25 yaşındayım, forumdaki birçok üyeden yaş olarak da oldukça küçük sayılırım. Otomobil dünyanın birçok yerinde, en azından gelişmiş ülkelerde bir ihtiyaç, ancak bizim memlekette ise gösteriş aracı, yatırım, ihtiyaç, zevk hangi kalıba isterseniz o kalıba sokabiliyorsunuz. Üniversiteyi 23. Yaşımın sonlarına doğru bitirdim, stajdı oydu şuydu derken mesleğe atıldık ve tutunmaya çalışıyoruz. 2014 yılından beri birlikte olduğum bir nişanlım var, bir de üniversite 3. Sınıf öğrencisi kardeşim, bizim baba da rahmetli, sizlere ömür.
Bunları neden anlattım? Benim her şeyden önce artık hayatımı kurmam gerekiyor, evlilik başlı başına bir maliyet, kardeşimin masrafları, aileye destek olma isteği, bu sebeple artık yaşın getirdiği mahçubiyet benim en basit problemlerim. Erasmus ile Abd'ye giden arkadaşlarım falan var, burada verdiğim emeğin 1/10'u kadarıyla yaşayabildikleri hayatı görmek hem onlar adına sevindiriyor beni, hem kendim ve benim gibi olanlar açısından üzüyor.
Bir yandan bu işlerle uğraşırken bir yandan da bir türlü yaptıramadığım aracımı yaptırmak için çıktığım yolda 15.000TL olarak hesapladığım maliyet bugün itibariyle 135.000TL geçti. Ben kenara attıkça maliyetler sürekli yükseldi son 5 senedir, dolayısıyla iş de hep uzadıkça uzadı. Ben artık yaptığım hiçbir şeyden zerre keyif almıyorum. Bir yandan da şunu düşünüyorum, iyi kötü bir araç var elimizin altında tüm işi tamamlandığında tekrar trafiğe çıkacak. Peki ya hiç arabası olmayan benim gibi insanlar nasıl alabilecek? Kavga dövüş çektiğim 12.000 kredi ve üniversiteden arta kalan zamanlarda akşamları çalışarak biriktirdiğim parayla o dönem anneme destek olup aldığımız arabanın parasının %80-85'ini toparlayabilmiştim bundan 6 yıl önce, o dönem E34'ler de cidden ucuzdu. Bugün bu şekilde 2. El cep telefonu bile alamazsınız masraflar düştüğünde. Araç pazarlarında ikiye bölünme garantili kuş serisi araçlara bile 200k rakam çekiyorlar.
Benim gibi olan insanlar nasıl ev alacak, nasıl birini sevip evlenecek, kardeşine ailesine nasıl destek olacak... Bizler yine 3-0 önde başlamış olmamıza rağmen(babadan kalma hepimize birer ev düşüyor) çok zorlandık ve hala çok da rahat ettiğimiz söylenemez. Her mesleğin hali içler acısı, nişanlım tıp fakültesinde, hekim olan çok arkadaşım var, 55-60k gibi rakamlarla mesleğe başlıyorlar ama hayata sıfırdan başlamış adama ev-araba alması için kredi bile vermiyorlar. Hoş alsa da 5 lirayı 15 lira olarak geri ödeyecek. Mardinli bir arkadaşım evlendi mesela Çapa Tıp mezunuydu, adama kredi vermiyorlar kredi çekse ev alacak, zaten ödediği kirayla ödeyeceği kredi birbiriyle yarışıyor bu adam hiçbir şeyin sahibi olamayacak mı 10 yıldan önce?
Tüm bunları düşününce açıkçası bazen şımarıklık yaptığımızı düşünüyorum, ben çıkıp ara sıra keyfine kafa dağıtayım diye bizimkileri toplayıp araçla dolaşmaya çıkarken yan ofiste masrafı azalsın diye Adana sıcağında adliyeden ofise yürüyerek gelen yaşıtım bir meslektaşım olduğunu bilmek utandırıyor beni, kendi yapabildiğimi de yapasım gelmiyor. Bu ülkede artık keyif, zevk gibi kavramlar belli başlı zümrelere has. 2 bardak kadar gelen benzinin 40Tl olduğu, 2 sıfır farın 80-100k geldiği yerde otomobiller de lüks olmaktan öteye geçmez artık. Herkes elektrikli araçları tartışmış ancak emekli ikramiyesiyle ev-araç alınabilen dönemin gençleri olduğunuzu bildiğim için ben farklı bir bakış açısı eklemek istedim. Gerçi ben de hayal mayal hatırlıyorum o dönemi, ikramiyeyle yazlık falan alırlardı, şimdi nerde...