F1 içinde yer almasa da bu takım için çok önemli. Öncelikle 50'lerde gördüğümüz durum bence tamamen Almanların işe ne kadar konsantre olduğuyla alakalı. Yani gridde Mercedesler varsa italyanların yarışları domine etmesi çok zor. Savaş öncesi muazzam yatırımlarla geliştirilen Alman GP araçlarının teknolojisi ile savaş sonrası Alfa, Maser ve Ferrarilerin teknolojilerinin çok farklı olmadığını söyleyebilirim. Bu 20 30 senelik durgun dönem sonunda 50 lerdeki araçların demode kaldığını görüyoruz. Bu eski usul GP araçlarını da Ferrari gibi takımlar bilgi birikimleri sayesinde şampiyonluğa taşıdılar ama dediğim gibi Mercedes izin verdiği sürece:)
60'lar: Sonrasında gelişimin hızlandığını görüyoruz, Cooper ve Lotus gibi takımlar öyle adımlar atıyolar ki Ferrari ancak izleyebiliyor olan biteni. Sonrasında taklit etmeye çalışıyor elbette. Bu sefer de devreye Ferrari haricindeki bütün takımları ihya eden efsane Cosworth DFV motoru ortaya çıkıyor. Sonucunda yine güçlü ama hiç bir şekilde en üst seviyede olamayan bir takım görüyoruz bu dönemde de.
70'ler: Bence Ferrari'nin ilk altın çağı. Turbo dönemi öncesi aerodinamik gelişimlerin egemen olduğu bu yıllarda Chapman gibi mühendislerin ve Stewart gibi pilotların çıtayı belirlediği yıllar. DFV motorunun dayanıklılığının artması ve yeni iddialı takımların ( Mclaren, Tyrell, Lotus, Brabham) sahneye çıkması sonucunda bu küçük yenilikçi takımlar yine domine ettiler. Ancak Ferrari'nin Lauda gibi bir deha sayesinde bu yıllarda şampiyonluklar kazandığını görüyoruz. Ferrari'nin kendisine kalsa yine olan biteni izleyeceğiniz düşünüyorum ancak bu tarz adamlar aracı ve takımı organize etmeyi olumlu dokunuşları çok iyi bildiğinden midir nedir resmen devrim yapıyorlar ve birkaç gömlek yukarıya taşıyorlar. Bu kazanan formül (Ferrari 312) tıpkı 2000'lerin sonunda olduğu gibi bikaç sene daha iddialı olmayı başardı Scheckter ve Villenneuve'lü dönemlerde.
80'ler: Turbo ve Aero çağı gelişimin o kadar hızlı oldığu bir dönemdi ki, tahmin ettiğiniz gibi Ferrari bu yıllarda da ortalamanın üstü ama kazanamayan takım olarak kaldı. DFV sonrasında ortaya çıkan iddialı motorlarla rekabet edememesinin yanında "Ground Effect" trendini de yakalayamadı. Prost, Piquet, Senna, Mansell, Rosberg, Lauda gibi pilotlar da Williams ve Mclaren gibi takımlarda olduğundan pilot açısından da eli pek güçlü değildi Ferrari'nin. Diğer yandan 80 lerin sonunda çok konuşulmasa da iyi bir gelişim göstererek yarı otomatik sıralı şanzımanlar gibi yeniliklerle, Mansell ve Prost ile iddialı bir takım haline geldiler. Ancak rekabet o kadar yüksekti ki biraz gölgede kaldılar bu dönemde dahi. Takımınızda Mansell ve Prost gibi adamlar varsa takdir edersiniz ki hem takımın gelişimi hem de rekabetçilik açısından çok rahat seviye atlayabilirsiniz.
90'lar: Prost'un ayrılmasından ve Mclaren-Williams dominasyonu dolayısıyla varlık gösterilemeyen bir ilk 5 vardı ortada. 80'lerin sonundaki o yükselişe rağmen başarı gelmemesini rakiplerin efsanevi performanslarına bağlayabilirsiniz ancak ortaya Benetton gibi bir takımın çıkmış olması sanki Ferrari'nin elinin armut topluyor olduğunu düşünmenize sebep oluyor. Hadi williams Renault motoru, aktif süspansiyon, gelişmiş şanzımanlar kullanarak 90'ları domine ediyor diyelim. Mclaren ise ilk başlarda Senna ile çok başarılı idi, ancak Benetton çok iddialı olmayan Ford motoru ve düşük bütçesiyle bu takımlara kafa tutuyordu. İşte işin ilginç kısmı da burası. Brawn ve Schumacher gibi parlak yeni nesil yükseliyordu. Bu başarı teknolojinin yanında takımların sportif olarak kullandığı taktiklerin de ne kadar önemli olduğunun anlaşılmasını sağladı. Bazıları bu ikilinin işin kirli tarafını kullandığını hile yaptığını düşünüyor, evet farklı bir yaklaşım olduğu kesin. Sonucunda Williams eski gücünü kaybedince bu ekol kazanmaya başladı diyebiliriz. Ferrari'nin yaptığı şey ise bu kombinasyonu alıp kendi takımına entegre etmekten farklı birşey değildi. Ferrari'nin ayağa kalması kısa sürdü ama bu ikinci altın çağında üstünlüğü ele geçirmesi için çok yol aldı. Sonunda da hepimizin canlı tanıklık ettiği o efsane dönemi izledik.
Bu takım Schumacherden sonra da eskisi kadar olmasa da rekabetçi olmaya devam etti bir süre ve biz hala bu takımı hala o haliyle hatırlıyoruz. Yapılan işlerden sonra o seviyede olması gerektiğini düşünüyoruz. Ama yukarıda da bahsettiğim gibi biraz geniş düşününce sandığımız gibi bir winner olmadığını görmek zor değil. Kısa bir anı tazeleme yaparsak şu son yıllarda hangi takımların Ferrari'yi sollayıp geçtiğini görüyoruz; Renault, Brawn, RedBull, Mercedes...
Bu gerçeğin bir Ferrari fanı olarak beni ne kadar rahatsız ettiğini söylememe gerek yok heralde. Bir süre sonra romantik kırmızı arabaları olan takımın büyüsü yerine bu sporun kaderini belirleyen takımların neleri başardığını görmek daha büyük saygı uyandırıyor. Bir müzede ya da canlı izlenen bir yarışta artık Ferrari değil de bayrağı taşıyan takımları takip etmeye ve hatta desteklemeye başladığınızı farkediyorsunuz. Ferrari, Formula 1'de yolu çizen değil de bu yolda bir renk olan takım sınıflandırmasını daha çok hakediyor bence.
işin mi yok gece gece yahu :D
10 numara olmuş :icon_tup:
Omer bitirme tezi gibi olmus . Tebrik ederim.
Çok güzel bir yazı olmuş... :)
Ömer'in dediklerinin altına imzamı atarım ki bende tamamen aynı fikirdeydim .
90'ların başından beri takip ederim F1'i hemde ailecek. Annem , babam ve ben hepimiz ayrı pilotları tutmuşuzdur bu zamana kadar.
Ömer'in yazısını şunu eklemek istiyorum . En iyi otomobil olmak için sadece mühendisler yetmiyor . Pilotun geri bildirimi bence en iyi otomobil tarifinde en önemli malzemedir.
Bu da Lauda ve Schumacher'i her pilottan ayıran en büyük faktörlerden biridir.
Ferrari Schumacher'in ekmeğini yedi yıllarca, sonrasında ise kurallar kitabı devreye girdi. Açık bulan zirveye oturdu ama Mercedes ileriyi gören en iyi takım oldu . Bana kalırsa Mercedes bir kaç seneyi feda ederek Schumacher ile otomobili bu günlere hazırladı ve şimdide ekmeğini yiyor.
Bu F1'in doğasında olan bir şey bir kaç sezonu feda eder ve şampiyonluğa oynarsın. Elbette hepsi aynı şeye ulaşamıyor BMW, Toyota gibi ciddi yatırımlar yapıp şampiyonluk elde edemeyen takımlarda oldu. Redbul'a bakın yıllarca beklediler pusuda ama sonuçları ortada. Kimse takmadı içecek satsınlar dendi kök söktürdü. Renault'da Ferrari dönemini bitirirken kaç yıllık planlama ile geldiler. Mercedes devride bitecek elbet bir gün. Bunun içinde en iyi aday benim gözümde Redbul ve yeniden sahalara dönen Renault. Hepte bir devi bitirmek için anayasa değiştirdiler derler, kimisi der hile yaptılar, yok bazı şeylere göz yumuldu. Her takıma dönem dönem yapılıyordur kayırma bunlar bir çok spor dalında mevcut zaten. Fifa davasını filan takip etmişsinizdir, neler dönüyor neler kimbilir. Takım ya da pilot taraftarı olurkende biraz objektif bakabilmeli insan. Sanki dinmiş gibi tapılıyor bazı isimlere. Bunları ilahlaştırmanın anlamı yok. Herkes devrini yaşıyor işte. Bir şey değişiyor ise herkes için değişiyor. Buna taraftarlıkta dahil. Eskiye bakıpta ağlamanında manası yok. Elbette eleştiri olacaktır ama bunu tuttuğumuz isim/markalara yapmazken diğer her şeyi fitursuzca eleştirmek şeklinde ortaya koymamalıyız...
O zaman aklıma şu soru geliyor, sizce günümüz pilotlarından hangisi otomobil geliştirme açısından en iyi ?
Bu tek başına bir olgu değil yalnız. Belki pilot çok iyi geri bildirim aktarıyordur mühendisler yeteri kadar iyi değildir? Bunu ölçebileceğimiz bir şey yok. Efsaneleşmiş isimler var elbette MS, Lauda için hep söylenir bu ama mühendisleri de efsane adamların... :) Bunu cevaplayacak kişilerde bizler değiliz, bilemeyiz. Mühendis röportajlardan hatırladığım Vettel'in ve Alonso'nun iyi olduğu. Tecrübeli pilotların bu konuda daha iyi yönlendireceği açıktır.
seyreden birinin söyleyebileceği bişey değil bence bu konu.
hiç geri bildirim yapmayan bir pilotun otomobiline datalar üzerinden mühendisler bişeyler yapıp iyiye gidebilirler
ya da ne yapmaları gerektiğini çok iyi bilen bir pilota rağmen bir türlü mühendisler o problemleri çözemeyebilirlerde.
edit:ben vettelin araba kullanabildiğine inanamıyorum ne geliştirmesi yahu :) ayrıca yeni difüzör,egzos kullanılan zamanda weber hep daha çabuk uyum sağlayandı.ama hep vettele döndürdüler bikaç yarış sonra.geri bildiiriminin iyi olmadığına işaretti bu bence.benim için