Paketleri ellerdim bakkalda hangisinde taso var diye.:D Bakkaldan çok laf yemişliğim vardır bu yüzden. Ama yine de birşey demezdi be sonunda, al bakalım derdi. :o
Aynen dediğiniz gibi asfaltta, kaldırımda akşama kadar oynardık. "Ütmek, ütülmek" terimlerini öğrendim.
Bir paket içinde "3 farklı renkte sakız" satılırdı. Adını hatırlayan var mı?
Bir de garip gelebilir ama çocukluğumda tostçularda çeyrek tost-yarım tost ve bütün tostun fiyatı farklıydı nedense. Direk yarım almak 2 çeyreğe göre pahalı oluyordu. Hep 2 çeyrek alırdım sanayideki büfeden. :)
Oraleti es geçmemek gerek. Kahveciye her çay söylenişinde dükkandan mutlaka ben ve kardeşim de dükkanda isek 2 oralet eklenirdi.:)
"Söbü" plastik toplarımız olurdu. Havası azaldıysa şişsin diye güneşe bırakırdık.:p
"Dolma tekerli, göbekten frenli" bisikletim vardı.
Çocukluk güzeldi gerçekten ve bizler sokakta oynayan son nesildik..:o
Not: Bu arada Kadir Aydemir'in hazırladığı "90'lar Kitabı-Çocuk mu, genç mi?" kitabını mutlaka alıp okumanızı tavsiye ederim. Kesinlikle burada yazılanlardan çok daha fazlası var ve 111 farklı anının her birinde ayrı bir yolculuğa çıkıyorsunuz.:)
Bizden biraz daha büyük olanlar için de aynı şekilde "80'ler Kitabı" da var aynı yazarın.
Edit: Bir de sokakta oyun oynarken illâ ki bir teyze oyunun en güzel yerinde çağırır, bakkala gönderirdi.:)