doğru ama her düzeltme kendi içinde bir trend barındırır. olay sadece grafiğe hangi vade ile baktığın ile alakalıdır ;-)
rüzgar eserken yelkenleri doldurmaya bakalım bırakalım gerisini kayıkçılar yapsın
Tik
1m
5m
15m
1h
1D
1W
1M
Printable View
uzun vade trend hep yukarı bence
kısa vadede ise bir sürü riski göz ardı edersek temmuz 25e kadar yön aşağı
ama olası bir caatsa yaptırımı her şeyi alt üst eder
s400ler ve abd tepkisi iyi takip edilmeli bu süreçte..
bu seviyelerden alım yapan var mı?
cari açık vermeye devam ettikçe ki şimdi bu üretim modelini değiştirsek en az 4-5 yıl sürer meyvelerini toplamak,
bir de yüksek faiz yüksek enflasyon oluşturur (yani düşük faize odaklanılacak) anlayışı olduğu sürece ki
o da en az 4 yıl daha devam edecek uzun vade kur yukarı
bunda mutabıkız ;-)
sıkıntı şurdaki siyasi riskler sürdükçe kısa trendlere cesaret edemiyorum ben
bugün tüm rüzgar arkamızda tama dolar aşağı ama akşam s400lerle ilgili absürt bi açıklama yapılırsa o rüzgar terse döner altında kalırız
benim korkum krizin faturasını bu s400 "bağımsızlık" mücadelesine kesmeye çalışıyor olabilirler mi korkusu
evet çok hızlı olmak gerek yoksa terste kalınma riski yüksek, o yüzden arbitraj mantığı ile eş zamanlı pair trading yapıyorum.
seviyeden bağımsız miktar artışı sağlıyor :-)
Bu seviyeler alım fırsatı mıdır beyler. ?
Avrasya pompalar yuzde 70 calisiyor
Akkuyu da nukleer tesis temelinde 2 adet catlak olmus
Bein Sport liglerden çekileceği konusuluyor
Siyaset ise komple atom bombasi
Varken
Bu piyasa daha çok şeylere gebe.
Bana iyi birşey yazın varsa
"Türkiye S400 savunma sistemlerini alacaktır demiyorum, almıştır. Biz bu işi bitirdik."
Bu yaz gene hareketli geçicek besbelli.....
Bu sefer bız kapalıyken alıslar geldı.
İşin garıbı,amerıka s400 u alırsan oyarım dıyor,bız o iş bıttı kardesım,alıyoruz dıyoruz.
Pesıne,pılotlarını postaladım ama devam edersen ekonomık yaptırım uygularım dıyor,bızde sana ne,alırım almam dıyoruz.
Ama 2 haftadır borsa ucuyor,dovız dusuyor.
Bakın daha dıger ekonomık rısklerden bahsetmedım bıle....
Reis hallediyor işi arka planda okeyde hep kazanıyor Trump'a kumar borcu ödetiyor dolar düşüyor.
Akkuyu ya müdür olarak Dyatlov un oğlu gelecekmiş doru mu?
TMMOB: Türk Mühendisler ve Mimarlar Odası Birliği (Türkiyede buraya kayıtlı olmadan mühendis olarak imza yetkin olmuyor)Alıntı:
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, yazılı açıklamasında, şu ifadeleri kullandı: “Kamu güvenliği açısından çok önemli bir tesis. Bir kaza olması durumunda telafisi olanaksız büyük felaketlere neden olacağı bilinen bir gerçek. Temel çatlağı gibi ileride büyük yıkımlara neden olabilecek teknik hataların yapılmış olması kabul edilemez. Çatlaklar TAEK tarafından tespit edildi, dolayısıyla yürütücü şirketin yalanlaması bir anlam ifade etmez. Bir felakete neden olunmaması için yapım çalışmalarının durdurulması gerek.”
TAEK:Türk Atom Enerjisi Kurumu
Yalan gibi durmuyor.
Çatlaklar eski haber, beton tekrar dökülmüş, umarım kontroller aynı hassasiyetle devam ediyordur
İstihbarat bilgisi bu da haber sitesi hariciAlıntı:
Rosatom yalan söylemek için tembihledi, denetçi atom enerjisi kurumu ve çatlak var diyor, müteahhit firma istediğini söylesin farketmez tutanaklar fotolar ortada
beton çatlağı her zaman olur 'sizin anlayacağınız manada' sıkıntı yok iş devam ediyor
ne olucak @rebelh hocam bu dalır aşığada salmıyorlar yukarıda bırakmıyolar
dün faiz kararı sonrası 68e gevşer dioduk ama s400 çıkışı 78 altına sarkıtmadı
ben yavaş yavaş s400ü cidden alacağımıza inanmaya başladım piyasada da böyle bir inanış olursa ve abd yaptırımları fiyatlanırsa hızlı ataklar gelebilir
bu arada kur 0,60 puan artıdayken 12. ay vadeleri 1,50 puan yukarıdan fiyatlanıyor
ileriye dönük artan bir rsik söz konusu tl için
ben işin teknik boyutunu bilemiyorum ama ekonomik olarak bir yaptırım uygulamaya kalkarsa abd bunu kaldıracak gücümüz yok
keşke s400 almasaydık deriz işin sonunda
ha tabi ekonomimiz ztn iyi değil ve sorunlar büyüyecek ama bana sanki bu s400 meselesi ekonomik sorunlara kılıf edilecek gibi geliyor
"bakın biz bağımsız bir ülkeyiz o yüzden abd bize yaptırım uyguluyor ama bizim için ekonomi kötü de olsa bağımsızlığımız ve beka daha önemli" vs vs..
her türlü 2 büyük fil bizim üstümüzde tepişecek bizde ezileceğiz..
Yeşil enerji varken
Nükleer çok mantıklı bir iş
Diyorsun ya ahaber yayını gibisin
bütün dünya yenilenebilir enerjiye dönerken sen 50 sene öncesinin teknolojisini yapınca vizyoner oluyorsun
nükleer santralin tabanında çatlak oluşuyor ama sana göre millet olumsuzu yazmak için pusuda bekliyor
çatlağı yalanlamıştın ilk postunda sana link attılar cevap veremedin sonrada her zaman olur yazdın
wallaha sıkılıyorum artık ya ülkenin 20 yılı felaketlerle dolu tren kazaları, madenci ölümleri vs ama burada tabanı çatlayan nükleer santrale vizyoner yazabiliyoruz
tabanı çatlak mı değil mi? yoksa bu çatlaklar her nükleer santralde oluyor mu? kaç nükleer santral inşaatında çalıştın? o çalıştığın onlarca nükleer santral inşaatında çatlak olunca oradaki medya da en ufak ufacık bir olumsuzluğu haber yapıp hükümetini yıpratmaya çalışıyor mu?
dış güçleri bana sırasıyla sayabilir misin?
istanbul seçimlerinde chp oy çaldı mı?
imamoğlunun valiye it dediğini sende duydun mu?
Bu doru nukleerde catlak yok ben ordaki betonum catlamadim.
çatlayan varsa bence kıskananlardır..
neyse..
88-95-02 dirençleri var
Seri yükselişe geçti Dolar.
Detaylı son durumu merak edenlere
Türkiye’nin ilk nükleer santralinin kurulması için siyasi iktidarın tüm uyarı ve itirazları görmezden gelerek inşaat izni aldığı Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nde (NGS) üç gün önce bir skandal daha yaşandı.
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nun (TAEK) müdahalesiyle sorunun giderildiği, yetkililer tarafından “17 bin metreküp çimento basıldı” ifadesiyle açıklandı.
Nükleer santral gibi azami güvenlik gerektiren bir yapının zeminine dökülen betonun çatlaması yeterince ürkütücüyken TAEK yetkilisinin inşaatın sağlamlığını basılan çimento miktarına eşitlemiş olması inanılır gibi değil!
Yetkililerin, yer bilimci ve uzmanların Akkuyu zemininin karstik yapıda olduğunu, zeminin altının boş olduğunu söylemesine rağmen sesleri siyasi iktidar tarafından duyulmadı.
Nitekim 2016 yılındaki Akkuyu bilirkişi incelemelerinde davacı vekilleri 1983 yılında Akkuyu’da potansiyel bir nükleer santral inşaatına yönelik yapılan zemin etütlerinde basılan çimentonun 150 metre ötede denizden çıktığı bilgisini paylaşmıştı, bugün de bu paylaşımı yinelemekteler.
Esasen 2010’da AKP Hükümetinin Rusya ile hükümetlerarası anlaşma yapmasıyla başlayan Akkuyu NGS tarihine geriye doğru şöyle bir bakarsak yaşanan olayların arasına aynalar konmuş gibi olduğunu fark ederiz.
Her bir sorunun bir sonraki potansiyel soruna işaret ettiği olaylar silsilesi en iyi “Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir” atasözüyle açıklanabilir.
Dünyada yap-işlet-sahip ol modeliyle, yabancı bir devlete kendi ülke toprakları üzerinde nükleer santral kurma iznini, yeri ve yetkiyi veren ilk siyasi iktidar olma vizyonuna(!) sahip AKP iktidarı, projenin kendi idaresi dışında durdurulması ihtimaline karşı iki yıl önce nükleer santralleri mega proje kapsamına aldı.
Zira sivil toplum Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) onayının alındığı 2015 yılının öncesi ve sonrasında tüm gücünü seferber ederek siyasi kararlara karşı canhıraş mücadele etmiş, direnmiş ve davalar açmıştı.
Kronolojik olarak bakarsak, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından reddedilen Akkuyu NGS’nin ilk ÇED başvurusu 3000 sayfa haline getirilerek tekrarlanmıştı. Sivil toplumun itirazı için bir aylık süre tanınmasını Rusya Devlet Başkanı Putin’in ziyaretine denk getirilerek siyasi jest şeklinde aniden onaylanması izlemişti.
Bu arada ÇED başvurusundaki sahte imza skandalını, Akkuyu NGS’nin devletle ilişkilerini tesis eden Müdürü Fauk Uzel’in istifa ederken nükleer tesisin alt yapı hazırlık çalışmalarında eksikliklere veryansın ettiğini, Akkuyu NGS’nin sayısız temel atma törenleri silsilesinin ilk ayağında halka ve halkın milletvekiline karşı şiddet kullanıldığını da anımsayalım.
Öte yandan gerek Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (IAEA) gerekse Avrupa Parlamentosu’nun Akkuyu NGS’ye verilen ÇED onayını eleştiri yağmuruna tuttuğu malumunuzdur.
O IAEA raporu ki, meslek birlikleri ve odalar Akkuyu NGS yetkililerinden ve Enerji Bakanlığı’ndan aylarca talep etmiş olmasına rağmen sır gibi saklanmış, Hürriyet Gazetesi’nin ABD temsilcisi Tolga Tanış tarafından ortaya çıkarılana kadar kamuoyunun haberi olamamıştı.
Zira nükleer santrallerin kurulması yaygınlaşması için faaliyet gösteren küresel bir üst örgüt olan IAEA dahi, Akkuyu NGS’nin ve Türkiye’deki siyasi kültürün, bağımsızlık gerektiren yasal alt yapının nükleer santral kurmak için uygun olmadığını dünya kamuoyuna ilan ediyordu.
Diğer taraftan 80 kişinin müdahil olmasıyla 13 ayrı sivil toplum örgütü tarafından açılan davalarda Akkuyu NGS’nin 1978 yılında yer lisansının uygunsuzluğundan tutun da bölgenin depremselliği, yeni tespit edilen fay hatları, iklim değişikliği şartlarında gelecekte deniz seviyelerinin yükselmesi risklerinin siyasi iktidarın elinin tersiyle itilerek yok sayılması o güne dek yaşanan gelişmelerin yalnızca olağan bir sonucuydu.
Hatta OHAL kapsamında bir bilirkişinin değiştirilmesi nedeniyle jeolojik yapının ikinci kez tartışıldığı incelemelerde uzman ve davacı vekillerin zeminin uygunsuzluklarına dair sunduğu sayfalarca rapor yok sayıldı.
Nihai kararda ise sanki bu raporlar hiç sunulmamış, riskler açıklanmamış gibi ÇED ‘in uygunluğuna hükmedildi. Bu karardan bir gün önce Cumhurbaşkanı’nın nükleer santralin kurulmasının engellenemeyeceği yönündeki beyanı tüm olan bitenin nedenlerini somut olarak gösteriyordu.
Kısacası bugün çatlayan reaktör temelinin zeminine beton atılarak inşaata devam edilmesi geçmişte yaşananların doğal bir sonucu. Sorun şu ki, büyük resme baktığımızda her normalleşmenin arkasından yeni ve daha büyük bir sorun ortaya çıkarak çatlak giderek derinleşmekte.
Nükleer santrallerin işleyişini, radyasyon sınır dozlarının tayinini, radyasyona maruziyet konularını ilgilendiren, hak, alacak ve borç ilişkilerinin Cumhurbaşkanının başkanlık ettiği Nükleer Düzenleme Kurumu (NDK) eliyle düzenlenecek olması da yine bu çatlağı derinleştiren bir diğer neden.
Bu noktada 2015 yılında gerek IAEA’nin gerekse Avrupa Parlametosu’nun nükleer alanda yasal altyapı yetersizliğine dair eleştirilerin haklılığı aşikar. Bu nedenle sırf uluslararası standartlara şeklen uygun olsun diye NDK teşkilat yönetmeliğinin ikinci bölümünde NDK’nın denetlenebilir ve bağımsız olduğu “kuruluşun, idari ve hukuki yapısı için kurum kararlarının yerindelik denetimine tabi tutulmayacağı ve hiçbir organ makam, merci veya kişinin kurum kararlarını etkilemeye yönelik emir ve talimat veremeyeceği” ibaresiyle tanımlanmış.
Ancak, nükleer santralin siyasi kararla kurulduğu gerçeğiyle birlikte düşünülürse NDK’nın başkanı olan Cumhurbaşkanı’nın süreçteki eksiklikleri ve/veya sorunları kamuoyuyla paylaşması, halkı bilgilendirmesi olanaklı görünmüyor. Öte yandan aynı yönetmeliğin 17. maddenin 6. bendinin c fıkrasına göre NDK’nın çalışanların, halkın, çevrenin ve gelecek nesillerin radyasyona maruz kalma riskini içeren her türlü faaliyet nedeniyle maruz kalınabilecek radyasyon doz sınırlarını tayin edebileceği yazıyor.
Bu şekilde gerek nükleer santrallerin gerekse Cumhurbaşkanı’nın sadece bugünü değil gelecek nesillere sirayet edebilecek kararalar alabileceği açıkça kabul edilmiş bulunuyor.
Bugüne dek yaşananların yaşanacakların taahhüdü olduğu aşikar. Hukukun ve yargının bağımsızlığının söz konusu olmadığı; yurttaşın, sivil toplumun iradesini gösteremediği, gösterse de yok sayıldığı, şiddet gördüğü bir ortamda Türkiye’deki nükleer santral kurulum süreçlerine uluslararası kamuoyunun ve kurumların dikkatinin çekilmesi, uluslararası duyarlılıkla sürece müdahil olunması şart. Aksi halde gittikçe derinleşen bu çatlak yakın zamanda bu coğrafyanın karadeliği olacak.
bu koduğumun borsası gene çakıldı. hani dolar çakılacaktı borsa uçacaktı? yalan mıydı her şey? :ofk:
Sımdı bu cıkısta neyın nesı demeyın,bırılerı ama bızlerden degıl,ıyı para goturdu. su son 3 gunluk ılsemlerı bırılerı koyabılır mı?