12.07.2017:
Dün piyasalarda anlamlandırmakta güçlük çektiğimiz hareketler kaydedildi.
EURTRY kuru rekor kırmaya yaklaşırken ve iki yıllık gösterge tahvil ihalesindeki faiz sekiz yılın zirvesine çıkarken BİST100 günü %2.1 yükselişle tamamladı.
FED Başkanı Yellen'in şahince konuşma yapmaya hazırlandığı bir günde EURUSD paritesinin oğul Trump ile ilgili haberler nedeniyle 1.15'e yaklaşması ise başka bir şaşkınlık verici piyasa hareketi idi.
Yellen'in konuşma metni TSI15.30'da yayınlanıp konuşma TSI17.00'de olacak.
Yellen'in sonrasında piyasalarda dalga boyu artabilir.
Küresel mali piyasalar dün oldukça karışık bir görünüm arzetti. Günün ilk kısmına Amerikan Merkez Bankası (FED) Başkanı Yellen'in bugünkü konuşmanın neden olduğu tedirginlik hakimdi. Yellen'in şahince bir konuşma yapma ihtimali küresel mali piyasalarda satış baskısının etkili olmasına neden oldu. Günün ikinci yarısına ise son dönemde sıklıkla olduğu üzere Trump soyismi hakim oldu. ABD Başkanı Donald Trump'ın oğlu, seçim öncesinde, babasının seçimleri kazanabilmesi için Rus bir avukatla görüşüp rakip Clinton hakkında gizli bilgiler almış! Bu haber baba Trump'ın azli ihtimalini yeniden gündeme taşıdığından ötürü ABD Doları'nda ciddi bir değer kaybına neden oldu. EURUSD paritesi kısa bir zaman içerisinde 1.15 seviyesine yaklaştı. ABD Doları'ndaki bu değer kaybı piyasaların genel havasında da hızlı bir değişime neden oldu zira böyle bir ortamda FED'in şahinleşme olasılığı düşüyor olmalıydı. Sonuç itibariyle, günün ilk yarısında satış baskısının hâkim olduğu küresel mali piyasalar ikinci yarıda dengelendi ve duruldu. USDTRY kurunun gün boyunca çizdiği hareketler bu tanımı en iyi şekilde açıkladı: Güne 3.61 civarından başlayan kur günün ilk yarısında 3.6450'deki önemli teknik seviyeye kadar yükseldi. Ancak, küresel havadaki değişim ile birlikte günü kademeli bir şekilde gerileyerek
3.61 civarından, yani güne başladığı seviyeden tamamladı. Mali piyasalardaki hareketleri gün kapanışları itibatiyle takip edenler açısından çok sakin bir günün geride kaldığını söyleyebiliriz. Ancak, anlık izleyenler açısından önemli sayılabilecek bir dalgalanma yaşandı. Dünkü bültende dile getirdiğimiz teknik aralığın hem altı (3.6020) hem de üstü
(3.6450) aynı gün içerisinde test edildi. Sadece USDTRY kuruna baktığımızda TL'de anlamlı bir değer değişiminin olmadığını ve bu nedenle de TL'ye sakin bir hava hakim olduğunu söyleyebiliriz. Ancak, EURTRY kuru dün 3.16'lar ile tarihi zirve seviyesini gördü. Böyle olunca TL döviz sepeti bazında son dönemde hatırı sayılır oranda bir değer kaybetmiş oldu.
Türkiye açısından döviz piyasası için temkinli ifadeler kullandığımız ve tahvil faizlerinin yükseldiği bir günde (dünkü 2 yıllık gösterge ihalede faiz %11.62'ye yükselerek 2009 yılı Haziran ayından bu yana en yüksek seviyede gerçekleşti) hisse senedi piyasasının kaydettiği aşırı iyimserlik büyük bir tezat teşkil ediyor. Dün bankacılık sektör endeksinde kaydedilen %4'e yakın yükseliş BİST100 endeksinin günü %2.1 artıda kapatmasına yardımcı oldu. Bu tarz bir harekete sebebiyet teşkil edecek bir haber var mıydı sorusuna olumlu cevap vermenin çok zor olduğu bir gün yaşadık.
Küresel borsaların büyük bir kısmı günü ekside kapattılar. Yukarıda da işaret ettiğimiz şekilde Türk Lirası döviz sepeti karşısında günü değer kaybıyla tamamladı. BDDK'nın sermaye yeterlilik mevzuatında portföylerdeki gayrimenkuller için yaptığı düzenleme dışında bankacılık sektörü ile alâkalı somut bir haber yoktu ki bu haberin de bu tarz bir piyasa yansıması doğurması beklenmiyordu. Habertürk gazetesinde yer alan mevduat haberi ise Türkiye Bankalar Birliği tarafından yalanlansa bile bankacılık sektörü açısından çok da olumlu bir duruma işaret etmiyordu! Mevduat faizleri öyle ya da böyle düşürülecek ve bu da bankacılık sektörünün kârlılığını olumlu etkileyebilecek şeklinde bir mantık geliştirilip hisseler alınmış ise sözün bittiği yerdeyiz! Velhasıl dün borsada kaydedilen etkileyici performansı anlamlandırmakta pek de muktedir değiliz. Ancak son dönemde bu tarz hareketleri birden fazla kez yaşadığımızı ve hatta somutlaştırmak zor olduğundan dolayı da gizemli bir yatırımcıya mal edildiğini not düşmekte yarar var.
Ekonomi teorisi ya da finansal piyasa hareketlerine ilişkin kafa karışıklıkları sadece Türkiye'ye özgü değil. Geçenlerde bu satırlarda yer verdiğimiz bir duruma dün ABD'de Mineapolis FED Başkanı Kaskhari dikkat çekmiş ve demiş ki nasıl oluyor da işsizlik oranının keskin şekilde gerilediği bir ortamda maaşlar artış kaybetmiyor! Açıkçası bu durum hem teori hem de pratik ile çelişiyor. Zira, işsizlik oranı ile enflasyon arasında ters ilişki olduğunu belirten ve her ekonomi öğrencisinin bildiği bir kuram var. Pratikte de işverenler arasında işsizlik oranını aşağı çekecek düzeyde bir rekabetin olduğu ortamda maaşların artmasının kaçınılmaz olacağı aşikâr! Bu tezatı anlamlandırmakta zorlandığını belirten Kashkari güvercin duruşundan hareketle (son faiz artırım kararlarına muhalefet şerhi düşmüştü) enflasyon %2 hedefine ulaşana kadar FED'in faiz artırımına gitmemesi gerektiğini savundu. Dün Kashkari dışında birkaç FED üyesi daha görüş beyan etti. Ancak bu isimler faiz indiriminden ziyade FED'in bilanço küçültme operasyonuna atıfta bulunup üstü örtülü olarak Eylül ayında başlama ihtimaline dikkat çektiler. Bu konuda en net beyanat bugün FED Başkanı Yellen'den gelecek.
FED başkanlarının yılda iki kez gerçekleştirdiği Humphrey-Hawkins konuşmasında para politikasına yönelik geniş perspektifte bir bakış açısı geliştiriliyor. Bu konuşmada Kongre üyelerinden gelen sorular paralelinde para politikasına ilişkin muğlak noktalar da netlik kazanmış oluyor. Başkan Yellen'in bugün TSİ17.00'de başlayacak konuşmasında üç ana başlığa odaklanabiliriz (konuşma metni TSI15.30'da elimizde olacak): a) Bilanço daraltılmasına ne zaman ve nasıl başlanacak? b) Faiz artırımlarına nasıl devam edilecek? c) Enflasyon yaratamayan Amerikan ekonomisinde faiz artırmak riskli bir adım değil mi? FED'in bilanço daraltılmasına Eylül ayında başlayacağını ve daha önce de beyan ettiği üzere minik adımlarla ilerleyeceğini öngörüyoruz. Bu yönde bir adım çok az şahince yorumlanabilir zira bir kısım analist bilanço daraltılmasına Aralık'ta başlanmasını bekliyor. FED'in bu yılın geri kalan kısmında en az bir kez daha faiz artırımına gideceğini öngörüyoruz. Önümüzdeki yıllara ilişkin faiz artırım sayısı da son FOMC tahminlerindeki düzeyde olabilir. Yellen'in son basın toplantısında vurguladığı üzere enflasyondaki düşüşün geçiçi olduğuna dikkat çekeceğini ve bu nedenle de para politikası açısından önemli bir risk görmediğini belirteceğini düşünüyoruz. Bu yöndeki görüş ve değerlendirmeler mali piyasalarca hafifçe şahince yorumlanıp küresel risk iştahında geçen hafta olduğu üzere bir miktar satış baskısı yaratabilir. Bu haftanın en az Yellen'in konuşması kadar önemli olacak bir diğer gündem maddesi ise ABD'de Cuma günü açıklanacak olan TÜFE enflasyonu ile perakende satış rakamları olacak. Son dönemde hep beklentilerin altında kalan enflasyon verisinin Haziran ayında nasıl bir performans kaydettiği piyasalar açısından önemli olacaktır.
Gelelim piyasa fiyatlamalarına... Dün küresel borsaların önemli bir kısmı günü temkinli bir seyirle tamamladı. Bu sabah Asya piyasalarına da benzer bir seyir hakim: Japon endeksi %0.6 ekside işlem görürken HongKong borsasında %0.7 artış var. Günün ve belki de haftanın en önemli gündem maddesi olan FED Başkanı Yellen'in konuşmasına kadar yatay, sonrasında ise konuşmanın işaret ettiği düzlemde sert bir hareket ihtimalinin kuvvetli olacağı bir gündeyiz. Dün kendi içerisinde tezatlar sunan Türk mali piyasalarındaki fiyatlamalar da merak ediliyor. Borsanın dünkü coşkunun ardından nasıl bir yön izleyeceği merak ediliyor. USDTRY kuru açısından teknik aralık 3.6020-3.6450. Dün bu aralığın üst kısmını test etti. Bugün ise güne başlarken alt kısmını test etmeye hazırlanıyor. USDTRY kuru bu aralığın dışına çıktığı yöne doğru sert bir hareket yapabilir. Yellen'in bugünkü açıklamasının tonunun bu sorulara cevap bulmamıza yardımcı olacağı kanaatindeyiz. Bu arada son dönemde piyasa hareketlerini anlamlandırmakta neden zorlandığımıza Citi'nin bir çalışması cevap veriyor. Buna göre riskler ile piyasa fiyatlamaları arasındaki derin ayrışmanın temel nedeni yatırımcıların aşırı risk iştahıymış. Yani bizim bir süredir bültenlerimizde işlediğimiz irrasyonel coşku hali. Bankanın düzenlediği ankete göre kurumsal yatırımcılar portföylerinin medyanda sadece %2.25'ini nakitte tutuyorlar. Bu da 2008 krizinden bu yana en düşük seviye, bir başka deyişle en yüksek iyimserliğe işaret ediyor.