Kakus Nickli Üyeden Alıntı
Beyler hazırsanız veriyorum gazı. Kendi siteme yazmıştım, burada da paylaşiym.
O sistem kalkıyor, bu sistem geliyor. Çoklu sınav sistemi geliyor, çocuklar ineğe dönüyor. Genç yaşta, hayatlarının baharında heba oluyor gencecik nefisler. Çok klişedir lakin “hayatımızı bir sınav ile belirliyorlar”. Sürekli de sistem değişiyor. Acaba onlar da mı bilmiyorlar bizi nasıl çürütmek istediklerini?
Şimdi bir yanım diyor ki; “1 sene boyunca çalış, sınavdan güzel bir sonuç al, sonra yay kendini”, diğer fevri yanım ise yine o klişeye kapılıp “hayatımı bir sınava sığdırmak istemiyorum” diye haykırmak istiyor. Nihayetinde kaçınılmaz son belli. Şimdi hiç birbirimizi kandırmayalım. Bu sistemin olumlu yönde değişeceği yok. Hadi değişse bile bize ve bizden önceki nesillere saplanan saplandı. Geçmiş olsun. O yüzden hiç “biz bu sistemin kurbanlarıyız” ayaklarına yatmanın alemi yok. -Ki ben bu düşünceyi de pek anlamıyorum. Bu düşünce ile isyan eden öğrenciler artık anlamadılar mı onların cılız seslerinin sistem üzerinde hiçbir etki etmeyeceğini? He, demiyorum ki duruşlarını bozsunlar, kendilerini salsınlar. Fakat bir yandan “olmaz böyle iş, istemiyoruz böyle sınav” derken, diğer yandan da haykırışların onlara fayda getirmeyeceğini fark edip ***** düzene boyun eğmeleri gerekiyor. Evet, bildiniz. Bunun adı “mecburiyet”. Yapabileceğimiz hiçbirşey yok maalesef. Bende biliyorum yurtdışında bu sistemin bu şekilde işlemediğini, daha lise düzeylerinden akademik dallara yönelik eğitim verildiğini ve üniversitelerin öğrencileri seçtiğini falan feşmekan… O yüzden hala bu şekilde düşünen genç nefisler lütfen soldan ilerlesin.
Polyannacılık oynamak istemiyorum. Bana göre ders çalışmak, herhangi bir şey öğrenmek keyifli. Belki son 5-6 senedir herhangi bir lise dersi görmemişliğimden kaynaklıdır bu durum fakat 4 sene boyunca her sabah erkenden kalkan bir öğrenci için “ders çalışmak” tamlamasının “cehennemde yanmak” ile eşdeğer olduğunu anlayabiliyorum. Bu bireylerin gittiği dershanelerde kaldıkları test işkencelerini saymıyorum bile. Aile baskısından ötürü girdikleri psikolojik çöküntü ve arkadaşlarıyla hafta sonları birer bira çarpıştırmaya özlem kalmak da tüm bu sınav telaşının, sınav hazırlığının, sınav sisteminin ya da her ne diyorsanız, onun kaçınılmaz sonlarından biri. Peki ya ne yapmalı? Makus kader ağlarını ördü çoktan. Belki benim gibi bir kimlikten duymak isteyeceğiniz son sözdür lakin; halen vakit varken ders çalışmalı. Yukarıdaki paragrafta isyanlarımızın ses getirmeyeceğini açık bir dille belirttim. Peki hiç kafamız çalışmıyor mu halen karşı durma peşindeyiz? Fazlasıyla basite indirgediğimden komik gelecektir. Bana da komik geliyor böyle düşününce fakat mantıksız olduğu da inkar edilemez. Mantalitem şudur ki; gireceğimiz sınav bir yazılı değil, test usulu. Nihayetinde verilen sorunun cevabı, aşağıdaki 5 şık içerisinde bulunuyor. Sana, size, bana ya da bize, direkt olarak cevabı yazmamız istenilmiyor. Sence – sizce de öyle değil mi? Yani bildiğin bir konu hakkındaki verilen sorularda, sorunun 5 şık arasındaki doğru cevabını bulmak bu kadar zormu gerçekten? : ) Hadi ama, düşün bunu biraz… 1 soruda yanıldın, 2 soruda yanıldın… İyi bildiğin, iyice öğrendiğin bir konu hakkında ne kadar yanılabilirsin ki?
Dershanedeki teneffüs arasında sigaralarımızı teneffüs ederken bir arkadaşım şöyle bir şey demişti; “Herkes okuyup n’apıcak oğlum, bu ülkenin çöpçüye de ihtiyacı var baliciye de ihtiyacı var”. Evet, balici extreme bir örnek oldu lakin haklı mıydı acaba? Ya da haklılığını tamamen boşverelim, konumuza dönelim biz. Hazırlan çünkü seni şu an can evinden vuruyorum. Bu ülkedeki çöpcü ya da balici mi olmak istersin yoksa 1 sene dişini sıkıp zorlu bir sınavı başarıyla geçip hayallerine en büyük adımını atmak mı? Bu yazı sana bilmiş bilmiş konuşan ve kafa beceren öğretmenlerinin ya da sürekli olarak sana baskı yapan ailenin ağzından değil. Özbeöz senle aynı durumda olan bir arkadaşının, seninle aynı şeye hazırlanan bir akranının ağzından kendi mantalitesi.
Hadi şimdi seçimi yap.
Hayallerini yaşamak mı, yoksa ömür boyu “keşke” demek mi?